Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/80 E. 2021/166 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/80 Esas – 2021/166
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/80
KARAR NO : 2021/166

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/01/2014
KARAR TARİHİ : 08/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kararıyla davalı …’ın 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılmasına karar verilerek 20 dağıtım şirketinden biri olarak müvekkili …’ın oluşturulduğunu, 24.7.2006 tarihinde de yanlar arasında “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi(İHDS)” düzenlendiğini, bilahare 07.06.2010 tarih ve 2010/35 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı uyarınca da müvekkili …’ın % 100 oranındaki hissesininÇalık Elektrik Dağıtım A.Ş.ne 29.12.2010 tarihli “Hisse Satış Sözleşmesi” ile satıldığını, yanlar arasında düzenlemiş bulunan 24.07.2006 tarihli İHDS’nin 7.1., 7.2., 7.3., 7.4. ve 7.5. maddesi hükümlerinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun yanlar arasında dönemsel olarak paylaştırıldığını ve işbu sözleşmenin imza tarihinden önceki tüm sorumluluğun ve işletme faaliyetine ilişkin tüm hak ve yükümlülüğün …’a ait olacağının kararlaştırıldığını, … Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında dava dışı üçüncü kişilerce müvekkili aleyhine açılan davada verilen 29.06.2009 tarihli karar ile 24.07.2006 tarihinden önce dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan bir nedenle müvekkili aleyhine tazminata hükmedildiğini, Yargıtay’ca kararın onanarak kesinleştiğini ve … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında toplam 32.905,40 TL’nın 28.04.2010 tarihinde müvekkilince ödendiğini, davalının haksız zenginleşme hükümleri uyarınca üçüncü kişiye ödenen tutardan sorumlu bulunduğunu belirterek 32.905,40 TL’nın ödeme tarihinden itibaren avans gaizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili süre tutum dilekçesinde davanın zamanaşımı, hak düşürücü süre, hukuki yarar, derdestlik, kesin hüküm, yargı yolu ve husumet nedeniyle reddini talep etmiş, cevap dilekçesinde ise; davacı şirketin de dahil olduğu 20 dağıtım şirketinin 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı müvekkili kuruma ait olmakla birlikte ayrı bir tüzel kişilik olarak faaliyet göstermeye başladığını, … ile % 100 hissesine sahip bulunduğu 20 dağıtım şirketi arasında “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” imzalandığını, bu kapsamda davacı ile 24.07.2006 tarihli İHDS’nin imzalandığını, bilahare …’ın % 100 hissesine sahip bulunduğu 20 dağıtım şirketinin hisselerinin blok satış yöntemiyle özelleştirildiğini, bu kapsamda 29.12.2010 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile….ın % 100 oranındaki hissesinin … Elektrik Dağıtım A.Ş.ne devredildiğini belirtikten sonra:
1.Zamanaşımı bulunduğunu, 30.03.2010 tarihinde ödeme yapılmasına rağmen mülga Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra 25.07.2012 tarihinde dava açıldığını,
2.Husumetin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na yöneltilmesi gerektiğini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davanın Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ihbarını istediklerini,
3.29.12.2010 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi’nin alıcının taahhütleri başlıklı 9.3. maddesinde alıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri e dahil olmak üzere …’tan talepte bulunmayacağına dair taahhütte bulunduğunu, 9.4. maddesinde de rücu hakkı bulunmadığını kabul ettiğini, ayrıca yanlar arasında “devre esas bilanço” belirlenerek borç alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, İhale Şartnamesi’nin 22. maddesinde de bu mahiyette hükümler bulunduğunu, taraflarca takip edilen dosya ayırım çalışmaları başlatılarak dava ve icra dosyalarına ilişkin listelerin her iki şirket yönetim kurullarından geçirilerek kesinleştirildiğini,İHDS’nin 18.6. maddesinin de davacının …’tan masraf, zarar veya herhangi bi isim altında talepte bulunmayacağına dair taahhüt içermekte olduğunu, davacının ikrar mahiyetinde belirttiği yazışmaların dava kapsamında ikrar olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını, esasen; davacının yaptığı ödemenin hisselerin tamamı …’a ait iken yapılmış ödemeler olduğunu, bu nedenle … Elektrik Dağıtım A.Ş.nin bütçesinden karşılanmış kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVABA CEVAP:
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; taleplerinin esas itibariyle İHDS’ne dayalı olduğunu, davalırının sözleşmeye dayalı rücuen alacak davası olduğunu, bu nedenle 10 senelik zamanaşımı süresine tabi olduğunu, yanlar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle husumet itirazının yersiz olduğunu, desdestlik ve kesin hüküm şartlarının mevcut olmadığını, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile Hisse Devir Sözleşmesi’nin farklı ve birbirinden bağımsız sözleşmeler olduğunu, ilişkilendirilemeyeceğini, kaldı ki; hisse devir sözleşmesinin 9.4. maddesinde işletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümlerin saklı tutulduğu kaydına yer verildiğini, bu nedenle anılan madde hükmünün müvekkili aleyhine sonuç doğurmasının sözkonusu olamayacağını, düzenlendiği belirtilen bilonçonun kanuni merasimlerden biri olduğunu, davacının İHDS’nden kaynaklanan haklarını ortadan kaldıran veya hukuki ilişkiyi değiştiren bir yanı bulunmadığını, … tarafından davadaki iddialarının kabul edildiğine dair … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E., … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….E. sayılı dosyalarında beyanlar bulunduğunu, o davalarda …’ın sorumluluğun kendilerinde olduğunu belirterek … yanında davalara müdahil olduğunu, … Hukuk Müşavirliği’nin 29.11.2011 tarihli yazasının da ikrar mahiyeti taşıdığını, İHDS’nin 18.6. maddesi hükmünün sözleşmenin yapılmasından sonra …’ın eylemlerinden dolayı …’ın sorumlu olmayacağını ilişkin bulunduğunu, davacının tazminat talebine engel teşkil etmediğini bildirmiştir.
İKİNCİ CEVAP:
Davalı vekili; zamanaşımı ve husumet konularında iddianın değiştirilmesine muvafakat etmediklerini, tüm işlemlerin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın denetiminden geçtiğini, ihale ilanı, ihale şartnamesi ve tüm ihale dökümanının celbini istediklerini, ihale şartnamesinin de davacının açtığı davanın haksız olduğunu gösterdiğini, her iki sözleşmenin birbirini tamamlayıcı mahiyette olduğunu, İHDS’nin 7. maddesinde dava ve icra takiplerine ilişkin düzenlemelerin yer aldığını ve anılan maddelerin derdest davalar için geçeli bulunduğunu, sözleşmeden önce kesileşmiş ve tesbit tutanağı ekinde yer almayan dosyalara ilişkin yapılmış ödemelerin talep edilmesinin mümkün bulunmadığını, özelleştirme modeli itibariyle esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle borç alacak işlemlerinin kesinleştirilmiş olduğunu belirterek davanın reddi isteğini tekrarlamıştır.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak isteğine ilişkindir.
Mahkememizin I. Kararı ve Yüksek Yargıtay Bozma Kararı; Mahkememizce yanlar arasındaki sözleşmenin hasılat kirası niteliğinde olduğu kabul edilerek Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nce mahkemezin görevli olduğundan bahisle bozulmuş, mahkememizce, bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.

Mahkememizin II. Kararı ve Yüksek Yargıtay Bozma Kararında; Mahkememizce davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararı taraflarca temyiz edilmiş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesince karar düzeltme başvurusu üzerine “… Ancak, rücuya konu olan … Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden açılan kamulaştırmasız el atma davası İHDS’nin imzalanmasından sonra 18.03.2009 tarihinde … aleyhine açılmış ve mahkemece, 29.06.2009 tarihinde kamulaştırmasız el atılan yerin kullanma hakkı davalı …’a ait olmak üzere Hazine adına tapuda irtifak hakkı tesis ve tesciline, el atma bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
İşbu davada ise, davacı tarafından icra dosyasına yatırılan el atma bedelinin davalı …’tan tahsili talep edilmektedir. Bu durumda mahkemece, kamulaştırmasız el atılan yerin tapu kaydı incelenip kimin adına tesis edildiği araştırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin anılan yöne ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 16.06.2016 tarihli 2015/13021 Esas, 2016/6654 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek, dosya mahkememize tekrar gönderilmiş, mahkememizce bozma ilamına uyulduktan sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Bozmadan sonra, … Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, söz konusu kurum tarafından dosyaya verilen 72273727-160.01- E.696063 sayılı yazı cevabına göre, … Hukuk Mahkemesi’nin … Esas …. Karar sayılı kararı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadığı ve yazı ekinde tapu kütüğü suretinin gönderildiği, tapu kaydının halen kamulaştırmasız el atma davası açan davacı “…” adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, mahkememizce verilen kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, bozmaya mahkememizce uyulduğu, bozma doğrultusunda … Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, verilen cevabi yazıya göre … Hukuk Mahkemesi kararı doğrultusunda davaya konu tapu kaydında herhangi bir işlem yapılmadığının bildirildiği görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, … Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı adına tescil kararı verilmesi, davalı adına mahkeme kararında herhangi bir tescil olmadığı gibi tapuda da herhangi bir tescil olmaması nedeniyle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
DAVANIN REDDİNE,
Harçlar kanununa göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 488,65 TL harcın düşümü ile fazla alınan 429,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu 232,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.935.81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08.03.2021