Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/540 E. 2021/125 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/540
KARAR NO : 2021/125

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Öncelikle huzurdaki dava taraflar arasındaki ikişkinin her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesinden kaynaklı olarak nispi ticari dava teşkil etmesi nedeniyle görevinde ikame edildiğini, davalı şirket ile dava dışı ve müvekkili şirket yetkilisi adına 29.04.2015 tarihinde resmi şekilde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme gereğince davalı şirket … bağımsız bölüm numaralı 2 adet ofis niteliğindeki taşınmazı en geç 31.10.2017 tarihinde teslim edeceği taahhüdünde bulunduğunu, akabinde dava dışı ….’ın taşınmaz vaadi sözleşmesindeki haklarının devri için taraflar arasında işbu taşınmazların devrine ilişkin sözleşme imzalandığını, ancak ne var ki, davalı şirket müvekkilinden haksız ve yasaya aykırı şekilde kdv bedeli tahsil ettiğini, müvekkili ile davalı yan yapmış oldukları sözleşmede davalı yan KDV oranının %1’ni müvekkile yansıtacağı doğrultusunda anlaşmış olmalarına rağmen, davalı yan sözleşme sonrası müvekkili tarafından tapuda devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi talep edildiğinde %18 oranında KDV’nin tamamının müvekkili tarafından ödenmesini aksi halde tapuda devir işlemlerini hiçbir zaman yapmayacaklarını belirttiğini, müvekkili şirket mezkur taşınmazların tüm bedellerini ödemiş ve taşınmaz alımının amacı şirket adına yatırım yapmak olduğu için ve inşaat sektöründe aynı taşınmazın birkaç defa satıldığı duyumlarından kaynaklanan endişe nedeniyle, salt ödemiş olduğu bedelin ve hızlı geri dönüş sağlayacağı vaat edilen yatırım karının tehlikeye düşmemesi için nihayetinde bedelini ödemiş olmasına rağmen sözleşmede davalının yüklendiği KDV oranını (%17) ödememesi halinde tapuda devir işlemlerinin yapılmayacağı baskısı ile müvekkilden haksız ve hukuka aykırı şekilde KDV bedeli tahsil edildiğini, müvekkili müzayaka halinde ödeme yaptığı izahtan vareste olduğunu, müvekkili söz konusu ek KDV bedelini ödediğine ilişkin çekin davalıya teslim tarihi (02.04.2018) ile taşınmazın tapuda devir işlemlerinin yapıldığı tarih de aynı olduğunu, müvekkili davalı yan ile imzalamış olduğu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında fazladan ödeme yapmış olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemkle birlikte, bir an için müvekkile yükletilen KDV bedelinin ödeneceği kabul edilse dahi, müvekkiline kararlaştırılan tarihte fiilen teslim edilmeyen ve halen taşınmazların yapım aşamasında olması nedeniyle vergiyi doğuran olay gerçekleşmemiş olduğundan müvekkilinden usule ve yasaya aykırı şekilde tahsil edilen KDV bedelinin müvekkiline iadesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 100 TL davalı yanca haksız tahsil edilen KDV bedelinin müvekkili şirkete avans faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiş, davacı vekilinin yargılamanın devamı sırasında mahkememize vermiş olduğu 15.02.2021 tarihli ıslah dilekçesinde, müvekkil ile davalı yan yapmış oldukları sözleşmede davalı yan KDV oranının %1’ni müvekkiline yansıtacağı doğrultusunda anlaşmış olmalarına rağmen, davalı yan sözleşme sonrası müvekkil tarafından tapuda devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi talep edildiğinde %18 oranında KDV’nin tamamının müvekkili tarafından ödenmesini aksi halde tapuda devir işlemlerini hiçbir zaman yapmayacaklarını belirttiğini, müvekkili şirket mezkur taşınmazların tüm bedellerini ödemiş ve taşınmaz alımının amacı şirket adına yatırım yapmak olduğu için ve inşaat sektöründe aynı taşınmazın birkaç defa satıldığı duyumlarından kaynaklanan endişe nedeniyle, salt ödemiş olduğu bedelin ve hızlı geri dönüş sağlayacağı vaat edilen yatırım karının tehlikeye düşmemesi için nihayetinde bedelini ödemiş olmasına rağmen sözleşmede davalının yüklendiği KDV oranını (%17) ödememesi halinde tapuda devir işlemlerinin yapılmayacağı baskısı ile müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı şekilde KDV bedeli tahsil ettiğini, müvekkili şirket ve davalı şirketten taşınmaz satın alan birçok şirket basında çıkan KDV oranının düşürüleceğine ilişkin haberleri davalı şirket gibi takip etmiş, ancak davalı yan %18 üzerinden KDV iadesi alabilmek için planlı bir şekilde hareket ederek basiretli bir tacire yakışmayan hal ve hareketlerle müvekkili ve diğer alıcılardan baskı ile fazladan KDV bedeli tahsil ettiğini, bilirkişi raporunda taşınmazların yapı kullanım izinlerinin bulunmadığını, davalı yanca da yapı kullanım izninin olmadığı beyan edildiğini, taraflar arasında imzalanan 2015 yılındaki sözleşmenin 5.3 maddesinde, satış bedeline KDV’nin dahil olduğu belirtilmiş, faturanın yapı kullanım belgesi alınıp alıcıya teslim edilmesinden sonra kesileceği belirtildiğini, davalı yanca taşınmaz teslim edilmeden, alelacele bir şekilde KDV ödemelerini yapmayan hak sahiplerine tapularının devredilmeyeceği şeklindeki üstü kapalı tehditleri ile müvekkili tarafından ödenen 400.000 TL’lik bedelinin yanmaması adına ve özellikle 1 ay sonra KDV oranlarının %8’e düşeceğinin bilinmesine rağmen %18 oranın KDV talep edilmesi haksız ve müzayaka halindeki müvekkilin durumundan faydalandığını, taşınmaz fatura tarihi olan 02.04.2018 tarihinde teslim edilmiş olsa idi, davalı yan haklı olacağını tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davaya konu olan ve müzayaka halinde fazla ödenen %7 lik KDV fark bedeli olan ve ıslah ile artırılan 27.844,67 TL nin iadesine, ve davalı yandan tahsili ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ve beyanlarını kabul etmediklerini, davacı tarafın dava dilekçesi içeriğinde müvekkili firma ve yetkilileri hakkındaki asılsız iddia ve beyanları bakımından tüm yasal yollara başvuru için fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tuttuğumuzu da beyan ettiklerini, müvekkili firma, imzalanan sözleşme ile KDV oranında sözleşme tarihinde uygulamadan kaynaklı durumu üstlenmemiş bilakis idarenin talebi halinde tahsil edileceğini açıkça beyan ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşme uyarınca E blok 259 ve 309 no’lu bağımsız bölümleri satın almak üzere anlaştıklarını, 3.2. maddesinde projenin, inşaatın, tapunun, ruhsatın, arazinin ve diğer hususların incelenerek, öğrenilerek ve kabul edilerek taşınmazın satın alındığı belirlendiğini, taşınmazın ofis niteliğinde olduğu davalı tarafça bilinerek satın alma gerçekleştiğini, sözleşmenin 5. ve 7. maddelerinde açıkça KDV’nin % 1 olarak hesaplandığı, bu oranda uygulanması durumunda sözleşme fiyatına dahil olduğu, şayet meri (UYGULAMA) nedenleriyle KDV oranının değişmesi durumunda aradaki farkın davalı taraftan talep ve tahsil edileceği belirtildiğini, ofis nitelikli taşınmazın KDV oranının davalı tarafça da bilinmesine, tapu, ruhsat ve her türlü hususun incelemesine, bilgi verilmesi sonucunda davalı tarafça kabul edilerek sözleşme imzalandığını, müvekkili firma da uygulamada olan, davalı tarafın lehine olan hususu uygulamış ancak itirazi kaydını da hem beyan etmiş hemde sözleşmeye yazdığını, müvekkili firmaca GİB’na başvuruda bulunduğunu, verilen cevapta bağımsız bölümler için uygulanacak KDV’nin % 18 olacağı belirtildiğini, burada KDV oranının % 1 ya da % 18 olarak uygulanmasını belirleyen müvekkilu firma değil Gelir İdaresi Başkanlığı olduğunu, aynı bölge için verilmiş birçok mukteza da GİB ofis nitelikli taşınmazların teslim anındaki kullanım durumuna göre KDV oranının % 1 olarak uygulanacağını belirlemiş ve uygulandığını, iş bu dava tarihinde güncel mevzuat hükümleri değişmemesine rağmen (Ofis nitelikli taşınmazın KDV oranı % 18 olarak kanunda belirtilmiştir.) İdare, ofis nitelikli taşınmazlardaki KDV oranını % 8 olarak uyguladığını, Davacı tarafta dava dilekçesinde KDV oranının ofis nitelikli taşınmazlarda % 18 olmasını bilmesine rağmen ve Kanun değişikliği olmamasına rağmen idarenin uygulaması nedeniyle ofis nitelikli taşınmazlarda KDV oranının % 8 olarak uygulandığını ve bundan faydalanamadığını belirterek, uygulamanın idarelerce farklı olabildiğini kabul ve ikrar ettiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:Dava, Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesinden kaynaklanan fazladan tahsil edildiği iddia edilen KDV bedelinin iadesi talebine ilişkindir.

Taraf delilleri toplanmış, taraflar arasında yapılan sözleşme örneklerinin, ödeme belgeleri, Doğanbey ve Gölbaşı vergi Dairelerinden taraflara ait Ba-Bs formaları dosyaya kazındırılmış, bilirkişi incelemesi yaptırılıp raporlar alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı; davacı vekilinin dava dilekçesi beyanları, davalı vekilinin cevap ve beyanları, dosya ibraz edilen satış vaadi sözleşmeleri, fatura ve hüküm vermeye ve denetime yeterli görülen bilirkişi raporu karşısında; davacı tarafından, davalıdan satın aldığı 259 ve 309 numaralı işyeri mahiyetindeki bağımsız bölümlerin 02/04/2018 tarihinde davacı adına tapuda tescil edildiği, aynı tarihte ve A/58729 seri ve sıra numaralı (199.779,30+200.001,30=) 397.780,90-TL tutarında faturanın düzenlendiği, faturada %18 oranında (397.780,90 X%18=)71.600,56-TL KDV hesaplandığı, tapu senedi ve fatura tarihi olan 02/04/2018 tarihi itibariyle işyeri teslimlerinde uygulanacak KDV oranının %18 olduğu ve 02/04/2018 tarihi A/58729 seri ve sıra numaralı iki adet ofis satışı ile ilgili faturada fazladan KDV hesaplamasının söz konusu olmadığı dosya kapsamı ve denetime ve hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporundan anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
DAVANIN REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harç ile tamamlanan 1.222,00 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.198,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince 4.176.70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22.02.2021

Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]