Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/270 E. 2023/25 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/270
KARAR NO : 2023/25

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (T.C. No: …) …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2009
BİRLEŞEN ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2011/569 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVACI : … – (T.C. No: …)
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
DAVA : Tazminat, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2011
BİRLEŞEN ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2021/238 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVACI : … – (T.C. No: …)
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
DAVA : Tazminat, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde asıl davada özetle; tarafların, davalının üretmiş olduğu 19 lıtrelik damacana ve bardak sularının Keçiören ve İncirli Mahallelerinde müvekkili tarafından satışı hususunda 12.4.2007 tarihli tek satıcılık sözleşmesi düzenlediklerini, müvekkilinin bu nedenle dört adet araç satın aldığını ve 1900 damacana yaptırdığını, akdin ifası sırasında davalının aynı bölge için üçüncü kişilerle yeni sözleşmeler akdettiğini, müvekkilinin satışlarının düştüğünü, aldığı araçların, istihdam ettiği şoförlerin, yaptırdığı damacanaların atıl kaldığını, kar ve kazanç kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere yoksun kalman kar için için 70.000,00 TL, fiili zarar 30.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL’ nın 26.6.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/569 esas sayılı dosyasında; Davacı vekili birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; ilk davanın açıldığı tarıhten itibaren sözleşmenin feshedildiği 29.6.2011 tarihine kadar 10.000,00 TL daha kar kaybına uğradıklarının tespit edilmiş olduğunu belirterek 10.000,00 TL’ nın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve sözleşmenin haksız feshedilmiş olması nedeniyle 10.000,00 TL kar kaybının fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini ve 1.000,00 TL müşteri tazminatının (denkleştirme tazminatının) fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Birleşen Ankara 4. Asliye ticaret mahkemesinin 2021/238 esas sayılı dosyasında; Davacı vekili, tarafların, davalının üretmiş olduğu 19 litrelik damacana ve bardak sularının Keçiören ve İncirli Mahallelerinde müvekkili tarafından satışı hususunda 12.4.2007 tarihli tek satıcılık sözleşmesi düzenlediklerini, akdin ifası sırasında davalının aynı bölge için üçüncü kişilerle yeni sözleşmeler akdettiğini, bu durumun TMK nın 2. maddesine açıkça aykırı olduğunu, zararın tazmini için Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2009/427 Esas sayılı dosya üzerinden yoksun kalınan kar kaybı ve fiili zararın tazmini istemli davanın açıldığını, akabinde Ankara 4. Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/596 E. sayılı dosyası üzerinden ilk davanın açıldığı tarih ile sözleşmenin fesh edildiği tarih arasındaki zararın tazmini için ek dava açıldığını, yargılama sırasında dosyasnın Ankara 3. Asliye Ticaret mahkemesine tevdi edildiğini ve 2014/810 Esas sayısına kaydedildiğini, anılan mahkemece verilen kısmen kabul kararının temyizi üzerine kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu, bozma ilamına uyularak dosyada bilrikişi raporunun alındığını, yapılan bilirkişi incelemsi sonucunda yoksun kalınan karın 34.027,07 TL olarak hesaplandığını, bu nedenle ilk davanın açıldığı tarih olan 06/07/2009 tarihinden sözleşmenin davalı taarfından feshedildiği 29/06/2011 tarihine kadar oluşan kar kaybı sebebiyle 24.027,27 TL nin davalıdan tahsili için işbu davanın açıldığını, davalının tek satıcılık sözleşmesini haksız yere fesh ettiğini, bu hususun bozma ilamındaki tespitlerle de teyit edildiğini, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince alınan 23/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda denkleştirme tazminatı talebinin 63.575,62 TL olarak hesaplandığını belirterek neticede davanın kabulü ile 24.027,27 TL tutarındaki tazminatın ve 4.119,20 TL kar kaybının ve 62.575,62 Tlik müşteri tazminatının ticari faziiyle birlikte davalıdan tahsilini ve işbu dosyanın Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın başından sonuna kadar uydurma ve düzmece bir dava olduğunu, davacının 06.07.2009 tarihli dava dilekçesinde müvekkili … Su A.Ş nin; kendilerinin dışında Keçiören’de, … Ltd. Şti, … Ticaret, …, …..’e su sattığını iddia ettiğini, davacı asıl davada, müvekkilinin bayisi olduğunu iddia ettiği kişilerden; …’a 1… İncirli adresine, …. Keçiören adresine ihtarname çektiğini, ihtarname de; “bölgede … Su’nun tek yetkili bayisi kendisinin olduğunu, bu suyun satışına bir an önce son vermesini aksi halde yasal yollara başvuracağını bildirdiğini” beyanla fotokopilerini dosyaya eklendiğini, asıl davada davacı taraf, iddialarının resmi mercilerin tuttuğu kayıtlardan aksi ispat edildiğini anlayınca, muvafakat etmedikleri davayı genişletme yasağını ihlal ederek konu ile ilgisi olmayan üçüncü kişiler davaya dahil etmeye çalışıldığını, belediye ve Vergi dairesi kayıtlarıyla aksi ispat edilmiş olmasına rağmen davacı, ek davada da aynı yolu seçtiğini, davacının çektiğini iddia ettiği iki ihtarname muhatabına tebliğ edildiğini ve cevap verilmemiş yani temerrüde düşmüş olsa idi, davacı öncelikle mahkeme vasıtasıyla keşif ve tespit yaptırması, davayı o şahıslara yöneltmesi gerektiğini, Bu şahısların bayiliklerinin gerçek olduğu, müvekkilinin onlarla bayilik sözleşmesi yaptığı kesin kararla hüküm altına alındıktan sonra, müvekkilinin kusuru ortaya çıkarsa, ona karşı da dava açması gerektiğini, Bu itibarla bu davanın müvekkile karşı açılması, hukuken mümkün olmadığını, davacı asılsız, hayali isimler adına broşürler hazırlamış ve sahte bayilikler oluşturduğunu, bilirkişilerce tazminat hesabına esas alınan ikinci kriter ise, davacının münhasır alan iddia ettiği mahallelerin farazi nüfusu olduğunu, Bilirkişilere göre münhasır alan nüfusuna göre davacının satması gereken suyun miktarı onun mahrum kaldığı kârını belirlediğini, her evin çeşmesinden akan suyun hiçbir işe yaramayacağı, … Su, … Su gibi onlarca su firmasının Keçiören bölgesine girmesinin ve su satmasının yasak olduğu faraziyesinden hareket edildiğini, ayrıca müvekkili davacının ön sözleşmesini feshetmekte haklı olduğunu, zira davacı müvekkiline karşı uydurma delillerle düzmece dava açmış on yılda kazanamayacağı parayı mahkeme vasıtasıyla tazminat olarak istendiğini, gerek hukuken, gerekse ahlaken kendisine dava açmış, onu hasım ilan etmiş bir kişiye hiçbir kimsenin mal satma mecburiyeti olmadığı bu yüzden sözleşmenin feshine dayanarak tazminat talebi tamamen hukuk dışı olduğunu, tüm bu nedenlerle Davanın reddine, Yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/238 esas sayılı dosyasında Cevap;
Asıl davada davacı taraf, iddialarının resmi mercilerin tuttuğu kayıtlardan aksi ispat edildiğini anlayınca, muvafakat etmedikleri davayı genişletme yasağını ihlal ederek konu ile ilgisi olmayan üçüncü kişiler davaya dahil etmeye çalıştığını, Belediye ve Vergi dairesi kayıtlarıyla aksi ispat edilmiş olmasına rağmen davacı, ek davada da aynı yolu seçtiğini, şayet davacının çektiğini iddia ettiği iki ihtarname muhatabına tebliğ edilmiş ve cevap verilmemiş yani temerrüde düşmüş olsa idi, davacı öncelikle mahkeme vasıtasıyla keşif ve tespit yaptırması, davayı o şahıslara yöneltmesi gerekeceğini, Bu şahısların bayiliklerinin gerçek olduğunu, müvekkilinin onlarla bayilik sözleşmesi yaptığı kesin kararla hüküm altına alındıktan sonra, müvekkilinin kusuru ortaya çıkarsa, ona karşı da dava açması gerekeceğini, Bu itibarla bu davanın müvekkiline karşı açılması, hukuken mümkün olmadığını, davacı asılsız, hayali isimler adına broşürler hazırlamış ve sahte bayilikler oluşturduğunu,
Davacı …. adresinde ticari faaliyet göstermekte, şahidi ise şahitlik yaptığı dönemde, Keçiören Belediyesinin yazasına göre, … adresinde faaliyet gösteren Kebapçıda çalıştığını, bu şahidin yalan söylediği açık olduğunu, zira şahidin çalıştığı adres ile davacının adresi arasında yaklaşık dört kilometre mesafe olduğunu, Büyükşehirlerde alt sokakta yaşayanlarla, üst sokakta yaşayanların, hatta aynı apartmanda yaşayanların birbirini tanımadığı hesaba katılacak olursa bu şahidin doğru söyleme ihtimali bulunmadığını, davacının işyeri ile şahidin çalıştığı işyeri arasındaki mesafeyi gösteren ve internetten alınan harita çıktısı ibraz edildiğini, O şahidin de su satışı ile ilgisi olmayan yalancı şahit olduğu resmi belgelerle ispat edildiğini, Keçiören de, … Su bayisi olduğu iddia kişilerin bölgede hiç tanınmayan, esnaf ve tacir olmayan tamamen hayali kişiler olduğu, resmi belgelerle ispat edildiğini, Davacının asıl davada belirttiği zabıta zaptına göre, Keçiören Belediyesi zabıta ekibinin davacının gösterdiği adreste gittiğinde davacı tarafından karşılarına çıkarılan şahsın beyanına dayandığını, 2007 yılı Ankara’da su sıkıntısının had safhada olduğu yıl olduğunu, Davacıda bu fırsatı değerlendirmek ve daha iyi kazanç elde etmek için 2007 yılı başından itibaren su satmaya başladığını, 2008 yılı başlarında Kızılırmak’tan boru hattı ile su getirilmiş, ancak yoğun arsenik içerdiği için vatandaş içmemiş, kullanmadığını, bu iki yılda Ankara halkı banyoyu dahi Damacana-Memba suyu ile yapar olduğunu, Bu sebeple 2007 ve 2008 yıllarına ait davacının cirosunun yüksek olması bu sebepten olduğunu, Buna rağmen davacı yeterli sıçramayı yapamadığını, ideal ciroya ulaşamadığını, Bu iki yılda Ankara piyasasına yüzlerce su firması girmiş, bunlara ait binlerce bayi açıldığını, bu fırsatı değerlendirmek isteyen korsan, kaçak su firmaları ve bayileri de ortaya çıktığını, Böyle dönemlerin kaçınılmaz sonucu olduğunu, ancak yinede müvekkilinin korsan satıcılara su sattığı iddiası asılsız, aksi ispat edilemediğini, tüm bu nedenlerle karşılık cezai ve hukuki hak ve talepleri saklı kalmak üzere, Davanın reddine, Yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Asıl ve birleşen davalar taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin ihlali ve haksız fesih nedeniyle uğranılan zararın ve kar kaybı ve portföy tazminatının tahsili istemiyle açılmış alacak davasıdır.

Mahkememizin 20/04/2014 gün ve 2014/810 E, 2015/368 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda mahkememizce “…Asıl davanın kısmen kabulüne; 20.866,25 TL’nın 26.06.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödemesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine, Birleşen (Ankara 4.ATM’nin 2011/569 E, 2011/424 K sayılı) davanın kabulüne; 21.000,00 TL’nın 29.06.2011 fesih tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…” karar verilmiş verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25/05/2017 tarih ve 2016/19153 E, 2017/4211 K sayılı bozma ilamında belirtilen; “…Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olduğu ve sözleşmenin haksız bir şekilde davalı tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının istediği tazminat miktarları açıklattırılıp, isteyebileceği zarar ve kar kaybı yönünden sözleşme hükümleri de değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, dosya mahkememizin 2019/270 E. yeni esasına kaydı yapılarak, yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilip yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacının istediği tazminat miktarları açıklaması için 14/10/2019 tarihli celsede süre verilmiş davacı vekili bunun üzerine 21/10/2019 tarihli beyan dilekçesi sunmuştur.
Bozma ilamından sonra davacı (Birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/238 Esas sayılı dosyasında) yeni bir dava ile, 06/07/2009 tarihinden sözleşmenin feshedildiği 29/06/2011 tarihine kadar yoksun kalınan kar (kar mahrumiyeti) nedeniyle davalıdan fazlaya ait hakları mahfuz 24.027,27-TL, tazminatın 26/06/2008 tarihinden itibaren ticari faizi ile, sözleşmeni,n davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının mahfuz 4.119,20-TL kar kaybını , fesih tarihinden itibaren ve fazlaya ilişkin hakları mahfuz 62.575,62-TL müşteri tazminatının (denkleştirici tazminat) fasih tarihinden itibaren ticari faizi ile davalından tahsilini istediği anlaşıldı,
Taraflar uyuşmazlıkla ilgili delil ve belgelerini sunmuşlar, davacı tanığı dinlenmiştir. Dinlenen tanık, davacının satış bölgesinde başka kişilerin de … suyu satmaya sonradan başladıklarını bildirmiştir.
Keçiören Belediyesinden ve Vergi dairesinden; davacının bildirdiği üçüncü kişilerin ruhsat alıp almadıkları araştırılmış, belirtilen bazı kişilerin erkek berberi, radyo – Tv tamir, parke satışı konularında ruhsat aldıkları, davacı dışında bazı kişilerin su satışı yaptığı bildirilmiştir.
Taraflar arasında Yapılan 12/04/2007 tarihli Sözleşmede Aynen “… su sanayi A.Ş’nin üretmiş olduğu 19 Lt damacana ve bardak suların Ankara — Keçiören ve incirli mahalleleri tek yetkili satıcısı … Gıda (Müyesser Beyribey) yetkilidir.” Şeklinde kararlaştırıldığı görülmüştür. Sözleşmede; davalının üretmiş olduğu 19 litrelik damacana ve bardak sularının Ankara-Keçiören ve İncirli Mahallelerinde tek yetkili satıcısının … Gıda Dağıtım Pazarlama olduğu ifade edilmektedir. Sözleşmeyi her iki taraf da imzalamıştır.
Bozma ilamından sonra mevcut ticari ilişki ve uyuşmazlıktan dolayı davacının davalıdan olan alacağının tayin ve tespiti bakımından taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak 17/03/2020 tarihli kök, 19/02/2021 ve 09/11/2022 tarihli ek bilirkişi tarihli bilirkişi raporları alınmıştır.
17/03/2020 tarihli kök raporda bilirkişi kurulu tarafından sunulan raporda özetle; “…Asıl davadaki fiili zarar talebi yönünden hesaplamalar: Davacı, bu başlık altında; 1900 adet damacana satın alındığı, 4 dağıtım aracının 3’ünün atıl kaldığı, istihdam edilen şoförlerin ücretlerinin ödendiği, fakat 3.şahıslara bayilik verildiği için bu masrafları karşılayacak kazanç elde edilemediği gerekçesiyle zarar talebinde bulunmuştur. Ancak davacı tarafından alınan damacanalar demirbaş niteliğinde olduğundan tarafların kazançlarının içindeki su satışından kaynaklanmaktadır. Bir başka anlatıma müşteriye dolu damacana verilir iken tekrar boşun iade alındığı ve alınan iadelerin de tekrar davalı şirkete verilerek dolusunun alındığı işleyen bir sistemdir. Dolayısıyla mevcut demirbaşların şirketin bir zararı olmadığı düşünülmüştür.

Diğer talepler yönünden ise, bunlar, davacının işi kurmak, işi yerine getirmek ve ticari kazanç elde etmek için yapması gereken masraflar olup bu masraflar menfi zarar kapsamına girmektedir.
Ancak davacı, bir yandan kar yoksunluğu isteyip diğer yandan o kârı elde edebilmek için yapması gereken masraflar nedeniyle menfi zarar tazmini ileri süremeyeceğinden davacının bu başlık altında talep ettiği tazminat talebi yönünden hukuki takdir Mahkemeye ait olduğu,
Birleşen Davadaki Denkleştirme Tazminatı (Portföy Tazminatı / Müşteri Tazminatı) talebi yönünden hesaplama, denkleştirme tazminatı kusura dayalı maddi tazminattan farklı olup tek satıcının denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için sözleşmenin devamı süresince tek satıcının bir müşteri çevresi oluşturması ve sözleşmenin sona ermesiyle birlikte bu müşteri çevresinden artık iş sahibinin yararlanmaya başlaması yeterlidir.
Bu içtihatlarda ve TTK’nun 122.maddesinde formüle edilen şekilde denkleştirme tazminatı aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır: Yürürlükte kalan sözleşme süresi: 12.04.2007-29.06.2011 arasında 1539 gün, Denkleştirme tazminatı: Taraflar arasındaki sözleşmenin toplam süresi 5 yıldan (1800 günden) az sürmüş olduğu için denkleştirme tazminatının üst limiti, toplam sözleşme süresindeki tahmini kazançlar toplamı üzerinden hesaplanmıştır. Buna göre davacının davalıdan talep edebileceği denkleştirme tazminatının üst limiti her halde 63.575,62 TL’yi aşamayacaktır.
Bu üst limiti aşmamak koşuluyla denkleştirme tazminatının hesap ve takdirinde sektörün kendi koşul ve dinamikleri, sektörde bayiin kişiliğinin satışları ne derece etkilediği, bayiin fark yaratıp yaratmadığı, tek satıcılık sözleşmesinin feshinden sonra da davalının bu müşteri çevresinden kazanç elde etmeye devam edip etmediği gibi hususların da nazara alınması gerekmektedir.
Su bayiliğinde bayiin kişiliğinden çok suyun markası satışlarda belirleyici olmaktadır. Dolayısıyla burada tek satıcının kendi çalışması sonucu müşteri çevresi oluşturması olgusu ön planda değildir. Ancak bu, denkleştirme tazminatı istenemeyeceği anlamına da gelmemektedir, sadece denkleştirme tazminatının miktarının belirlenmesinde etkilidir.
Denkleştirme tazminatının belirlenmesinde ve denkleştirme tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığının takdirinde somut olayın özellik ve şartları değerlendirilmekte ve bunun ödenmesinin hakkaniyete uygun düşüp düşmediği yönünden bir karara varılmaktadır.
Dolayısıyla, denkleştirme tazminatına hak kazanma ve miktarını belirleme bakımından hakkaniyet de ayırıcı bir unsur olarak dikkate alınmak gerektiği için ve hakkaniyet takdiri de Mahkemenin yetkisinde olduğu için davacının denkleştirme tazminatına müstehak olup olmadığı konusunda ve müstehak ise yukarıda tespit edilen üst limit dahilinde belirlenecek denkleştirme tazminatı miktarının ne olacağı konusunda hukuki takdir ve değerlendirme Mahkemeye ait olduğu ve
Asıl davada;
a. 70.000,00 TL olarak harçlandırılan yoksun kalınan kâr talebi ile ilgili olarak heyetimizce hesaplanan tutarın 23.116,27 TL olduğu,
b. 30.000,00 TL olarak harçlandırılan fiili zarar talebi ile ilgili olarak davacının yukarıda açıklanan gerekçelerle davalıdan talepte bulunamayacağı,
Birleşen davada;
a. 10.000,00 TL olarak harçlandırılan yoksun kalınan kâr talebi ile ilgili olarak heyetimizce hesaplanan tutarın 34.027,27 TL olduğu,
b. 10.000,00 TL olarak harçlandırılan müspet zarar (sözleşmenin feshi nedeniyle kar kaybı) talebi ile ilgili olarak heyetimizce hesaplanan tutarın 14.119,20 TL olduğu, ancak “kesinti yöntemi” gereği bundan harcanmamış emekler, yapılmamış masraflar, ikame fırsatlar ve kazançlar gözetilerek indirim yapılıp yapılmayacağı veya ne miktarda indirim yapılacağı konularında takdirin Mahkemeye ait olduğu,
c. 1.000,00 TL olarak harçlandırılan denkleştirme (müşteri/portföy) tazminatı talebi ile ilgili olarak 63.575,62 TL’lik üst limiti aşmamak üzere hakkaniyete göre belirleme yapılması konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu…” bildirilmiştir.
17/03/2020 tarihli Bilirkişi kurulu raporuna yapılan taraf itirazlarının değerlendirilmesi için önceki bilirkişi kurulundan 19/02/2021 tarihli ek rapor alınmış bilirkişi kurulu tarafından taraf itirazları değerlendirilmiş ve raporda görüş değişikliği veya yeninden hesaplama gerektirir bir hususun bulunmadığı bildirilmiştir.
Bozma ilamından sonra 19/04/2021 tarihinde davacı (Birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/238 Esas sayılı dosyasında) tarafından açılan dosya yönünden de yeni bir ek rapor alınmasına karar verilmiş ve 09/11/2022 tarihli ikinci ek rapor alınmış bilirkişi kurulu raporunda; “…Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/238 esas sayılı dosyanın birleşen davasında davacının taleplerinin heyetimizce hazırlanan 19/02/2021 tarihli ek rapor doğrultusunda artırdığı görülmüştür. Bu kapsamda tekrardan kaçınmak adına 19/02/2021 tarihli ek raporumuzda belirttiğimiz taleplerin takdiri ve yorumu sayın mahkemeye ait olduğu belirtilerek önceki raporlar doğrultusunda rapor tanzim edilmiş, Bilirkişi kurulundan alınan kök ve ek raporlar denetime elverişli karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.04.2015 gün v e 2014/17032 E, 2015/5455 K sayılı ilamında;”…Yanlar arasında düzenlenen tek satıcılık sözleşmesinin 18/03/2010 tarihli tutanak ile fesih ve tasfiye edildiği tarafların kabulündedir. Davacı dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinin sonuç kısmında açıkça sözleşmenin haksız yere feshedilmesi nedeniyle mahrum kalınan kar isteminde bulunmuştur. BK. m. 106 uyarınca mahrum kalınan kar, müspet zarar kapsamında olup istenebilmesi için sözleşmenin geçerliliğini koruması gerekir. Somut olayda sözleşme feshedilmiş olup, ayrıca sözleşmede de fesih halinde müspet zararın istenebileceğine dair hüküm bulunmadığından, davacı feshedilmiş bir sözleşmeye dayanarak müspet zarar kapsamında mahrum kalınan kar isteminde bulunamaz Menfi zarar istemi de bulunmadığından talebin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” şeklinde kararı mevcuttur.
Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinini 23.01.2020 gün ve 2018/2901E, 2020/38 K sayılı ilamında;”…Hesaplanan portföy tazminatı nedeniyle mahkemece takdiri indirim yapılmasının kanuni temeli bulunmamaktadır. Mahkemece hesaplanan portföy tazminatının tamamına hükmedilmesi gerekir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinde takdiri indirim yapılması, istinafta da bu buna yönelik istinaf talebinin reddi doğru görülmediğinden istinaf kararının bozulması gerekmiştir….” şeklinde kararı mevcuttur.
Toplanan deliller Yargıtay Bozma ilamı ve bozma ilamından önce ve sonra alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yanlar arasında davalının üretmiş olduğu 19 litrelik damacana ve bardak sularının Keçiören ve İncirli Mahallelerinde davacı tarafından satışı hususunda 12.04.2007 tarihli tek satıcılık sözleşmesi düzenlediği, yanlar arasında düzenlenen tek satıcılık sözleşmesinin 29/06/2011 tarihli fesih ihbarı ile feshedildiği, sözleşmenin geçici bir sözleşme teşebbüsü olduğu yolundaki davalı savunmasının yerinde olmadığı, esasen davalının davacıya ihtarname keşide ederek sözleşmeyi feshettiğini bildirmesinin de sözleşmenin varlığının davalı yanca kabul edildiği anlamına geleceği, dinlenen davacı tanığının anlatımları ve davacı yanca dosyaya sunulan fotoğraf ve broşürler itibariyle davacının yetki alanında üçüncü kişilerin su sattığının, bu hali ile sözleşmeyi ihlal edip kusurlu davrananın davalı olduğu, davacının kusuru olmaksızın davalının sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu, davacının bunun üzerine ifa yerine tazminat talebinde bulunduğu, davalının tazminat ödeme borcundan kurtulabilmesi için kusursuz olduğunu ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamı itibariyle kusursuzluğunu ispat edemediği, somut olayın özelliği itibariyle davacının olumlu zararı ile birlikte sözleşmenin feshedildiği tarihe (29/06/2011) kadar olan kardan yoksun kalma tarzındaki zararını ve (müşteri) portföy tazminatını talep edebileceği, davacı sözleşmenin feshi öncesine ilişkin kar mahrumiyeti talep edebilir bulunduğundan bu kısma ilişkin talebinin kabulüne karar verilmiş ise de sözleşme feshedildikten sonra sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle Kar Kaybı (müspet zarar) talep edemeyeceğinden bu taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı müspet zarar talep edebileceğinden davalının davacıya kar kaybı ve denkleştirme tazminatı ödemesi gerektiği, davacının borca aykırılık yüzünden uğradığı zararı ispat etmesi gerekli ise de; zararın gerçek miktarının ispat edilmesinin zor ve imkansız bulunduğu, bu nedenle TBK.m.114/2’de yapılan yollama gereğince TBK.m.50/2 uyarınca zarar hesabı yoluna gidilmesi gerektiği, davacı, bir yandan kar yoksunluğu isteyip diğer yandan o kârı elde edebilmek için yapması gereken masraflar nedeniyle menfi zarar tazmini ileri süremeyeceğinden davacının bu başlık altında talep ettiği tazminat talebi yönünden taleplerinin ise reddi gerektiği değerlendirildiği gibi sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde talep ettiği “kar mahrumiyeti” taleplerinin de menfi zarar kapsamında kaldığı ve Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.04.2015 gün ve 2014/17032 E, 2015/5455 K sayılı ilamında belirtildiği gibi bu taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirildiğinden bu taleplerinde reddine karar verilmiş,
Portföy Tazminatı (Müşteri Tazminatı) talebi yönünden ise; davacı taleplerinin yerinde olduğu, tek satıcının denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için sözleşmenin devamı süresince tek satıcının bir müşteri çevresi oluşturması ve sözleşmenin sona ermesiyle birlikte bu müşteri çevresinden artık iş sahibinin yararlanmaya başlaması yeterli olduğu gözetildiğinde davacının bu tazminatı talep edebileceği değerlendirilmiş bilirkişi kurulunan hesaplanan portföy tazminatını yeterli bulunmakla bu talepler yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi kurulunca hesaplanan tazminat alacakları yönünden asıl davanın kısmen kabulü ile, yoksun kalınan kar talebi ile ilgili olarak 20.866,25-TL’nin dava tarihi olan 06/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/569 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile, 06/07/2009 tarihinden 29/06/2011 tarihleri arasındaki dönem için talep edilen Yoksun Kalınan Kar mahrumiyeti yönünden; 10.000,00-TL’nin fesih tarihi olan 29/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle talep edilen Kar Kaybı Zararı yönünden talebin reddine, Müşteri Tazminatı (Portföy tazminatı) yönünden; taleple bağlı kalınarak 1.000.00-TL tazminatın fesih tarihi olan 29/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/238 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile, 06/07/2009 tarihinden 29/06/2011 tarihleri arasındaki dönem için talep edilen Yoksun Kalınan Kar mahrumiyeti yönünden; 24.027,27-TL’nin dava tarihi olan 19/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle talep edilen Kar Kaybı Zararı yönünden talebin reddine, Müşteri Tazminatı (Portföy tazminatı) yönünden; 62.575,62-TL tazminatın dava tarihi olan 19/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Mahkememizin 2019/270 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile, 20.866,25-TL’nin dava tarihi olan 06/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.425,37 TL harçtan peşin alınan 1.350,00 TL harcın mahsubu ile eksik 75,37 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen, aşağıda dökümü de yapılan 5.830,90 TL yargılama giderinin kabul ve redde göre yapılan oranlamada takdiren 1.166,18 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen, aşağıda dökümü de yapılan 704,20 TL yargılama giderinin kabul ve redde göre yapılan oranlamada takdiren 563,36 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 12.661,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

2-Birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/569 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile,
a-06/07/2009 tarihinden 29/06/2011 tarihleri arasındaki dönem için talep edilen Yoksun Kalınan Kar mahrumiyeti yönünden; 10.000,00-TL’nin fesih tarihi olan 29/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle talep edilen Kar Kaybı Zararı yönünden talebin reddine,
c-Müşteri Tazminatı (Portföy tazminatı) yönünden; taleple bağlı kalınarak 1.000.00-TL tazminatın fesih tarihi olan 29/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 751,41 TL harçtan peşin alınan 311,85 TL harcın mahsubu ile eksik 439,56 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Birleşen Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/238 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile,
a-06/07/2009 tarihinden 29/06/2011 tarihleri arasındaki dönem için talep edilen Yoksun Kalınan Kar mahrumiyeti yönünden; 24.027,27-TL’nin dava tarihi olan 19/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle talep edilen Kar Kaybı Zararı yönünden talebin reddine,
c-Müşteri Tazminatı (Portföy tazminatı) yönünden; 62.575,62-TL tazminatın dava tarihi olan 19/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 5.915,84 TL harçtan peşin alınan 1.549,31 TL harcın mahsubu ile eksik 4.366,53 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 13.856,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.119,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a başvurmak suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16.01.2023

Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]

ASIL DAVADA DAVACI YARGILAMA GİDERİ
Vekalet Harcı 2.50,00 TL
Tanık 30,00 TL
Tebligat ve müzekkere 218,90 TL
Bilirkişi Ücreti 3.082,00 TL
TOPLAM 5.830,90 TL

ASIL DAVADA DAVALI YARGILAMA GİDERLERİ
Tebligat ve müzekkere 204,20 TL
Bilirkişi Ücreti 500,00 TL
TOPLAM 704,20 TL