Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/131 E. 2021/890 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/131 Esas
KARAR NO : 2021/890

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı), Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/03/2019
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 10/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davacı yapı kooperatifinin üstlendiği konutların yapımının bir kısmını tamamlayarak ferdileşme yolu ile ortaklara tahsis ettiğini, inşaatın tamamlanamaması nedeni ile bir kısım ortaklara tahsis yapılamadığını, davalının masraflara katılmamak için kooperatiften istifa ettiğini, ancak konutunu iade etmediğini iddia ederek elatmanın önlenmesi ile taşınmazın davacıya iadesine, istifa tarihinden işleyecek ecrimisil bedelinin şimdilik 1.000,00 TL’sinin davacıya ödenmesine, davalının ödemiş olduğu aidatların tespiti ile genel giderler düşüldükten sonra davalı adına depo edilmesine, davalı adına tescil olunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı kooperatif adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden yetki, zamanaşımı, husumet itirazlarında bulunduklarını, esas yönünden ise müvekkilinin yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının yönetim kurulunun da istifa istemini kabul ettiğini, dava konusu taşınmazın davalı tarafından üçüncü kişiye satılması nedeni ile müvekkilinin husumetinin de bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile taşınmazın davacı adına tescili istemi ile açılan davada davalının taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi nedeni ile taraf teşkilinin sağlanması amacıyla birleşen davanın açıldığını, taşınmazın muvazalı devir alan birleşen davalı adına tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedeli olarak şimdilik 70.000,00 TL’nin …’dan 24/04/2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline, tazminata karar verilirse …’nın kooperatife ödediği aidatlardan genel giderler düşülerek kalan ve iade edilmesi gereken aidat miktarının tazminat miktarından mahsup edilerek kalan tazminatın 24/04/2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline ve asıl davadaki ecrimisil, müdahalenin önlenmesi taleplerinin tekrarını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davalı cevap dilekçesinde özetle, zamanaşı süresinin dolduğunu, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, kooperatif üyeliğini devralmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davacı kooperatif defterleri ve toplantı tutanakları, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı, kolluk araştırması, banka kayıtları, Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı dosya arasına alınmıştır.
Gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi 25/11/2019 tarihli raporunda özetle, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibari ile değerinin 255.000,00 TL olduğunu bildirmiştir. Ecrimisil yönünden değerlendirme yapılması talep edilmesi üzerine .ilirkişi 10/01/2021 tarihli ek raporunda, 18.03.2014 – 23.04.2015 tarihleri arasında 7.935,00 TL, 24.04.2015 – 23.12.2019 tarihleri arasında 43.360,00 TL ecrimisil talep edilebileceğini bildirmiştir. Taşınmazın edim tarihi itibari ile değeri yönünden alınan 07/07/2021 tarihli ek raporda, taşınmazın devir tarihi itibari ile 190.000,00 TL değerinde olabileceği bildirilmiştir. Raporlar oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
Kooperatif bilirkişisi 09/09/2021 tarihli raporunda özetle, taşınmazın birleşen davalıya devredilmesi ve bu kişinin iyiniyetli üçüncü kişi olması nedeni ile bu davalı yönünden tapu iptal ve elatmanın önlenmesi talebinin yerinde olmadığını, taşınmazın devredilmesi nedeni ile asıl davalıdan tapu iptal ve tescil talebinde bulunulamayacağını, ancak değerinin davacıya iadesinin gerektiğini, asıl davalı yönünden ecrimisil talebinin yerinde olduğunu bildirmiştir. Taraf itirazlarının giderilmesi amacıyla alınan 01/11/2021 tarihli ek raporda, kök rapordaki tespitlerini tekrar etmiştir. Aşağıda açıklanacağı üzere hukuki nitelendirmelere katılmamakla birlikte rapordaki diğer hesaplama ve değerlendirmelere itibar edilerek kısmen hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava, yapı kooperatifinin istifa eden ortağı aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil, elatmanın önlenmesi, ecrimisil, birleşen dava taşınmazı devralan kişi aleyhine açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili 24/09/2021 tarihli dilekçesinde özetle, birleşen davayı atiye bıraktığını bildirmiş, birleşen davalı atiye bırakma talebini kabul etmemiştir.
Davacının yapı kooperatifi olduğu, bu amaçla yapılan inşaatların bir kısmının tamamlanarak kısmen ferdileşmeye gidildiği, bir kısmı tamamlanmadığından taşınmaz tahsis edilemeyen üyelerin mağduriyetinin giderilmesi için ek ödemeler yapılmasının sonraki genel kurullarda karar altına alındığı, davalı …’ya davaya konu taşınmazın tapusunun 08/12/2010 tarihinde verildiği, … tarafından taşınmazın 24/04/2015 tarihinde birleşen davalı …’a satış yolu ile devredildiği, davalı …’nın 27/04/2015 ve 11/09/2015 tarihli noterden gönderilmiş istifanameleri üzerine davacı kooperatifin 03/09/2015 tarihli yönetim kurulu toplantısında istifasının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle, davacı kooperatifin 14/04/2019 tarihli genel kurul toplantı gündeminin 7/a maddesinde alınan kararla kooperatifin tasfiyesine yönelik kararın alındığı ve yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda tasfiye kurulu olarak görev yapmasının kabul edildiği, Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … sayılı kararı ile gündemin 7/a maddesinin baştan itibaren geçersiz olduğuna ilişkin karar verilse de, dosyanın Yargıtay incelemesinde bulunduğu, kararın kesinleşmediği ve yargılama aşamasında davacı kooperatifin tasfiye halinde bulunduğu gözetildiğinde Kooperatifler Kanunu’nun 81/2 maddesi uyarınca istifa eden ortaktan tahsis edilen konutun iadesi talep edilemeyecektir (Ankara BAM 23. HD 2021/1753 esas 2021/1657 karar sayılı ilamı). Tasfiye kararının iptalinin kesinleşmesinden sonra yeniden talep edilebilecektir.
Her ne kadar tasfiye kararının iptali ile tasfiye resmen gerçekleşmemiş ise de, davacı kooperatifin yapı kooperatifi olup amacının konut edindirmek olduğu, bir kısım ortaklara konut tahsis edildiği, konut tahsis edilemeyen ortaklarla ise sulh yapılmasına ilişkin genel kurulda karar alındığı, bu karar doğrultusunda ortakların mahkememizde de bulunan alacak davalarından feragat ettiği, böylelikle tasfiye sürecinin fiilen başladığı değerlendirilmiştir. Buna rağmen kooperatifin tasfiye halinde olmadığından bahisle konutların iadesini istemesinin objektif iyiniyet kurallarına da uymayacağı kanaatine varılmıştır.
Bu hali ile ve asıl davacının taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi, birleşen davalının iyiniyetli üçüncü kişi olup TMK’nun 1023. maddesi uyarınca kazanımının korunması gerektiği değerlendirilmekle tapu iptal ve tescil talebinin her iki davalı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve kooperatif bilirkişisinin değerlendirmelerinin bu yönde isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taşınmazın değeri üzerinden davacı tarafça tamamlama harcı yatırılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar birleşen dava dilekçesinde taşınmazın …’a muvazaalı olarak devredildiğini iddia etmiş ise de, taşınmazın devir tarihindeki değeri, banka kredi evrakı, kolluk araştırmasında taşınmazın kim tarafından kullanıldığı tespit edilemediği, davalıların tebliğ adresleri birlikte gözetildiğinde davacının bu yöndeki iddiasının sübut bulmadığı değerlendirilmiştir. Davacı tarafça başkaca ispata elverişli delil de ibraz edilmemiştir.
Davalı … taşınmazı istifa tarihinden önce devretmekle, taşınmaz üzerinde hakimiyeti kalmadığından elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin de yerinde olmadığı ve reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
21/12/2021 tarihli celsede davacı vekilinden birleşen davadaki talebini açıklaması istenmiş, tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde asıl davalıdan tazminat talebinin bulunduğunu bildirmiştir.
Davacı asıl davada taşınmaz bedelinin iadesi talebinde bulunmamış, birleşen dava dilekçesinde ise talep kısmında tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde …’dan şimdilik 70.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş ancak …’yı birleşen dava dilekçesinde davalı olarak göstermediği ve bu miktar üzerinden harcın tamamlanmadığı, asıl davada da bu yönde yapılmış bir ıslah bulunmadığı gözetildiğinde bu davalı yönünden usulüne uygun bir şekilde açılmış tazminat davası bulunmadığı değerlendirilmiştir. Davacı vekilinin talep açıklama beyanı gözetildiğinde birleşen davalı aleyhine açılmış bir tazminat davası da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili dilekçesinde aidat ödemelerinin genel gider ödemelerinden düşülerek davalı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de, davacı lehin tazminata hükmedilmediği gözetildiğinde bu talep yönünden davacının hukuki yararı bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddi gerektiğini kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
ASIL VE BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
Asıl davada alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 3.544,05 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
Birleşen davada alınması gereken 59,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Asıl davada 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Birleşen davada 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Asıl davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 26.370,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak asıl davalıya verilmesine,
Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 26.370,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak birleşen davalıya verilmesine,
Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip … Hakim …
¸[e-imza] ¸[e-imza]