Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/530 E. 2021/408 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/530
KARAR NO : 2021/408

DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ : 11/11/2011
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
K. YAZIM TARİHİ : 25/06/2021

Mahkememizde görülen Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, davalı şirketin % 50 nisbetinde ortağı olduğunu, finansman sıkıntısı çekilen bir dönemde davalı Dr. … ile ortaklık görüşmelerine başlandığını, davalı …’un paydaş olduğu … A.Ş.nin ortaklığa alındığını, geçen zaman içinde bu şirketin daha önce gerçekte aktif olmayan bir şirket olduğunun, banka kredisi ile getirdiği ürünleri davalı şirketin müşterilerine satarak kendisine menfaat sağladığının, davalı şirkete taahhüt ettiği desteği sağlamadığının anlaşıldığını, davalı şirket müdürü …’un da davalı şirketin çalışanlarını kendi şirketi olan … A.Ş.ye transfer ettiğini, şirket muhasebesinde hileli işlemlerle müvekkilini şirkete borçlu duruma getirdiğini, 6111 sayılı af yasası uyarınca müracaatta bulunmadığını, davalının Bağ-Kur primlerini yatırmaması nedeniyle de davacının 6111 sayılı yasa ile ilgili borç yapılandırmasının iptal edildiğini, şirket aracının (2004 model fiyat …) … A.Ş. ne satılmasının usulsüz olduğunu, aylardır malzeme ithalatı yapılmadığını, yapılan sözleşmelerin yerine getirilmediğini, bu nedenlerle ihalelerden yasaklama durumunun sözkonusu olduğunu, depo olarak kiralanan yerin davalı şirket adına değil … A.Ş. adına kiralanmasının, bazı ürünlerin bu şirket üzerinden ithalinin usulsüz olduğunu, davalının aile şirketi olan dava dışı … A.Ş.nin İstanbul ve İzmir ofislerinden davalı şirketi yararlandıracağı taahhüt edilmesine karşın yararlandırılmadığını, müvekkilinin bilgisi dahilinde … A.Ş. de ortak değişikliği yapıldığını, … A.Ş.nin taahhüt ettiği sermayeyi kararlaştırıldığı şekilde yatırmadığını, müvekkilinin bilgi edinme hakkının engellendiğini belirterek davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile; İddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin 2010 yılı sonunda mali krize düştüğünü, şirketin kurtarılması ve sermaye açığının kapatılması için müvekkili … ile görüşmeler yapıldığını, … A.Ş.nin hisse devri suretiyle davalı şirkete ortak edilmesinin, müvekkili …’un da müdür olarak görev yapmasının ödenmeyen sermaye taahhütlerinin 2011 yılı sonuna kadar yerine getirilmesinin, şirketin mali krizde olması nedeniyle getirilemeyen ürünlerin … A.Ş. tarafından getirilmesinin, kamu ve özel borçların tasfiye edilmesinin kararlaştırıldığını, bu şekilde hisse devrinin ve …’un müdürlüğünün gerçekleştirildiğini, iflasın eşiğine gelmiş olan müvekkili şirketin kısa sürede kurtarıldığını, davacının ise sermaye borcunu halen yerine getirmemiş olduğunu, cari hesaptaki borcunu ödemediğini, şirketi yönetme yeteneği olmayanın gerçekte davacının kendisi olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Tarafların delilleri toplanmış, davalı şirketin ticaret sicil dosyası celp edilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan … sayılı soruşturma dosyası ve … sayılı soruşturma dosyası fotokopisinin celp edilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … sayılı soruşturma dosyasında; davacının şikayeti üzerine davalı gerçek kişi hakkında güveni kötüye kullanmaktan yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, itirazın da reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır. … sayılı soruşturma dosyasında da; davacının, … Medikal Proje Dan. Hiz. Tic. A.Ş. yetkilisini resmi evrakta sahtecilik nedeniyle şikayet ettiği anlaşılmıştır.
Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi’nden … E. sayılı dosyaya ilişkin iddianame örneği ile kesinleşmiş gerekçeli karar örneği getirtilmiştir. Davalının, özel belgede sahtecilik suçundan özel kastı bulunmaması nedeniyle beraat ettiği anlaşılmıştır.
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Müşavirliği’nden davalı şirketin kendileri ile olan ticari ilişkisinden kaynaklanan edimlerin ifa edilip edilmediği araştırılmıştır.
Finansbank Ostim Şubesi’ne müzekkere yazılarak ,davalı şirket yararına Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne hitaben düzenlenen 14.10.2011 tarih 00066GT6807 numaralı teminat mektubunun bankalarınca tazmin edilip edilmediği sorulmuş, teminat mektubunun bankalarına iade edildiği, tazmin edilmediği bildirilmiştir.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Satın Alma Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, davalı şirketin kendileri ile ilgili ticari münasebetinden kaynaklanan edimlerini yerine getirip getirmediği sorulmuş, ihalenin birinde teslim edilmesi gerekli malzemelerin teslim edilmemesi nedeniyle firmanın kat’i teminatına el konulduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporunda; somut olayda davalı …’un basiretsizliği, ağır ihmal veya idarede iktidarsızlık göstermesinin sözkonusu olmadığı, azlini ve şirkete kayyım atanmasını gerektirecek şartların oluşmadığı bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda da; defter incelemesi için bildirilen adrese gidildiğinde adreste şirketin tanınmadığının bildirilmesi nedeniyle yerinde inceleme yapılamadığı, davalılar vekilince sunulan belge örneklerinin ise yetersiz olduğu, bildirim ve beyannameler itibariyle şirketin faaliyetsiz olduğu, 2012 – 2013 yıllarında dönem zararının 43.216,32 TL olduğu, doğru olarak kanaat oluşturulabilmesinin olanaklı olmadığı, davalının basiretsizliğini, ağır ihmalini veya idarede iktidarsızlığını ispatlayacak somut delillerin tesbit edilemediği, görüşlerinin değişmediği bildirilmiştir.
Bilahare davalı şirketin daha önce ibraz edilmeyen defter ve kayıtlarının bilirkişi kurulunca incelenmesi sağlanarak yeniden ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler bu inceleme sonrasında; davalı şirketin 2011 yılında faaliyette bulunduğunu, 2012 ve sonrasında gelir getirici faaliyette bulunmadığını, 2012 yılında 43.216,32 TL zarar ettiğini, dönem zararının 13.172,40 TL’sının yönetim giderlerinden, 2.095,23 TL’sının kısa vadeli borçlanma giderlerinden, 27.948,69 TL’sının diğer olağandışı gider ve zararlardan oluştuğunu, davacının, davalı şirkete ortak sıfatı ile 621.309,95 TL borcu olduğunun yasal defterlerde belirtilmekte olduğunu, davalı şirketin kar dağıtımı yapmadığının anlaşılmakta olduğunu, ancak; davacı ortağın da şirkete yüksek tutarlı borcu bulunduğunun ve sermaye payının yarısının henüz ödemediğinin tesbit edildiğini, bu nedenle şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını istemesinin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayacağını bildirmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, limited şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda … Karar sayılı ilam ile “ … Davacı ile fer’i müdahil … A.Ş.nin davalı … Ltd. Şti.nin % 50 nisbetinde ortağı oldukları sabit ve çekişmesizdir. Sorun; şirket müdürü olan davalı gerçek kişinin yönetim yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması için haklı nedenlerin bulunup bulunmadığı hususundadır. TTK.m.630’da; haklı nedenlerin bulunması halinde yöneticilerin yönetim yetkilerinin kaldırılabileceği veya sınırlandırılabileceği belirtilmektedir. Yine aynı maddede; yöneticinin özen ve bağlılık yükümüne aykırı davranışının haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmektedir. Prof.Dr. …ı’da; özen ve bağlılık yükümünün, yöneticilerin görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirket menfaatlerini dürüstlük kuralları çerçevesinde gözetmekle yükümlü bulundukları şeklinde ifade etmektedir. Özenin, iş ve işlemlerde gösterilmesi gereken dikkati, ciddiyeti ve bilimselliği ifade ettiğini belirtmektedir. Şirket menfaatlerinin gözetilmesinin ise; şirket menfaatlerinin kişisel menfaatlere ve başkalarının menfaatlerine feda edilmemesi, diğer menfaatlerin arkasına konulmaması anlamına geldiğini belirtmektedir. Anılan yasal düzenleme ve belirtilen doktrin görüşü itibariyle değerlendirme yapıldığında, davalı yöneticinin şirket defterlerinin usulüne uygun kapanış tasdiklerini yaptırmamış olması, 6111 sayılı Yasa kapsamında şirketin kamusal borçlarının yapılandırılması için müracaatta bulunmaması, şirketin fiilen kapalı bulunması, faaliyetine son vermiş olması, zarar etmesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi ile ilgili ticari münasebetten kaynaklanan edimlerin yerine getirilmemesi ve gerekli malzemelerin teslim edilmemesi nedeniyle firmanın kat’i teminatına el konulması vakıalarının, davalı şirket müdürünün; iş ve işlemlerde gösterilmesi gereken dikkati, ciddiyeti ve bilimselliği göstermediği, şirket menfaatlerini gereği gibi gözetmediği anlamına geldiği değerlendirilmiş, yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması uygun görülmüştür. Her ne kadar davacının şirkete borcu bulunduğu, bu nedenle şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını istemesinin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayacağı ileri sürülmüş ise de, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyasının tetkikinden; davacının bir kısım hissesini … Şirketine devrederek ve devir bedelini sermaye borcuna muhsup ederek sermaye borcunu yerine getirdiği, bu nedenle “sermaye borcu bulunduğundan bahisle şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını istemesinin iyiniyetle bağdaşmayacağı” yolundaki görüşe itibar edilmemiştir.” gerekçesiyle “ Davanın kabulüne; davalı …’un davalı şirketteki temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılmasına, şirket yönetimine kayyım olarak Doç. Dr. Yavuz Kır’ın atanmasına, kendisine aylık net 2.000,00 TL ücret takdiri ile şirket kasasından karşılanmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2 Esas, 2019/2616 Karar sayılı ilamıyla “… 1-Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı şirket yönünden işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir. Bu durumda, davalı şirket hakkındaki davanın, husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. 2-Dava dilekçesinde, tedbir mahiyetinde kayyım atanması talibinde bulunulduğu ve 02.04.2012 tarihli celsede ihtiyati tedbir istemi reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda davacının esasen netice-i talebinde kayyım atanması talebi bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK 26/1 hükmünde mahkemelerin taleple bağlılığı esas kural olarak belirlenmiştir. TMK’da kamu düzenini ilgilendiren bazı işleri düzenleyen hükümler ise buna istisna tutulmuştur. [PEKCANITEZ Hakan, ATALAY Oğuz, ÖZEKES Muhammet, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2014, s.219.]. Somut olayda, istisnai bir durum bulunmamakla birlikte; talep dışında kayyım tayini kararı verildiği anlaşılmış ve yerinde görülmemiştir. 3-Davalı … vekilinin esasa ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce yeniden yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
SMMM ve Ticaret Hukuku öğretim üyesi bilirkişilerden ek rapor alınmış, düzenlenen ek raporda sonuç olarak; Davalı …’un davalı şirket müdürlüğünden, yönetimde temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirir haklı sebeplerin bulunmadığı, vazifesini yerine getirirken basiretsizliği, ağır ihmali ya da idarede iktidarsızlığının bulunmadığı, şirket sözleşmesindeki yükümlülüğünü ihlal etmediği, davalının müdürlükten azlini gerektirir şartların bulunmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu-ek raporu ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Şirket defterlerinin ve dosya kapsamının incelenmesinden, davalı …’un şirketi kötü yönettiğine dair bilgi-belge bulunmadığı, davalı …’un davalı şirket müdürlüğünden, yönetimde temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirir haklı sebeplerin bulunmadığı, vazifesini yerine getirirken basiretsizliği, ağır ihmali ya da idarede iktidarsızlığının bulunmadığı, şirket sözleşmesindeki yükümlülüğünü ihlal etmediği, davalının müdürlükten azlini gerektirir şartların bulunmadığı anlaşılmış olmakla davalı … yönünden davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir. (Her ne kadar önceki kararda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, şirket kayıtlarına ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeye itibar edilmemiştir. Ayrıca davalı …’un da kararı temyiz ettiği ve temyiz itirazlarının değerlendirilmemiş olduğu dikkate alındığında, davacı yönünden kazanılmış hak olmayacağı belirlenmiştir).
Davalı şirket yönünden ise; Şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir. Bu durumda, davalı … … … Ltd. Şti. yönünden HMK’ nun 114/1-d ve 115/1-2. maddeleri gereğince pasif husumete yönelik dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davalı … yönünden davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … … … Ltd. Şti. yönünden HMK’ nun 114/1-d ve 115/1-2. maddeleri gereğince pasif husumete yönelik dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan18,40 TL harç ile 21,15 TL harç toplamı olan 39,55 TL harcın mahsubu ile eksik 19,75 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a başvurmak suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Başkan …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Katip …
¸[e-imza]