Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/17 E. 2022/759 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/17 Esas – 2022/759
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/17 Esas
KARAR NO : 2022/759

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/10/2015
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 06/03/2009 tarihinde sürücü …’un sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken tek taraflı trafik kazası yaptığını, olay sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, aracın davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin zararının giderilmediğini iddia ederek 500,00 TL tedavi ve bakıcı giderleri ile 500,00 TL iş gücü kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/04/2018 tarihli dilekçesi ile, talebini 105.493,91 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ve 2.736,00 TL geçici bakıcı gideri olarak talebini artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafa 09/08/2010 tarihinde 33.718,71 TL ödeme yapıldığını ve davacının ibraname imzalayarak müvekkilini ibra ettiğini, bu nedenle davacı tarafından tazminat talep edilemeyeceğini, ayrıca KTK’nun 111. maddesi gereğince ibranamenin imzalandığı tarihten itibaren 2 yıllık süre geçmiş olup davacının ibranamenin geçersizliği ve yetersiz ödeme yapma iddiasını da ileri süremeyeceğini, bununla birlikte kusur oranının tespiti gerektiğini, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılandığını ve teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tek taraflı trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle, davacının yolcu olarak içerisinde bulunduğu aracın ZMMS sigortacısına yönelik açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce 10/07/2018 tarihli karar ile davanın KTK’nun 111. Maddesi uyarınca hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığından bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça istinafı üzerine Ankara bam 26. HD 2018/3225 esas 2018/1868 karar sayılı ilamı ile “Mahkemece davacı taraftan davacının 09.08.2010 ödeme tarihinden sonra gördüğü tedavilere ilişkin evraklar istenerek, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği, maluliyet raporları arasındaki farklılığın nedeninin açıklanması konusunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan veya üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan yaralanmalar dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, olay tarihinde yürürlükte olan çalışma gücü ve maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümlerine göre ayrıntılı, gerekçeli ve denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre davacının maluliyetinin arttığının tespiti halinde artan maluliyet yönünden davacının tazminat talep edip edemeyeceğinin ve iş göremezlik tazminatı yönünden 2918 sayılı KTK.nın 111. Maddesi gereğince 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolup dolmadığının belirlenmesi gerekir… Bakıcı giderine ilişkin yapılan bir ödeme ve ibraname bulunduğu hususunda iddia ve belge bulunmadığına göre davacının bakıcı gideri zararı yönünden 2918 sayılı KTK.nın 111. maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeden bakıcı gideri talebinin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir,” gerekçeleri ile kaldırılarak Mahkememize iade edildiği, Mahkememizce kaldırma ilamı doğrultusunda yargılama yapılmıştır.
Kaldırma ilamından sonra rapor düzenleyen aktüer bilirkişi 24/02/2022 tarihli raporunda, davacının 05/02/2021 tarihli maluliyet raporu dikkate alındığında, 4.884,79 TL geçici, 116.281,29 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ile 1.998,00 TL geçici bakıcı gideri talep edebileceğini bildirmiştir. Rapor itibar edilen maluliyet raporu doğrultusunda hazırlandığından oluşa uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
İstanbul 2. İhtisas Kurulu 05/02/2021 tarihli raporu ile, davacının %48 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini, 3 ay boyunca başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği, ancak kişide bulunan diyabet hastalığının yara iyileşmesini geciktirdiği tıbben bilindiğinden kesin iyileşme süresinin ve bakıcı ihtiyacı süresinin kişinin tedavi ve takibini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporları ile belirlenebileceği bildirilmiştir.
Raporun kaldırma ilamında belirtilen hususları açıklamadığı ciheti ile alınan Adli Tıp 2. Üst Kurulu’nun 07/10/2021 tarihli raporunda, Adli Tıp Kurulu raporunda yalnız davaya konu kazaya bağlı ortaya çıkan sekellerin değerlendirmeye alındığı, çelişkili görülen raporlarda engellilik oranının belirlenmesinde kişinin kendisinde mevcut kaza ile illiyeti bulunmayan diyabet gibi hastalıkların değerlendirildiği, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporları ile maluliyet raporlarının mukayese edilemeyeceğini, davacının kaza nedeni ile %48 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini, 3 ay boyunca başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği, ancak kişide bulunan diyabet hastalığının yara iyileşmesini geciktirdiği tıbben bilindiğinden kesin iyileşme süresinin ve bakıcı ihtiyacı süresinin kişinin tedavi ve takibini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporları ile belirlenebileceği bildirilmiştir. Kaldırma ilamında belirtilen hususlarda alınan 07/07/2022 tarihli ek raporda, Adli Tıp Kurulu raporunda yalnız davaya konu kazaya bağlı ortaya çıkan sekellerin değerlendirmeye alındığı, çelişkili görülen raporlarda engellilik oranının belirlenmesinde kişinin kendisinde mevcut kaza ile illiyeti bulunmayan diyabet gibi hastalıkların değerlendirildiği, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporları ile maluliyet raporlarının mukayese edilemeyeceğini, davacının kaza nedeni ile %48 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini, 3 ay boyunca başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği, ancak kişide bulunan diyabet hastalığının yara iyileşmesini geciktirdiği tıbben bilindiğinden kesin iyileşme süresinin ve bakıcı ihtiyacı süresinin kişinin tedavi ve takibini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporları ile belirlenebileceği, özürlülük/engellilik kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar olduklarını, farklı tüzük ve yönetmeliklerin farklı bölümlerinde değerlendirildiklerini, aralarında bağlantı bulunmadığını, bu nedenle aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği bildirilmiştir. Raporlar birbirini doğrulamakla hükme esas alınmıştır.
Raporlarda sonuç olarak engellilik ve çalışma gücünün farklı kavramlar olduğunun ve davacı tarafça dosyaya sunulan engelli sağlık kurulu raporları ile Mahkememizce kaldırma ilamından önce aldırılan maluliyet raporları arasında çelişki bulunmadığının belirtildiği, davacının sunmuş olduğu diğer engelli sağlık kurulu raporlarında maluliyet oranı artmış ise de bu durumun davacının kaza ile illiyet bağı bulunmayan hastalıklarının da dikkate alınmasından kaynaklandığının belirtildiği, artan duruma ilişkin bir tespitin de yapılmadığı, bu hali ile davacının artan veya sonradan ortaya çıkan bir maluliyetinden söz edilemeyeceğinden geçici ve sürekli iş göremezlik zararı yönünden davalıyı ibra ettiği tarihten itibaren 2 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı ve bu nedenle bu kalemler yönünden davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Kaldırma ilamında belirtildiği üzere davacının geçici bakıcı giderine ilişkin ibrası bulunmadığından, yukarıda açıklandığı üzere hükme esas alınan aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan 1.998,00 TL’nin tahsili gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle, davanın geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden hak düşürücü süre nedeni ile reddine, geçici bakıcı gideri yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
Davanın geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden hak düşürücü süre nedeni ile reddine,
1.998,00 TL geçici bakıcı giderinin 09/08/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gereken 136,48 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 238,22 TL’nin karar kesinleştiğinde istek halinde davacı yana iadesine,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.998,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13. Maddesi de gözetilerek 1.998,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafça iş bu yargılama neticesinde yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı 2.048,80 TL ile 2.570,00 TL ATK ücretinin toplamı 4.654,80 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre belirlenen 85,93 TL’si ile davacı tarafça yatırılan 136,48 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalın yanın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022