Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/313 E. 2023/119 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/313 Esas
KARAR NO : 2023/119

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2018
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülen davanın açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkiline keşide edilen … Bankası Ankara/Yıldız Şubesi’ne ait 30/06/2017 düzenleme tarihli, 67.500,00 TL bedelli … seri nolu çekin kendilerince dava dışı … Kaynak Suları Yatırım AŞ’ye ciro edildiğini, çekin ciranta elinde kaybolması üzerine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/402 esas 2017/1130 karar sayılı ilamı ile zayi olduğunun tespitine karar verildiğini, müvekkili tarafından çek bedelinin dava dışı cirantaya ödenerek bu hususta ibraname alındığını, ancak çek bedelinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine Ankara 10. İcra Dairesi’nin 2018/1960 esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarındaki cari hesap ilişkisi kapsamında herhangi bir borçlarının bulunmadığını, ihtarı dava dışı ciranta gönderdiği halde takibi davacının başlattığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine % 20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Ankara 10. İcra Dairesi’nin 2018/1960 esas, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/402 esas 2017/1130 karar sayılı dosyaları dosya arasına alınmış, taraflara ticari defterlerini sunmak üzere HMK’nun 220. ve devamı maddeleri uyarınca ihtarat yapılarak süre verilmiş, sunulan defterler incelenmek üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Talimat Mahkemesi aracılığı uli davacı defterleri üzerinde inceleme yapan mali müşavir bilirkişi 28/06/2019 tarihli raporunda özetle, davacının 2016 defterlerini inceleyebildiğini, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığını, defter kayıtlarına göre 1.217.710,47 TL alacaklı olduğu, tahsilatlara ilişkin evrak bulunmadığını bildirmiştir. Talimat Mahkemesi aracılığı ile mali müşavir bilirkişiden alınan 01/03/2022 tarihli raporunda, dava konusu çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının 2017 tarihli defterlerinin usulüne uygun düzenlenmediği, davalının ödemelerinin içinde dava konusu çekin bulunduğunu ispatlaması halinde davacının talebinin yerinde olduğunu, aksi takdirde çekin ibraz edilmediği gözetildiğinde çek tahsil edilmediğinden davacının alacaklı olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce davalı defterleri üzerinde inceleme yapan mali müşavir bilirkişi 17/12/2019 tarihli raporunda, davalının 2016-2017-2018 defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, davalı defterlerine göre cari hesap bakiyesi gereği davalının 96.687,53 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir. Davacının 2017-2018 defterlerinin yerini bildirdiği, ancak mali müşavir bilirkişinin 14/11/2020 ve 08/12/2021 tarihli ek raporunda defterlere ulaşamadığını bildirdiği görülmüştür. Davacının 2017 yılı defterleri incelendikten sonra bilirkişiden alınan 17/08/2022 tarihli ek raporda, 2016-2017 yıllarında taraf faturalarının birbirini doğruladığı, uyuşmazlığın ödemelerden kaynaklandığını, her iki taraf defterinden dava konusu çeke rastlanmadığını, davacının kendi antetli tahsilat makbuzu ile yapılan 429.131,92 TL’lik ödemenin kabul edilmesi halinde davacının alacağı bulunmadığını bildirmiştir. Tüm raporların hukuki nitelendirmeleri dışındaki hesaplamaları oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafça davacıya keşide edilen çekin dava dışı şirkete ciro edildiği, cirantanın çeki ibraz etmeden kaybettiği ve zayi nedeni ile iptaline karar verildiği, davacının dava dışı cirantadan çek bedelini ödediğine ilişkin ibraname aldığı, davacının çek bedelinin tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki davalı itirazının iptali istemi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı 11/06/2018 tarihli dilekçesi ile çekin illetten mücerret olduğunu bildirmiş ise de, çekin taraf defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği ve çek ödeme aracı olduğundan çeklerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine mevcut olduğu gözetildiğinde davalının söz konusu çeki mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verdiğinin kabulü gerekmiştir. Yasal karinenin aksini yani çekin borç ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini davacının ispat etmesi gerekmekte olup bu yönde ispata elverişli delil sunulmadığı gözetilmekle taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında verildiği değerlendirilmiştir.
Her ne kadar çekin bankaya ibraz edilmemesi nedeni ile ödenmediğinin kabulü gerekirse de çekin dava dışı ciranta tarafından zayi edildiğinin mahkeme kararı ile sabit olması ve dava/karar tarihi gözetildiğinde ibrazı mümkün olmadığından ödeme hususunun ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir.
Çekin zayi olduğuna ilişkin karar ile davacı tarafça sunulan ibraname dikkate alındığında, ödemenin davalı tarafça ispatı gerekmektedir.
Taraflara HMK’nun 222. maddesi uyarınca ihtaratlı süre verilmiş, sunulan taraf defterleri incelenmiştir. Davacının 2016 yılı, davalının 2016 ve 2017 yılına ait ticari defterleri usulüne uygun tutulduğundan sahibi lehine delil teşkil etmektedir. Davacının 2017 yılı defterleri ise usulüne uygun tutulmamıştır. Taraf defterleri faturalar yönünden birbirini doğrulamakta, ödemeler yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır. Davalı kayıtlarına göre davalının takip tarihi itibari ile 96.687,39 TL fazla ödemesi bulunmaktadır. Ödemelerin bir kısmı banka aracılığı ile yapılmakla ve davalı defterlerinin usulüne uygun tutulup sahibi lehine delil teşkil ettiği, aksine davacı delili de bulunmadığı gözetilerek aşağıda belirtilecek tahsilat makbuzu dışındaki ödemelerin sübut bulduğu değerlendirilmiştir.
Davalı kayıtlarında bulunup davacı kayıtlarında bulunmayan ve davalı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi tarafından dava konusu çek ödemesinin dahil olduğu belirtilen 429.131,92 TL bedelli 40 numaralı 22/05/2017 tarihli tahsilat makbuzunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmiştir. Belgenin fotokopi olması ve davacı tarafından kabul edilmemesi nedeni ile davalı vekiline aslı veya onaylı örneğini sunmak için ihtaratlı kesin süre verilerek akabinde davacı yan belgeye ilişkin olarak isticvap edilmek istenmiş ise de davalının süresi içinde evrakın aslı ya da onaylı örneğini sunamadığı ve bulunduğunu bildirdiği yerde de bulunmadığı anlaşılmış olmakla belgeye itibar etmek mümkün olmamış, davacının ödenmeyen cari hesap alacağı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle davalının davaya konu çek bedelini ödediğine ilişkin savunmasını ispata elverişli delillerle ispat edemediği kanaatine varılarak asıl alacağa ilişkin itirazının reddi gerektiği, yukarıda açıklandığı üzere çekin cari hesap alacağına istinaden verildiği, ibraz edilmediği ve taraflar arasındaki ödemelerin kesin vadeye bağlandığına veya davalının daha önce temerrüte düşürüldüğüne ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmadığı gözetilerek işlemiş faize ilişkin itirazın yerinde olduğu değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne, alacak cari hesap ilişkisine dayanıp taraf kayıtlarının birbirini tutmadığı ve alacak miktarının bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenebilmesi nedeni ile alacağın likit olmadığı değerlendirilmiş olup icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine ve yine reddedilen kısma ilişkin davalının kötüniyeti sübut bulmadığından davacı aleyhine kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
Ankara 10. İcra Dairesi’nin 2018/1960 esas sayılı icra takibine davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 67.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine,
Davalı aleyhine icra inkar, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin taleplerin reddine,
Alınması gereken 4.610,92 TL harçtan peşin alınan 1.414,27 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.196,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 10.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 5.350,26 TL’nin kabul red oranına göre hesaplanan 4.360,64 TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.414,27 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 1.005,50 TL’nin kabul red oranına göre hesaplanan 185,95 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde icra dosyasının iadesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2023

Katip … Hakim …
¸¸ ¸¸