Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/785 E. 2021/583 K. 16.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C…. 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/785
KARAR NO : 2021/583

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/10/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2021
K. YAZIM TARİHİ : 16/07/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Bankanın kredili müşterilerinden … İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş. ile davacı banka arasında 08.11.2013 tarihli, 20.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi gereğince krediler kullandırıldığını, davalılar …, …, … ve …’ın kefil sıfatı ile borçtan sorumlu olduğunu, kredi borçlusu firma ve kefillere ait kredi hesabının görülen lüzum üzerine 05/10/2018 tarihinde kat edildiğini, Ankara … Noterliği’nin 05/10/2018 tarih, .. numaralı ihtarnamesinin gönderilerek hesabın katı ve ödeme ihtarı yapıldığını, takip hesaplarındaki bakiyelerinin ödenmemesi üzerine … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı borçlularca süresinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, yapılan itirazların tebliğ edilmediğini, ancak haricen öğrenilen itirazın kabulünün mümkün olmadığını, İ.İ.K.nun 296.maddesinde borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümlerin, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmayacağına ilişkin hükmün dava konusu olayda uygulanmayacağını, dava konusu borcu oluşturan kredilerin kullandırılmasına dayanak teşkil eden kredi sözleşmesinin İ.İ.K.nun 296. maddesinde geçen işletmenin faaliyetinin devamı için önem arzeden sözleşme olmadığını, İ.İ.K.nun 302.maddesinde konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklıların borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza ettiklerini, davalıların kredi sözleşmesindeki imzalarına dair itirazları olmadığını, sözleşmenin 4.4. maddesinde bankanın gayrinakit risklerin depo edilmesini talep edebileceğini, 5.13.16. maddesinde temerrüt faizinin kısa vadeli kredilere uygulanan faizin %100 ilavesi ile tespit edileceğinin düzenlendiğini belirtilerek haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; Şirket hissedarı olan davalı kefiller hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yapılan konkordato başvurusu kapsamında 3 ay süreli mühlet kararı verildiğini, İ.İ.K.nun 294.maddesi gereği takip yapılmasının mümkün olmadığını, başlatılan icra takiplerinin duracağını, 295. maddesi gereği rehinli malların satış ve muhafaza işlemi yapılamayacağını, 296. maddesi gereği konkordato nedeniyle sözleşmenin feshedilemeyeceğini ve konkordatonun muacceliyet sebebi teşkil etmeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacı …’ın 05/10/2018 tarihinde ihtarname ile … İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş. ile arasındaki kredi sözleşmesini sonlandırılarak risklerin ödenmesini talep ettiğini, cevabi ihtarname ile borçlu şirketin konkordato kararı olduğunu tüm ödemelerin yapılandırıldığı, bu süreçte sözleşmelerin feshedilemeyeceği ve konkordatonun muacceliyet sebebi teşkil edemeyeceği belirtilmesine rağmen … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ipotek takibi başlatıldığını, davalıların tümünün asıl borçlu şirketin hissedarı olduğunu, kefaletlerinin yanında tüm mal varlıklarını ipotek ettiklerini, İ.İ.K.nun 296 maddesi gereği kredi sözleşmesinin feshi ile borcun muaccel hale getirilmesi mümkün olmadığından kefiller hakkında da takip yapılamayacağını, riski kalmamış ve karşılığında ödeme yapılamamış bir teminat mektubu bedelinin talep edilemeyeceğini, kesin kabulü yapılan işlere ait mektupların, riskinin kalmadığını, iade edileceğini, çek risklerinin de davacı bankaca ödenmemiş olduğunu, takibe konu kredi borçlarının konkordato projesi kapsamında olduğunu, taksitli ticari kredinin 18/10/2018 tarihine kadar tüm borçların ödendiğini, 01.10.2018 tarihinde konkordato geçici mühlet kararı olduğundan kalan taksit ödemelerinin yapılmadığını, davacının aynı alacak bakımından Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapması nedeni ile mükerrer takip yapılmış olduğunu, %72 oranında temerrüt faizinin fahiş olduğunu, müvekkillerinin böyle bir faiz oranını kabul etmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın bu oranı tek taraflı olarak belirlediğini, sözleşmede böyle bir yetki var ise de genel işlem koşulu olduğu için geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
ÖN İNCELEME: Mahkememizde yapılan ön inceleme duruşmasında yargı hakkı, görev ve yetki hususları, dava ve taraf ehliyetleri, dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, bu yönlerde bir iddia ve itirazda bulunulmadığı gibi Mahkememizin de görevli ve yetkili olduğu ve dava şartlarının tamam olduğu anlaşılmış; tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş; taraflar sulhe ve arabuluculuğa teşvik edilmiş, ön inceleme duruşmasında hazır bulunan taraf vekilleri sulh olmalarının mümkün olmadığını, arabuluculuğa başvurmak istemediklerini belirtmiştir.
DELİLLER: Davacı vekili tarafından genel kredi sözleşmesi, ihtarname ve tebliğ belgesi, hesap ekstresi ve ödeme planı ibraz edilmiş, … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya sureti getirtilmiş, bilirkişiden rapor alınmıştır.
… Müdürlüğü’nün 2018/12066 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan bu takipte; İpotek verenler … İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş. ve …’dur. Takipte … parselde, … İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş. ne ait, … nolu bağımsız bölüm ve ve …parsel de … adına kayıtlı taşınmaz ipoteklerinin paraya çevrilmesi talep edilmiştir.
Bankacı bilirkişi düzenlediği raporunda sonuç olarak; Davacı bankanın talebi ile bağlı olarak takip tarihi itibariyle ticari artı para kredisinden kaynaklı toplam 103.595,66 TL, biz card kredisinden kaynaklı toplam 16.803,05 TL, ticari DBS kredisinden kaynaklı toplam 95.977,36 TL, taksitli ticari krediden kaynaklı toplam 902.998,32 TL alacaklı olduğu, ayrıca meri teminat mektuplarından kaynaklı 3.350.000,00 TL ve iade edilmeyen çek yapraklarından kaynaklı 46.400,00 TL depo talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
İkinci bankacı bilirkişi düzenlediği raporunda sonuç olarak; Davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalılardan nakdi toplamda 1.116.094,98 TL alacaklı olduğu, ayrıca meri teminat mektuplarından kaynaklı 3.350.000,00 TL ve iade edilmeyen çek yapraklarından kaynaklı 46.400,00 TL depo talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
Üçüncü bankacı bilirkişi düzenlediği raporunda sonuç olarak; Davacı bankanın davalı kefillerden takip tarihi itibari ile toplam 1.119.374,39 TL alacaklı olduğunu, artı para kredisi için 102.705,97 TL ve biz card kredisi için 16.658,75 TL üzerinden işleyecek %33 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSM si ile, 6451882-34-4 Risk nolu DBS kredisi için 93.505,28 TL üzerinden %59,50, 11620518 nolu taksitli ticari kredi için 893.847,56 TL üzerinden %39 oranlarında işleyecek temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV ile takibin devamı gerekeceğini, davalı kefillerin gayri nakdi kredi risklerinden sorumlu olduğunun kabul edilmesi halinde depo edilmesi gereken borç tutarının 1,396.400,00 TL olduğunu, davalı kefil … açısından ipotek takibinde ipotek limiti olan 600.000,00 TL üzerindeki kısım için genel haciz yolu ile takip yapılabileceğine kanaat getirilmesi halinde toplam borç tutarı olan 1.119.374,39 -600.000,00 TL = 519.374,39 TL üzerinden işleyecek %39 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV si ile takibin devamına karar verilebileceğini belirtmiştir.
Üçüncü bankacı bilirkişi düzenlediği ek raporlarında sonuç olarak; Davacı bankanın hesap kat tarihi itibari ile sözleşme hükümlerine göre hesabın katını gerektirecek tahsili gecikmiş bir alacağının bulunmadığını ve taraflar arasındaki sözleşmede yer alan sözleşmenin feshi ile hesabın katını gerektirecek diğer şartların da mevcut olmadığını, bu durumda davacı bankanın fesih şartları oluşmadan asıl borçlunun konkordatoya başvurması nedeniyle sözleşmeyi fesh ederek hesapları kat ettiğini, bu şartlarda İ.İ.K.nun 296.maddesindeki açık yasaklayıcı hükme göre sözleşmenin feshi geçersiz olup borç muaccel olmadığından kefiller hakkında icra takibi yapma şartlarının da mevcut olmadığını belirtmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan krediden kaynaklanan alacağa istinaden yapılan ilamsız icra takibine, davalı kefillerin itiraz etmesi nedeniyle İ.İ.K’nun 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davanın yasal bir yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ekleri, icra dosyası, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş arasında 08.11.2013 tarihli, 20.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeyi davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, bu sözleşmeye istinaden asıl borçluya ticari kredi kullandırıldığı, teminat mektubu ve çek karnesi verildiği, TBK’nun 583. maddesine göre kefaletlerin geçerli olduğu, asıl borçlunun borcunu zamanında ödememesi üzerine asıl borçlu ve kefillere Ankara … Noterliğinin 05.10.2018 tarih, … yevmiye no.lu hesap kat ihtarnamesinin gönderildiği, tebliğ edilen ihtarname sonrasında da borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, ancak davalı kefillerin borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdikleri, davacı bankanın ise eldeki dava ile, borçluların itirazının iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır.
… Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya suretinin incelenmesinde; Davacıların …, … İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, davacılar lehine 01/10/2018 tarihli karar ile geçici mühlet ve 28/02/2019 tarihli karar ile kesin mühlet verildiği, yapılan yargılama sonucunda 09/12/2020 tarihli karar ile davacıların davasının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Üçüncü bilirkişi ek raporları ve dosya kapsamına göre; Davacı banka dava dilekçesi ile, kredi borçlusu firmaya ait kredi hesabının “bankaca görülen lüzum üzerine” 05.10.2018 tarihinde kat edildiği, dava dışı asıl borçlu şirket ile banka arasındaki genel kredi sözleşmesinin İ.İ.K.nun 296.maddesinde belirtilen “borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerden” niteliğinde olmadığı, bu nedenle borçlunun konkordatoya başvurmasının sözleşmeyi feshedilemeyeceğine ilişkin İ.İ.K.nun 296. madde kapsamında olmadığını belirtmiş ancak kredilerin vadesinde ödenmesinde gecikme olduğuna dair bir belge sunmamıştır.
Dava dosyasına sunulan hesap ekstreleri ile hesap kat ihtarnameleri incelendiğinde hesap kat tarihinde, nakdi krediler olan kredi kartı (bizz card), kredili mevduat hesabı niteliğinde ticari artı para, doğrudan borçlandırma sistemi (DBS kredileri) ve taksitli ticari kredi hesaplarında gözüken banka alacakları, tahsili ve vadesi gecikmiş alacak olarak gözükmemektedir. Hesap kayıtlarına göre hesap kat tarihinde taksitli ticari kredinin ödenmeyen taksidi olmadığı anlaşılmaktadır. Yine DBS kredileri(doğrudan borçlandırma sistemi) olarak adlandırılan kredilerde kredinin kullanılmasından itibaren 90 günden fazla zaman geçmesine rağmen ödeme olmadığına ilişkin bir hesap kaydı ibraz edilmemiştir. Gayrinakdi kredilerden de nakde dönen çek banka yasal yükümlülük tutarı veya tazmin olan teminat mektubu gösterilmemiştir. Dosya kapsamında, asıl borçlu şirket hakkında başka banka yahut alacaklılar tarafından takip yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 4. maddesinde “Temerrüt ve Muacceliyet” halleri düzenlenmiştir. 4. maddenin bütününde müşterinin konkordato ilan etmesinin hesapların muacceliyeti sonucuna doğuracağına dair açık hüküm bulunmamaktadır. 4.maddede genel olarak borçların vadesinde ödenmemesi ve sözleşmedeki taahhütlere aykırılık hallerinde hesapların kat edilebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4. maddesinin 4.2.5. fıkrasında “keşide ettiği senetlerin protesto olması veya çeklerin karşılıksız çıkması mali yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini ilan etmesi, borçlarının ödeme acze düşmesi, alacaklılarına ödeme planı yapmayı teklif etmesi veya yapması, iflas, iflas ertleme talebinde bulunması veya tasfiye takibine maruz kalması, yahut herhangi bir aktifi üzerinde haciz veya benzeri işlem yapılması, tasfiyeye gitmesi, herhangi bir mahkemede tasfiyeye yönelik dava açılması yahut rapor sunulması” muacceliyet sebebi olarak gösterilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre asıl borçlu şirketin konkordatoya başvurmasının açıkça sözleşmeyi fesih hakkı vermediği anlaşılmaktadır.
Bankanın taraflar arasındaki sözleşmeye göre; asıl borçlu şirketin konkordato başvurusu nedeniyle hesapları kat ederek sözleşmeyi fesih yetkisi olduğu kabul edildiği takdirde bu defa İ.İ.K.nun 296.maddesinin de dikkate alınması gerekir. Zira İ.İ.K.nun 296.maddesi “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz” hükmü sözleşmenin feshine engel olacaktır. Zira sözleşmedeki diğer muacceliyet hükümleri açısından da dava dosyasına sunulan hesap ekstreleri ile hesap kat ihtarnameleri incelendiğinde hesap kat tarihinde, nakdi krediler olan kredi kartı (bizz card), kredili mevduat hesabı niteliğinde ticari artı para, doğrudan borçlandırma sistemi (DBS kredileri) ve taksitli ticari kredi hesaplarında tahsili ve vadesi gecikmiş alacak olmadığı, gayrinakdi kredilerden nakde dönen çek banka yasal yükümlülük tutarı veya tazmin olan teminat mektubu olmadığı gibi başka bankalar veya alacaklılar tarafından takip yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmamaktadır.
Bu şartlarda, İ.İ.K.nun 296.maddesinin açık bir fesih yasağı hükmü niteliğinde olduğu dikkate alındığında ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde sayılan başka bir fesih şartı da gerçekleşmediğinden davacı bankanın hesapları kat ederek sözleşmeyi fesih etmesinin taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve İ.İ.K.nun 296.maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, İ.İ.K.nun 296.maddesine göre (ve banka alacakların tahsilinde gecikme olmadığından )asıl borçlunun sırf konkordatoya başvurulması nedeni sözleşmenin sona erdirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Zira genel kredi sözleşmesi, “borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden bir sözleşme” niteliğindedir. Genel bankacılık uygulamaları ve teamülleri ile ticari hayatta bankaların bir şirket hakkında takibe geçmesi diğer bütün alacaklıların takibe geçmesine yol açmakta böylece borçlunun işletme faaliyetinin devam etmesinde büyük olumsuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle genel kredi sözleşmesi, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden bir sözleşme niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda; Borçtan kefil sıfatı ile sorumlu tutulan davalılar açısından takip şartlarının mevcut olup olmadığının yeniden değerlendirilmesi gerekir. Kefilin takibi için borcun muaccel olma şatının gerçekleşmiş olması gerekir. Borç muaccel olmadıkça kefil hakkında takip yapılamaz.
Belirtilen nedenlerle; İ.İ.K.nun 296.maddesindeki açık yasaklayıcı hükme göre sözleşmenin feshi geçersiz olup borç muaccel olmadığından kefiller hakkında icra takibi yapma şartlarının da mevcut olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine; davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın REDDİNE,
Davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden, davalının tazminat talebinin reddine,
Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 54.550,35 TL harçtan mahsubu ile fazla 54.491,05 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/07/2021

Başkan …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Katip …
¸[e-imza]