Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/885 E. 2021/80 K. 08.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/885
KARAR NO : 2021/80

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Ankara’da ahşap ve alüminyum kapı pencere ve bunların kasalarının üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile kompozit panel işleme makine satışı konusunda anlaştıklarını, bu hususta 13.11.2017 tarih ve 43052-1571 sayılı proforma fatura tanzim edilerek taraflarca imzalandığını, söz konusu makinenin sevk edilerek 31.01.2018 tarihinde kurulduğunu, makine teslimi sonrası bir yılı dahi geçmeden makinenin arıza vermeye başladığını, söz konusu arızalarla ilgili olarak davalı üretici ile görüşüldüğünü ve arızaların servis tarafından giderilmesinin talep edildiğini, Makinenin satışı üzerinden 1 yıl dahi geçmeden, garanti süresi devam etmesine karşın, arızaların tamamının ücretli olarak gerçekleştirildiğini, her tamirattan kısa bir süre sonra makina arızalanmaya devam ettiğinden makinadan beklenen yarar sağlanmadığını, Makine üzerinde inceleme ve değerlendirme yapmak üzere, Ankara Gazi Üniversitesi Makine Bölümü Öğretim Üyeleri Prof.Dr. … ve Doç.Dr. … tarafından yerinde yapılan incelemeler neticesinde, konuyla ilgili olarak 22.11.2018 tarihli uzman görüşü verildiğini, 22.11.2018 tarihli uzman görüşünde özetle taraflar arasında satış sözleşmesine konu makinanın, tasarımının kullanım amacına ve koşullarına uygun olmaması dolayısı ile tasarımının hatalı olduğunu, hatalı tasarım dolayısıyla arıza ve problemlerin ortaya çıktığını, makine teçhizatının dahi belirtilen genişlikte işleme kapasitesine sahip olmadığı belirtilerek makinadan beklenen faydanın sağlanamadığının tespit edildiğini, söz konusu durumun, Türk Borçlar Kanununda tanımlanan ayıp tanımına girdiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun “Ayıptan Sorumluluk” hallerini düzenleyen maddeleri uyarınca söz konusu makinanın satıcı davalı tarafından müvekkiline bildirilen nitelikte olmaması ve kullanım amacı bakımından değeri ve beklenen faydaları kaldıran ayıplarının bulunması nedeni ile seçimlik hakları olan sözleşmeden dönme ve bedelin faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, müvekkili şirketten 13.11.2017 tarihinde 1 adet … Kompozit Panel İşleme Makinası satın aldığını, bahse geçen … 31.01.2018 tarihinde müvekkili şirkete tarafından kurulumu yapılıp davacı tarafa teslim edildiğini, teslim edilirken de makinanın nasıl çalıştırılması gerektiğine ilişkin eğitimin, müvekkili şirket tarafından davacıya verildiğini, satılan makine için davacı tarafın kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle servis talebinde bulunulduğunu ve birçok kez müvekkili şirket tarafından ücretsiz olarak servis verildiğini, daveacı yanın dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu servis raporları ile de sabit olduğu üzere servis taleplerinin birçoğunun çarpma sonrası bozulan veya değiştirilmesi gereken durumlardan ibaret olduğunu ve de makinenin çarpma sonrası ilgili yerinin onarılması veya değiştirilmesi ile ilgili servis raporlarının tamamında davacı yanın imzasının da mevcut olduğunu, Türk Borçlar Kanununun . maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava; taraflar arasında gerçekleşen ticari satıma konu makinenin ayıplı olduğu iddiası ile sözlemenin feshi, satıma konu makinenin davalı satıcıya iadesi koşulu ile bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK ve 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekir.
Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK ‘nun 207.maddesi) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK’nun 23.maddesi). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/1 ve 1-c hükmü de uygulanacaktır.
Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” denilmektedir.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz derhal ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK 21/1-c. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 21/1-c. maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Borçlar Kanunun 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Alıcı ihbar külfetini yerine getirmiş ise zamanaşımı süresi içinde Borçlar Kanununun 227. maddesinde kendisine tanınan hakları dava yoluyla talep edebileceği gibi zamanaşımı süresi dolsa bile kendisine karşı açılan davada ayıptan doğan defi hakkını ve seçimlik haklarını ileri sürebilir. Bu halde artık alıcının ayıpları bildiği ya da bilmesi gerektiği konusunda ispat yükü satıcıya aittir. Zira bu suretle satıcı yasal olarak kendisine düşen bir sorumluluğu reddetmektedir.
TBK’nun 231.maddesine göre, satıcı daha uzun süre için kefalet etmemiş ise, satılanı ayıba karşı tekeffülden kaynaklanan her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile alıcıya teslimin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Somut olayda, davacı vekili, davalı ile aralarında kompozit panel işleme makinesi satımı konusunda anlaşıldığını, 13.11.2017 tarih ve 43052-1571 sayılı proforma fatura tanzim edilerek taraflarca imzalandığını, Üretilen … Kompozit Panel işleme makinesinin 25.01.2018 tarihinde ve A – 012500 seri numaralı fatura ile sevk edilerek davacı işletmesine 31.01.2018 tarihinde kurulduğunu, sözleşme gereği makine için faturalarda yazılı bedelin ödendiğini, ancak makinenin devamlı arızalar yaptığını, verimli bir şekilde kullanılamadığını, durumun davalı şirket yetkililerine çeşitli yollarla defalarca bildirildiğini, davalı satıcının makinenin arızalı olduğunu kabul edip, servis tarafından onarımının gerçekleştirildiğini ve onarıma rağmen arızaların tekrarlanması üzerine, huzurdaki iş bu davayı açtığı ve TBK’nun 227.maddesinde satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları düzenlenmiş olup, davacı, seçimlik haklarından satılanı iade ile sözleşmeden dönme ve satış bedelinin iadesini seçmiştir.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dava dosyası bilirkişiler; Elektrik-Elektronik-Bilgisayar Mühendisi Bilirkişi…, Hesap Bilirkişisi …, Makine Y. Mühendisi Bilirkişi Dr…’a tevdi edilmiş olmakla bilirkişiler tarafından düzenlenen 22.08.2019 tarihli kök ve 16.12.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; bilirkişi teknik heyeti olarak 04.12.2019 tarihinde taraf vekillerinin de hazır olduğu yerinde inceleme ve tespitlerde bulunmak için davacıya ait dava konusu … Tezgah makinasının bulunduğu Siteler semtindeki yere giderek gerekli incelemelerin yapıldığını, tarafların itirazları da dikkate alınarak yapılan bu yerinde inceleme de, söz konusu makinanın çalıştırılarak çalışma durumu ve hareketleri her bir pozisyonda bilgisayardan verilen komutlar ve gerekli referans aralıklarında incelemeler yapıldığını, ilk etapta tezgahın fiziki genel durumu ve akabinde her bir parçası tek tek incelendiğini, hasara uğrayan, aşınan kırılan, bozulmaya uğrayan kısımları belirlenmiş, tasarımdaki uygunsuzluklar tespit edilmiş, tezgahın bu çalıştırma esnasında işleme kapasının ( spindle) hareket alanı belirlenerek gerekli X ve Y eksenleri doğrultusunda boyutlandırma ölçüleri alınarak ilk etapta … serisi tezgahının tabla ölçüsünün 4000 mm x 2100 mm olarak ölçüldüğü, ancak malzeme işlenirken karşı panele çarpmayacak şekilde uzunlamasına (Y. Boyunca) boyutta maksimum 3550 mm ve enlem yönündeki (X ekseni) uzunlukta ise 2100 mm hareket alanına sahip olduğu, bu durumun standart büyüklükteki panellerin işleme alanına girmediğinin (işleme alanının katalogda belirtilen değerlere uymadığı) tespit edildiğini,
Malzemenin işlenmesi esnasında ortaya çıkacak olan her türlü toz, talaş vb. Küçük partiküllerin köprünün kaydırıcı kızaklarına problem yaratmaması açısından, işleme kafasının (spindle) çepeçevre üzerinde bulunması koruyucu mahfazanın takılı olmadığı, ancak bağlantı vida deliklerinin açılmış olduğu belirlendiğini, köprü kızakları incelendiğinde; önden bakılınca sağ taraf kızağın değiştirilmiş olduğu ve yapı itibariyle iç kısmının daha konik ve derin olduğu, dolayısıyla kayma mekanizmasının daha uygun olduğu, sol taraftaki kıza yataklarının bu kirli ortama uygun seçilmediğini, toz ve talaşların meydana getirmiş olduğu sürtünmeler aşındırmaların yanı sıra bilyeli yatakların içine giren bu partiküllerin bilye yataklarını bozduğu, çıkan örnekler (bozulmuş bilye yatakları ve dağılan bilyeler) incelendiğinde bu hususlar bizzat tespit edildiğini,
X ve Z sensörlerinin değiştiği ve bozulan sensörler çıkarılmış hali ile tek, tek incelendiğini, tezgahta işleme kafasının hareketi sırasında Y ekseninin sonunda sensörün görmemesi sebebi ile makinenin köprüsünün Y ekseninin sonuna mekanik olarak çarptığı ve zarar vermiş olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle sersör konumunun birçok defa ayarlanmaya çalışıldığı için yer değiştirildiği, konumu belirlemek için de basit bir vida kullanıldığı ve birkaç delik açıldığı görüldüğümü, tezgahta toz toplama için sprialli büyük çaplı bir borunun spindle (ayna) üzerine hareket edecek şekilde kesici takım tarafının ön kısmına yönlendirilecek toz ve talaşların emdirilmesinin sağlandığı, ancak bu bağlantı şekli MDF gibi sıkıştırılmış tahta malzeme tozları için yaratmış olduğu vakum ile emiş sağlanabileceği, ancak kompozit malzemeler vb. Gibi içerisinde metalik/alüminyum parçalarının meydana getirdiği tozlarda sıkıntı yaratacak uygun olmayan bir tasarım şekli olduğunu, genelde bu tür oluşumlarda kesici takım ağzına yönlendirilmiş konik bir nozul aparatı kullanılmasının daha uygun olacağını, dolayısıyla bu hususta da tasarımın yetersiz olduğunu,
Yerinde yapılan incelemelerde; tezgahının takım tutucu aparatlarının da kırıldığı ve değiştirildiği, kırılanların her biri incelendiğinde sistem takım değiştirme pozisyonuna (değişim referans durumu) getirildiğinde, konum referans sensörü ve tezgahının diğer sürücülerinin hassas konumlandırma yapamaması nedeniyle, sipndle’ın (aynanın) dolayısıyla da kesici takımın hizalanma durumuna gelmemesi ve takım tutucuya tek açılı eğilme yönünde aşırı kesme kuvvetleriyle bir yük gelmesi sebebi ile takım tutucunun kırılmasına (aynı açı ve aynı yönde olmak üzere) ortam yarattığı tespit edildiğini,
Davalı itirazlarında yer alan “davacı tarafa gönderilmiş olan makine orjinal hali ile yazılımsal limitleri aktif halde gönderildiği, ancak sonradan davacı taraf dava konusu … makinesinin yazılımsal limitlerini pasif hale getirdiği, dolayısıyla da çarpmalar; yine davacı tarafın kendi eylem ve kusurları neticesinde ortaya çıktığı” ifadesiyle itirazda bulunulduğunu, yapılan görüşmeler ve uygulamalarda bu husus her iki kullanım tarzında da olumsuz yaratmakta olduğu anlaşıldığını, yapılan teknik kullanım ve kullanılan yazılım programının uygulanması ile lisanslı olup olmadığı hususlarıyla ilgili olarak davacının işyerindeki belgeleri incelendiğinde; kullanım ve uygulamalarının yerinde uygun ve yazılım programının lisanslı olduğunu,
Davaya konu bu … tezgah makinesinin yerinde yapılan incelemelerle tespitlere bağlı olarak belirlenen ve ayrıca çekilen resimlerde de görüldüğü şekilde, tüm bu olumsuz hususlar, yukarıda da açıklandığı üzere; 22.11.2018 tarihli uzman görüşünde belirtilen hususlarla ve kök raporda belirtilen olumsuzluklarla örtüştüğü, dava konusu olan tezgahın kullanıcıyla ilgisi olmaksızın hatalı bir tasarıma bağlı üretim hatasından kaynaklandığını, satıma konu makinenin halen çalışır durumda olup olmadığının belirlenmesine dair dosya içerisinde bir kayıt ve belgenin olmadığını, teknik incelemeler neticesinde tespit edilen üretimden kaynaklı hataların satım konusu makinanın bir bütün halinde kullanımına engel teşkil ettiği, makinadan alınması gereken faydanın sağlanmayacağından satış bedelinden indirilebilecek bir tutarında bulunmadığı, değerlendirilmiş ve bilirkişi raporları usul ve yasaya uygun, denetlenmeye müsait olduğundan hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; davalı Kompozit Panel İşleme Makinesi imalatçısının 31.01.2018 tarihinde kurulumu gerçekleştirdiği makineye dair ilk arızanın 17.02.2018 tarihinde gerçekleştiği, davacının gizli ayıplı olduğu teknik bilirkişi heyetince tespit edilen durumu gecikmeksizin satıcıya bildirdiği, bu itibarla ayıp ihbarında bulunduğu, devam eden süreçte davaya konu makinenin bir çok kez (7 kez) arızalandığı ve davalı tarafından bu arızların giderilmeye çalışıldığı, davaya konu tezgahın kullanıcı ile ilgisi olmaksızın, hatalı tasarıma bağlı üretim hatasından kaynaklandığı, üretimden kaynaklı hataların makinenin bir bütün halinde kullanımına engel teşkil ettiği, bu itibarla makineden alınması gereken faydanın gerçekleşmediği, bu durumda davacının seçim hakkı olarak seçtiği satıma konu malı iadesi ile ödediği bedelin tahsilini talep edebileceği, dolayısıyla davacının satın aldığı Kompozit Panel İşleme makinesinin ayıplı olması nedeni ile ayıplı makinenin davalıya iadesi ve taraflarca ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan 94.400,00-TL bedelinin de davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-DAVANIN KABULÜ İLE,
A-) Taraflar arasında yapılan Kompozit Panel İşleme Makinası satım sözleşmesinin fesh edildiğinin tespiti ile davaya konu … KOMPOZİT PANEL İŞLEME MAKİNASI’NIN davalı tarafa iadesine,
B-)Kompozit Panel İşleme Makinası satım sözleşmesinin bedeli olarak ödenen 94.400,00-TL ‘nin dava ( 03.12.2018 ) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 6.448,46-TL harçtan peşin alınan 1.612,12-TL harcın mahsubu ile eksik 4.836,34-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin yatırılan ve tamamlanan 1.648,02-TL harç ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 2.615,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgar Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 12.918,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08.02.2021

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]