Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/369 E. 2021/34 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/369
KARAR NO : 2021/34

DAVA : Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 25/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08.02.2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile emlakçı – davalı arasında 17.01.2017 tarihinde taşınmaz satış sözleşmesi düzenlenmiş gibi gözükse de ve buna dayanarak icra takibi başlatılmışsa da bu sözleşmenin bir geçerliliği ve borç doğurucu bir etkisi olmadığını, burada önemli olan hususun sözleşmenin önceden hazırlanmış olması olduğunu, Bu durumda da elle doldurulan boşlukların altlarının taraflarca imzalanması, hiç değilse paraflanması gerektiğini, dava konusu sözleşme, bir kira sözleşmesi olsa idi, Yargıtay uygulamasına göre yalnızca sayfa altlarının imzalanması yeterli olacağını, sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere sözleşmenin borç doğurduğu iddia edilen 2/E, F ve G maddelerinin elle doldurulmuş olan alt kısımlarında müvekkilire ait imza ya da paraf bulunmadığını Örneğin, madde 2/E’de, komisyon bedeli parantez içinde önce rakamla ”25.000” yazılmış, ardından üç sıfırın üzeri karalanmış, karalanan kısımdan sonra ”bin TL” yazılmış, son olarak da yeni bir parantez içinde yine rakamla ”25.000” yazıldığını, Yani, bu ve saydıkları diğer imzasız kısımlar sonradan doldurulduğunu, Zaten sözleşme bütününe bakılınca, yalnız bu saydıklarının altında imza ya da paraf olmayıp diğer elle doldurulmuş olan her kısmın altını müvekkili imzaladığını, tüm bu nedenlerle davalarının kabulüne, müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, Ankara … İcra Dairesi’nin 2017/13.790 e. sayılı icra takibinin iptaline, davalı aleyhine dava değerinin yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile Avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat çıkarılmasına rağmen davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır
Görev hususu 6100 sayılı HMK 1. ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. HMK 1 maddesine göre ” Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. ”
Görevsizlik kararı kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerekir.
Simsarlık sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520 ila 525. maddelerinde düzenlenmiş olup; her iki tarafın tacir olup ticari işletmesini ilgilendirmesi halinde simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan davalar ticari dava niteliğinde olacak, uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacaktır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu tespit ve yasal çerçeve içerisinde tüm dosya kapsamına göre; dava konusu somut olayda davalının simsar olarak sözleşme ile kararlaştırılan simsarlık ücreti alacağının tahsili istemiyle simsarlık hizmetinden yararlanan diğer taraf davacı hakkında icra takibi başlattığı, davacının ise borçlu olmadığının tespiti için huzurda ki iş bu davayı açtığı somut uyuşmazlıkta, tarafların her ikisi de gerçek kişi olup tacir değildir. Ticaret sicil ve vergi dairelerinden gelen müzekkere cevaplarında, geçmişte tarafların ticari işletmelerinin olduğu veya ortaklıklarının bulunduğu bildirilmiş ise de; bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Davalı ve davacı tacir olmadığı gibi hali hazırda ticari işletmesinin de bulunmadığı, davacının tarla vasfındaki taşınmazı bireysel tasarrufu olarak satışa çıkardığı, simsarlık sözleşmesine de bu maksatla taraf olduğu, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davanın HMK 114/1-c, 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1- HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2- Görevli mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3- HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
4- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
5- Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.25.01.2021

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]