Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/993 E. 2021/658 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/993 Esas – 2021/658
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/993 Esas
KARAR NO : 2021/658
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; hizmet alım işinin ihale ile davalı şirkete verildiğini, davalı şirketler bünyesinde çalışan işçilerden ….’ün iş akdinin feshi üzerine müvekkili aleyhine … Mahkemesi’nin … esas sayılı davasında verilen hükmün infazı için … Dairesi’nin … esas sayılı dosyaları ile takibe başlandığını ve müvekkilinin dava dışı işçiye 11/04/2017 tarihinde 16.330,25 TL ödeme yapıldığını, ihale evrakı ve sözleşmeler gereğince davalı şirketin çalıştırdığı dönemlere ilişkin işçi alacaklarından sorumlu olduğu iddiası ile kurum alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketlerden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameler, … Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … Dairesi’nin … esas sayılı dosyaları dosya arasına alınmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi tarafından 25/07/2019 tarihli ön rapordan sonra düzenlenen 12/03/2020 tarihli kök ve 10/08/2021 tarihli ek raporda özetle; taraflar arasında işçilik alacaklarının ödenmesi konusunda hüküm bulunup bulunmadığı belirlenmiş, buna göre dava dışı işçiye ödenen bedelden davalı şirketin 16.330,25 TL sorumluluğu olduğu belirtilmiştir. Rapor oluşa ve dosya içeriğine uygun olup hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava; işçilik alacaklarının rucuen tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kurum ile davalı şirket arasında Hizmet Alım Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davalı şirketin belirlenen süre içerisinde işe başlayıp işçi çalıştırdığı, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere sözleşme ve şartnamelerde işçi alacaklarından sorumluluğun davalıda olduğunun açıkça hükme bağlandığı, dava dışı işçinin haksız fesih nedeni ile tazminatı talep ettiği, davacı kurumun da davalı şirketle yapmış olduğu sözleşme gereğince davalı şirket çalışanına ödeme yaptığı, eldeki dava ile ödemenin rücuen tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davacı idare ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde belirtildiği şekilde, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, ancak bu sorumluluğun dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumluk niteliğinde olduğu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukukunun esas alınacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır,” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ve ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceğinin açıkça belirtildiği, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … karar sayılı ilamı ile 22/06/2016 günü iflasın açılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, davacının rücuen alacağının ödeme tarihi olan 11/04/2017 tarihinde, yani iflas tarihinden sonra doğduğu anlaşılmıştır. Alacak niteliği gereği masa borcu niteliğinde de değildir. İflas idaresinin devamına izin verdiği bir sözleşme de söz konusu değildir. Bu halde alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu niteliğinde de olmayıp sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. Bu nedenle mahkememiz davaya bakmaya yetkili ve görevlidir.
Yukarıda açıklandığı üzere hükme esas alınan hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor uyarınca dava dışı işçinin davalı nezdinde çalıştığı dönem itibari ile taraflar arasındaki sözleşme ve şartnameler uyarınca hesaplanan bedel üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacağın davalı iş mahkemesindeki dosyada taraf olduğundan (Ankara BAM 4. HD 2019/132 esas 2021/334 karar sayılı ilamı), ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tasfiyede bakiye kalırsa tahsiline karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davanın kabulü ile,
16.330,25 TL rücuen tazminatın 11/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tasfiyede bakiye kalması halinde davalı müflisin iflas masasından alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 1.115,52 TL harçtan peşin alınan 278,88 TL’nin mahsubu ile bakiye 836,64 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 1.097,40 TL yargılama gideri ile 278,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Karar kesinleştiğinde İş Mahkemesi ile icra dairelerinin dosyalarının iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021