Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/107 E. 2022/337 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/107 Esas
KARAR NO : 2022/337

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 06/02/2018
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketin ortağı ve yetkilisi iken 11/08/2017 tarihinde tüm hissesini diğer ortak …’e devrettiğini, ancak hisse devrinden önce şirketi gerçeğe aykırı olarak borçlandırıldığını, 150.000,00 TL bedelli senet nedeni ile Ankara …İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takibine maruz bıraktığını, bu işlemlerini hileli bir şekilde gizlediğini, davalının şahsi firmasının borçlarını müvekkiline yüklediğini, müvekkilinin dava dışı … firmasına borcu bulunmadığı halde kendisinin 100.772,00 TL borcu için 3 adet çek düzenlediğini, ödemesini de icra dosyasına takip alacaklısı …’ndan nakit aldığı ve karşılığında bono düzenlediği 100.000,00 TL ile 800,00 TL nakit olarak ödediğini, yine … lehine düzenlenen 50.000,00 TL bedelli bononun defter kayıtlarına işlenmediğini iddia ederek davalının usulsüz işlemleri nedeni ile şimdilik 15.000,00 TL’nin davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketteki hissesini 23/06/2017 tarihinde devrettiğini, bu tarihte müvekkilinin davacı şirketten 170.000,00 TL alacağının bulunduğunu, 150.000,00 TL’lik borçlanmanın şirket adına yapıldığını ve kayıtlarda mevcut olduğunu, müvekkilinin şahsi kredi kartının davacı şirketin şantiyesinde şirket ihtiyaçları için kullanıldığını, kart borçlarının ödenmesi için müvekkilinin zaman zaman borç almak zorunda kaldığını, davacının iddia ettiği icra takibe ilişkin ödeme emrinin devir tarihinden çok önce tebliğ edildiğini, davacının bilmemesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin tek ortağı …’in devirden önce münferiden temsil yetkisinin ve kendi şahsi şirketi adına verdiği vekaletname ile temsil yetkisinin bulunduğunu, bu yetkisini kötüye kullanarak müvekkiline ait şirketi zararlandırıcı işlemler yaptığını, müvekkili tarafından bu durumun tespiti üzerine …’in azledildiğini, müvekkilinin şirketine ait işçi ve araçların davacı şirket işlerinde kullanıldığını, hakedişlerinin davacı şirket hesaplarına aktarıldığını, davacı şirketten belgesiz dava dışı kişilere ödemeler yaptığını, müvekkil şirketin … şirketine borcunun devredildiği iddiasının yerinde olmadığını, sevk irsaliyeyerinden bu durumun anlaşıldığı, diğer çek ve bonoların şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, tüm bu işlemlerin davacı şirket tarafından bilinmediği iddiasının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, tarafların ve dava dışı … şirketine ait BA-BS formları, Ankara …İcra Dairesi’nin … esas, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/38299 soruşturma, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/237 esas, İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/156 esas (İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/319 esası almış) sayılı dosyaları celbedilmiş, ticaret sicil kayıtları, banka cevabi yazıları dosya arasına alınmıştır.
Mali müşavir, inşaat bilirkişisi ve nitelikli hesaplama bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 03/07/2019 tarihli raporda, davalı ile …’in şirketin kuruluşundan 11/08/2017 hisse devri tarihine kadar birlikte ortak oldukları ve şirketi temsile münferiden yetkili olduklarını, şirket defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, bağımsız mali müşavir tarafından tutulduğu için davalının müdahalesinin mümkün olmadığını, iddia edilen borçlanma hesaplarının devir öncesinden devam eden hesaplar olduğunu, … şirketi ile bakiye borcun 20/03/2017 tarihinde ödenerek kapatıldığını, ortaklar hesabına göre davalının hisse devri itibari ile 168.440,27 alacağının bulunduğunu bildirmişlerdir. Taraf itirazları üzerine alınan 08/10/2019 tarihli ek raporda, davalının şahsi şirketinin … inşaattan aldığı asfalt emisyon faturaları nedeni ile davacı şirketi borçlandırdığı iddiasının dava dışı şirketin vergi kayıtları dikkate alındığında yerinde olmadığı, kök rapordaki beyanlarını tekrar ettiklerini bildirmişlerdir.
Taraf itirazları üzerine mali müşavir, inşaat bilirkişisi ve hesap uzmanı bilirkişiden oluşan yeni bir heyetten alınan 11/11/2020 tarihli raporda, dava dilekçesinde bildirilen 150.000,00 TL borcun davacı şirket kayıtlarında devir tarihinden önce kayıtlı olduğu, davalının şirketi adına olan 31/10/2016 tarihli … tarafından kesilen faturanın davacı şirket kayıtlarına işlendiğini ve ödemesinin yapıldığını, davalının … şirketine verdiği üç adet çekin davacı kayıtlarında bulunduğunu ve bedelinin ödendiğini, bir kısım iddiaların eksik evrak nedeni ile değerlendirilemediğini bildirmişlerdir. Davalıya ait şirket defterleri celp edilerek düzenlenen 14/03/2022 tarihli ek raporda, davalı defterlerine göre Akçaabat’taki işte kullanılması gereken asfalt emülsiyon malzemesinin 717,68 kg olduğunu, ancak dava dışı … şirketinden 667,36 kg malzeme alındığını, eksik malzeme bedelinin 40.520,68 TL olduğunu, başka bir tedarikçiden alımına rastlanmadığını, bu konuda takdirin mahkemede olduğunu, kök rapordaki beyanlarını aynen tekrar ettiklerini bildirmişlerdir. Her iki heyetten alınan raporlar aynı doğrultuda olduğundan hükme esas alınmıştır.

DEĞERLENDİRME:
Dava, şirket eski ortağının şirketi zararlandırıcı eylemleri nedeni ile alacak istemine ilişkindir.
Davacı şirketin, ortaklar davalı ve … tarafından 26/02/2016 tarihinde kurulduğu, davalının müdürler kurulu başkanı, …’in şirket müdürü olarak seçildiği, 11/08/2017 tarihinde davalının hisselerini …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, bu tarihe kadar her iki ortağın münferiden imza ve temsil yetkisinin bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı şirket, davalının haksız eylemleri nedeni ile şirketin zarara uğradığını iddia etmiştir.
Toplanan tüm deliller ve bilirkişi raporları dikkate alındığında, öncelikle davacı, davalının Ankara …İcra dairesi’nin … esas sayılı icra takibini devir esnasında gizlediğini iddia etmiştir. Takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının …, borçlusunun davacı şirket olduğu, dayanağının 02/01/2017 tanzim 18/01/2017 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli bono, 05/01/2017 tanzim 22/01/2017 vade tarihli 50.000,00 TL bedeli bono olduğu, takip tarihinin 24/02/2017, davacıya TK’nun 21 maddesi uyarınca tebliğ tarihinin 26/02/2017 olduğu anlaşılmıştır. Devir tarihi ile takip konusu bonoların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının halihazırdaki tek ortağının tebliğ tarihi itibari ile şirket müdürü sıfatı ile münferiden temsil yetkisinin bulunması hususları hep birlikte gözetildiğinde davacının bu takibin gizlenerek şirketin zarara uğratıldığı iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki hisse devrinin muhatabı olan …’in taraf sıfatı bulunmadığından, kendisinden bu işlemin gizlendiğine ilişkin iddianın dinlenebilirliği yoktur.
Davacı yine, bu takibe konu bonoların davalının şahsi şirketinin borcu nedeni ile verildiğini iddia etmiştir. Davalının şirketinin … firmasına borcu nedeni ile davacı hesabından düzenlenen üç adet çekin ödemesinin …’ndan alınan para ile yapıldığını, … lehine takibe konu iki adet bononun düzenlendiğini iddia etmiştir. Bu hususa ilişkin davalının şahsi şirketi olan … inşaatın dava dışı … şirketine olan borcu bulunduğu iddiasına ilişkin öncelikle değerlendirme yapılması gerekmektedir. … şirketi tarafından dava konusu edilen faturalara ilişkin olarak faturalarda borçlu olarak … şirketinin belirlendiği, bu kısmın üzerinin çizilerek davacı şirketinin adının yazıldığı görülmektedir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/38299 (Birleşen 2018/148803 ve 2018/91704) soruşturma sayılı dosyasında taraflar karşılıklı olarak nitelikli dolandırıcılık, sahte fatura düzenlenmesi, hileli envanter çıkarılması, güveni kötüye kullanma suçları nedeni ile karşılıklı olarak şikayetçi olmuş, davaya konu edilen faturalarla ilgili bilirkişi incelemesi neticesinde faturaların davalı tarafından değiştirilmediği, satıcı şirket tarafından değiştirildiği belirlenmiştir. Kaldı ki dosyamızda rapor düzenleyen bilirkişilerin tespit ettiği üzere, sevk irsaliyeleri ve ödeme makbuzunda davacı taraf olarak gösterildiği gibi BA-BS formlarının da bu şekilde düzenlendiği, davacı defterlerinde de kaydın bu yönde olduğu, usulüne uygun defterlerdeki lehe/aleyhe kayıtların ayrılamayacağı gözetildiğinde faturaya konu malın davacı yana teslim edildiği değerlendirilmiştir. Her ne kadar bilirkişiler işe karşılık alınan malzemenin eksik olduğunu tespit etmiş iseler de, malzemenin eksik alınmasının sevk irsaliyeleri ve diğer delillerle birlikte gözetildiğinde davacının zararının doğduğunu ispata elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle söz konusu faturaların ve dolayısıyla karşılık olarak verilen üç adet çekin davacı şirketin borcuna ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.
Bu hali ile söz konusu çeklerin ödemesinin yapılması için …’na verilen bonoların da davacı borcuna karşılık olarak verilmesi nedeni ile davacının bu borçlandırıcı işlemlerin hileli olduğu yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir. Bu bonolardan 100.000,00 TL bedelli bono defter kayıtlarına “emaneten ödünç verilen” olarak kayıtlı ise de 50.000,00 TL bedelli olanın defter kayıtlarında bulunmadığı iddia edilebilecekse de davacının da kabulünde olduğu gibi bu bono da … firmasına verilen 3 adet çekin karşılığında alınmıştır.
Taraflar arasında karşılıklı olarak usulsüz işlemlere ilişkin açılan davaların sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına ve HMK’nun 150 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilerek sonuçlandığı anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle, davacının davalının usulsüz ve hileli işlemleri ile şirketin zarara uğratıldığına ilişkin iddiasının sübut bulmadığın kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 175,47 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde icra dosyasının iadesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/04/2022

Katip … Hakim …
¸[e-imza] ¸[e-imza]