Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/692 E. 2023/211 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/692 Esas – 2023/211
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/692
KARAR NO : 2023/211

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
MÜTEVEFFA : …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : …
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : …
Av. …
DAVALI : 3- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : 4- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
K.YAZIM TARİHİ : 24/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.06.2016 tarihinde …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yaya …’a çarptığını, kaza sonrasında çarpmanın etkisiyle …’ın olay yerinde vefat ettiğini, söz konusu kazaya ilişkin kovuşturmanın devam ettiğini ve… Mah. 2016/1470 esası ile derdest olduğunu, kazaya ilişkin keşide edilen kaza tespit tutanağının sürücü …’un beyanları doğrultusunda hazırlandığını ve iş bu kaza tutanağında belirlenen kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, …’ın ölümünün aileyi derinden etkilediğini ve eşi …’ın yaşanan olayın acısına dayanamayıp 17.07.2017 tarihinde vefat ettiğini, eşlerin geriye tek mirasçıları olan davacı yanın kaldığını, …’ın vefatından önce iş bu davanın açılması için taraflarına vekalet verdiğini, ancak sigorta şirketlerine öncelikle başvurulması ve ceza davasının devam etmesi nedeniyle dava açma hazırlıkları devam ederken vefat ettiğini, vefat eden …’ın … Başkanlığı’ndan emekli olduğu gibi aynı zamanda ailesine destek olmak için özel bir firmada çalışmaya devam ettiğini, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin davalı … Sigorta A. Ş. ve Kasko poliçesinin ise… Genel Sigorta A. Ş. tarafından keşide edildiğini, … Sig. Araç Hiz. Ltd. Şti. aracılığıyla keşide edilen poliçeler kapsamında hak sahiplerinin muhtelif hak ve alacaklarının tahsili için davalı sigorta şirketlerine başvuru yapıldığını ancak yapılan başvurulardan netice alınamadığını, yaşanan ölümler nedeniyle müvekkilinin anne ve babasını yitirdiği gibi desteklerini de yitirdiğini, …’ın emekli olduğu gibi çalışmaya da devam ettiğini ve bu gelirinin devam etmesi halinde yaşamı boyunca müvekkiline destek olacağının sabit bir durum olduğunu, mevcut kaza sebebiyle müvekkilinin annesini yitirmesi nedeniyle muhtemel tüm desteklerden de yoksun kalmasına sebep olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak üzere; Davacı asıl için 1.000,00 TL ve miras bırakan … adına (mirasçı sıfatıyla davacıya bırakılmak üzere) 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 2.000,00 TL defin ve cenaze masrafları olmak üzere şimdilik 4.000,00 TL maddi tazminatın, Davacı asıl için 100.000,00 TL ve miras bırakan … için (mirasçı sıfatıyla davacıya bırakılmak üzere) 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen olmak üzere ve de davalı sigorta firmaları yönünden poliçe miktarıyla sınırlı olmak kaydıyla kaza tarihi olan 18.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin tam kusursuz olduğunu, kazaya ilişkin hazırlanan kaza tespit tutanağı, müvekkilinin olay esnasındaki beyanları, tutanakta çizilen kroki, olay yeri görüntüleri ve video kayıtlarının titizlikle incelendiğinde müteveffanın tam kusurlu olduğunu, müvekkiline ise kusur atfedilemeyeceğinin anlaşılacağını, kaza mahalline çok yakın ışıklar, alt geçit ve üst geçit bulunduğunu, bunlar kullanılsaydı kazanın engellenebileceğini, olay mahallinde keşif yapılmasını talep ettiklerini, … … Mahkemesi’nin 2016/1470 E. sayılı dosyasının derdest olduğunu ve işbu dosyanın kesinleşene kadar bu dosyanın bekletici mesele yapılarak dosyanın kesinleşmesinin beklenmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.06.2016 tarihinde kazaya karışan … plakalı aracın 26.07.2015-26.07.2016 vadeli ve … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçede verilen şahıs başı sakatlık ve ölüm teminatı azami tutarının 290.000,00 TL olduğunu,Poliçede teminat limitinin gösterilmesi bu rakamın mutlak surette ödeneceği anlamına gelmediğini, manevi tazminat taleplerinin Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereği teminat haricinde olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti için … Başkanlığı’ndan rapor alınmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin temin ettiği trafik poliçesi çerçevesinde sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının geride kalan hak sahiplerinin yoksun kaldıkları gerçek destek miktarı ile sınırlı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının bir zenginleşme aracı olmadığı, desteğin yitirilmesi ile yitirilen kaybın tazmininin amaçlandığını, aksi takdirde sebepsiz zenginleşme söz konusu olacağından bu durumun hukuka aykırılık teşkil edeceğini, davacılara sosyal kurumdan tazminat veya aylık bağlanması halinde bu ödemelerin destekten yoksunluk hesabından düşülmesi gerektiğini, cenaze ve defin giderinin kusur oranıyla orantılı ve fahiş olmaması gerektiğini, haksız fiilde taraf olmayan müvekkili şirket yönünden olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı… Sigorta A.Ş. Ye 13/11/2017 tarihinde dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ olduğu anlaşılmıştır.
Davalı… Sigorta A.Ş. Vekilinin yasal süresinden sonra 14/02/2018 ve 23/07/2019 tarihli cevap dilekçelerinde özetle; Davacı vekilinin dava tarihinden evvel davaya konu, maddi tazminat talepleri bakımından müvekkili sigorta şirketine herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, bu yönüyle dava şartı gerçekleşmediğini, 6704 sayılı torba kanunu ile dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapmak zorunlu hale getirildiğini, bu nedenle davanın müvekkili sigorta şirketi yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, beyanlarının dikkate alınarak öncelikle haklarında açılmış olan işbu davanın, müvekkili sigorta şirketi yönünden esas hakkında inceleme yapılmaksızın, usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ancak; hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla, aksi halde aşağıdaki beyanları dikkate alınarak hüküm tesis edilmesini talep ettiklerini, manevi tazminat talepleri 15.000,00 tl ile sınırlı olmak üzere poliçe teminatı kapsamında olduğunu, ancak; manevi tazminatın, hukukumuzun yerleşik içtihatları gereği zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağının aşikar olduğunu, dolayısıyla davacı vekili her ne kadar teminat limitinin tamamını talep etmiş ise de sayın mahkemece olayın gereklerine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını, davacı vekilinin destekten yoksun kalma maddi tazminat talepleri bakımından kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile bir an için davalı müvekkili sigorta şirketinin dava konusu maddi tazminat talebi ile sorumlu olduğu düşünülse dahi; davalı müvekkili sigorta şirketinin işbu sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, bu sebeple mahkemece sebepsiz zenginleşmeye mahal vermeyecek şekilde öncelikle kusur oralarının belirlenmesi ve bilahare de maddi tazminat miktarının tespiti gerektiğini, tazminat heşabı yapılırken ölüm halinde çocukların destek süresi, bekâr olmaları, yüksek öğrenimde olmamaları koşuluyla kız çocuk için 22 yaşına kadar, erkek çocuklar için ise 20 yaşına kadar esas alındığını, eğitim görmeleri halinde ise bu sürenin azami 25 yaşa kadar uzatıldığını, sigortalı araç hususi(özel) araç olduğunu, olayın da haksız fiilden ibaret olduğunu, dava haksız fill esasına dayanmakta ve davacı ile müvekkili sigorta şirketi arasında herhangi bir ticari ilişki de bulunmadığını, bu gibi hallerde 3. Kişilerin uğrayacakları maddi zararlar için ticari yahut avans faizine değil yasal faize hükmedilmesi gerektiğinin yüksek …’ın yerleşik içtihatlarında bulunduğunu, anılan nedenlerle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili sigorta şirketi aleyhine hüküm kurulması durumunda müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceği kanaatinde olduklarını, arz ve izah edilen nedenlerle; öncelikle dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan davanın müvekkili sigorta şirketi yönünden usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine yahut diğer cevapları da dikkate alınarak hüküm tesis edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiklerini, … plakalı aracın, … sigorta şirketine KTK zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olup, davacıların maddi tazminat taleplerinin öncelikle ktk zorunlu mali sorumluluk poliçesi teminatından karşılanması gerekmektedir … plaka sayılı aracın, müvekkil şirkete 09.07.2015-09.07.2016 tarihleri arasında geçerli Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Poliçe özel şartlarında İhtiyari Mali Mesuliyet teminatına manevi tazminat talepleri dahil edilmiş olup, manevi tazminat teminatı poliçede belirtilen … teminatı ile sınırlı olduğunu, davalı müvekkili sigorta şirketinin maddi tazminat talepleri bakımından sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, kusur oranlarının belirlenmesi ve bilahare de maddi tazminat miktarının tespitinin gerektiğini, davacının manevi tazminat talebi fahiş olduğunu, müteveffaların emniyet kemeri takmamasından kaynaklanan müterafik kusur oranında hükmedilecek tazminattan indirim yapılmasını kaza tespit tutanağında davacı yayaya asli kusur atfedildiğini, davacı tarafın kaza tarihinden işleyecek avans faiz türüne ilişkin talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebidir.
Tarafların göstermiş oldukları delilleri toplanılmış; nüfus kayıt örnekleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin tutanaklar, … yazı cevabı, davalıya ait aracın mülkiyet durumuna ilişkin yazı cevabı, Trafik Tespit Tutanağı örneği, Sigorta Poliçe örneği, Adli Tıp Kurumundan kusur raporları, bilirkişiden hesap raporları aldırılıp dosyamız arasına alınmıştır.
… … Mahkemesi’nin 2016/1470 Esas sayılı dosyasında alınan … …. Dairesi Başkanlığı’nın 26/12/2017 tarihli raporunda; Tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, iddianame, kaza anını gösterir kamera görüntüsünden, bahse konu kaza mahallinde yayanın yol içerisinde, araçların seyir halinde olduğu sırada, yürüyerek belirli kısmını katettiği yolun, kalan kısmını koşar vaziyette geçmeye çalıştığı esnada, sol tarafından mevcut hızıyla gelen aracın sadmesine maruz kalıp savrulması ve aracın bir süre daha hareket edip kamera görüntüsünden kaybolarak kazanın gerçekleştiği görülmüş olduğunu, mevcut bulgulara göre ; sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola verip bahse konu kaza mahalli kavşak noktasına geldiği esnada hızını yeterince azaltıp, seyir istikametine göre yolun sağından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya çarpmadan önce etkili tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek tedbirsizce ve seyir hızıyla girmiş olduğu kavşak bölümünde yolun sağından kaplamaya girip belirli mesafe kateden yayaya aracının sağ ön kısımlarıyla çarpması sonucu meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine riayet etmediği için tali kusurlu, müteveffa yaya … meskun mahalde gündüz vakti kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçmeden önce gerekli dikkat ve özeni yola verip kaplama üzerinde seyreden araçların yakınlık ve hız durumlarını göz önünde bulundurarak öncelikli geçiş hakkını bu araçlara verdikten sonra geçiş eylemini uygun bir anda kontrollü bir şekilde uygun bir noktadan tamamlaması gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek kontrolsüzce girmiş olduğu yol bölümünde koşar vaziyette tamamlaya çalıştığı yolda seyir istikametine göre solundan gelen aracın sadmesine maruz kaldığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine riayet etmediği için asli kusurlu olduğu bildirilmiştir.
… … Adli Tıp Grup Başkanlığı … Dairesi Başkanlığı’nın 26/03/2020 tarihli raporunda; Olay mahalli 50 km/h azami hız limiti bulunan asfalt kaplama bölünmüş yol, köprülü kavşak mahalli, düşeyde eğimsiz, yatayda düz, yol yüzeyi kuru, hava durumu açık, vakit gündüz, meskun mahal olduğunu, olay sonrası trafik kazası tespit tutanağı ile bu tutanak içeriğinde kaza yeri krokisi düzenlendiğini, kaza yeri krokisinde yayanın ve aracın istikametleri belirtildiğini, çarpma noktasının yeri işaretlenmediğini, fren izi tespiti yapılmadığını, yayanın geçiş yapmaya başladığı yerden 23,7 m ileride kan izi tespiti ile kan izinden 39 m ileride otomobilin son duruş yeri tespiti yapıldığını, Trafik kazası tespit tutanağında sürücü …’un KTK 52/1b maddesini (tali kusur) ihlal ettiğini, yaya …’ın ise KTK 68 maddesini (asli kusur) ihlal ettiği görüş ve kanaatinin belirtildiğini, … Dairesi tarafından… Mahkemesine sunulmuş 26.12.2017 tarihli raporda sürücü …’un tali kusurlu olduğunu, yaya …’ın asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatinin belirtildiğini, … … Mahkemesi’nin aynı olaya konu 04.05.2018 tarihli Gerekçeli Kararının dosyada mevcut olduğunu, dlay anını gösterir kamera görüntüleri dosyada mevcut olup izlendiğini, 28.06.2016 tarihli CD İnceleme Tutanağının dosyada mevcut olduğunu, dosyada mevcut olan olay anını gösterir kamera görüntüleri, aracın son duruşu yeri, ifadeler, Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve bu tutanak içeriğindeki kaza yeri krokisi, … Dairesi tarafından… Mahkemesine sunulduğunu, 26.12.2017 tarihli rapor ile diğer tüm veriler incelenip durum değerlendirmesi yapıldığında; olayın “olay” bölümünde anlatıldığı şekilde meydana geldiği görüş ve kanaatine varıldığını, mevcut verilere göre; sürücü …’un sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde gündüz vakti bölünmüş yolun sol şeridini takiben seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediğini, bu haliyle geldiği olay yerinde seyrine göre yolun sağından yola girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen ve sol şeride kadar gelmiş bulunan yayaya karşı zamanında etkin tedbir alamayıp çarpmasıyla meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle kusurlu olduğunu, yaya …, karşıdan karşıya geçmek için yaklaşan araçların hız ve yakınlık durumunu dikkate almadan akan trafiğin arasından kendi can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde kontrolsüzce yola girdiğini, bu haliyle yolun sağından yola girip sol şeride kadar geldiğinde seyir yoluna girdiği otomobilin sadmesine maruz kalıp kendi ölümüyle sonuçlanan olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle kusurlu olduğunu, yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; sürücü …’un %20(yüzde yirmi) oranında kusurlu, yaya …’ın %80(yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişiden alınan 03/02/2021 tarihli raporda: Nüfus kaydından müteveffanın anasının ve babasının halen yaşadığının anlaşıldığını, bu nedenle dava açmamış olmalarına rağmen desteğin gelirinin paylaştırılmasında bu kişilerin de gözetildiğini, üniversite okuyorlar ya da okumaları muhtemel ise 25 yaşına kadar eğer üniversite okumuyorlar ya da okumaları muhtemel değilse kız çocukları 22 erkek çocukları 18 yaşına kadar destekten yararlandırılması gerektiğini, dosyada dava açmış olan çocuk …’un… eğitimi gördüğünün anlaşıldığını, bu nedenle üniversite okuyacağı koşuluna gör 25 yaşına kadar destekten yararlandırıldığını, müteveffa 16.01.1970 doğumlu olup kaza tarihinde 46 yaşında olduğunu, … Hayat Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 24 yıl 10 ay 18 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 6.05.2041 olduğunu, … kayıtlarından müteveffanın emekli olduğu ve yaşlılık aylığı aldığının anlaşıldığını, aynı zamanda müteveffanın emekli olmasına rağmen halen çalıştığı da kendisine gönderilen aylık ücretlerden anlaşıldığını, dosyada Aralık 2015-Haziran 2016 aylarına ait 7 adet ücret ödendiğine dair dekont bulunduğunu, bu nedenle pasif dönemin başlangıcı davacının emekli olduğu tarih (dosyadan 2012 yılı olarak anlaşılmaktadır) olarak kabul edilmediğini, faal Ömür Tablosu’na göre tespit edildiğini, bu tabloya göre 46 yaşındaki bir kişinin faal ömrünün 12,53 yıl olduğunu, buradan hareketle kaza tarihinden sonraki 12 yıl aktif dönem olarak hesaplanmalı; bundan sonraki dönem ise pasif dönem olarak hesaba katılması gerektiğini, ancak miras bırakan … ve davacı … 12 yıl dolmadan destekten çıkmakta olduklarını, bu nedenle pasif dönem hesabı yapılmasına ihtiyaç kalmadığını, müteveffanın faal ömrünün sonuna kadar (kaza tarihinden sonra 12,53 yıl) kadar çalışarak (aktif dönem) gelir elde edeceği esasıyla hesap yapıldığını, davacı …’un (müteveffanın çocuğu) doğum tarihi 22.05.1999 olduğunu, kaza tarihinde 18 yaşında olduğunu, üniversite okuyacağı koşuluna göre … kararları uyarınca 25 yaşına kadar destekten yararlandırıldığını, davacı … (müteveffanın eşi) kazadan yaklaşık 1 yıl sonra 17.07.2017 tarihinde vefat ettiğini, vefat tarihine kadar destekten yararlandırıldığını, dava dışı …‘in (müteveffanın annesi) doğum tarihi 1.07.1947 olduğunu, kaza tarihinde 69 yaşında olduğunu, … yaşam tablosuna göre muhtemel ömrü 9 yıl 6 ay 3 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 21.12.2025 olduğunu, davacı … ve miras bırakan …’nin payı hesaplanırken bu kişinin de payının gözetildiğini, dava dışı …’in (müteveffanın babası)doğum tarihi 1.07.1949 olduğunu, kaza tarihinde 67 yaşında olduğunu, … yaşam tablosuna göre muhtemel ömrünün 10 yıl 6 ay 6 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 24.12.2026 olduğunu, davacı … ve miras bırakan …’nin payı hesaplanırken bu kişinin de payı gözetildiğini, dosya içinde müteveffanın bordroları bulunmamakla birlikte müteveffaya aylık ücret ödendiğine dair Aralık 2015-Haziran 2016 aylarına ait dekontlar bulunduğunu, bu dekontlarda müteveffaya ödenen tutarın, net ücret artı … olduğu değerlendirildiğini, ekteki tabloda ay ay ödenen net ücretler ile … tutarlarının belirtildiğini, bunun hemen altında da müteveffaya ödenen net ücretin, dönemsel net Asgari Ücretin Kaç katı olduğunun hesaplandığını, davacıya ödenen net ücret dönemsel net Asgari ücretin 1,0892 katı olduğunu, bu nedenle müteveffanın 2017 yılı ve sonraki yıllara ait aylık ücretleri dönemsel net asgari ücretin bu katsayı ile çarpılması yoluyla hesaplandığını, müteveffanın aktif dönemi hesaplandığı için net ücrete … de eklendiğini, kaza tarihi olan 18.06.2016’dan 31.12.2021 tarihine kadar olan dönem işlemiş dönem yani bilinen dönem olduğunu, bu dönemde peşin değerli hesap yapıldığını, … … Dairesi Başkanlığı’nın 26.03.2020 tarihli raporunda müteveffa %80 oranında kusurlu bulunduğu için hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapıldığını, 01.01.2022’den sonraki dönem ise işleyecek dönemdir. Müteveffanın 2021 yılı … dahil yıllık net geliri her yıl %10 artırılarak ve %10 iskonto edilmek suretiyle işleyecek dönem geliri hesaplandığını, … tarafından rücuya esas tutar bildirilmediğinden tenzilat yapılmadığını, davacının müteselsil sorumluluk hükümlerine dayalı olarak dava açtığını, bu nedenle ilgili hükme aşağıda yer verildiğini, Karayolları Trafik Kanunu m. 88/1 hükmünün “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” şeklinde olduğunu, davacı …’un talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 10.683,75 TL, miras bırakan …’nin payına düşen destekten yoksun kalma tazminatının 1.114,33 TL olduğu olduğunu, sigortalı aracın hususi nitelikte olduğunu, hesaplanan tazminatın poliçe limitini aşmadığı bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişiden alınan 12/07/2021 tarihli ek raporda: Ara karar ve itirazların değerlendirilmesi sonucunda kök raporda bir değişiklik yapılmasına ihtiyaç olmadığını, davacı …’un talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 10.683,75 TL, miras bırakan …’nin payına düşen destekten yoksun kalma tazminatının 1.114,33 TL olduğunu, hesaplanan tazminatın poliçe limitini aşmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat ile defin ve cenaze masrafları giderimi istemlerine ilişkindir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 27/10/2022 tarih 2021/(17)4-954Esas, 2022/1403 Karar sayılı kararına göre, Trafik kazası, bir kişinin ölümü sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda, bazı kişiler onun ekonomik desteğinden, malî yardım ve bakımından yoksun kalabilirler. İşte; ölenin destek ve yardımından yoksun kalanlarının uğradıkları bu zarara, destek kaybından doğan zarar denir.
Destekten yoksun kalma zararı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 53. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddede
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1.Cenaze giderleri.
2.Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3.Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde düzenlenmiştir. Destek zararları sayılırken “özellikle şunlardır” demekle madde metninde sayılan zararlar ile sınırlandırılmamıştır. Madde de çok dar kapsamlı sayılan zararların ne tanımı ne de şartları yer almıştır. Desteğin ölümünden önce kurulmuş olan veya destek yaşasaydı, kurulması muhtemel olan bir bakım ilişkisinin tespit edilmesi, ardından bu bakım ilişkisinin destek yaşasaydı gelecekte göstereceği değişim neticesinde, destekten yoksun kalanın uğradığı zarar miktarının ve ödenecek tazminat miktarının tespit edilmesi, tahminlere ve varsayımlara dayalıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 53. [818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45/II.] maddesinin öngörmüş olduğu hâl, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Destekten yoksun kalma tazminatı, bir şahıs öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri korumayı, desteklerinin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmeleri için, ölüm sebebiyle mahrum kaldıkları yardımı, ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilmelerini amaçlayan bir tazminat türüdür. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır. Destek zararından bahsedebilmek için destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli imkânlardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma şartı gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir
“Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır” (… İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.06.2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K. sayılı kararı, … Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K.; 20.04.2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K.; 14.03.2019 tarihli ve 2017/1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları).
… İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır” şeklinde tanımlanmıştır. … Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Burada sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (… Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 tarihli ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için destekten yoksun kalma zararı yanında zarar ile haksız fiil arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekir.
Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için diğer bir şart, destekten yoksun kalma zararından bir sorumluluk doğmasıdır. Haksız fiil sorumlusu olarak sürücünün sorumluluğu TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğudur. Madde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” belirlemesi ile kusur, haksız fiilin kurucu bir unsuru olarak düzenlemiştir.
01.06.2015 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 12.08.2003 tarihli Genel Şartları yürürlükten kaldırılmış ve birçok yeni düzenleme getirmiştir. Genel Şartların A.1. maddesinde Genel Şartların amacı, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukukî sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi olarak belirlenmiştir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.2. maddesinin (d) bendi, A.3 maddesinin … fıkrası ve … maddesinin (ç) bendi incelendiğinde karayolu motorlu araçlar zorunlu malî sorumluluk sigortası bir motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişinin ölümü veya yaralanması veya malının zarara uğraması durumunda teminat kapsamına almaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu m. 88/1 hükmünün “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.”
… Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2019/40 E., 2020/40 K. sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesindeki “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, 2. cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. maddesinin (i) bendinin iptaline, Kanun’un 90. maddesinin 1. cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…bu Kanun…” ve “…öngörülen usul ve esaslara tabidir.” ibareleri ile 92. maddenin (g) ve (h) bentleri, 93. maddesinin … fıkrasında yer alan “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları,…” İbaresinin, 97. maddesinin birinci cümlesinin ve 99. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri,…” ibaresinin iptaline ilişkin itirazın da reddine karar vermiştir. Uyuşmazlığın çözümü için … Mahkemesinin iptal ve itiraz ret kararının Genel Şartlar açısından sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. … Mahkemesinin KTK’nın 90. maddesinde “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, 2. cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin iptalinin ne anlama geldiğini ortaya koymak açısından KTK’nın 90. maddesinin hangi alanı düzenlediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Maddenin “Maddi ve manevi tazminat” olan yan başlığından da anlaşılacağı üzere bu madde sigortacının ödeyeceği tazminatın hesaplanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
Destekten yoksun kalma zararları TBK’nın 53. maddesinde bedensel zararlar ise TBK’nın 54. maddesinde düzenlenmiştir. Keza haksız fiil sorumlusu açısından tazminatın belirlenmesinin usul ve esasları 55. maddede, tazminattan indirim nedenleri ise 51 ve 52. maddelerinde düzenlenmiştir. … Mahkemesinin KTK’nın 90. maddesinde vermiş olduğu kısmi iptal kararı ile madde değişiklikten önceki hâline getirilmiştir. KTK’nın 90. maddesinde 14.04.2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişiklik yapılmadan önce 01.06.2015 tarihine kadar 12.08.2003 tarihli Genel Şartlar hükümleri uygulanmıştır. Zira Genel Şartların hükümlerinin uygulanmasının hukukî dayanağı KTK’nın 90. maddesi değildir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartların A.2 (d) bendinde sigortalının sorumlu olduğu zarar tanımında, A.3 maddesinde sigortanın sorumluluk kapsamında ve A.5. (ç) maddesinde destekten yoksun kalma teminatı kapsamında sigortacının destekten yoksun kalma zararlarından sorumluluğunu motorlu araçların işletilmesi sonucu üçüncü kişinin ölümü ile sınırlandırılmıştır.
Tedbir koşullarının yargılamanın her aşamasında incelenmesi mümkün olmakla;İhtiyati tedbirin şartlar başlıklı 389. maddesinde (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.
Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması başlıklı 396. maddesinde (1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. (2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.
Somut olayda, dava, cevap, nüfus kayıt örnekleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin tutanaklar, … yazı cevabı, davalıya ait aracın mülkiyet durumuna ilişkin yazı cevabı, Trafik Tespit Tutanağı örneği, Sigorta Poliçe örneği, Adli Tıp Kurumundan kusur raporları, bilirkişiden hesap raporları ve tüm dosya kapsamında göre; davalı …’un sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde gündüz vakti bölünmüş yolun sol şeridini takiben seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, bu haliyle geldiği olay yerinde seyrine göre yolun sağından yola girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen ve sol şeride kadar gelmiş bulunan ve yaya olan davacının desteği ve annesi olan …’a karşı, zamanında etkin tedbir alamayıp çarpmasıyla meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle kusurlu olduğu destek davacın annesi müteveffa …’ın ise karşıdan karşıya geçmek için yaklaşan araçların hız ve yakınlık durumunu dikkate almadan akan trafiğin arasından kendi can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde kontrolsüzce yola girdiği, bu haliyle yolun sağından yola girip sol şeride kadar geldiğinde seyir yoluna girdiği otomobilin sadmesine maruz kalıp kendi ölümüyle sonuçlanan olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle kusurlu olduğu, y olayda; davalı sürücü …’un %20(yüzde yirmi) oranında kusurlu, yaya olan davacının desteği …’ın %80(yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı yönünden hesaplama yapılmış; müteveffanın 16.01.1970 doğumlu olup kaza tarihinde 46 yaşında olduğu, … Hayat Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 24 yıl 10 ay 18 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 6.05.2041 olduğu, davacı …’un (müteveffanın çocuğu) doğum tarihinin 22.05.1999 olduğu, kaza tarihinde 18 yaşında olduğu, davacının … … öğrenci olduğu, üniversite okuyacağı koşuluna göre … kararları uyarınca 25 yaşına kadar destekten yararlandırılması gerektiği, müteveffanın eşi olan dava dışı …’ın kazadan yaklaşık 1 yıl sonra 17.07.2017 tarihinde vefat ettiği, doğum tarihinin 30/06/1972 olduğu, vefat tarihine kadar destekten yararlandırılması gerektiği, müteveffanın annesi olan dava dışı …‘in (müteveffanın annesi) doğum tarihinin 1.07.1947 olduğu, kaza tarihinde 69 yaşında olduğu, … yaşam tablosuna göre muhtemel ömrü 9 yıl 6 ay 3 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 21.12.2025 olduğu, Müteveffanın babası olan dava dışı …’in doğum tarihinin 1.07.1949 olduğu, kaza tarihinde 67 yaşında olduğu, … yaşam tablosuna göre muhtemel ömrünün 10 yıl 6 ay 6 gün olup muhtemel ölüm tarihinin 24.12.2026 olduğu, davacı … ve miras bırakan …’nin payı hesaplanırken bu kişilerin de payları gözetilmiştir. Kural olarak 18 yaşına kadar anne ve babanın çocuklarının gerçek desteği olduğu, çocuğun öğrenim yapması durumunda bakım süresi 25 yaşına, çocuğun sürekli maluliyeti olması gibi durumlarda bakım süresi yaşam süresi sonuna kadar devam edeceği, eş ve çocuklar ile ana ve babaya pay verildiği durumda desteğe 2, eşe 2, çocuklar ile ana ve babaya 1’er pay verilerek bu payların desteğin tüm gelirine oranlanarak bulunacak sonuca göre destek tazminatları belirlenmiştir. Müteveffaya 2 pay, vefat etmiş olan eşine vefat tarihine kadar 2 pay, davacı çocuğuna bir pay, dava açmamış olup da nüfus kaydından müteveffanın anasının ve babasının halen yaşadığının anlaşılmakla anasına ve babasına 1’er pay toplam 7 pay) verilerek, müteveffanın eşi … kaza tarihinden bir sonraki yıl 17.07.2017 tarihinde vefat ettiği, dava dışı …’nin terekesine katılmak üzere bu kişi adına da destekten yoksun kalma zararı hesabı yapılmıştır.
Dosyada müteveffanın bordroları bulunmamakla birlikte müteveffaya aylık ücret ödendiğine dair Aralık 2015-Haziran 2016 aylarına ait dekontlarda müteveffaya ödenen tutarın, net ücret artı … olduğu, müteveffaya ödenen net ücretin, dönemsel net Asgari Ücretin Kaç katı olduğunun hesaplandığı, davacıya ödenen net ücret dönemsel net Asgari ücretin 1,0892 katı olduğu, bu nedenle müteveffanın 2017 yılı ve sonraki yıllara ait aylık ücretleri dönemsel net asgari ücretin bu katsayı ile çarpılması yoluyla hesaplandığı, müteveffanın aktif dönemi hesaplandığı için net ücrete … de eklendiği, kaza tarihi olan 18.06.2016’dan 31.12.2021 tarihine kadar olan dönem işlemiş dönem yani bilinen dönem olduğu, bu dönemde peşin değerli hesap yapıldığı, … … Dairesi Başkanlığı’nın 26.03.2020 tarihli raporunda müteveffa %80 oranında kusurlu bulunduğu için hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak 01.01.2022’den sonraki dönem ise işleyecek dönem olarak müteveffanın 2021 yılı … dahil yıllık net geliri her yıl %10 artırılarak ve %10 iskonto edilmek suretiyle işleyecek dönem geliri hesaplandığı, … tarafından rücuya esas tutar bildirilmediğinden tenzilat yapılmamış, davacı …’un talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 10.683,75 TL, miras bırakan …’nin payına düşen destekten yoksun kalma tazminatının 1.114,33 TL olduğu, zararın tahsili için …’yi düzenlemiş olan davalı … Sigorta A. Ş.’ye yapılan başvurunun 01.08.2016’da tebliğ edildiği, başvuruyu izleyen 8 iş günü sonrası olan 12 Ağustos 2016 temerrüt tarihi olup, sigortalı aracın hususi nitelikte olduğundan yasal faiz işletilmesi gerektiği, bilirkişi raporundaki hesaplamalar itibarla davacıya 10.683,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve dava dışı muris … adına onun mirasçısı olarak hak ettiği 1.114,33 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) temerrüt tarihi olan 12/08/2016 tarihinden, davalı… Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) daha önce başvuru yapılmadığından dava tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren aracın kullanım tarzı hususi olmakla yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının defin ve cenaze masraflarına ilişkin deliler ibraz edilmediğinden bu hususa yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat davası bakımından; manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yine Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK 56.) maddesine göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut hâlde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.10.2018 tarihli ve 2017/17-1098 E., 2018/1384 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2020/17-41 E., 2021/182 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir. Yukarıda yapılan nedenler çerçevesinde somut olay incelendiğinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, olayın meydana geliş şekli, dosyadaki tutanak ve kanıtlar ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında; meydana gelen trafik kazası sonucu davacıya 15.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren, davalı… Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) davacı tarafça daha önce başvuru yapılmadığından dava tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş; manevi tazminatla ilgili poliçe hükümlerine göre sorumluluğu olmayan davalı … Sigorta A.Ş.’ye yönelik manevi tazminat davasının reddine, …. Hukuk Dairesinin11.10.2022 tarih, 2021/5355 Esas, 2022/12225 Karar sayılı kararında da belirtiliği şekilde TMK m. 25/4 gereğince manevi tazminat istemi mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmeyeceğinden davacının dava dışı murisinin sağlığında kaza nedeniyle dava açma iradesini ortaya koymadığı anlaşılmakla, davacı mirasçının bu kısma yönelik manevi tazminat taleplerin anılan kanun hükmü gereğince reddine ayrıca HMK m. 389 ve 3 araç üzerine konulması istenen tedbir talebinin araç dava konusu edilmediğinden reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A.MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacıya 10.683,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve dava dışı muris … adına onun mirasçısı olarak hak ettiği 1.114,33 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) temerrüt tarihi olan 12/08/2016 tarihinden, davalı… Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacının defin ve cenaze masraflarına ilişkin talebinin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 805,92 TL harçtan peşin alınan 696,77TL harç ile 27,00TL ıslah harcı toplamı olan 723,77TL harcın mahsubu ile eksik 82,15TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 600,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri 534,75TL olmak üzere toplam 1.134,75 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 964,54TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 ve 2 gereğince maddi tazminat yönünden 9.2000,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3. maddesi gereğince gereğince davalı lehine hükmedilecek olan maddi tazminat vekalet ücreti davacılar vekiline hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden reddolunan miktar bakımından davalılar …, …, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3. maddeleri gereğince her bir davalı (…, …, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketi). bakımından hesap ve takdir olunan 2.000,00’er TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
B.MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacının Dava dışı muriş … adına olan manevi tazminat davasının reddine,
2-Davalı … Sigorta A.Ş.’ye yönelik manevi tazminat davasının reddine,
3-Davacıya 15.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren, davalı… Sigorta A.Ş’den (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine,
C.Araç üzerine konulması istenen tedbir talebinin araç dava konusu edilmediğinden reddine,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.024,65TL harcın davalılar …, … ve… Sigorta A.Ş.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan toplam 759,77TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/1 ve 13/1. maddeleri gereğince hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve… Sigorta A.Ş.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2. maddesi gereğince gereğince davalı lehine hükmedilecek olan manevi tazminat vekalet ücreti davacılar vekiline hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden reddolunan miktar bakımından davalılar …, …, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 ve 13/1. maddeleri gereğince her bir davalı (…, …, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketi). bakımından hesap ve takdir olunan 9.200,00’er TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
Dair, Davacı vekili, davalı … ve … vekili ve davalı… Sİgorta ( e duruşma yoluyla) yüzlerine karşı diğer davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2023
Katip …. Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]