Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/701 E. 2022/332 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/701 Esas – 2022/332
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/701
KARAR NO : 2022/332

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin hisselerini 15.03.2018-04.06.2018 tarihleri arasında 4,5-6,78 TL fiyat aralığından aldığını, bu işlemi yapmasında davalı şirketin ….ile aralarında AC/DC elektrikli araç şarj istasyonları üretimi ve montajı ile ilgili bir ticari ilişkiyi değerlendirmek için gizlilik sözleşmesi imzalandığı haberinin şirketin kendi sitesinde hemde bir haber kanalında duyurulması ile uluslararası yatırım şirketi olan … ile davalı şirket ortakları … arasında 08.03.2018 tarihinde Sermaye İştirak Taahhüdü ve Pay Ödünç Sözleşmesi(Subscription Cornmitment and Share Lending Agreement) imzalanmasının etkili olduğunu, davalı şirketin 08.03.2018-30.03.2018 tarihleri arasında Kamuyu Platformu’nda yer alan açıklamalar ve … pay piyasasında meydana gelen fiyat ve miktar hareketleri nedeniyle, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPK)’nun 1 inci maddesi çerçevesinde yatırımcıların hak ve yararlarının korunmasını teminen ,SPK’nun 101/1 maddesi ve V.101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği’nin 5/1 ve 6/1 maddeleri uyarınca aşağıdaki tabloda bilgilerine yer verilen kişiler hakkında 06.04 . 2018 tarihinden başlamak üzere borsalarda 6 ay süreyle geçici işlem yasağı uygulanmasına karar verildiği, Bu süreçten itibaren davalı şirket hisselerinin sert bir şekilde düşmeye başladığı, davacının davalı şirketin projelerine ve anlaşmalara güvenerek almış olduğu hisselerden dolayı zarar ettiğini, davacının şirket tarafından verilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını öğrenerek davalı şirket yetkililerine birçok farklı iletişim kanalından ulaşmaya çalıştığı, çoğu zaman bilgi alamadığını ve verilen bilgilerin açıklayıcı ve tatmin edici bulunmadığını davalı şirket ve kurucu ortağı … hakkında SPK”’nın 2018/17 sayılı Bülten Kararı ile geçici işlem yapma yasağı ile ilgili olarak Kamuoyu Aydınlatma Platformunda yaptığı özel durum açıklamasında da şirketin SPK tarafından incelendiğini doğruladığı, Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi vermek, haber yaymak, yorum yapmak ya da açıklamakla yükümlü olunan bilgileri açıklamamak şeklinde yapılan hareketlere Finansal Bilgi Manipülasyonu dendiği ve açıklanan tüm bu olaylar nedeniyle davalı şirketin manipülatif fiiller gerçekleştirdiğini gösterdiğini, Manipülasyon sonucu davacının malvarlığında haksız kayıp meydana geldiğini, davalının manipülatif fiilleri nedeniyle davacının hisse değerinin yükseleceği konusunda aldatıldığını, borsada işlem yaptığı, Manipülasyon sonucu etkinin kalkmasını takiben hisse değerinin düştüğü ve fiyatın değişmesi sonucu da davacının malvarlığında azalma meydana geldiğini, güncel hisse değerinin 4.08 olduğu, davacı hisse alımını 5.98 “den gerçekleştirdiği, SPK m.47 bir ceza hükmü de olsa manipülasyondan doğan hukuki taleplerin de temel dayanağını oluşturduğunu, Yine TBK m.39: “ aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz” hükmü gereği taraf manipülatif bir fiilin etkisi ile menkul kıymet alım satımını yapmış olsa ve daha sonra manipülasyonu öğrendiği halde kurulmuş sözleşmesel ilişkinin devamına icazet verilmiş olsa dahi uğradığı zararları talep edebileceğini, tüm bu nedenlerle şimdilik harca esas olması bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 250,00 TL üzerinden açtıkları davalarının kabulüne, müvekkilinin uğratılmış olduğu zararların tazmininin manipülatif fillerin gerçekleştiği andan başlatılarak karar tarihine kadar mevduata uygulanan faizden düşük olmamak üzere yasal faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 13.11.2020 harç tarihli dilekçesi ile talep dilekçesinde beyan edilen alacağın 24.01.2020 tarihli Bilirkişi EK Raporu doğrultusunda, müddeabihin ıslahı yolu ile 15.171,90 TL artırılarak, toplam 15.371,90 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı Fatih DEMİR’e ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, SPK Madde 47, TBK Madde 39 ve TBK Madde 49’a dayanarak maddi tazminat talebinde bulunduğunu, davacının hukuki dayanaktan yoksun tüm taleplerinin reddi gerektiğini, davacının atıf yaptığı SPK, Madde 47’nin hükmünün bu dava ile başlığı itibariyle dâhi bir ilgisi bulunmadığını, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47. maddesinin “manipülasyondan doğan- hukuki taleplerin temel dayanağını oluşturduğunu” ifade etmişse de ilgili maddenin başlığı “Sermaye Piyasası Araçlarını Konu Alan Teminat Sözleşmeleri” olup somut olay ile hiçbir hukuki bağı bulunmadığını, davacı taraf, SPK Madde 47, TBK Madde 39 ve TBK Madde 49’a dayanarak maddi tazminat talebinde bulunmuş olup davacının hukuki dayanaktan yoksun tüm taleplerinin reddi gerektiğini, davacının atıf yaptığı SPK, Madde 47’nin hükmünün bu dava ile başlığı itibariyle dâhi bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin davacının iddiasının aksine, haksız bir fiili söz konusu olmadığını, tam tersine, piyasadaki fiyatın üzerinde bir tahsisli sermaye artırımı ile yatırımcının korunmasını sağladığını tüm bu nedenlerle haksız olarak ikame edilen davanın reddine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
-SPK’nın 05/04/2018 tarih ve 485 numaralı kararı, İnceleme Raporu,
-09/09/2019 ve 24/01//2020 günlü bilirkişi raporları,
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, davalı şirketin “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille” davacıya zarar verdiğinden bahisle haksız fiile dayanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Ankara 18.İdare Mahkemesinin 2018/1310 E, 2019/1472 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; “…davacının yönetim kurulu başkanı olduğu Gersan Elektrik paylarından 6.000.000 adet … payını kendi hesabından … Globale devrettiği, davacı ile sözkonusu şirket arasında imzalanan sözleşmenin kamuya duyurulduğu ve bu duyuruda ABD merkezli uluslararası yatırım yapan bir şirket olduğu ifade edilerek … ile ilgili pozitif bir imaj yaratılmaya çalışıldığı, davacı tarafından … Globale teminat olarak verildiği söylenen payların tahsisli sermaye artırımı ile ilişkisinin kurulamadığı, davacı tarafından aktarılan 6.000.000 adet şirket payının teminat olarak gönderilmesine rağmen … Global tarafından Borsa İstanbulda 6 iş günü içerisinde satıldığı, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının fiillerinin kamuoyunda algı yaratmaya yönelik olduğu ve aslında … Global ve …’in ortak olma saikiyle hareket etmedikleri hususunda “makul” şüphe oluştuğundan, dava konusu altı ay süre ile işlem yapma yasağına ilişkin işlemde hukuka aykırılık olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine, karar verildiği, kararın kesinleşmediği Ankara Bölge İdare Mahkemesine gönderildiği, buradan da temyiz incelemesi yapılmak üzere Danıştay 13. Dairesi Başkanlığına gönderildiği ve 2020/1237 Esas numarası üzerinden temyiz incelemesinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi tayin edilmiş ve bilirkişi Hakan Coşkun tarafından düzenlenen 09/09/2019 ön ve 24/01/2020 tarihli, nihai raporlar dosyaya sunulmuş, Bilirkişi dosyaya sundukları ön raporlarında özetle; “…Davacının davalı hisse senetlerinin alım satımından kaynaklı maddi zararının veya varsa maddi karının tespiti için dava dosyasındakı hesap döneminin yeterli olmadığı, Dava dosyasına sunulan ekstrede ilk … hissesi satış işleminin 1.990 adet olarak 21/03/2018 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihten önce … hissesinin satın alındığı gözlemlendiği, satın alım fiyatı ve hissenin davacının sunduğu hesap ekstresine konu yatırım kuruluşu aracılığı ile mi yoksa, başka bir hisse senedi hesabından devir ile mi ekstreye yansıdığı tespit edilemediği,
Dosyaya konu maddi zarara ilişkin; davacının işlemleri kendisinin bizzat mı yaptığı veya işlem yapmış olduğu aracı kurum … Yatırım Menkul Değerler A.Ş” nin ve varsa davacının hisse senedi hesabının olduğu diğer aracı kurum ve kuruluşların davalı şirket hisselerinin davacı tarafından alımına yönelik yatırım tavsiyeleri ve yönlendirmelerinin olup olmadığı hususunun belirlenmesinin uygun olacağı,
Hisse senedi piyasalarının risklı piyasalar oluşu ve hisse senedi alım ve satımının ise bir yatırım tercihi olduğu, bu piyasalarda yatırım yapan kişilerin uygunluk testlerinden geçerek, risk bildirim formu imzalayıp riskleri kabul ederek hesap açtırdıkları ve işlem yaptıkları, herhangi bir zaman dönemindeki hisse senedinin anlık nominal zararının, hisse senedinin fiili satışının olmaması durumunda tekrar nominal kara dönebileceği gerçeği gibi hususların göz ardı edilemeyeceği,
Davalı şirket ile …. ile davalı şirket ortakları … arasında imzalanmış olan 08.03.2018 tarıhli Sermaye İştirak Taahhüdü ve Pay Ödünç Sözleşmesi (Subscription Commitment and Share Lending Agreement) çerçevesinde, davalı şirketin KAP’a yaptığı açıklamaların ,SPK’nın yürürlükteki özel durumlar tebliğinde yer alan esaslara ve genel esaslara uygun olup olmadığı konusunda SPK”’dan görüş alınmasının uygun olacağı,
Davalı şirketin Ankara Bölge İdare Mahkemesinde devam eden Ankara 18 İdare Mahkemesi 2018/1310 Esas dosyasına ilişkin itiraz talebinin henüz sonuçlanmadığı, davalı şirket yönetim kurulu başkanı … hakkında herhangi bir soruşturma açılmadığı, SPK “nın vermiş olduğu idari kararın hukuki dayanak teşkil edip etmeyeceği hususunun takdiri mahkemeye ait olacağı tespit edildiği bildirmiştir.
24/01/2020 tarihli nihai ek raporunda özetle; “…davacının 24.09.2018 tarihli dava dilekçesi ve 09.10.2019 tarihli dilekçesinde sunmuş olduğu hisse senedi hesap ekstrelerinden maddi zararının tespitine yönelik yapılan çalışmada;
… Yatırım hisse senedi ekstresine göre 15.371,90 TL zararının olduğu, Kar/Zarar
Toplam Satış Tutarı- Toplam Alış Tutarı= 74.283,50 TL-89.655,40 TL=15,371,90-TL
Oyak Yatırım hisse senedi ekstresinde ise sadece satış işlemi olduğundan kar/zarar tespit edilemediği, Toplam Satış Adeti 3.600 , Toplam Satış Tutarı 14.531,00 TL tespit edildiği bildirmiştir.
Alınan kök ve ek bilirkişi raporları mahkememizce karar vermeye yeterli bulunmamış ve 10/01/2022 tarihli celsenin 3 numaralı ara kararıyla ” ..bir borsa alanında uzman, bir haksız rekabet alanında uzman ve bir nitelikli hesap uzamanından oluşan bilirkişi heyetine tevdii ile; tarafların iddia ve savunmaları ve uyuşmazlığın esası hakkında rapor düzenlenmesinin istenilmesine, bilirkişilere emek ve mesailerine karşılık 1.000,00’er-TL ücret takdirine, masrafın davacı vekili tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, eksik kalan 3.000,00-TL bilirkişi ücretini mahkeme veznesine yatırması için davacı vekiline iki hafta kesin süre verilmesine, bilirkişi ücreti yatırılmaması halinde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut delil durumuna göre karara çıkarılacağının ihtaratına, ( ihtarat yapıldı) davacı vekiline ihtar edilmiştir. Ancak verilen kesin süre içerisinde ve bir sonraki duruşma tarihi olan 24/04/2022 tarihine kadar bilirkişi ücreti yatırılmamış, davacı vekilince 28/01/2022 tarihli dilekçe ile “…10/01/2022 tarihli duruşma da tekrar bilirkişi bilgisine gidilmesi kararının müvekkilince ödenemeyeceğinden bu kararın kaldırılarak mevcut delil durumuna göre 26/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmesi talep edilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle; dosya içerisinde bulunan 09/09/2019 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporunun uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmadığı, raporların yargıtay denetime açık ve hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, uyuşmazlığın çözümünün uzmanlık gerektiren bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğu, bunun için görevlendirilen bilirkişi ücretinin ise ödemeyeceği 28/01/2022 tarihli dilekçe ile davacı vekilince açıkça beyan edilmesi karşısında davacının alacak talebi konusunda karar verme imkanının bulunmadığı, davacı vekili tarafından verilen kesin süreler içerisinde ve bir dahaki duruşma gününe kadar bilirkişi ücretinin yatırılmadığı ve bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş olduğu değerlendirildiğinden ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın reddine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/04/2022