Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/333 E. 2021/429 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/333
KARAR NO : 2021/429

DAVA : Teminat Mektubunun İadesi-Alacak
DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
K. YAZIM TARİHİ : 07/06/2021

Mahkememizde görülen Teminat Mektubunun İadesi-Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket ile davalı idare arasında akdedilen özel güvenlik hizmet alım sözleşmesi ile müvekkil şirket tarafından, davalı idareye bağlı yerlerde 2014-2016 tarihleri arasında “Özel Güvenlik Hizmeti” verildiğini, verilen hizmet işinin 31.12.2016 tarihinde eksiksiz ve kusursuz olarak tamamlanarak davalı idareye teslim edildiğini, geçen süre zarfında davalı idarenin müvekkili şirket aleyhinde tanzim ettiği bir tutanak ya da sözlü bir uyarı da olmadığını, ihale süreci sonucunda söz konusu ihalenin müvekkili şirket uhdesinde kaldığının kesinleşmesi üzerine müvekkili şirketin 9.000.000,00-TL bedelli teminat mektubunu idareye verdiğini, idareyle yapılan görüşmeler sırasında mektup bedelinin bugüne kadar parça parça düşürüldüğünü son olarak da 2.000.000,00-TL’lik teminat mektubunun idare uhdesinde tutulduğunu, teminat mektubunun belirli bir süre ve belirli bir iş için verildiğini, işin sonunda idareye ve SGK Başkanlığı’na borcunun olmaması şartıyla iade edilmek üzere davalı idareye verildiğini, müvekkili şirketin hizmet işini tamamlayarak davalı idareye teslim etmesine müteakip, hizmet işinden kaynaklanan bütün sigorta primlerini süresinde ödediğine ilişkin belgeler ile vergi ödemelerini süresinde yaptığına ilişkin belgelerini temin ederek davalı idareye tevdi ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin teminat mektubunu iade almayı beklemişse de iade alamadığını 23.03.2019 tarihinde davalı idareye müracaat ederek ekli dilekçe ile teminat mektuplarının iade edilmesini istediğini, bu hususta yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını, davalı idare tarafından müvekkili şirkete verilen 23.05.2019 tarihli cevabi yazıda yüklenicinin iş kanunundan doğan yükümlülüklerinden sorumlu olduğu belirtilerek teminat mektubunu iade edilmeyeceğinin idarece belirtildiğini, fakat ihale dosyası ve hizmet alım sözleşmesinin teminat mektubu ve iade şartlarına ilişkin hükümlerinde bakıldığında, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiğinin görüleceğini, müvekkilinin iş kanunu kapsamında ödemekle yükümlü olduğu herhangi bir işçilik alacağının bulunmadığını, işçilerin açtığı fiyat farkı davalarında müvekkilin dönemine isabet eden yıllarda alacak oluşmadığına ilişkin Yargıtay 9. HD’nin kararının dilekçe ekinde yer aldığını, müvekkili şirket nezdinde çalışan işçilerin halihazırda davalı idarede çalışmaya devam etmekte olduğunu, İş Kanunu ve İşyeri Devri Hükümleri kapsamında hukuki sorumluluğu 2 yıl olan müvekkilinin işçileri asıl işverene devrettiğinin açık olduğunu, işçilerin yeni dönemde ihaleyi başka bir şirketin almasıyla yeni şirkete devredildiğini, Yargıtay’ın da içtihatlarında kabul edildiği üzere işyeri devri halinde işçiler kıdem tazminatına hak kazanamayıp, işçilik alacaklarının ise devralan şirkete devredileceğini, hal böyle olunca da kıdem tazminatının veya işçilik alacaklarının ödenmemesinin gerek gösterilip teminat mektubunun iade edilmemesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, işin bitiminden itibaren 3 yıl geçmesine rağmen müvekkili şirketin hukuki sorumluluğu kalmadığının dikkate alınmadan teminatın iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 23. HD’nin de bu yönde kararı bulunduğunu, hem kamu ihale kanununda hem müvekkili ve davalı idare arasında akdedilen sözleşmede teminat mektubu iadesinin iki şarta bağlandığını, kesin kabulü yapılan ihalede teminat mektubunun iadesi gerektiğini, bu iki şartın birincisinin müvekkili şirketin davalı idareye herhangi bir borcunun bulunmaması, diğerinin ise SSK ilişiksizlik belgesinin davalı idareye sunulması olduğunu, bununla birlikte sözleşme hükmü uyarınca müvekkili şirketin çalıştırdığı işçilere karşı ödemesi gereken aylık ücretleri hususunda müvekkili şirketin bütün ödemelerini yerine getirdiğini, bu kapsamda da ay ay hakedişlerini aldığını, dava tarihi itibarıyla müvekkili ile davalı idare arasında muaccel hale gelmiş herhangi bir borç ilişkisi olmadığı dikkate alındığında teminat mektubunun hukuka aykırı olarak iade edilmediğini, İş Kanunu md. 112 kapsamında kıdem tazminatlarının emredici kanun hükmüyle üst işverenlerde olduğunun kabul edildiğini, alt işverenlere rücu edilemeyeceğini, sözleşmede açıkça sorumluluğun alt yükleniciye verilmesi halinde de kıdemlerden alt yüklenicinin sorumlu olacağını, Kanun maddesi ve sözleşme kapsamında açık sorumluluğun müvekkili şirkete yüklenmediği, kıdemlere ilişkin madde olmadığı dikkate alındığında teminat mektubunun iade edilmemesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ihaleye teklif verirken birim fiyat teklif cetvelinde sadece işçilerin maaşlarına ilişkin bir teklif verdiğini, kıdeme ilişkin herhangi bir teklifte bulunmadığını, davalı idare tarafından müvekkili şirkete personel maaşları, sigorta primleri, elbise ve teçhizat gideri ödenmekte olup, kıdem tazminatının işçileri sürekli çalıştıran davalı idarenin uhdesinde olduğunu, kaldı ki davalı idare tarafından müvekkili şirkete kıdem tazminatının ödenmesi için bir bedel ödenmediğinin de ortada olduğunu, davalı idarenin müvekkili şirkete ödemediği bir tutarı müvekkili şirketten ödemesini istemesinin mümkün olmayacağını, bir yıllık hizmet alım ihalesi sonunda kıdem tazminatı yükünün hizmet alım sözleşmesinin toplam maliyetine %8,4’ü oranında ek maliyet getirdiğini ve bu maliyetin de ihale maliyeti hesaplanırken dikkate alınmadığının bilindiğini, davalının yol, yemek, fiyat farkı, ihbar tazminatı gibi işçilik alacaklarından müvekkilini sorumlu tutması nedeniyle teminat mektubunu iade etmemesinin hukuka aykırı olduğunu, TBK mad. 428’e göre devir halindeki sorumluluğun 2 yıl olduğu ve müvekkili şirketin 2016’dan sonraki ihaleyi kazanamamış olması göze alındığında ücret alacaklarından kaynaklı müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, teminat mektubunun özel güvenlik işi için süreli olarak verildiğini, idareye nezdinde ortaya çıkması muhtemel riskler için verildiğini, teminat mektubunun garanti ettiği süre içinde meydana gelen bir uyuşmazlığın olmadığını, teminat mektubunun bedelinin ödenmemesi için mektup bedelinin banka tarafından ödenmesinin tedbiren durdurulması gerektiğini, açıklanan sebeplerle dava konusu teminat mektuplarının davalı idare tarafından nakde çevrilmesi ihtimali göz önüne alınarak teminat mektubu bedelinin davalı idareye ödenmemesi hususunda dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine; teminat mektubunun haksız ve hukuka aykırı olarak iade edilmediği, müvekkili şirketin kanundan ve sözleşmeden dolayı sorumluluğunun kalmadığı, işin kesin kabulünün yapıldığı hususları dikkate alınarak özel güvenlik ihalesinde verilen teminat mektubunun müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili … Genel Müdürlüğü, 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu KHK çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş bir KİK olduğunu, Kuruluş ile davacı arasında imzalanan hizmet alımına ait sözleşmeler ile Kuruluş Genel Müdürlük Binası, işletilen havalimanları ve seyrüsefer yardımcı istasyonlarının güvenlik hizmetlerinin davacı tarafından yüklenildiğini, hizmet alım sözleşmesinin Teminata ilişkin hükümler başlıklı maddesinde Hizmet işleri genel şartnamesine paralel olarak “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, SGKdan alınan ilişiksizlik belgesinin idareye verilmesinin ardından teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı, Yükleniciye iade edilecektir.” hükmü olduğunu, yine sözleşmenin 7. maddesinde taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin olarak personel ücretlerinin, personele ilişkin diğer yasal yükümlülüklerin, yine personelin yemek yol gibi alacaklarının sözleşme bedeline dahil olduğunun ifade edildiğini, sözleşmelerin “Yüklenici sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları” başlıklı 22. maddesinde işçi hak ve alacaklarının sorumlusunun yüklenici olduğunun açıkça belirtildiğini, yine sözleşmenin eki olan teknik şartnamelerde, yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personelin iş kanunu, SGK mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarda belirlenen uygulamalar, tüm hak ve alacaklar bakımından muhatap ve sorumlunun yüklenici şirket olduğunu, şirketin 4857 sayılı İş Kanunu ile ilgili yönetmeliklerinden doğan tüm ekonomik ve sosyal haklarını yerine getirmekle yükümlü olduğu ve yüklenici tarafından istihdam edilen personele ilişkin herhangi bir sorumluluğun …’ye yüklenemeyeceğinin açıkça ifade edildiğini, davacı şirket bünyesinde çalışırken işçilik alacaklarının tahsili talebiyle müvekkili Kuruluş ve davacı şirkete karşı İş Mahkemelerinde yüzlerce dava açılmış olup hala devam eden çok sayıda dava bulunduğunu, davacının ödemediği işçilik alacakları dolayısıyla müvekkili Kuruluşun yüksek miktarda ödeme yapmasının muhtemel olduğunu, İş Kanunundaki müteselsil sorumluluk gereğince müvekkili kuruluş tarafından ödenmek durumunda kalan ve ileride ödenecek olan meblağların aradaki sözleşme ilişkisi nedeniyle davacı şirket tarafından müvekkili kuruluşa iade edilmesinin zorunlu olduğunu, bu durumda da davacı şirketin sözleşmeler gereğince müvekkili kuruluşa vermiş bulunduğu teminat mektubunun 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun ilgili maddeleri, sözleşme ve şartname hükümleri uyarınca iade edilme imkanının bulunmadığını, davacı şirket tarafından sunulan dilekçede davacı şirketin işçilik alacakları bakımından borçlu olmadığı iddia edilmekte ise de bu iddianın doğru olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında İş Kanunundaki düzenlemelerin, işverenler arasındaki ilişkiyi ortadan kaldırmadığı ve sözleşme hükümleri gereğince yüklenici şirketlerin asıl işveren Kurum/Kuruluşlarca ödenmek durumunda kalınan işçilik alacaklarını ve ferilerini çalıştıkları dönem itibarıyla asıl işverenlere iade etmekle yükümlü olduklarının ifade edildiğini, davacı şirket işçileri tarafından müvekkili kuruluşa karşı açılan davalarda sadece kıdem tazminatı talepleri değil eksik ödeme iddiasıyla açılan davaların da bulunduğunu, davacı tarafın bunun yanında kıdem tazminatından İş Kanununun 112. maddesi gereğince idarenin sorumlu olduğunu iddia etmekte ise de davacı şirket ile müvekkili kuruluş arasında imzalanan sözleşmelerde her türlü işçilik alacaklarından dolayı sorumluluğun yüklenici şirkette olduğunun hüküm altına alındığını, İş Kanunundaki düzenlemenin taraflar arasındaki rücu ilişkisini ortadan kaldırmadığını, dava dilekçesinde de açıkça ifade edildiği üzere huzurdaki davaya konu edilen teminat mektubunun 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde idarece alınan teminat olduğunu bu teminat ile ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddini istemiştir.
ÖN İNCELEME: Mahkememizde yapılan ön inceleme duruşmasında yargı hakkı, görev ve yetki hususları, dava ve taraf ehliyetleri, dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, bu yönlerde bir iddia ve itirazda bulunulmadığı gibi Mahkememizin de görevli ve yetkili olduğu ve dava şartlarının tamam olduğu anlaşılmış; tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş; taraflar sulhe teşvik edilmiş, ön inceleme duruşmasında hazır bulunan taraf vekilleri sulh olmalarının mümkün olmadığını ve arabuluculuğa başvurmak istemediklerini belirtmişlerdir.
DELİLLER: Tarafların delilleri toplanmış, taraflarca hizmet alım sözleşmesi, ihtarnameler, SGK kayıtları ibraz edilmiş, Mahkememizce ihale dosyası, SGK kayıtları, Ankara …. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosya sureti getirtilmiştir.
Mahkememizce işçi alacakları uzmanı ve sözleşme uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişi heyeti düzenledikleri rapor-ek raporlarında sonuç olarak; Taraflar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmeleri ve eki niteliğindeki şartnamelerin ilgili maddeleri ve yasal düzenlemeler uyarınca, davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş.’nin davalı …’ye verdiği teminat mektubu tutarından sonuçlandırılan işler ve sona eren ödeme mükellefiyetlerinden dolayı parça parça iadelerin yapılmış olduğu, halen davacının ödeme mükellefiyeti sona ermemiş işçilerin işçilik alacaklarından dolayı teminat mektubunun 2.000.000,00 TL tutarındaki kısmının iade edilemeyerek halen davalı …’de uhdesinde olduğu, davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş.’nin alt işveren olarak bünyesinde çalıştırdığı işçilere yaptığı ödemelerin işçilik alacağı ödemeleri olduğu; bu dava dışı işçilerin işçilik alacaklarının ödenmesinden davacı şirketin sorumlu olduğu, dolayısıyla işçilere ödenmemiş bulunan işçilik alacaklarından da davacı Şirketin sorumluluğunun iş bitse dahi devam etmekte olduğu, dava dışı işçilerce açılan çok sayıda davada davalı …’nin de asıl işveren olarak sorumluluğunun alt işveren davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş. ile birlikte doğduğu ve …’nin icra marifetiyle söz konusu işçilere ödeme yaptığı ve yapmaya devam ettiği, dolayısıyla çalıştırılan işçilerin işçilik alacaklarından kaynaklı kesinleşen ve derdest davaların olması nedeniyle, davalı … tarafından davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş’nin 2.000.000,00 TL tutarında teminat mektubunun iade edilmemesinin sözleşmeye uygun ve haklı olduğu, huzurdaki davada davacının teminat mektubunu iadesine ilişkin talepte bulunamayacağı belirtilmiştir. (İdarece ödeme yapılan dosyaların listesi rapor ekinde sunulmuştur.)
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı idareye verilen teminat mektubunun iadesi talebine yönelik olup, yargılama sırasında teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle davacı davaya alacak davası olarak devam ettiğini bildirmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflar arasında akdedilen sözleşme, getirtilen dosyalar, bilirkişi heyet raporu-ek raporu dikkate alındığında; Davacı şirket ile davalı idare arasında akdedilen özel güvenlik hizmet alım sözleşmesi ile davacı şirket tarafından, davalı idareye bağlı yerlerde 2014-2016 tarihleri arasında “Özel Güvenlik Hizmeti” verildiği, verilen hizmet işinin 31.12.2016 tarihinde tamamlanarak davalı idareye teslim edildiği, ihale süreci sonucunda davacı şirketin 9.000.000,00 TL bedelli teminat mektubunu idareye verdiği, süreç içerisinde mektup bedelinin düşürüldüğü ve 2.000.000,00 TL’lik teminat mektubunun davalı idare uhdesinde tutulduğu, davalı idare tarafından davacı şirkete gönderilen 23.05.2019 tarihli cevabi yazıda yüklenicinin iş kanunundan doğan yükümlülüklerinden sorumlu olduğu belirtilerek teminat mektubunu iade edilmeyeceğinin belirtildiği, davacının ise eldeki dava ile teminat mektubunun iadesini talep ettiği, ancak yargılama sırasında teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle davaya alacak davası olarak devam ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce alınan işçi alacakları uzmanı ve sözleşme uzmanından oluşturulan bilirkişi heyet rapor-ek raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu görülmüş ve hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında; hizmet alım sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme çerçevesinde tarafların edimlerini yerine getirdikleri konularında anlaşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmazlık; sözleşmeye dayalı davacı yüklenici tarafından davalı işveren idareye verilen teminat mektubunun iadesinin haklı nedene dayalı olup olmadığı ve teminat mektubunun yargılama sırasında nakde çevrilmesi nedeniyle davacı tarafın alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; 2013/87270 kayıt numaralı ihalede İhale Komisyonu tarafından, davacı … Güv. Hizm. A.Ş.’nin gerekli belgelere sahip olan 8 firma arasından en avantajlı teklifi vermesi sebebiyle 59.994.979,11 TL bedelle işin bu firmaya ihale edilmesine ve bedelinin 2013 – 2014 – 2015 yılları işletme bütçesinin 2014 yılı 380 gider kolundan karşılanmasına karar verilmiştir. Sonrasında taraflar arasında “5188 Sayılı Özel Güvenlik Hiz. Dair Kanun Kapsamında … Genel Müdürlüğü ve Bünyesinde Bulunan Havalimanları ile Havalimanlarına Bağlı Seyrüsefer Yardımcı İstasyonlarına 01.01.2014 – 31.12.2014 tarihleri Arasında 2148 Personelle Özel Güvenlik Hizmet Alımına Ait Sözleşme” İmzalanmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.maddesine göre; “İhale dokümanı bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olup, İdareyi ve Yükleniciyi bağlar. Ancak, sözleşme hükümleri ile ihale dokümanını oluşturan belgeler arasında çelişki veya farklılık olması halinde; sırasıyla Hizmet İşleri Genel Şartnamesi, İdari Şartname, Sözleşme ve Teknik Şartname hükümleri uygulanır.”
Taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesine göre; “Yüklenici bu işe ilişkin olarak 3.630.000,00 TL kesin teminat vermiştir. Kesin teminat mektubunun süresi 31.08.2015 tarihine kadardır. Taahhüdün sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve Yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, SGK’dan alınan ilişiksizlik belgesinin İdareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı, Yükleniciye iade edilecektir. Yüklenicinin bu iş nedeniyle İdareye ve SGK’ya olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerinin hizmetin kabul tarihine kadar ödenmemesi durumunda protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin ve ek kesin teminat paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir, varsa kalanı Yükleniciye iade edilir. Yukarıdaki hükümlere göre mahsup işlemi yapılmasına gerek bulunmayan hallerde; kesin hesap ve kabul tutanağının onaylanmasından itibaren iki yıl içinde idarenin yazılı uyarısına rağmen talep edilmemesi nedeniyle iade edilemeyen kesin teminat mektupları hükümsüz kalır ve düzenleyen bankaya iade edilir. Teminat mektubu dışındaki teminatlar sürenin bitiminde Hazineye gelir kaydedilir. Her ne suretle olursa olsun, İdarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.”
Genel şartnamenin Madde 51.maddesine göre“ Taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun şekilde yerine getirildiği usulüne göre anlaşıldıktan ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, SGK’dan ilişiksizlik belgesinin getirilmesi halinde anılan iş için bir garanti süresi öngörülmüşse kesin teminatın ve varsa ek kesin teminatın yarısı, garanti süresinin sonunda tamamı; garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı yükleniciye iade edilir. Yüklenicinin sözleşme konusu işler nedeniyle idareye ve SGK’ya olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan yasal vergi kesintilerinin kabul tarihine veya varsa garanti süresinin bitimine kadar ödenmemesi halinde kesin teminat ve ek kesin teminat 4735 sayılı kanunun 13. maddesi hükmüne göre paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir ve varsa kalanı yükleniciye geri verilir.”
İş Kanunu’nun 112.maddesinde “Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurum ve kuruluşların haklarında bu Kanun ve 854, 5953, 5434 sayılı kanunların hükümleri uygulanmayan personeli ile kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat veya sözleşmelerine göre kıdem tazminatı niteliğinde yapılan ödemeler kıdem tazminatı sayılır. 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, b) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermediği gibi, alt işveren tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunan ve bu şekilde çalıştırıldığı sırada iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçinin kıdem tazminatı, işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Bu şekilde hesaplanarak ödenen kıdem tazminatı tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı tutarından daha düşük olması hâlinde, işçinin aradaki farkı alt işverenden talep hakkı saklıdır. İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz. Kıdem tazminatı tutarı, 4734 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde kıdem tazminatı ile ilgili açılacak bütçe tertibinden, (b) bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde ise hizmet alımı gider kaleminden, ödeneğin yetip yetmediğine bakılmaksızın ödenir. Bu madde kapsamında alt işverenler yanında çalışan işçilerin bu işyerlerinde geçen hizmet süresinin hesabı, alt işverenden ve alt işveren işçisinden istenecek belgeler ve ödeme süreci ile ilgili diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında rödövans sözleşmeleri çerçevesinde yer altı maden işletmeciliği yapan şirketlere ve ortaklarına ait malların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el koyma veya takip yoluyla satışından elde edilen gelirler, öncelikle bu sözleşmeler kapsamında söz konusu şirketlerde çalışmış olan işçilerden, iş sözleşmeleri kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona ermiş olanların kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ve diğer ücret alacaklarının ödenmesinde kullanılır. Bu ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ilgililerin hesaplarına yatırılmak suretiyle gerçekleştirilir. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son çalıştığı işvereni tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna teslim edilir.” hükmü öngörülmüştür.
İş Kanunu’nun 6.maddesinde ise; “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.” hükmü öngörülmüştür.
4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 13.maddesinde “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların; a) Yapım işlerinde; varsa eksik ve kusurların giderilerek geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra yarısı, SGK’den ilişiksiz belgesi getirilmesi ve kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra kalanı, b) Yapım işleri dışındaki işlerde SGK’den ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınan mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı, Yükleniciye iade edilir. Yüklenicinin bu iş nedeniyle idareye ve SGK’ya olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanunî vergi kesintilerinin yapım işlerinde kesin kabul tarihine, diğer işlerde kabul tarihine veya varsa garanti süresinin bitimine kadar ödenmemesi halinde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatlar paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir, varsa kalanı yükleniciye geri verilir.” düzenlemesi yer almıştır.
İlgili SGK Müdürlüklerinden gönderilen yazılarda, … Güvenlik Hizm. A.Ş. ‘nin borcunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Taraflarca da belirtildiği gibi, sözleşmenin imzalanması ile birlikte davacı şirket tarafından 9.000.000,00 TL tutarında teminat mektubu davalı idareye verilmiş, ancak sonrasında yapılan görüşmeler ve karşılıklı anlaşmalar neticesinde, teminat mektubu miktarı 2.000.000,00 TL’ye indirilmiştir. Davacı şirket tarafından davalı İdareye başvuru yapılarak teminat mektubunun iadesi için gerekli olan SGK ilişiksizlik belgesi ile diğer belgelerin sunulduğu, işçilerin ücret alacağının tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, diğer yükümlülüklerin de tam ve eksiksiz yerine getirildiğini, işçilerin işyeri devri hükümleri kapsamında iş akitleri sonlanmadığından herhangi bir tazminat alacağı doğmadığını, bu sebeple teminat mektubunun iade edilmesi, aksi halde teminat mektubu komisyonlarının daiİdareden tahsili yoluna gidileceği ihtaren bildirilmiştir. İdare tarafından ise, kurumları aleyhine açılan işçilik alacakları davaları sebebiyle tazminat ödemek zorunda kaldıkları ve teminat mektubunun İdarenin zararını temin etmek adına alındığı belirtilerek teminat mektubu iade edilmemiştir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmeler olup, yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş ise, yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. Somut olayda, SGK kayıtlarınca da doğrulandığı gibi, iş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu sabittir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak işveren ile yüklenici İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmalarına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Davacı vekili, SGK ilişiksizlik belgelerinin alınmasına ve sözleşme gereği edim ve yükümlülüklerin yerine getirilmesine karşın davalı idarenin haksız olarak teminat mektubunu iade etmediğini, sözleşme hükümlerine göre kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesinden davalı İdarenin sorumlu olduğunu, işyeri devri hükümleri gereğince de fesih söz konusu olmadığını iddia etmiştir.
Davalı idare vekili ise, davacı şirketin sözleşme kapsamında işçilerin işçilik alacaklarını tam olarak ödemediğini, sözleşme gereğince yapılan ödemelerden kesinti yapılarak işçilere ödeme yapıldığını, bu şekilde davacı şirketin sözleşmeden doğan edim ve yükümlülükleri tam olarak yerine getirmediğini, açılan davalardan ötürü kesinleşen alacaklara istinaden yüzlerce dosyaya ödeme yapıldığını, halen de başkaca dosyaların açıldığını ve İdarenin zararı doğduğunu, teminat mektubunun da zararları temin etmek adına alınmış olması sebebiyle iade edilmediği belirtmiştir.
Dosyaya kazandırılan ve yukarıda belirtilen İş Mahkemesi kararlarına göre; Davalı işveren aleyhine farklı işçiler tarafından gerek ücret, kıdem ve ihbar gerekse de sair işçilik alacağı tazminat davaları açıldığı, bir kısmının kesinleştiği ve davalı idarece ödendiği, bir kısmının da halen devam etmekte olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde göre, işçi ve işçilik alacaklarından yüklenici/alt işveren sorumludur. Teminat mektubunun da bu sorumlulukların, zararların karşılığı olarak alınıp, sözleşmenin teminatı niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Zira, teminat mektubu, açılan davaların davalı aleyhine sonuçlanması durumunda ödenecek bedellerin teminatını teşkil etmektedir.
Her ne kadar, davacı vekili üstlendiği işi tamamlamış ve SSK’dan ilişiksiz belgelerini almış ise de, çalıştırılan işçilerin ücret ve ücret sayılan ödemelerini tam olarak yapmadığı, dava dışı işçiler tarafından açılan davalarda hüküm altına alınan tutarlardan davacının da sorumlu olduğu hususu sabittir.
Bunlarla birlikte, sadece SGK ilişiksiz belgeleri ve vergi borcu olmadığına dair yazılar da teminat mektubunun iadesi için yeterli olmayıp, gerek taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki niteliğinde olan şartnameler gereğince, gerekse konuya ilişkin yasal düzenlemeler (İhale Kanunu) karşısında, işin gereği gibi eksiksiz yapıldığı ve kurum aleyhine herhangi bir zarar da bulunmaması şartlarının birlikte olması halinde iadesi mümkün olacaktır.
Bu sebeplerle; davalı İdarenin sözleşmenin teminatı mahiyetinde olan teminat mektubunu iade etmemesinin haklı ve geçerli bir sebebe dayandığı, davacı şirketin teminat mektubunun iadesini bu aşamada isteyemeyeceği, ayrıca dava sırasında nakde çevrildiğinden alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle; Davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş.’nin davalı idare …’ye sözleşme gereğince verdiği teminat mektubu tutarından sonuçlandırılan işler ve sona eren ödeme mükellefiyetlerinden dolayı parça parça iadelerin yapılmış olduğu, halen davacının ödeme mükellefiyeti sona ermemiş işçilerin işçilik alacaklarından dolayı teminat mektubunun 2.000.000,00 TL tutarındaki kısmının iade edilemeyerek davalı … uhdesinde tutlduğu, davacı şirketin alt işveren olarak bünyesinde çalıştırdığı işçilerin işçilik alacaklarının ödenmesinden sorumlu olduğu, dava dışı işçilerce açılan çok sayıda davada davalı …’nin de asıl işveren olarak davalı şirket ile birlikte müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, davalı idarenin icra marifetiyle söz konusu işçilere ödeme yaptığı ve yapmaya devam ettiği, dolayısıyla çalıştırılan işçilerin işçilik alacaklarından kaynaklı kesinleşen ve derdest davaların olması nedeniyle, davalı … tarafından davacı … Güvenlik Hizmetleri A.Ş’nin 2.000.000,00 TL tutarında teminat mektubunu iade etmemesinin sözleşmeye uygun ve haklı olduğu, ayrıca bilirkişi raporunda da tablo halinde gösterildiği gibi davacı şirketin 1.953.0232,65 TL dava dışı işçilere ilişkin sorumluluğunun bulunduğu, derdest davalarda olduğu gözönüne alındığında davacının sorumluluğunun teminat mektubu miktarının da üzerine çıkacağı, böylece davacı şirketin teminat mektubunun iadesini talep edemeyeceği, aynı şekilde dava sırasında nakde çevrildiğinden alacak talebinde bulunamayacağı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile fazla 34.095,70 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 99.825,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle İstinaf yolu yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/06/2021

Başkan …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Katip …
¸[e-imza]