Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/468 E. 2023/354 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/468
KARAR NO : 2023/354

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … -….
Av. … -….
DAVALI : … – … …

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/08/2019
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
K.YAZIM TARİHİ : 05/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğu, davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını, müvekkili şirket tarafından davalı … Otom. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait araçlara …poliçeleri, kasko poliçeleri ve … poliçeleri tanzim edildiğini, söz konusu poliçe bedellerinin eksik ödenmesi sebebiyle ödenmeyen 39.529,07TL’lik cari hesap alacağının tahsili için … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, işbu dava ile takibin 26.152,80TL’lik kısmı için itirazın iptali davası ikame edildiğini, davalı ile müvekkili şirket arasındaki cari hesap borcunun likit alacak olduğunu, bu nedenle %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı taleplerinin bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 26.152,80TL’lik asıl alacak ve işlemiş faizi yönünden iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına, yargılama gideri, avukatlık ücreti ve avans faizinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın … sayılı dosyası ile ilamsız takip yapmış yasal süre içersinde de taraflarınca borca, ferilerine, imzaya ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, itirazları doğrultusunda yapılan icra takibinin durduğunu, davacının işbu davayı açtığını, davacının açmış olduğu işbu davanın da yetkili mahkemede açılmadığını, işbu dava da yetkili mahkemenin … Asliye (ticaret) Mahkemesi olduğunu, yetkisiz mahkemede işbu dava açıldığı için yetkiye ilişkin ilk itirazlarını sunduklarını, ayrıca yetkisiz icra dairesinde takip açıldığı için sayın mahkemece bu hususunda nazara alınarak yetkiye ilişkin itirazlarının değerlendirilmesini talep ettiklerini, davalı tarafın arabulucuya başvuru yaptığını ve taraflarınca … görüşmesine katılmadığını iddia ettiğini, davacının bu iddialarını kabul etmediklerini, zira taraflarının … görüşmesine usulüne uygun çağrılmadığını, ayrıca davacı taraf yetkili olmayan … bürosuna başvuru yaptığını, bu nedenle … bürosunun yetkisine de itiraz ettiklerini, davaya konu uyuşmazlık konusunda … … Bürosu değil …/… … bürosunun yetkili olduğunu, davacının kötü niyetle açmış olduğu işbu davanın reddini talep ettiklerini, taraflarının arabuluculuğun yetkisine ilişkin itirazlarının kabul edilmesini talep ettiklerini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın iddiaları değerlendirilecek olursa bahse konu alacak ancak bilirkişi incelemesi ile neticelenecek olan bir konu olduğunu, hal böyleyken dava konusu alacağın likit olması gibi bir durum söz konusu olmayacağını, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektiğini, dava şartı olan … faaliyeti tamamlanmadığından davanın usulden reddine, aksi kanaat halinde de haksız ve hukuki dayanaktan açılmış olan işbu davanın reddine ve davacı taraf kötü niyetle işbu davayı açmış olduğu için tarafları lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davalı şirket adına düzenlenen poliçe, ödeme belgeleri
… Esas sayılı dosyası
… E, sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Ltd. Şti., borçlunun … Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğu; 41.873,20TL alacak için 17/01/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 25/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 01/02/2019 tarihli dilekçesi ile icra takibine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itirazı sonucu icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişiden alınan 09/02/2021 tarihli raporda; davacı şirketin muhasebe usul ve ilkelerine uygun olarak kayıt altına alınan ve kapanış tasdiki bulunan ticari defter kayıtlarında davalı şirket adına herhangi bir kayıt bulunmadığını, ancak poliçeyi düzenleyen …/… adına kayıtların bulunduğunu, bununla birlikte sunulan hesap ekstresine göre düzenlenen toplam 30.503,42TL’lik poliçenin 3.262,84TL’lik kısmının davalı şirket yetkilisi … … adına, geri kalan 27.240,58TL’lik kısmının ise davalı şirket adına kayıt altına alındığını, davalı şirket tarafından dosyaya sunulan kayıtların incelenmesinde davacı şirket adına 23.023,05TL’lik poliçe düzenlendiğinin kayıt altına alındığını, bu poliçelerden 8.400,62TL’lik kısmının iptal edildiği ve düzenlenen poliçe tutarının 14.662,43 TL olduğunu, davacı hesap ekstresinde görünen 12.618,15TL’lik poliçenin ise davalı kayıtlarında bulunmadığını, bu poliçe bedellerinin ödenip ödenmediğinin sunulan belgelerden anlaşılamadığı bildirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 08/11/2022 tarihli ek raporda; Davalı yetkilisi tarafından sunulan 11.03.2021 havale tarihli dilekçesi ekinde; davalı şirket tarafından davacı şirket adına;23.10.2017 tarihinde keşide edilen 17.500,00 TL bedelli … Bankası …/… Şubesine ait … no.lu, 15.01.2018 tarihinde keşide edilen 30.000,00 TL bedelli … Bankası …/… Şubesine ait … no.lu çekler bulunduğunu, çeklerin toplam bedelinin 47.500,00 TL olduğu dikkate alındığında davacının düzenlenmiş olduğu toplam 27.240,58 TL’lik poliçeden kaynaklı olarak davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığının düşünüldüğünü, davacı yan tarafından sunulan hesap ekstresine göre düzenlenen toplam 30.503,42 TL’lik poliçenin 3.262,84 TL’lik kısmının davalı şirket yetkilisi … … adına, geri kalan (30.503,42 – 3.262,84) 27.240,58 TL’lik kısmı ise davalı şirket adına kayıt altına alındığını, davalı yan tarafından sunulan ve davacı adına düzenlendiği görülen toplam bedeli 47.500,00 TL olan çeklerin ödenip ödenmediği dosya kapsamından anlaşılamadığını, çeklerin toplam bedelinin 47.500,00 TL olduğu dikkate alındığında davacının düzenlenmiş olduğu toplam 27.240,58 TL’lik poliçeden kaynaklı olarak davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davadaki uyuşmazlığın; poliçe bedellerinin eksik ödendiği ileri sürülerek 39.529,07TL’lik cari hesap alacağının tahsili için … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin 26.152,80TL’lik kısmı için açılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış icra dosyası ve davacının ticari defterleri incelenmiştir.
Türk Hukukunda kural olarak her dava, dava tarihindeki durum ve koşullara göre karara bağlanır. Ancak itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan tarafların alacak borç durumu ve haklılık durumu icra takip tarihi itibariyle tespit edilir (…,).
Sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde yapılan açık düzenleme uyarınca, mutlak ticari dava sayılır. TTK m. 5 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
TBK 49 vd mdleri düzenlemesine göre kusurlu ve hukuku aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.
…sigorta poliçesinden kaynaklanan kaza sonucu meydana gelen zararlardan sigorta şirketi azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, gerçek zararın tazmini ile sınırlıdır (…,).
2918 sayılı KTK’da …sigortası ile ilgili ayrıntılı düzenleme yapılmıştır.
…sigorta poliçesinden kaynaklanan kaza sonucu meydana gelen zararlardan sigorta şirketi azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, gerçek zararın tazmini ile sınırlıdır (…,).Trafik sigortası kural olarak üçüncü kişilere verilen gerçek zararı sigorta limiti dahilinde ve sigortalının kusuru oranında teminat altına alır.
… sayılı ilamına göre Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir…” …sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı HMK’nun 222. maddesinde ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” olarak ifade edilmiştir.
TBK. madde 133/2’de belirtildiği şekilde, özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmamaktadır. Bu durumda, yenileme iradesinin olmaması halinde eski borç, “asıl borç ilişkisi” olarak varlığını korumaktadır. Dolayısıyla hamil, biri asıl borç ilişkisinden, biri de kambiyo ilişkisinden doğan iki ayrı talep hakkına sahip olmaktadır. Kambiyo münasebetinden, doğan hakkın, herhangi bir nedenden dolayı düşmesi halinde, hamil asıl borç ilişkisinden dolayı sahip olduğu talep hakkı saklıdır.
Kıymetli evrak nitelikli borç senedi mahiyetindedir (TTK m. 646). Borç senedi ise borç ikrarını içerir. Kıymetli evrakta -senette- hile veya ağır kusuru bulunmadıkça, borçlu vade geldiğinde senedin niteliğine göre alacaklı olan kimseye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur (TTK m. 646/2).
İlkesel olarak kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması ve bononun içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülememesi ve başkalarına da devredilememesi, vasıflı ve soyut bir borç ikrarı olması ilkeleri karşısında; eski borç ”asıl borç ilişkisi olarak” varlığını korumaktadır.
…’nun 13.06.2018 tarih, … Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ”Kıymetli evrak ve bu bağlamda bir kambiyo senedi, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır ( …). Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (…).
Çeklerin devrinin nasıl yapılacağı TTK’nın 788. maddesinde poliçeden ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, … ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Keza TTK’nın 818. maddesinin göndermesi ile aynı Kanun’un 684. maddesine göre, … ve zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; çekin bir başka anlatımla çek üzerindeki hakkın bir başkasına devri için … ve kişiye çekin zilyetliğinin geçirilmesi gerekir. … ise TTK’nın 683. maddesine göre, çek arka yüzüne veya çeke bağlı olan ve “…” denilen ek kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması ile mümkündür. Bu nedenle cirantanın imzasını taşımayan … geçerli … sayılmaz. Böyle bir … ise çek üzerinde bulunan hakkın devrini sağlamaz.
Dava, cevap, mübrez deliller ve tüm dosya kapsamına göre; … E, sayılı icra dosyası ile alacaklının … Ltd. Şti., borçlunun … Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğu; 41.873,20TL alacak için 17/01/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 25/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 01/02/2019 tarihli dilekçesi ile icra takibine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itirazı sonucu icra takibinin durduğu, davacı şirketin muhasebe usul ve ilkelerine uygun olarak kayıt altına alınan ve kapanış tasdiki bulunan ticari defter kayıtlarında davalı şirket adına herhangi bir kayıt bulunmadığı, ancak poliçeyi düzenleyen …/… adına kayıtların bulunduğu, hesap ekstresine göre düzenlenen toplam 30.503,42TL’lik poliçenin 3.262,84TL’lik kısmının davalı şirket yetkilisi … … adına, geri kalan 27.240,58TL’lik kısmının ise davalı şirket adına kayıt altına alındığı, davacı şirket adına 23.023,05TL’lik poliçe düzenlendiğinin kayıt altına alındığı bu poliçelerden 8.400,62 TL’lik kısmının iptal edildiği ve düzenlenen poliçe tutarının 14.662,43 TL olduğu, davacı hesap ekstresinde görünen 12.618,15 TL olan poliçenin ise davalı kayıtlarında bulunmadığı, davacı tarafından sunulan hesap ekstresine göre toplam 30.503,42 TL’lik poliçenin 3.262,84 TL’lik kısmının davalı şirket yetkilisi … … adına, geri kalan (30.503,42 – 3.262,84) 27.240,58 TL’lik kısmının ise davalı şirket adına kayıt altına alındığı, davalı tarafından sunulan ve davacı adına düzenlenmiş olan 23/10/2017 keşide tarihi 17.500,00 TL bedelli … Bankası …/… Şubesine ait … no.lu, 15/01/2018 tarihinde keşide edilen 30.000,00 TL bedelli … Bankası …/… Şubesine ait … no.lu ve toplam bedeli 47.500,00 TL olan çeklerin ödendiği, davacının düzenlenmiş olduğu toplam 27.240,58 TL’lik poliçeden kaynaklı olarak davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine, davacı itirazın iptal/inde haksız olsa da kötü niyeti ispat edilemediğinden davalının tazminat istemine ilişkin karar verilmemiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 263,85TL harcın mahsubu ile fazla alınan 83,95TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa idaresine,
6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında … Kanunu 18/A-11, 13, 14.md ve … Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan … bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin … görüşmesine katılmayan davalıdan alınarak Hazineye Gelir Kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/05/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]