Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/256 E. 2023/439 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/256 Esas – 2023/439
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/256
KARAR NO : 2023/439

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2019
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
K.YAZIM TARİHİ : 26/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … arasında “26/01/2018 tarihinde … (…) … İçin …”,23/02/2018 tarihinde … (…) …”, … (… … İçin …”, … işi ile ilgili olarak 4 adet sözleşme imzalandığını, müvekkili tarafından sözleşme kapsamında teminat mektupları sunulduğunu, sözleşme gereklerinin müvekkili tarafından yerine getirilmesine karşın davalı İdarece toplamda 4 adet teminat mektubunun nakde çevrilmesi için ilgili bankalara yazılar yazdığını, … (…) …. İçin …”, … (…) …” ve … (…) … İçin …”ile 09/02/2018 tarihli … sözleşmelerinin davalı İdarece tek taraflı ve haksız olarak feshedilmesi üzetine, hakedişi yapılmayan işlere ilişkin 09/11/2018 tarihli ihtamame keşide edildiğini ancak gereğinin yerine getirilmediğini, davalı … tarafından 12/02/2019 tarihli yazıyla sözleşmelerin Yönetim Kurulu kararı ile feshedildiğinin ve avans ödemelerinin bir kısmının hakkedişlerden mahsup edildiği, 43.426.128,04-TL. avans bakiyesinin sözleşmenin 13.1.1. maddesi gereğince mahsubu gerektiğini, fesih sonrası tasfiye işlemlerinin yapılarak 09/01/2019 tarihinde işlemin onaylandığını, avans bakiyesinin 15 gün içinde ödenmesi gerektiğinin İdarece bildirilerek, 20/03/2019 tarihinde avans teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, sözleşmelerin haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiğini, davalı tarafından herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, davalının 4735 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, ancak bankalara gönderilen yazılarda “firmanın taahhütlerini yerine getirmemesi”nin gerekçe gösterildiğini, davalı İdarenin 4735 sayılı Kanunun 21. maddesine göre sözleşmeyi feshederken 17. maddeye atıfta bulunduğunu ancak müvekkilini hangi “yasak fiil ve davranışlar”la itham ettiğini bildirmediğini, ayrıca verilen yasaklılık kararının da 4735 sayılı Kanuna aykırı olduğunu, sözleşmenin 13. maddesine göre işin tasfiyesi halinde avans ödemesinin … hesaplarına 30 gün içinde ödenmesi gerektiğini ancak davalı … tarafından 15 günlük süre verildiğini, davalı İdareye 27/02/2019 tarihinde gönderilen yazı ile sözleşmelere ilişkin tasfiye kabul kararı olmadığı gibi 15 günlük sürenin de sözleşmeye aykırı olduğunun bildirildiğini, ayrıca 30 günlük sürenin tasfiye kabul tarihinden başlatılması gerektiğini, müvekkilinin sözleşme gereği sunmuş olduğunu, 6.4127.8009,00-TL. bedelli 24/01/2018 tarihli …. nolu …, 6.261.600,00-TL. bedelli 15/02/2018 tarihli … nolu … Bankası, 6.193.000,00-TL. bedelli 15/02/2018 tarihli … nolu … Bankası teminat mektuplarının irat kaydedilmesi ve ödenen komisyon bedelleri nedeniyle 25.000.000,00-TL. civarında zararının oluştuğunu, teminat mektuplarının irat kaydedilmesi nedeniyle bankalara ödenen faiz tutarının 5.700.000,00-TL. civarında olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin feshedilmesi sonucunda, istihdam ettiği personele toplam 4.000.000,00-TL. kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin kullandığı kredilerden dolayı 21.000.000,00-TL. faiz ödemesi yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin “çelik boru alım işleri” kapsamında işlemek üzere çelik borular satın aldığını, bu boruların başka bir işte kullanılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle yaklaşık 18.700.000,00-TL. zararının oluştuğunu, davalı İdarenin hakkedişlerini geciktirmesi nedeniyle kullanılmak zorunda kalınan kredilerin faizlerinin 1.000.000,00-TL. civarında olduğunu, halen ödenmeyen ve emanette bekletilen hakkedişlerin tutarınını 16.285.000,00-TL olduğunu, davalının haksız olarak cezai şart uyguladığını, sözleşme kapsamında …’ye sipariş verildiğini, 1.000.000,00-TL ödeme yapıldığını, yaklaşık 1 yıllık iş kaybı yaşayan müvekkilinin bu nedenle 60.000.000,00-TL. zarara uğradığını, müvekkilinin prestij kaybının 10.000,000,00-TL. civarında olduğunu, gecikme cezalarımın hesabında fesih tarihinin esas alınması nedeniyle 4.300.000,00-TL. civarında olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00,-TL’nın davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 24/12/2019 tarihli dilekçesi ile talep hakkında açıklama dilekçesinde anılan sözleşm kapsamında sadece … Bankası 30/01/2018 tarih ve … sayılı teminat mektubunun paraya çevrilmiş olmasından kaynaklanan zararları talep ettiğini bildirilmiştir.
Mahkememizin 23/09/2020 tarihli 1 sayılı ara kararı gereğince davacı vekiline dava dilekçesindeki talepleri ile ilgili kalem kalem talep karşılıklarını kuruşlandırılarak açıklama yapılmasının istenmesine, ve yine hangi sözleşme dolayısı ile istediği hususununda açıklanmasına, davacı vekiline 30 gün süre verilmesine açıklama dilekçesinin davalı tarafa tebliğine, karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 16/10/2020 tarihli dilekçede mahkememizin 23/09/2020 tarihli duruşmasının 1 ve 3 numaralı ara kararı gereği beyan sunumu dilekçei ekidn kuruşlandırmaya ilişkin excel listesi ibraz edildiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde talep sonucunun açık olmadığını, talep sonucunun afaki olduğunu, kabulü anlamına gelmemek kaydıyla dava değeri sabit olan işbu alacak davasının “belirsiz alacak davası” ya da “kısmi dava” şeklinde ikame edilmesi … hükümleri uyarınca mümkün olmadığını, mahkemeniz nezdinde ikame edilen işbu davada, dava değerinin açık ve net olarak belli/belirlenebilir olmasına karşın davacı taraf … hükümlerine aykırı olarak dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’nin tahsilini talep ettiğini, ancak işbu davanın gerek “belirsiz alacak davası” olarak gerekse “kısmi dava” olarak açılması mümkün olmadığını, her iki dava türü için aranan gerekli olan koşullar bu davada mevcut olmadığını, davanın mecburi dava arkadaşlığı kuralları gözetilmeksizin açıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinde öngörülen dava şartı arabuluculuk süreci işletilmediğini, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine, sözleşmelerin feshi hukuka ve sözleşmelerin tabi olduğu mevzuata uygun olduğunu, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine, sözleşmelerin feshi sonrasında yapılan işlemler; kesin teminat ve avans teminat mektuplarının nakde çevrilmesine yönelik iş ve işlemler de hukuka ve sözleşmelerin tabi olduğu mevzuata uygun olduğunu, davacı tarafından müvekkili kuruluş’a sunulan kesin teminat mektupları 4735 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak nakde çevrilmiş olup sözleşmeler kapsamında, işlerin ifasını teminen davacıya verilen avans ödemelerini garanti eden avans teminat mektupları da davacının avans ödemelerini iade etmemesi nedeniyle ve usulüne uygun olarak nakde çevrildiğini, … A.Ş.’ye uygulanan gecikme cezaları usulüne uygun olup vekilinin iddia ettiğinin aksine şirket tarafından da kabul edildiğini, dava dilekçesinde yer alan gecikme cezası uygulamalarına yönelik beyanları da gerçeği yansıtmamakta olup gecikme cezaları; feshedilen sözleşmelerin yürütümü sırasında boru tesliminde yaşanan ve … A.Ş. tarafından da kabul edilen gecikmeler dolayısıyla ve Sözleşmelerin 34. maddesi hükmü uyarınca tahakkuk ettirilmiş olup hukuka uygun cezalar olduğunu, dava dilekçesinde yer alan zarar iddiaları ve zarar kalemleri hukuki dayanaktan yoksun ve kabul edilebilir olmadığını, açıklamalar çerçevesinde, … A.Ş. İle müvekkili kuruluş arasında akdedilen mal alımı işlerine ait sözleşmelerin feshi ve feshe bağlı olarak gerçekleştirilen iş ve işlemler 4734 ve 4735 sayılı Kanun hükümlerine, kamu ihale mevzuatına, sözleşme ve ekleri ile sair mevzuat hükümlerine uygun olup haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, arz ve izah edilen nedenler ve re’sen gözetilecek hususlar dikkate alınmak sureti ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usule ve esasa dair nedenlerle reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Teknik şartname
Sözleşmeler
Davalı … tarafından …’na yazılan 18/04/2018 tarihli yazıda; “…… A.Ş.nin … üzerinde, sözleşme öncesine ilişkin “yasaklı değil” ibaresinin bulunduğunun görüldüğü, bunun üzerine sözleşme imzalanarak işe başlandığı, ancak 43/04/2018 tarihinde yapılan sorgulamada … 4A.Ş.’nin ihalelere katılmaktan yasaklı olduğunun görüldüğünü, bu bilgi farklılığının sebeplerinin bildirilmesinin ve … A.Ş. İle imzalanan sözleşmeye etkisi olup olmayacağının bildirilmesi’nin talep edildiği anlaşılmıştır.
Kamu İhale Kurumunun 14/05/2018 tarihli yazısında; “… A.Ş. ‘nin, … A.Ş. tarafından 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında bir yıl süreyle yasaklandığını, bu yasaklama kararının 27.09.2017 tarihli Resmi Gazetede ilan edildiği ve aynı gün yasaklılar listesinde kaydının yayınlandığı, söz konusu yasaklama kararının iptali için açılan davada, … . ve 01712/2017 tarihli yürütmeyi durdurma kararının verildiği ve mahkeme kararımn 07.12.2017 tarikinde kendilerine ulaştığını ve … A.Ş. ‘nin yasaklılık kaydının mahkeme karar tarihi olan 01/12/2017 tarihi itibariyle sicilden çıkarıldığı ancak … ve 11.01.2018 tarikli kararı ile … E. ve 01.12.2017 tarihli yürütmeyi durdurma kararının kaldırılarak yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verildiğinin 01.03.2018 – tarihinde kendilerine ulaşması üzerine … A.Ş. ‘nin mahkeme karar tarihi olan 11.01.2018 tarihi itibariyle yasaklılar liştesine tekrar eklendiği”‘nin bildirildiğini, aynı yazıda; “Kamu İhale Genel Tebliği’nin Diğer Hususlar başlıklı 97. Maddesi doğrultusunda, sözleşmenin devamı ile ilgili olarak “ilgili yahut ilişkili … tarafından belirlenmesi … tarafından belirlenmesi gerektiği, kendileri tarafından görüş sunulmasının mümkün olmadığı…” nın bildirildiğini, bunun üzerine davalı … tarafından …’na yazı yazılarak, davacı … … A.Ş. hakkında bilgi istenildiğini, …’nın 03/09/2018 tarihli yazı ekinde, söz konusu belgelerin incelenmesinde … soruşturmasıyla ilgili olarak firma hakkında birtakım tespitlere yer verildiğinin görüldüğünü, bahsi geçen yazı sonrasında, davalı yanca davacıya gönderilen 26/10/2018 tarihli yazıyla “sözleşmelerin 4734 sayılı Kanunun 21. Maddesi Uyarınca Yönetim Kurulu kararıyla feshedildiği”nin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi kurulundan alınan 24/05/2022 tarihli raporda; uyuşmazlık, davacının sözleşmesinin feshedilmesinin yerinde olup olmadığı, -sözleşmenin feshi haksız ise – davacının davalı İdarenin fesih işleminden dolayı talep edebileceği alacağın belirlenmesi noktalarında toplandığını, taraflar arasında 4 adet sözleşme imzalanmış olduğunu, sözleşmelerin birim -fiyat esasına dayandığını, taraflar arası tasfiye hakkedişlerinin incelenmesinde; … (…) … … İçin …”ne ilişkin sözleşme bedelinin 102.130.000,00-TL. sözleşme bedeline karşılık, davacı tarafından yapılan imalat bedelinin 20.476.431,79-TL. olmakla, %20,04 mertebesinde olduğunu, … (…) …” için, sözleşme bedelinin 104.360.000,00-TL. sözleşme bedeline karşılık, davacı tarafından yapılan imalatın 10,436.647,03-TL. olmakla, 4610,00 mertebesinde olduğunu, … (…) … İçin …İşi” için , sözleşme bedelinin 103.231.314,20-TL. sözleşme bedeline karşılık, davacı tarafından yapılan imalatın 43.721.427,26-TL. olmakla, 4642,35 mertebesinde olduğunu, … işi içinsözleşme bedelinin 23,810.211,00-TL. olmasına karşılık, davacı tarafından yapılan imalat bedelinin 22.619.543,19-TL. olmakla 494,99 mertebesinde olduğunun görüldüğünü, bu durumda; … (…) … için, yasaklılık halinin tespit edilmesi durumunda, yükleniciye işin yaptırılmasına devam etmek için önşart olan %80’lik imalat koşulunun gerçekleşmemiş olduğunun görüldüğünü, öte yandan, taraflar arası tasfiye hakkedişlerinin incelenmesinde, davacı hakkedişlerinden gecikme cezası tahsil edildiği, davacı yanca anıları hakkedişlerin ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalandığının görüldüğünü, davacı yanca alınan ayansın iadesi konusuna gelince; taraflar arasında avansın miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, davacı yanca “sözleşme gereği 30 gün yerine 15 gün verilmesinin hukuka uygun olmadığı” iddiası ileri sürüldüğünü, netice itibariyle, sözleşmenin tasfiyesi halinde, davacının almış olduğu avans bakiyesini ödemek zorunda olduğu sözleşmenin 13.1.1. maddesi gereği olup, davalı … tarafından 15 gün yahut 30 gün verilmiş olması verilmiş olması, avans bakiyesi yönünden davacının temerrüt tarihinin belirlenmesi konusunda bir etki doğuracağını, huzurdaki davada davalı yanca avans ödemesinin faizine ilişkin olarak açılmış bir karşı /birleşen dava olmadığından, davacının, avans ödemesi için tanınan süre bakımından doğmuş bir zararından bahsedilemeyeceğinin düşünüldüğünü, nihai karar mahkemeye ait olmak üzere; Davanın, sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiasıyla uğranılan zararın tazmini talebine ilişkin olduğu, dava değerinin 10.000,00-TL. olduğunu, davalı yanca, Kamu İhale Kurumu’nca mahkeme kararına dayalı olarak, davacının ihaleden yasaklılar listesine alınmış olması nedeniyle, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, bu nedenle davacının “sözleşmenin haksız feshi nedeniyle” uğradığını iddia ettiği zarar kalemlerini talep edemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan hakkedişlerde davacı yanın ihtirazi kaydının olmadığı görüldüğünden, davacının “haksız olarak gecikme cezası tahsil edildiği” iddiasına dayalı olarak talepte bulunamayacağı bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulundan alınan 19/12/2022 tarihli ek raporda; K “Davacı yanca alınan avansın iadesi konusuna gelince; taraflar arasında avansın miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, davacı yanca “sözleşme gereği 30 gün yerine 15 gün verilmesinin hukuka uygun olmadığı” iddiasının ileri sürüldüğünü, netice itibariyle, sözleşmenin tasfiyesi halinde, davacının almış olduğu avans bakiyesini ödemek zorunda olduğu sözleşmenin 13.1.1. maddesi gereği olup, davalı … tarafından 15 gün yahut 30 gün verilmiş olması verilmiş olması, avans bakiyesi yönünden davacının temerrüt tarihinin belirlenmesi konusunda bir etki doğuracağını, davacının kesin teminat mektuplarına ilişkin itirazının yerinde görüldüğünü, davalı yanca nakde dönüştürülerek irat kaydediliği beyan edilen teminat mektuplarından davacının 18.582.400,00-TL.tutarında alacaklı olduğu kanaatine ulaşıldığını, davacının diğer itirazlarının değerlendirilmesi sonrasında kök raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerde bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlık; Davacı ile davalı arasında 3 adet, ayrıca birde davacının dahil olduğu dava dışı şirketlerinde olduğu iş ortaklığı ile davalı şirket arasında 1 adet olmak üzere toplam 4 adet çelik boru satışına ilişkin sözleşme yapıldığı tarafların kabulünde olup, davalı yan sözleşme kurulmasından önce ihale yasası 4735 sayılı yasa 21. maddesine göre sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini belirtmekle ve davacı yan da sözleşmenin haksız fesih edildiğinin tespiti ile birlikte kar mahrumiyeti ve yapılan iş bedelini talep etmekle, öncelikle 1 iş ile ilgili davacının diğer ortaklar olmadan usulen dava açıp açamayacağı, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, fesih kapsamında teminat senedinin bildirimsiz olarak nakde çevrildiği iddia olunmakla, bu nedenle oluşan zarar ve faiz var ise miktarıdır.
Mahkememizin 05/02/2020 tarihli duruşmasında avaya konu edilen sözleşmelerden … İşinin davacının içinde bulunduğu iş ortaklığı ile yapıldığı görülmekle, adi ortaklığı oluşturan diğer iş ortaklarının davaya muvafakatlarının sağlanması veya davacı tarafça diğer iş ortaklığının ortaklarına da dava açıp bu dava ile birleştirilmesi için süre verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında “26/01/2018 tarihinde … (…) … İçin …”, 23/02/2018 tarihinde … (…) …”, … … İçin …”, … işi ile ilgili olarake 4 adet sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşme gereklerinin davalı tarafından yerine getirilmesine karşın davalıe toplamda 4 adet teminat mektubunun nakde çevrilmesi için ilgili bankalara yazılar yazdığını, sözleşmelerin davalı İdarece tek taraflı vz olarak feshedilmiştir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 10/06/2021 tarih ve … sayılı kararında eser sözleşmesine ilişkin olarak “Tam iki tarafa borç yükleyen “Eser sözleşmesi’’ ise; sözleşmenin imzalandığı ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde “istisna akdi” olarak adlandırılmış olup, “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde ifade edilmiş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Taraflara karşılıklı borç yükleyen eser sözleşmelerinde; “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında yükleniciye bedel ödemekle yükümlüdür. Eser sözleşmeleri açısından teslim; yüklenici tarafından, sözleşmenin amacına uygun olarak meydana getirilen ve nesnel ölçüler içerisinde kullanılabilir durumda bulunan sonucun (eserin), ifa zamanında (…) iş sahibinin zilyetliğine ve kullanımına sunulması veya varsa zilyetliğe ve kullanılmaya engel hâlin kaldırılmasıdır (…). Başka bir deyişle eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri, sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hâkimiyetine geçirmesi olarak da tanımlanabilir. TBK 471. maddesinde düzenlenen hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, basiretli bir tacir, iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur.
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda karine olarak akdî ilişkinin devam ettiği, yüklenicinin işi bırakmadığı, işyerini terk edip gitmediği sürece gerçekleştirilen iş ve imalatların yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Yüklenicinin işi teslim etmesi ya da eksik olarak bırakıp gitmesi veya sözleşmenin feshinden sonra bu tarihler itibariyle eksik ve kusurlu imalatlar belirlenmiş ise, bunları da karine olarak iş sahibinin giderdiği; teslim, fesih ya da terkten sonra yüklenicinin saptanan eksik ve ayıpları işe devam ederek giderdiği iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre teslim, terk ya da fesih tarihine kadar karine yüklenici lehine olup, aksinin ispatı iş sahibinin yükümlülüğündedir. Teslim, fesih ya da terkten sonra ise karine iş sahibi lehinedir ve bunun aksini ispat külfeti yükleniciye ait” olduğu belirtilmiştir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 07/06/2022 tarih ve … sayılı ve 28/09/2021 tarih, … sayılı kararlarında belirtildiği üzere Geçerli şekilde kurulmuş bir özel hukuk sözleşmesinde, tarafların sözleşmeye uygun hareket etmeleri, edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmeleri, edimin ifasını imkânsız hâle getiren her türlü davranıştan kaçınmaları zorunludur. Tarafların sözleşmeyle üstlendiği borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hâlinde ifa etmeme sonucu meydana gelir.
“Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur”[…].
Esas itibariyle zarar malvarlığında meydana gelen eksilmedir; fakat bu eksilme sahibinin iradesi dışında veya hiç olmazsa rızası bulunmaksızın meydana gelmiş olmadıkça zarar sayılmaz (…).
Borçlar Kanunu’nun 96. maddesi kapsamında tazmini istenilen yani sözleşmeden doğan zarar, müspet yahut menfi zarar olabilir.
…, kamu hizmetlerinin ifası sırasında gelir elde etmenin yanı sıra, ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri karşılayabilmek için özel hukuk kişileriyle birtakım hukukî ilişkiler içine girmek durumundadır. Bu hukukî ilişkilerde …, gerçek bir kişinin sahip olduğu sözleşme özgürlüğü kadar serbest hareket edemez. Zira kamu adına, kamu yararı ve maliyesini gözeterek hareket eden …, bu iş ve eylemlerinde saydamlık, rekabet, eşit işlem, güvenilirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması gibi temel ilke ve esaslara tabidir. Bu nedenle kanun koyucu idareye kamu adına işlem ve harcama yapabilme yetkisini 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde çizdiği sınır ve kurallar dâhilinde tanımıştır.
İdarenin tüm sözleşmelerinde esas olan kamu hizmeti, kamu yararı ve kamu maliyesi boyutu sözleşmeler akdedilene kadar olan sürece idarî nitelik kazandırmaktadır. Bu idarî nitelik, idarenin sözleşme akdetme usulünün varlık gerekçesidir.. Bu sözleşmelerde idarenin irade beyanını açıklaması kural olarak belli bir şekle bağlı olan ve birden çok işlemin tamamlanmasıyla oluşan bir dizi işlemler bütünüdür ve sözleşmesinin yapılmasına kadar geçirilen aşamalardaki usulsüzlüklerin yargısal denetimi, kamu hukuku kuralları uyarınca idari yargı mercileri önünde yapılmaktadır.
Sonraki aşamada sözleşmenin kurulması, taraflar arasındaki ilişkiyi … hukuku zemininden borçlar hukuku alanına taşır. Mevzuatta belirlenmiş kurallar çerçevesinde yürütülen ihale süreci sonunda sözleşmeye davet edilen yüklenici ile sözleşmenin yapılmasına dair idarenin aldığı karar bir idari işlem niteliğindeyken, kamu ihale sözleşmesinin imzalanmasıyla taraflar arasında özel hukuk ilişkisi doğar.
İhale sürecinin idari nitelikteki aşamalarıyla, süreç sonunda imzalanan özel hukuk sözleşmesi aslında birbiriyle bağlantılıdır. Bu nedenle hüküm ve sonuçlarını borçlar hukuku alanında gösterse bile, kamu ihale sözleşmesinin temelinin … hukukuna dayandığı ve ihale sürecinin sözleşmenin imzalanmasıyla sona ermeyip sözleşmenin uygulanması aşamasında da varlığını sürdürdüğü gözden kaçırılmamalıdır…
… mahkemesi kararı, idarenin hukuka aykırılığı tespit edilen işlemi sonlandırması zorunluluğunu ortaya çıkardığında, bu işleme dayalı olarak tesis edilen sözleşme ilişkisinin tasfiyesi sorunu doğmakta ve ihalenin mahkeme kararıyla iptalinin sözleşmeye etkisinin ne olacağı hususu gündeme gelmektedir. İdarenin özel hukuk sözleşmesi imzalayabilmesinin dayanağı; kapsam, usul ve sınırları kanun koyucu tarafından emredici hükümlerle belirlenmiş idari bir süreç çerçevesinde oluşturulan iradedir. … mahkemesinin ihalenin iptaline ilişkin kararı esasen, ihalenin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirilmiş olduğunu tespit mahiyetindedir. Bir başka anlatımla; ihale sürecindeki hukuka aykırılık, ona bağlı şekilde oluşturulan sözleşmenin kurulmasından sonra ileri sürülmüş ve mahkemece tespit edilmiş olur. Bu tespit doğrudan özel hukuk sözleşmesini sonlandırmasa da, … …’nın 138/4 ve İYUK’un 28/1. maddelerinin gereğini yerine getirmek üzere ihale sözleşmesini sona erdirme yönünde irade beyanında bulunmak zorundadır.
Sözleşmenin feshi sözleşme ilişkisinin ileriye etkili olarak son bulmasıdır. Eser sözleşmeleri ani edimli sözleşmeler arasında sayıldığından sözleşmenin feshi kural olarak geriye etkili sonuç doğurur. Geriye etkili fesih hâlinde de sözleşmeden baştan itibaren dönüldüğünde taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre birbirlerinden talep edebilir ve sözleşme ile karşılıklı olarak üstlendikleri edimlerini ifadan kurtulurlar. Uygulamada her iki hâle de sözleşmenin feshi denilmekle birlikte doktrinde dönme ve fesih farklı anlamlarda kullanılıp değerlendirilmektedir.
‘… Hukuk Genel Kurulu’nun 27/10/2022 tarih, … sayılı kararında belirtildiği gibi Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse taraflar akitle bağlı olmamalıdır. Buna “clausula rebus sic stantibus” (beklenmeyen hâl şartı) denmektedir. Bu görüş öğretide “…” adıyla anılmaktadır. Öğretide, sözleşmenin yapıldığı andaki durumun değişmeyeceği şeklindeki bir zımni kabul ile yapıldığı, aynen uygulanmasının taraflarca bu zımni şarta bağlı tutulduğu varsayılmaktadır (…).
“… A.Ş. ‘nin, … A.Ş. tarafından 4734 sayılı Kamu İhaleKanunu kapsamında bir yıl süreyle yasaklandığı, bu yasaklama kararının 27.09.2017 tarihli Resmi Gazetede ilan edildiği ve aynı gün yayaklılar Tistesinde kaydının yayınlandığı, sözkonusu yasaklama kararının iptali için açılan davada, … . ve 01/12/2017 tarihli yürütmeyi durdurma kararının verildiği ve mahkemekararının 07.12.2017 tarihinde kendilerine ulaştığım ve … A.Ş. ‘nin yasaklılık kaydının mahkeme karar tarihi olan 01/12/2017 tarihi itibariyle sicilden çıkarıldığı ancak … ve … tarihli kararı ile … . ve 01.12.2017 tarihli yürütmeyi durdurma kararının kaldırılarak yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verildiğinin 01.03.2018 tarihinde kendilerine ulaşması üzerine … A.Ş. ‘nin mahkeme karar tarihi olan 11.01.2018 tarihi itibariyle yasaklılar listesine tekrar eklendiği” anlaşılmıştır.
35.1. İdarenin sözleşmeyi feshetmesi
35.1.1…., aşağıda belirtilen hallerde sözleşmeyi fesheder:
a)Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokumanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yetine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, bu sözleşmenin gecikme cezasını düzenleyen maddesinde belirlenen oranda gecikme – cezası uygulanmak üzere, İdarenin bu sözleşmede belirlediği süreyi ve açıklamaları içeren ihtarına rağmen aynı durumun devametmesi,
b)Sözleşmenin uygulanması sırasında Yüklenicinin 4735 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi, hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
35.3 Sözleşmeden önceki fil veya davranışlar nedeniyle fesih
35-3.1.Yüklenicinin, ihale sürecinde 4734 sayılı Kanuna göre yasak flil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir. Ancak, taahhüdün en az 9480’inin tamamlanmış olması ve taahhüdün tamamlattırı imasında kamu yaran bulunması kaydıyla;
a) İvediliği nedeniyle taahhüdün kalan kışmının yeniden ihale edilmesi için yeterli sürenin bulunmaması,
b) Taahhüdün başka bir yükleniciye yaptırılmasının mümkün olmaması,
c)Yüklenicinin yasak fiil veya davranışının taahhüdünü tamamlamasını engelleyecek – nitelikteolmaması – hallerinde … sözleşmeyi feshetmeksizin yükleniciden taahhüdünü tamamlamasını isteyebilir. ve bu takdirde yüklenici taahhüdünü tamamlamak zorundadır. Ancak bu durumda, Yüklenici hakkında 4735 sayılı Kanunun 26 nci maddesi hükmüne göre işlem yapılır ve yükleniciden kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutan kadar ceza tahsil edilir. Bu ceza hak edişlerden kesinti yapılmak suretiyle de tahsil edilebilir.
Madde 36 – Fesih tarihinin belirlenmesine ilişkin maddeyle 4735 sayılı Kanunun 21. Maddesine göre yapılan fesihlerde, fesih sebebinin tespit tarihi itibariyle sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı,
37.Sözleşmenin feshi halinde, Yüklenici, teslim işlemlerini durdurur. … tarafından ilgili mevzuata ve sözleşmeye uygun olarak verilen diğer talimatları yerine getirir. Yüklenici alım konusu işi İdarenin işyerinde yerine getirmesi durumunda işyerini terk eder. … tarafından kendisine verilen malzemeleri, araçları, tüm evrakve belgeleri, iş için yaptırdığı tasarım ve çizimleri, İdarenin talebi üzerine yazılı bir tutanakla teslim eder. Yüklenici ve/veya alt yüklenici, işyerinin korunması ve alınması gereken güvenlik önlemleri konularında İdarenin vermiş olduğu talimatları derhal yerine getirir. İdarenin, sözleşmenin feshi nedeniyle işi başka bir yükleniciye tamamlatması halinde, Yüklenicinin belgeleri kullamılabilir. Bu durumda, Yüklenici herhangi bir hak iddia edemez. Hükümleri mevcuttur.
… Mahkemesi’nin KIK’in 11/1-g maddesini iptal kararı ile n akdedilen ihalelerden olan; … ve …sözleşmeleri kapsamında, davacı müvekkil şirket hakkında verilen bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararını: 20.05.2020 tarihli … Oluru ile kaldırmış olup bu husus 02.06.2020 tarih ve 31143 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, …. ve 16/04/2021 tarihli bozma kararı üzerine … Dava Dairesi’nin 04/11/2021 tarihli kararında özetle; .. “Açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf başvurusuna konu … mahkemesi kararının kaldırılmasına, 27/12/2017 tarihinde gerçekleştirilen … … Için …ve 28/12/2017 tarihinde gerçekleştirilen … Ilçeleri … ve … Ilçeleri … Için …ihaleleri dolayısı ile verilen yasaklama kararları yönünden dava konusuz kaldığından bu kısım yönünden karar verilmesine yer olmadıgına, dava konusu işlemin 30/01/2018 tarihinde gerçekleştirilen … … lçin … ve 07/02/2018 tarihinde gerçekleştirilen … … Için …ihaleleri dolayısı ile davacılar hakkında verilen yasaklama kararlarına ilişkin kısmının ise iptaline, şeklinde karar verildiği Kararın … sayıl kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
4734 sayılı Kanunun 21. Maddesinde;“Yüklenicinin, ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktarn sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve yarsa ek keşin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edileceğini, ancak, taahhüdün en az %30’inin tamamlanmış olması ve taahhüdün tamamlattırılmasında kamu yararı bulunması kaydıyla; ivediliği nedeniyle taahhüdün kalan kısmının yeniden ihale edilmesi için yeterli sürenin bulunmaması, taahhüdün başka bir yükleniciye yaptırılmasının mümkün olmaması, yüklenicinin yasak fili veya davranışının taahhüdünü tamamlamasını engelleyecek nitelikte olmaması, hallerinde, … sözleşmeyi leshetmeksizin yükleniciden taahhüdünü tamamlamasını isteyebilir ve bu takdirde yüklenici taahhüdünü tamamlamak zorundadır. Ancak bu durumda, yüklenici hakkında 26 ncı madde hükmüne göre işlem yapılır ve yükleniciden kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı kadar ceza tahsil edileceğini, bu ceza hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle de tahsil edilebileceğini” hükmüne yer verilmiştir.
“… (…) …” için sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %25’i, … (…) …” için sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %15’i, … (…) … İçin …”için sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %15’i, … işi için sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %25’inin avans teminat mektubu sunması karşılığında ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin 35.3.1. maddesinde yer alan “Yüklenicinin, ihale sürecinde 4734 sayılı Kanuna göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir” hükmü mevcuttur.
… işi için ise, 680’lik imalat şartının gerçekleşmişl olduğu görülmekle birlikte; aynı zamanda İvediliği nedeniyle taahhüidün kalan kışmının yeniden ihale edilmesi için yeterli sürenin bulunmaması, Taahhüdün başka bir yükleniciye yaptırılmasının mümkün olmaması, ve davacı Firmanın Kamu İhale Kurumunca, mahkeme karartına dayalı olarak yasaklılık listesine alındığı görüldüğünden sözleşmenin feshi sözleşme ilişkisinin ileriye etkili olarak son bulması olduğu ancak eser sözleşmeleri ani edimli sözleşmeler arasında sayıldığından sözleşmenin feshi kural olarak geriye etkili sonuç doğurduğundan fesih tarihine göre davalı İdarenin sözleşmeyi feshetmesinin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespitine yönelik davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun g) bendine göre ( ….)
İhale konusu işin danışmanlık hizmetlerini yapan yükleniciler bu işin ihalesine katılamazlar. Aynı şekilde, ihale konusu işin yüklenicileri de o işin danışmanlık hizmeti ihalelerine katılamazlar. Bu yasaklar, bunların ortaklık ve yönetim ilişkisi olan şirketleri ile bu şirketlerin sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketleri için de geçerlidir.
(….) İhaleyi yapan … bünyesinde bulunan veya … ile ilgili her ne amaçla kurulmuş olursa olsun vakıf, dernek, birlik, sandık gibi kuruluşlar ile bu kuruluşların ortak oldukları şirketler bu idarelerin ihalelerine katılamazlar.
Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.
(…)
İhalaye katılamayacak olanlar başlıklı 11/g maddesinde (….) Terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu … tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler ile bu kapsamda olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişiler.
(….) Birinci fıkranın (g) bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul ve esaslar … belirlenir.
Söz konusu bent kapsamında olduğu tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır, ancak bunların teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz. Hükmü bulunmakta diğer bir ifade ile 4. fıkradaki Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir. Hükmü uygulanmamakta idi.
Davacının hakkedişlerde ihtirazi kaydının olmamasına göre, gecikme cezasından dolayı talepte bulunamayacağı, … sayılı kararı ile 4/34 sayılı Kanun’un iptal edilmeden önceki 11/g maddesine göre davalı yanca nakde dönüştürülerek irat kaydediliği beyan edilen teminat mektuplarından davacının 18.582.400,00-TL.tutarında alacaklı olduğu bu konuda dava dilekçesindeki kısmi talebe göre teminat Mektuplarının İrat Kaydedilmesi sonucunda mektup bedellerive mektup komisyonlarından doğduğu ileri sürülen toplam zararın bedeline yönelik talebin kabulü ile 800,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu nedenle davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin feshi haklı olduğundan diğer taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla diğer talepleri ve davaların reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KISMEN KABULÜ,
Davacının dava dilekçesinde ve 16/10/2020 tarihli dilekçesine göre;
A-Sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespitine yönelik davasının reddine
B-1-Feshedilen sözleşmelerin devam etmesi veya aynı şartlar altında ve aynı nitelikte emsal bir iş bulunabileceğinin kabulü halinde oluşan toplam zarara yönelik davanın reddine,,
2-Teminat Mektuplarının İrat Kaydedilmesi sonucunda mektup bedellerive mektup komisyonlarından doğduğu ileri sürülen toplam zararın bedeline yönelik talebin kabulü ile 800,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Teminat mektuplarının irat kaydedilmesi sonucu bankalara ödendiği ileri sürülen faiz bedeline ilişkin talebin kabulü ile 800,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-İş akitleri sona erdirildiği belirtilen personellerin toplam kıdem tazminatları alacakları talebinin reddine,
5-Davacı şirketin sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmesi amacıyla bankalardan temin ettiği ileri sürülen 70.000.000,00-TL toplam kredinin vadesinde ödenmemesine dayanan işlemiş olan faizler toplamına yönelik alacak talebinin reddine,
6-Davacı şirketin “…” kapsamında işlemek üzere satın aldığı ileri sürülen çelik borulara ilişkin stokların farklı bir işte ikame edilmemesi sebebi ile doğan zarara ilişkin alacak talebinin reddine,
7-Davalı İdarenin hak ediş ödemelerinde temerrüde düştüğü ileri sürülerek davacının kullanmış olduğu kredilerin ödemelerinin geciktiğinden bahisle söz konusu ödemelere ilişkin faizlerin toplam tutarına yönelik alacak talebinin reddine,
8-Halen ödenmediği ve emanette bekletildiği ileri sürülen hak ediş bedellerine ilişkin alacak talebinin reddine
9-Sözleşme kapsamında yapılacak iş nedeni ile …’ye verilen siparişin %10’unun ödendiği ileri sürülerek ödenen tutara ilişkin alacak talebinin reddine,
10.Sözleşmenin feshine dayalı kayıp bedeli talebinin reddine
11. Prestij kaybına yönelik talebin reddine,
12. Haksız cezai şartın fazlalığına yönelik alacak talebinin reddine,
13-Alınması gereken 683,10 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL’nin düşümü ile kalan 512,32 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
14-Davacı tarafından yatırılan toplam 221,58TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan … bütçesinden ödenen 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davanın kısmen kabul oranına göre hesaplanan 105,60 TL’nin davalıdan, reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.214,40 TL’nin ise davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
16-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden Hesaplanan ve takdir olanan 800,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
17-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden Hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
18-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti:4.500,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri: 1.766,35 TL olmak üzere toplam 6.266,35 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 501,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
19-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/06/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]