Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/733 E. 2021/839 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/733 Esas – 2021/839
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/733
KARAR NO : 2021/839

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı vekilince Mahkeme’ye sunulan dilekçelerde özetle; müvekkili Bankanın Yenişehir Şubesi kredili müşterilerinden davalı-borçlu … Elektrik Tem.Hizm.İnş.Taah.Gıda Nak. Tic. Ltd. Şti’ne 12/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL, 18/03/2015 tarihli 7.500.000,00 TL ve 24/08/2012 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden nakdi ve gayrınakdi ticari krediler kullandırıldığı, Söz konusu kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davalı-borçlu adına kayıtlı … plakalı 4 araç üzerine müvekkili banka lehine rehin tesis edildiği, Davalı-borçlunun da aralarında olduğu tüm borçlulara ….yev. no’lu ihtarnamesi keşide edilerek, ilgili hesapların kat edildiği ve borcun gün içinde ödenmesi, aksi halde yasal takibe geçileceğinin, sorumluluk miktarları da belirtilerek ihtar edildiği, borçluların ihtarnamede yazılı borcu ödemedikleri, Borcun ödenmemesi üzerine Ankara … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile rehinin paraya çevrilmesi için icra takibine başlandığı, Borçlunun yaptığı itirazla takibin durmasına neden olduğu, davalı – borçlunun itirazlarının tamamen takibi uzatmaya yönelik olduğu, İtiraz dilekçesinde belirtilen davalı şirketin müvekkili bankaya herhangi bir borcu bulunmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı, Keşide edilen ihtarnamede hesapların kat edildiği ve borcun | gün içerisinde ödenmesi aksi halde yasal takibe geçileceği, sorumluluk miktarı da belirtilerek ihtar edildiği, iddia edildiği gibi muaccel olmayan bir borcun söz konusu olmadığı, Kaldı ki; davalı şirketin konkordato başvurunda bulunması ve geçici mühlet kararı almasının, rehinlerin paraya çevrilmesi için icra takibi yapılmasına da engel olmadığı, Hususlarına yer verilmiş, Davalının haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, Borçlunun itiraz ettiği miktarın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu yapılan takibe ilişkin borcun, takip tarihi itibari ile muaccel halde olmadığı, Davalının 14/09/2018 tarihinde Konkordato Başvurusunda bulunduğu, Ankara … Ticaret Mahkemesi … Esas Numaralı dosya üzerinden kaydı yapılarak 19/09/2018 tarihinde Geçici Mühlet kararı verildiği, İİK 288. Maddesine göre “Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur” denildiği, ancak sonrasında bu geçici mühletin uzatıldığı, kesin mühlet kararı verildiği, en sonunda ise 19/06/2020 tarihli son duruşmada davalının konkordato projesinin Mahkeme tarafından tasdik edildiği ve hatta içinde davacı …’ın rehin hakkı bulunan araçlarının da bulunduğu araçların satışının, tasdik tarihinden itibaren | yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, Konkordato mühlet tarihinden sonra; her ne kadar Rehin hakkı sahipleri, Rehnin Paraya Çevrilmesi yolu ile takip yapabilseler de “muhafaza ve satış işlemlerinin yapılamayacağının”, İcra İflas Kanununun kesin mühlet kararının rehinli alacaklılar bakımından sonuçlarını düzenleyen 295. Maddesinde açıkça beyan edildiği, Buna rağmen davacı tarafından araçlara yakalama konulduğu, bu şekli ile normalde alacaklı …’ın rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmasında hukuki bir engel bulunmadığı, yalnızca kötü niyetli olarak rehinli araçlara yakalama konulmasının hatalı olduğu, Ancak burada asıl meselenin takip tarihi itibari ile müvekkili … elektrik şirketi’nin, davacı … Şirketine ödemesi gereken ve muaccel hale gelmiş hiç bir borcunun bulunmadığı olduğu, Herne kadar davacının 21/09/2020 tarihinde ….Yevmiye Numaralı ihtarnamesini yollayarak kullandırılan tüm kredilerin geri ödenmesi için süre verildiğini, aksi takdirde takip başlatacağını ihtar etmiş olsa da, icra iflas Kanununun, Kesin Mühletin Sözleşmeler Açısından Sonuçlarını bildiren 295. Maddesinde açık ve net bir şekilde “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.” yazdığı, Dolayısı ile “Konkordato ilan edilmesinin kredilerin geri çağrılmasına sebep olmayacağının” kanunun bu amir hükmüyle garanti altına alındığı, nitekim borca itiraz evrakı incelendiğinde de “Müvekkili Şirketin takibe konu kredilerin tüm taksitlerini zamanında ödediği, temerrüde düşmediği, yalnızca konkordato ilan edilmiş olmasının sözleşmenin feshi ve kredilerin geri çağrılmasına yol açamayacağı, dolayısı ile borcun muaccel hale gelmediği” açık ve net bir şekilde beyan edildiği, İcra İflas Kanunun 296. Maddesinde yer alan bu amir hükme rağmen hukuka aykırı bir şekilde, müvekkilinin geciken hiç bir borcu olmamasına rağmen, sırf konkordato ilan ettiği için kredinin geri çağrılarak icra takibi başlatılmasının, üstüne birde aynı kanunun başka bir amir hükmü olan 295. Maddesine aykırı olarak rehinli araçlara yakalama konulması işlemlerinin hukuka aykırı olmakla birlikte, aynı zamanda kötü niyetli olunduğunun da göstergesi olduğu, Buradan da anlaşılacağı üzere alacaklının, müvekkili firma aleyhine muaccel hale gelmemiş bir alacağı ile ilgili, hukuka aykırı olarak, sırf konkordato ilan edildi diye icra takibi başlattığı, Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte araçlara “haciz” konulamayacak olmasına rağmen araçlara “haciz koydurduğu”, yine kanuna aykırı olduğu halde araçlara yakalama konulmasını talep ettiği ve yakalama koydurduğu, bu şekli ile takibin ve sonrasında yapılan işlemlerin “kötü niyetli” olduğunun açık ve net bir şekilde ortada olduğu, Davacı bankadan çekilen rehinli araç kredisine ilişkin ödeme dekontlarına yeniden bakıldığı ve söz konusu kredilere ilişkin vadesi gelen taksitlerin 12 ve 13 Eylül 2018 tarihlerinde ödendiği, bu tarih itibari ile davacı bankaya vadesi gelen herhangi bir kredi taksit ödemesi olmadığının bir kez daha kontrol edildiği, bu hususun davacı ve müvekkiline ait ticari defterlerden açıkça tespit edilebilecek durumda olduğu, 13/09/2018 tarihinden itibaren Davacı bankadan çekilen kredilere ilişkin vadesi gelen hiç bir borç bulunmamasına, bu tarihe kadar gelen herhangi bir ihtar olmamasına rağmen 14/09/2018 tarihinde Ankara … Ticaret Mahkemesi … Esas Sayılı dosya üzerinden konkordato mühleti talep edilip, bu Mahkeme tarafından 19/09/2018 tarihinde mühlet kararı verilmesinden hemen sonra 21/09/2018 tarihinde hiç bir açıklama yapılmaksızın kredilerin muaccel hale geldiği ve ödenmesi için | (bir) gün süre verildiğinin bildirildiği, Belirtilmiş, İcra İflas Kanunu’nun amir 2 hükmüne aykırı bir şekilde yapılmış ve muaccel olmayan takibe karşı yapmış oldukları itirazın iptaline yönelik olarak sayın Mahkemede açılmış olan davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesini, harç, masraf ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı vekili tarafından genel kredi sözleşmesi, 21/09/2018 tarihli kat ihtarname ve tebliğ belgesi, hesap ekstreleri, 143/12/2017 tarihli Rehin Sözleşmesi, Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı karar sureti, davalı şirketin keşide ettiği ve 17/09/2018 tarihinde karşılıksızdır kaşesi vurulan … Yenişehir şubesine ait 175.000,00-TL bedelli, Z9108163 SERİ Numaralı çeke ilişkin … A.Ş. Genel Müdürlüğüne yazılan18/11/2021 tarihli müzekkere cevabı getirtilmiş, bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı taşınır rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip incelendiğinde; takibin 25/09/2018 tarihinde başlatıldığı, alacaklısının davacı banka, borçlusunun davalı … Elekt.Tem.Hiz.İnş…Ltd.Şti olduğu, 232.388,68-TL bedelli rehinin paraya çevrilmesinin talep edildiği, rehin edilen … plakalı araçların takibe konu edildiği, ödeme emrinin borçluya 01/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu, sonrasında eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce rapor alınmak üzere bilirkişi heyeti oluşturulmuş, oluşan bilirkişi heyeti 13/04/2021 tarihli raporunu dosyaya sunmuşlardır. Bilirkişiler dosyaya sundukları raporlarında özetle; “…Bir önceki bölümde izah edildiği üzere, davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalıdan olan alacağının; Nakdi kredilerden kaynaklı; 3.633.123,64-TL Asıl alacak, 2.884,31-TL Temerrüt faiz, 237,61-TL BSMV olmak üzere toplam 3.637.704,70-TL, Gayrinakdi kredilerden kaynaklı; 1.464.200,00-TL olmak üzere toplam 5.101.904,70-TL olduğu, Kredi hesaplarının kat edildikleri 21.09.2018 itibariyle, davalının kredi anapara ve taksit ödemelerinde bir gecikme bulunmadığı, lakin davacı banka tarafından kredi hesaplarının kat edildiği…” tespit edildiği bildirmiştir. Rapor karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan krediden kaynaklanan alacağa istinaden yapılan taşınır rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takibe, davalının itiraz etmesi nedeniyle İ.İ.K’nun 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davanın yasal bir yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ekleri, icra dosyası, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Davacı banka ile davalı borçlu şirket arasında 12/04/2017 tarihli 5.000.000,00 TL, 18/03/2015 tarihli 7.500.000,00 TL ve 24/08/2012 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden nakdi ve gayrınakdi ticari krediler kullandırıldığı, Söz konusu kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davalı-borçlu adına kayıtlı … plakalı 4 araç üzerine davacı banka lehine rehin tesis edildiği, davalı şirketin borçlu ve dava dışı …’un ise kefil sıfatıyla imzaladığı, bu sözleşmeye istinaden asıl borçluya ticari kredi kullandırıldığı, teminat mektubu ve çek karnesi verildiği, TBK’nun 583. maddesine göre kefaletlerin geçerli olduğu, asıl borçlunun borcunu ödememesi üzerine asıl borçlu ve kefillere …. yevmiye no.lu hesap kat ihtarnamesinin gönderildiği, tebliğ edilen ihtarname sonrasında da borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile taşınır rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, ancak davalı şirketin borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdikleri, davacı bankanın ise eldeki dava ile, borçlunun itirazının iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya suretinin incelenmesinde; Davacılarının, dava dışı … ve davalı … Elekt.Tem.Hiz.İnş…Ltd.Şti olduğu, davacılar lehine 19/09/2018 tarihli karar ile geçici mühlet ve 19/02/2019 tarihli karar ile kesin mühlet verildiği, yapılan yargılama sonucunda 19/06/2020 tarihli karar ile davacıların davasının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiler dosyaya sundukları 13/04/2021 tarihli raporlarında özetle; “…Bir önceki bölümde izah edildiği üzere, davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalıdan olan alacağının; Nakdi kredilerden kaynaklı; 3.633.123,64-TL Asıl alacak, 2.884,31-TL Temerrüt faiz, 237,61-TL BSMV olmak üzere toplam 3.637.704,70-TL, Gayrinakdi kredilerden kaynaklı; 1.464.200,00-TL olmak üzere toplam 5.101.904,70-TL olduğu, Kredi hesaplarının kat edildikleri 21.09.2018 itibariyle, davalının kredi anapara ve taksit ödemelerinde bir gecikme bulunmadığı, lakin davacı banka tarafından kredi hesaplarının kat edildiği…” tespit edildiği bildirmiştir. Rapor karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
2004 sayılı İİK’nun Kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları başlıklı, 285.mad;– (Değişik: 28/2/2018-7101/13 md.); “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir.”
2004 sayılı İİK’nun Kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları başlıklı, 295.mad (Değişik: 28/2/2018-7101/23 md.) “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.”
2004 sayılı İİK’nun Kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları başlıklı, 296 Madde (Değişik: 28/2/2018-7101/24 md.) “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.
Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır.” düzenlemesinin bulunduğu,
Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 4. maddesinde “Temerrüt ve Muacceliyet” halleri düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 4. maddesinin 4.2.5. fıkrasında “Keşide ettiği senetlerin protesto olması veya çeklerinin karşılıksız çıkması, mali yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini ilan etmesi, borçlarını ödemede acze düşmesi, alacaklılarına ödeme planı yapmayı teklif etmesi yahut yapması, iflas, iflas erteleme talebinde bulunması veya tasfiye takibine maruz kalması yahut herhangi bir aktifi üzerinde haciz veya benzeri bir işlem yapılması, tasfiyeye gitmesi, herhangi bir yetkili mahkemede tasfiyesine yönelik dava açılması, yahut bir rapor sunulması,
Sözleşmenin 4. maddesinin 4.2.10 fıkrasında,” Kredilerden doğan taahhütlerini yerine getirmesine mani olacağı yahut tehlikeye sokacağı anlaşılan herhangi bir olayın vuku bulması veya iktisadi şartlarda değişiklik olması; sahip olunan ve olunacak alacaklar, menkul ve gayrimenkuller vs, tüm malvarlığının Banka’nın zararına sebebiyet verecek şekilde elden çıkarılması; söz konusu malvarlığı üzerinde yeni ayni ve Şahsi yükümlülükler tesis edilmesi; takyidat yaratılması, muacceliyet sebebi olarak gösterilmiştir.
Toplanan delillere göre; Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde, borcun ödenmesi için borçlulara kat ihtarnamesi gönderildiğini, borcun belirtilen sürede ödenmemesi üzerine de borçlular hakkında icra takibine girişildiğini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı itirazın iptali ile takibin devamını talep ettiği, davalı şirket ise; tüm kredi taksitlerinin zamanında ödendiğini, takip tarihi itibariyle muaccel bir borcun bulunmadığını, davalı şirketin konkordato geçici mühlet kararı (19/09/2018) almasından sonra davacı bankanın kötü niyetli olarak takibe (25/09/2018) giriştiğini, araçlara haciz ve yakalama konulduğunu takibin İİK’nun 295 ve 296.mad aykırı olduğunu davanın reddini ve %20’den az olmak üzere icra inkar tazminatı talep ettiği,
Davacı vekili dava, cevaba cevap dilekçelerinde ve davalıya gönderilen kat ihtarnamesinde; Genel kredi sözleşmesinin 4. maddesinde “Temerrüt ve Muacceliyet” halleri başlıklı maddede belirtilen hallerden bahsetmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamasında 13/04/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarını bildirdiği 05/05/2021 ve 07/05/2021 tarihli dilekçelerinde “Keşide ettiği senetlerin protesto olması veya çeklerin karşılıksız çıkması” hükmüne dayandırılarak hesabın kât edildiği ve davalı şirketin 15/09/2018 tarihinde keşide ettiği, …, Yenişehir şubesine ait, Z9108163 seri numaralı, 175.000,00-TL bedelli çekin 17/09/2018 tarihinde karşılıksız çıktığını, ileri sürmüştür. Bahse konu çek ve banka cevabı dosya içerisine alınmıştır.
Davalı vekili ise; 20/09/2021 tarihli duruşmada, “…davacı tarafın dava dilekçesinde bulunmayan sebepleri bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürmesine ve davasını genişletmesine muvafakatinin olmadığını..” bildirmiştir.
Bilirkişi heyetinin dosyaya sundukları 13/04/2021 tarihli raporlarında davalının kredi anapara ve taksit ödemelerinde bir gecikme bulunmadığı, lakin davacı banka tarafından kredi hesaplarının kat edildiğinin…” tespit edildiği bildirmiştir. Dosya kapsamında, asıl borçlu şirket hakkında başka banka yahut alacaklılar tarafından takip yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmamaktadır.
Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, Davalı … Elekt.Tem.Hiz.İnş…Ltd.Şti konkordato talebinde bulunduğu, davalı şirket lehine 19/09/2018 tarihli karar ile geçici mühlet ve 19/02/2019 tarihli karar ile kesin mühlet kararı verildiği, yapılan yargılama sonucunda 19/06/2020 tarihli karar ile davalı şirketin konkordato talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 4. maddesinde “Temerrüt ve Muacceliyet” halleri düzenlenmiştir. 4. maddenin bütününde müşterinin konkordato ilan etmesinin hesapların muacceliyeti sonucuna doğuracağına dair açık hüküm bulunmamaktadır. 4.maddede genel olarak borçların vadesinde ödenmemesi ve sözleşmedeki taahhütlere aykırılık hallerinde hesapların kat edilebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4. maddesinin 4.2.5. fıkrasında “keşide ettiği senetlerin protesto olması veya çeklerin karşılıksız çıkması mali yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini ilan etmesi, borçlarının ödeme acze düşmesi, alacaklılarına ödeme planı yapmayı teklif etmesi veya yapması, iflas, iflas ertleme talebinde bulunması veya tasfiye takibine maruz kalması, yahut herhangi bir aktifi üzerinde haciz veya benzeri işlem yapılması, tasfiyeye gitmesi, herhangi bir mahkemede tasfiyeye yönelik dava açılması yahut rapor sunulması” muacceliyet sebebi olarak gösterilmiştir. Konkordato talebi, zaten borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre asıl borçlu şirketin konkordatoya başvurmasının açıkça sözleşmeyi fesih hakkı vermediği anlaşılmaktadır.
Bankanın taraflar arasındaki sözleşmeye göre; asıl borçlu şirketin konkordato başvurusu nedeniyle hesapları kat ederek sözleşmeyi fesih yetkisi olduğu kabul edildiği takdirde bu defa İ.İ.K.nun 296.maddesinin de dikkate alınması gerekir. Zira İ.İ.K.nun 296.maddesi “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz” hükmü sözleşmenin feshine engel olacaktır. Zira sözleşmedeki diğer muacceliyet hükümleri açısından da dava dosyasına sunulan hesap ekstreleri ile hesap kat ihtarnamesi incelendiğinde hesap kat tarihinde, vadesi gecikmiş alacak olmadığı gibi başka bankalar veya alacaklılar tarafından takip yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmamaktadır.
Bu şartlarda, İ.İ.K.nun 296.maddesinin açık bir fesih yasağı hükmü niteliğinde olduğu dikkate alındığında davacı bankanın hesapları kat ederek sözleşmeyi fesih etmesinin taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve İ.İ.K.nun 296.maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, İ.İ.K.nun 296.maddesine göre (ve banka alacakların tahsilinde gecikme olmadığından ) asıl borçlunun sırf konkordatoya başvurulması nedeni sözleşmenin sona erdirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Zira genel kredi sözleşmesi, “borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden bir sözleşme” niteliğindedir. Genel bankacılık uygulamaları ve teamülleri ile ticari hayatta bankaların bir şirket hakkında takibe geçmesi diğer bütün alacaklıların takibe geçmesine yol açmakta böylece borçlunun işletme faaliyetinin devam etmesinde büyük olumsuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle genel kredi sözleşmesi, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden bir sözleşme niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
Belirtilen nedenlerle; İ.İ.K.nun 296.maddesindeki açık yasaklayıcı hükme göre sözleşmenin feshi geçersiz olup borç muaccel olmadığından icra takibi yapma şartlarının da mevcut olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine; davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın REDDİNE,
Kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 2.806,68 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.725,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 24.717,21 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06.12.2021