Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 E. 2022/958 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/637 Esas
KARAR NO : 2022/958

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülen davanın açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 12/12/2017 tarihli sözleşme ile Polatlı Belediyesi hudutlarında kaynakta ayırım geri kazanım projelerinin belediye ve yetkilendirilmiş kuruluş ile belirlenen program doğrultusunda yürütülmesi amacıyla toplama, taşıma, ayırma ve satış işlemleri için anlaşma yapıldığını, davalı yüklenicinin bu işi müvekkiline haber vermeksizin üçüncü bir kişiye devrettiğini, bu nedenle sözleşmenin konusuz kaldığını, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeni ile müspet zararının oluştuğunu, satılan katı atıklarının bedelinden mahrum kaldığı gibi işi yerine getirmek için yaptığı harcamalar nedeni ile zarara uğradığını, aldığı araçların satımında zarara uğradığını, zararın tazmini amacıyla davalıya çekilen ihtarnameye rağmen alacağın ödenmediğini iddia ederek sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan müspet zararının şimdilik 500,00 TL’sinin 24/03/2018 fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Polatlı Belediye Başkanlığı ile kullanılmış ambalaj atıklarının toplanılması ve değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen 31/03/2017 tarihli sözleşme uyarınca davacı ile dava konusu sözleşmenin imzalandığını, davacının sözleşme ile üzerine yüklenen sorumluluklarını yerine getirmediğini, araç ve personel şartını yerine getirmediğini ve belediyenin bilgilendirilmediğini, davacının sözlü olarak bir çok kez ikaz edildiğini, müvekkilinin belediye ile sözleşmesinin 02/04/2018 tarihinde sona erdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin de böylelikle sona erdiğini, davacının ödemesi gereken 20/02/2018 ve 20/03/2018 tarihli senetlerin ödenmediğini, sonraki senetlerin iptal edilerek davacıya iade edildiğini, protokol gereği davacıdan yalnız 30.000,00 TL ödeme aldığını, işin yapılması sırasında müvekkilinin iş yerinin kullanıldığını, davacının geç tahliye ettiğini ve tahliye sırasında iş yerine zarar verdiğini, davacının almış olduğu malzemenin bir kısmının işin yapımı sırasında işin doğası gereği tükendiğini, diğer malzemenin davacı uhdesinde bulunduğunu, davacının sözleşme sona erdikten sonra ruhsatı olmaksızın atık toplamaya devam ettiğini, davacının sunduğu delillerin ispata elverişli olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, protokol, belediye yazı cevabı, emsal sözleşmeler dosya arasına alınmış, taraflara ticari defterlerini sunmak üzere HMK’nun 220. ve devamı maddeleri uyarınca ihtarat yapılarak süre verilmiş, sunulan defterler incelenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Mali müşavir, çevre mühendisi, nitelikli hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen 19/04/2021 tarihli raporda özetle, davacı defterlerinin usulüne uygun açılış kapanış tasdiklerinin yapıldığını ancak boş olduğunu, davalı defterlerinin usulüne uygun olmadığını, uyuşmazlıkla ilgili taraf defterlerinde kayıt bulunmadığını, davacının sözleşme gereği edimlerini yerine getirmediğini, iddia edilen döneme ilişkin gelir kaydının bulunmadığını, bu nedenle gelir kaybı gibi menfi veya müspet zararının bulunmadığını bildirmiştir. Davacı itirazları üzerine bilirkişi heyetinden alınan 25/08/2022 tarihli ek raporda, davacının sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirdiğinin kabulü halinde 43.100,29 TL yoksun kalınan kar tutarında alacak talep edebileceği bildirilmiştir. Kök ve ek rapor oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava, alt taşeronluk sözleşmesinin haksız feshi nedeni ile zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında bir yıl süreli 12/12/2017 tarihli sözleşme ile Polatlı Belediyesi hudutlarında kaynakta ayırım geri kazanım projelerinin belediye ve yetkilendirilmiş kuruluş ile belirlenen program doğrultusunda yürütülmesi amacıyla toplama, taşıma, ayırma ve satış işlemleri için alt yüklenici sözleşmesi yapıldığı, davacının sözleşmenin haksız feshi iddiası ile uğradığı zararın tazmini amacıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davacı yan dava dilekçesinin içeriğinde, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile satılan katı atıklarının bedelinden mahrum kaldığını, işi yerine getirmek için yaptığı harcamalar ve aldığı araçların satımında zarara uğradığını açıklamış, sonuç olarak müspet zarar talebinde bulunduğunu bildirmiştir.
Sözleşmenin devam etmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda müspet zarar, ancak sözleşmede bu yönde açık hüküm varsa talep edilebilecektir. Taraflar arasındaki sözleşmede, fesih/sona erme halinde yüklenicinin müspet zarar talebinde bulunabileceğine dair açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Davacının talep içeriği gözetildiğinde menfi zarar talebinde bulunduğunun değerlendirilmesi halinde ise öncelikle fesih hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmede feshe ilişkin bir düzenleme olmadığı gibi karşı tarafa feshe ilişkin yapılmış bir bildirim de bulunmamaktadır. Davacı her ne kadar üçüncü bir kişiye devredilmesi nedeni ile sözleşmenin 24/03/2018 tarihinde feshedildiğini iddia etmiş ise de, dosya kapsamında bu yönde bir delil bulunmadığı, ancak davalının iş değişikliği nedeni ile asıl işveren belediye ile fesih protokolü yaparak 02/04/2018 tarihi itibari ile asıl sözleşmenin sona erdiği, böylelikle davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin sona erme tarihi 12/12/2018 olduğu halde sözleşmenin 02/04/2018 tarihi itibari ile süre bitiminden önce hükümsüz kaldığı anlaşılmaktadır.
Her taraf kendi iddiasını ispatla yükümlüdür. Fesih, yenilik doğurucu bir irade beyanı niteliğindedir. Haksız fesih olgusunun da davacı tarafından ispatı gerekmektedir. Dosyadaki mevcut evrakın incelenmesinde davalının iş değişikliği yapacağından bahisle üst işveren ile sözleşmesini karşılıklı mutabakat ile sona erdirdiği, davacı ile aralarındaki sözleşmenin bu nedenle sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı da 03/04/2018 tarihli ihtarnamesinde sözleşmenin konusuz kaldığını, bu nedenle zarara uğradığını bildirmiş, davalı cevabi ihtarnamesinde üst işverenle sözleşmesinin sona erdiğini bildirmiştir. Bu hali ile sözleşmenin, taraflardan birinin fesih ihbarıyla sonlandırılmadığından kendiliğinden sona erdiği (Yargıtay 19. HD 2018/1147 esas 2020/ 210 karar, İzmir BAM 17. HD 2020/220 esas 2020/120 karar sayılı ilamları) ve davacının haksız fesih iddiasının sübut bulmadığı değerlendirilmiştir.
Her ne kadar sözleşmenin davacının kusuru olmadan sona ermesi nedeni ile menfi zararını talep edebileceği değerlendirilebilecek ise de (Yargıtay 15. HD 2019/3562 esas 2020/2779 karar sayılı ilamı), bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere davacının menfi zararına ilişkin olarak sunduğu delillerin ispata elverişli olmadığı, adi yazılı belge mahiyetinde olup her zaman düzenlenebileceği, davacı defterlerinin usulüne uygun kabul edilemeyceği ve bu yönde bir kayıt da içermediği, sözleşme gereği alınan malzemenin kullanmakla tükenen cinsten olması, alındığı ve satıldığı iddia edilen araçlara ilişkin resmi kayıt bulunmadığı, davacının oğlu aracılığı ile aynı iş kolunda çalışmaya devam ettiği gözetildiğinde menfi zararını ispata elverişli delil sunamadığı, bilirkişilerce hesaplanan kar kaybının ise müspet zarar niteliğinde olması nedeni ile yukarıda açıklandığı üzere talep edilemeyeceği değerlendirilmekle davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 500,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2022

Katip … Hakim …
¸¸ ¸¸