Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/271 E. 2022/732 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/271 Esas – 2022/732
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/271 Esas
KARAR NO : 2022/732

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/12/2018 tarihinde davalı sigortanın ZMMS sigortalısı araç ile davacının imam nikahlı eşi …’ın yaralanması nedeni ile anne karnındaki bebeğin vefat ettiğini ve müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, davalı yanın olayda tam kusurlu olduğunu iddia ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ceninin ancak sağ doğumla kişilik haklarını kazanacağını, davayı kobul anlamına gelmemek kaydı ile sigorta şirketi olarak sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur raporu alınması gerektiğini, gelir durumunun asgari ücret olarak ele alınması gerektiğini, avans faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma talebine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen sigorta poliçesi ve hasar dosyası dosya arasına alınmıştır.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin kolluk tutanağı, davacılara kaza nedeni ile ödeme yapılmasına ilişkin SGK yazı cevabı, hastane evrakı dosyamız arasına alınmıştır.
Kolluk araştırmasında anne …’ın davacının imam nikahlı eşi olduğu ve bu eşinden olma 10 yaşında bir erkek çocuğu bulunduğu tespit edilmiştir.
Kusur oranının tespiti için rapor tanzimi talep edilmiş, Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 12/03/2019 tarihli raporunda, tarafların kusurları ile kusur oranları değerlendirilmiş, davalı sürücüsünün %25 kusurlu olduğuna ilişkin kanaat bildirildiği, raporun oluşa uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek mahkememizce itibar edilmiş, sigortalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olduğu değerlendirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 25/04/2022 tarihli raporunda, anne …’ın 10/12/2008 tarihinde trafik kazasına bağlı yralanma ifadesiyle götürüldüğü hastanede yapılan muayenesinde bilincinin uykuya meyilli olduğu, çekilen beyin BT’de beyin ödemi ve beyin doku hasarı bulguları tespit edildiği, çekilen USG’de bebeğin kalp atımlarının alınamadığı, ölü olarak doğum yaptırıldığı, bebeğin otopsisinde tespit edilen makroskopik bulgular, iç organların histopatolojik tetkikinden elde edilen bulgular, vücut ölçüleri ve ölümün meydana geliş şekli dikkate alındığında rahim içi 34-35 haftalık gelişim gösteren bebeğin annenin maruz kaldığı genel beden travmasına bağlı ölü olarak doğmuş olduğu, anne …’ın 10/12/2008 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanması ile rahim içi 34-35 haftalık gelişim gösteren bebeğin ölü olarak doğumu arasında illiyet bağı bulunduğunun kabulü gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir. Rapor oluşa uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek mahkememizce itibar edilmiştir.
TMK’nun 8/1. maddesinde her insanın hak ehliyeti olduğu, 28. maddesinde de kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı kuralına yer verilmiştir. Kişiliğin hangi anda kazanılacağı, kişinin hak ve yükümlülüklere sahip olması ve hukuk düzenince korunması yönünden önem taşır. Çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde edeceği belirtilerek, cenine de koşullu olarak hak ehliyeti tanınmasına ilişkin Medeni Yasa’nın 28/2. maddesindeki yasal düzenlemenin amacı, miras hukuku ve özel hukuk bakımından açılacak davalar yönünden önem taşımaktadır. Miras hukuku yönünden sağ olarak doğmayan cenin mirasçı ve miras bırakan olamaz.
Destekten yoksun kalma tazminatının yasal dayanağı ise Borçlar Yasası’nın 45/2 maddesi gereğince ölenin yardımından yoksun kalanların zararının karşılanması gerekir. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir.
Toplanan delillere göre, 10/12/2018 tarihinde meydana gelen kazada davacının aracında yolcu olarak bulunan imam nikahlı eşi anne …’ın 34-35 haftalık hamile olduğu, kaza neticesinde yaralandığı ve hastanede bebeğin ölü doğduğu, Mahkememizce bebeğin anne karnından sağ olarak alınıp sonrasında ölüp ölmediği hususunun da araştırıldığı (Ankara BAM 3. HD 2017/842 esas 2018/1299 karar), alınan son ATK raporunda bebeğin ölü doğduğunun belirlendiği, bu hali ile ölü doğan ceninin kişilik hakkının bulunduğundan, mirasçı olacağından ve davacının muhtemel desteği olmasından söz edilemeyeceğinden davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 5.000,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2022