Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/210 E. 2022/718 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/210 Esas – 2022/718
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/210
KARAR NO : 2022/718

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/03/2017
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
K. YAZIM TARİH : 10/10/2022

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … Petrol Dağıtım A.Ş. (…)’nin davalı … Turizm Petrol Nakliyat ve Ticaret Ltd. Şti. ile Gebze/İstanbul’da akaryakıt istasyonunda … bayisi olarak faaliyet göstermesi için 20.03.2014 tarihli protokol ve 18.06.2014 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davacı …’nin davalıya 31.03.2014 tarihinde 450. 000 USD ve 24.07.2014 tarihinde 450. 000 USD olmak üzere davalıya toplam 900. 000 USD kredi verdiğini, davalının …’ye olan kredi borçlarını 08.08.2016 tarihinden itibaren ödemediğini, davalının ürün alımı ve diğer sebeplerden doğan borçlarını da ödemediğini, bu şekilde 500. 000 TL’nin üzerinde borcu bulunduğu ve bu borçla ilgili Ankara …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının, toplam 5.000 m3 beyaz ürünü …’den satın alma taahhüdünün bulunduğunu, sözleşmenin ilk yılı olan 18.06.2014- 17.06.2015 döneminde 331 m3 beyaz ürün alımı, sözleşmenin ikinci yılı olan 18.06.2015 – 17.06.2016 döneminde 566 m3 beyaz ürün alımı, sözleşmenin üçüncü yılında 18.06.2016 – 09.12.2016 /fesih tarihine kadar olan süre çerisinde ise akaryakıt ürün alımı yapmadığını ve feshe kadar olan süre içerisinde toplam 960 m3 lük ürün alımı yaparak, 4.040 m3 lük kısmını gerçekleştirmediğini, … tarafından …sayılı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin feshedildiği ve ihtarnamede 200. 000 USD cezai şart ve beyaz ürün ve madeni yağ satış taahhüdünden kaynaklanan cezai şart borcunun ödenmesinin istendiğini, davalının almayı taahhüt ettiği 5. 000 m3 beyaz ürün miktarı üzerinden, sözleşmenin ayakta kaldığı süreye tekabül eden kısmının 2469 m3 olduğunu, fesih tarihine kadar davalının 960 m3 ürün aldığının kabul edildiğini, kalan 1.509 m3 taahhüdünü yerine getirmediği için m3 başına 107 USD cezai şart üzerinden müvekkili …’nin toplam 161. 432 USD cezai şart alacağı doğduğunu, davalının satın almayı taahhüt ettiği 5 ton madeni yağ miktarı üzerinden, sözleşmenin ayakta kaldığı süreye tekabül eden 2. 715, 94 kg olduğunu, davalının ise 1.571,53 kg madeni yağ alımı yaptığını, kalan 1.144, 41 kg taahhüdünü yerine getirmediği için ton başına 2.000 USD üzerinden …’nin 2.288,83 USD cezai şart alacağı olduğunu, sonuç olarak; Sözleşmelerin haklı nedenle feshi sebebiyle gerçekleşen 200. 000 USD ve davalının asgari ürün taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle gerçekleşen toplam 163.420,83 USD tutarındaki cezai şart alacaklarının 09.12.2016 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 22.12.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/ a maddesi gereğince devlet bankalarının ABD Dolan ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacının kendilerine 900.000 USD kredi verdiğini, bu kredinin ilk taksitinin 450.000 USD olarak, ikinci taksitinin 941.400 TL olarak kendilerine ödendiğini, bunun yansını davacı …’ ye ödendiğini, diğer yansının ise Dolardaki aşın yükseliş nedeniyle ödenemediğini, davacının kendilerine akaryakıt verilmesini durdurduğunu, davacının, alacak haklarının tehlikeye düştüğü gerekçesiyle bayilik sözleşmesini feshettiğini, davacıya Gebze /İstanbul istasyonu üzerinde 10 milyon TL ipotek verildiği ve 21.07.2014 tarihli taahhütname ile … ın 5 milyon TL ile müteselsil kefil olduğu için davacının alacaklarının teminat aldığında olduğunu, sonuç olarak; Davacı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesini (Protokol) 09.12.2016 tarihli ihtarname 42536 yevmiye no Ankara 63. Noterliği ile fesih etmiştir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi(18.06.2014 tarihli) ilişkisi ortadan kalktığını, fesih edildiğini, (200. 000 USD) ve (161.432 USD )- (2.288,83 USD) cezai şartın yerine getirilmesinin talep edilemeyeceğini, sözleşmenin yerine getirilmesindeki aksaklıkta davalının kusuru olmadığını, ABD dolar ile alınan kredinin geri ödenmesinde USD doların aşırı derecede TL karşısında değer kazanmasından kaynaklanan mücbir sebepten dolayı olduğunu, akaryakıt satışlarının TL üzerinden yapıldığını, ABD dolan ile kredi taksidi ödemek imkanı kalmadığını, cezai şart hükümlerinin gerçekleşmediğini ve muaccel olmadığını, ifaya ekli cezai şartta taahhüdü ihlalde ihtirazi kayıt ve ihtarname olmadığını, dava dilekçesinde sözleşmenin feshedildiği açıklandığını, ifaya ekli cezai şartta sözleşmeye bağlı olarak hükümsüz kaldığını, ifaya ekli cezanın geçerliliği bayilik sözleşmesinin geçerli olmasına bağlı olduğunu, davacı sözleşmeyi feshettiğinden ifaya ekli ceza olan (200. 000 USD) ve taahhüdü ihlalden doğan (161.432 USD) cezai şart ile yine taahhüdü ihlalden doğan (2.288,83 USD) cezai şartın yerine getirilmesinin talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
ÖN İNCELEME: Mahkememizde yapılan ön inceleme duruşmasında yargı hakkı, görev ve yetki hususları, dava ve taraf ehliyetleri, dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, bu yönlerde bir iddia ve itirazda bulunulmadığı gibi Mahkememizin de görevli ve yetkili olduğu ve dava şartlarının tamam olduğu anlaşılmış; tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş; taraflar sulhe ve arabuluculuğa teşvik edilmiş, ön inceleme duruşmasında hazır bulunan taraf vekilleri sulh olmalarının mümkün olmadığını, arabuluculuğa başvurmak istemediklerini belirtmişlerdir.
DELİLLER: Tarafların delilleri toplanmış, davacı vekili tarafından taraflar arasında imzalanan protokol, sözleşme, ihtarname, taahhütname, ödeme belgeleri ihtarnamesi ibraz edilmiştir.
Mahkememizce davalıya ait ticari defter kayıt ve belgeleri talimat yoluyla incelenmiş, SMMM bilirkişi düzenlediği raporunda sonuç olarak; Davalı şirketin 2014-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin onaylarının usülüne uygun olarak yaptırıldığı tespit edildiğinden, davalının defterlerinin HMK md. 222 uyarınca davalı lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketin akaryakıt satışından kaynaklanan ticari ilişki nedeniyle davalı şirketten 21.03.2017 dava tarihi itibariyle 515.029,09 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin davalı şirkete verdiği 900.000,00 USD nakit kredinin 21.03.2017 dava tarihi itibariyle henüz ödenmeyen tutarının davalı şirket kayıtlarında 802.853,00 TL olarak yer aldığı, USD kredi hesabı olmasına rağmen kalan kredi bakiyesi her ay sonunda davalı kayıtlarında cari kur üzerinden değerlenmediğinden USD kredinin TL karşılığının doğru bir şekilde davalı kayıtlarında gösterilmediği, bu sebeple dava tarihinde henüz ödenmeyen USD kredi tutarının davalı şirket kayıtlarından tam olarak tespit edilemediği, davalı şirket tarafından ibraz edilen davacı şirketin düzenlediği faturalardan davalı tarafından satın alınan beyaz ürün ve madeni yağ miktarlarının davalı şirket tarafından ibraz edilen faturaların bir kısmında miktarların tam okunamaması sebebiyle tespit edilememesi ve davalı defterlerine yapılan kayıtların yeterli ve kesin tespit yapmaya elverişli olmaması nedenleriyle davalı şirket tarafından satın alınan beyaz ürün ve madeni yağ miktarlarının tam olarak tespitinin Mahkemenin takdirinde olduğu,davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketin Protokol ve Bayilik Sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ödememesinin, Protokolün 25. ve Sözleşmenin 23. maddelerine göre davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı sebebini oluşturduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce dosya ve davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, akaryakıt sektör uzmanı, SMMM ve sözleşme uzmanı bilirkişi düzenledikleri rapor ve ek raporlarında sonuç olarak; Davanın tarafları arasında 20.03.2014 tarihinde akdedilmiş olan Protokol’ün Cezai Şart başlıklı 10’uncu maddesinde ceza koşulunun ifa yerine değil ifa ile birlikte istenebileceğini belirtildiği, TBK md. 179 hükmü emredici nitelikte olmadığından ifa ile birlikte ceza koşulunun istenmesi mümkün olduğu, para borçlarında imkansızlığın söz konusu olmadığını, borçlunun temerrüde düşmesi için kusuru bulunmasının gerekmediği, taraflar arasında akdedilen 18.06.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin 23. maddesi hükmü gereğince ödemelerin vadesinde yapılmamasından dolayı 200.000 USD ceza koşulunun talep edilmesinin mümkün olduğu, asgari alım taahhüdüne ilişkin ceza koşulunun genel işlem koşulları çerçevesinde değerlendirilebileceği ve bu kapsamda asgari alım taahhüdünden kaynaklanan ceza koşulunun geçerli olmayacağı, aksi halde sözleşmenin feshedildiği 3. yıl için 47.481,50 USD asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağı talep edilebileceği belirtilmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesine istinaden cezai şart alacağının tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı … Petrol Dağıtım A.Ş. (…) dava dilekçesi ile; Davacı …’’nin davalı … Turizm Petrol Nakliyat ve Ticaret Ltd. Şti. ile Gebze/ İstanbul’da akaryakıt istasyonunda … bayisi olarak faaliyet göstermesi için 20.03.2014 tarihli protokol ve 18.06.2014 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı; …’nin 31.03.2014 – tarihinde 450.000 USD ve 24.07.2014 tarihinde 450.000 USD olmak üzere davalıya toplam 900.000 USD kredi verdiği, davalının …’ye olan kredi borçlarını ödemede temerrüde düştüğü, davalının ürün alımı ve diğer sebeplerden doğan borçlarını ödemediği, bu şekilde 500.000 TL’nin üzerinde borcu bulunduğu ve bu borçla ilgili icra takibi başlatıldığı, davalının protokol süresince 5.000 metre küp beyaz ürünü …’den satın alma taahhüdünün 4.040 m3 lük kısmını gerçekleştirmediği, … tarafından ….sayılı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiği ve ihtarmamede haklı fesih nedeniyle oluşan 200.000 USD cezai şart ve beyaz ürün ve madeni yağ satış taahhüdünden kaynaklanan cezai şart borcunun ödenmesinin istendiği, davalının almayı taahhüt ettiği 5.000 m3 beyaz ürün satışından kalan taahhüdünü yerine getirmediği …’nin 2.288,83 USD cezai şart alacağı olduğu, bu nedenlerle sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle gerçekleşen 200.000 USD ve davalının asgari ürün taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle gerçekleşen toplam 163,420,83 USD tutarındaki cezai şart alacağımızın 09.12.2016 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 22.12.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının ABD Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı bayi şirket vekili ise cevap dilekçesi ile; Davacının kendilerine 900.000 USD kredi verdiği, kredinin yarısının ödendiğini, diğer yarısının ise kurdaki aşırı artış nedeniyle ödenemediğini, davacı bayilik sözleşmesini feshetmiş ise de verilen ipotek ve taahhütnameye göre davacı haklarının tehlikeye düşmediğini, davacının cezai şartın tamamını talep edemiyeceği ve asgari ürün alım taahhüdü ceza şartlarının davacının mal vermeye devam etmesi ve ihtirazi kayıt bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce alınan davalı defterlerinin inceleyen SMMM bilirkişi raporu ile akaryakıt sektör uzmanı, SMMM ve sözleşme uzmanı bilirkişiden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporları, diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; Eldeki davada, taraflar arasında geçerli bir akaryakıt bayilik sözleşmesi ve buna dayalı olarak imzalanan taahhütname bulunmaktadır.
Bayilik sözleşmesi, çerçeve bir sözleşmeye kapsamında bayiye sözleşme süresince başkasının mallarını kendi adına ve hesabına satma yetkisi veren sürekli bir sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Akaryakıt bayilik sözleşmesi de dağıtım şirketi ve bayi arasındaki bir çerçeve sözleşmeye dayanmakta ve bayi sözleşmede kararlaştırılan süre boyunca dağıtıcıdan akaryakıt tedarik ederek, bunu kendi nam ve hesabına satmaktadır.
Dava konusu olayda ilk talep, akaryakıt bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan ceza koşulundan kaynaklanmaktadır. Taahhütnamede yer alan ceza koşulu da ifaya eklenen ceza koşulu niteliğindedir ve geçerlidir.
Ceza koşulu, TBK md. 179-182 hükümleri arasında düzenlenmiştir. Sözleşme cezasını ifa borcu, bağlı bir borçtur ve ceza koşulunun bağlandığı asıl borç geçersizse, ceza koşulu da buna bağlı olarak geçersiz olacaktır. Asıl borç borçlunun kusuru olmadan imkânsızlaşmışsa ceza koşulu da ortadan kalkacaktır. Ceza koşulunun bağlı olduğu borç geçerli şekilde doğmuş, fakat sonradan ortadan kalkmışsa, buna bağlı olarak ceza koşulu da ortadan kalkar.
TBK md. 182/f.2 hükmündeki düzenlemeye göre “Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez”. Ceza koşulunun bağlı olduğu borç geçerli şekilde doğmuş, fakat sonradan ortadan kalkmışsa, buna bağlı olarak ceza koşulu da ortadan kalkar. TBK. m. 182/f. 2’de bu sonuç sadece borçlunun sorumlu tutulamayacağı (kusursuz) ifa imkânsızlığı (TBK. m. 136) için belirtilmiştir. Eğer borçlu sonraki ifa imkânsızlığından sorumlu tutulmuyor ve TBK. m.136 uyarınca asıl borcundan kurtuluyorsa, sözleşme cezası ödemekten de kurtulacaktır. Sözleşmeden dönme üzerine borç ilişkisi geçmişe etkili olarak ortadan kalktığı için, ceza koşulu da baştan itibaren ortadan kalkmış olur. Fakat eğer ceza koşulu konulurken özellikle sözleşmeden dönme hâlinde de istenebileceği kararlaştırılmışsa, bu takdirde ceza dönme beyanından etkilenmez. Sözleşmenin feshi ise, ileriye etkili olarak borç ilişkisini ortadan kaldırdığı için fesih beyanından önceki bir tarihe ait borç ihlâli cezayı isteme hakkı doğurmuşsa, fesih bunu etkilemez. Sadece fesih bildiriminden sonraki bir olaya dayanarak ceza istenemez.
Davanın tarafları arasında 20.03.2014 tarihinde akdedilmiş olan Protokol’ün Cezai Şart başlıklı 10’uncu maddesinde “… Bu madde kapsamındaki cezai şart ifaya ekli ceza anlamında olup … işbu cezai şartı Protokolü ve/veya buna bağlı olarak akdedilecek sair sözleşmeleri feshetmeden önce veya feshettikten sonra talep ve tahsile yetkilidir” ifadesine yer verilmiştir. Bu düzenleme, ceza koşulunun ifa yerine değil ifa ile birlikte istenebileceğini belirtmektedir. Dolayısıyla TBK md. 179 hükmü emredici nitelikte olmadığından sözleşmedeki hüküm geçerlidir ve ifa ile birlikte ceza koşulunun istenmesi mümkündür.
Taraflar arasında akdedilen 18.06.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin 23. Maddesinde sözleşmenin tek taraflı olarak feshi düzenlenmiştir. Hükümde ödemelerin vadesinde yapılmaması tek taraflı fesih sebebi olarak hüküm altına alınmıştır. 20.03.2014 tarihli protokolün 21. maddesinde düzenleme göre “…, geri ödemesi USD para biriminden, ilk 12 ay ödemesiz, takip eden 30 ayda eşit taksitler halinde geri ödemek üzere bila faiz 900.000 USD nakdi krediyi Bayiye ödemeyi kabul ve taahhüt eder. …, nakit kredi ödemesini 2 taksit halinde yapacaktır. …; ilgili teminatların verilmesinden sonra toplam ödemenin %50 nispetinde olan 1. Taksiti, ilk alımın yapılmasını takiben toplam ödemenin %50 nispetinde olan 2. taksiti Bayiye ödemeyi kabul ve taahhüt eder”. Dosya kapsamında yapılan incelemede, davalı şirketin söz konusu kredinin bir kısmını ödediği ancak diğer kısmı bakımından temerrüde düştüğü görülmektedir. Davalı şirket vekili, ödemenin yapılamamasının dolardaki yükselmeden kaynaklandığını ve bu sebeple temerrüde düşmekte kusurlarının bulunmadığını ve TBK md. 136 hükmü gereği kusursuz ifa imkansızlığı bulunduğunu ifade etmiştir. Ancak para borçlarında imkansızlık söz konusu olmaz. Ayrıca borçlunun temerrüde düşmesi için kusuru olması şart değildir. Dolayısıyla sözleşmenin davacı şirket tarafından Bayilik Sözleşmesi’nin 23. Maddesi kapsamında tek taraflı feshi, haklı fesih halidir. Bu durumda, ifa ile birlikte ceza koşulunun istenmesi mümkündür.
Dava konusu diğer uyuşmazlık, asgari alım taahhüdünün yerine getirilmemesi sebebiyle talep edilen ceza koşuluna ilişkindir. Akaryakıt sektöründeki asgari alım taahhüdü, bayinin belirli dönemler arasında ve genellikle sözleşmenin geçerli olacağı her bir yıl için dağıtıcıdan en az sözleşmede kararlaştırılan miktarda ürün satın alması olarak kabul edilmektedir.
Asgari alım taahhüdüne ilişkin ceza koşulu söz konusu olduğunda Yargıtay kararları da dikkate alındığında; TBK m.179/f.2’ye göre “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir”. Beş yıl süreli bir ‘akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’nın 179/II. madde uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayie mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili ‘çekince’ (ihtirazı kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayie noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazı kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla dair ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nın 179/II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, ‘ceza koşulu istenmeyeceği’ ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi sebebiyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Davacının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı değerlendirildiğinde; Taraflar arasında 20.03.2014 tarihinde akdedilmiş olan protokol’ün 7., 8., 9., 10., ve 13. Maddeleri kapsamında;
7. … standartlarına uyma yükümlülüğü; Bayi, akaryakıt istasyonunu … standartlarında ve …’ nin talimatlarına uygun olarak işletmeyi kabul ve taahhüt eder.
8. Asgari Ürün Alım Taahhüdü; … Bayi, Protokol süresince; Perakende standart satış fiyatından olmak ve Perakende Satış yapmak üzere 5.000 m3 beyaz ürün’ ü …’den, 5 ton madeni yağı …’den (veya … ile anlaşmalı olan madeni yağ üreticisinden/üreticilerinden) satın almayı kabul ve taahhüt eder.
9.Asgari Ürün Alım Taahhüdünden Kaynaklanan Cezai Şart; Bayi, her ne sebeple olursa olsun, Bayilik Sözleşme süresinin sonunda veya fesih tarihinde; “Asgari Mal Alım Taahhüdü” maddesinde bahsi geçen ve taahhüt ettiği halde; Perakende standart satış fiyatından …’den satın almadığı beher m3 Beyaz Ürün için 107 USD, …’den (veya … ile anlaşmalı olan madeni yağ üreticisinden/üreticilerinden) satın almadığ1 beher ton madeni yağ için 2.000 USD tutarında cezai şart bedelini …’ye ödemeyi kabul ve taahhüt eder.
10. Cezai Şart; Protokol, Sözleşme ve bunlara uygun olarak akdedilecek olan sair sözleşmelerin satış taahhüdü dışındaki hükümlerinin Bayi tarafından ihlal edilmesi halinde Bayi, …’ye 200.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. işbu maddede belirtilen cezai şart, …’nin yazılı talebi üzerine Bayi tarafından derhal … ‘ye ödenir. Bu madde kapsamındaki cezai şart ifaya ekli ceza anlamında olup … işbu cezai şartı Protokolü ve/veya buna bağlı olarak akdedilecek sair sözleşmeleri feshetmeden önce veya feshettikten sonra talep ve tahsile yetkilidir.
13. Otomasyon Sistemi Kurma Yükümlülüğü; Bayi, Akaryakıt İstasyonunda yapılacak otomasyon sistemi kurulumunun …’nin belirleyeceği firma tarafından yapılacağını kabul ve taahhüt eder. Kurulacak otomasyon sisteminin kurulum bedelini … karşılar ve otomasyon sistemini oluşturan malzemelerin mülkiyeti …’ye ait olup Bayilik Sözleşmesi süresince Bayiye ariyet olarak verilecektir. Kurulacak otomasyon sisteminin özellikleri ve içeriği … tarafından belirlenir. Otomasyon sisteminin işletme, iletişim, bakım, onarım ve periyodik hizmet bedellerinin ödenmesi Bayinin yükümlülüğüdür.. şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı tarafından keşide edilen 09.12.2016 tarih ve 42536 yev. No’lu ihtarnamede; “… Petro1 Dağıtım Anonim Şirketi bayii olarak BAY/939-82/34405 lisansı bayilik yaptığınız akaryakıt istasyonunda; şirketimizle aranızdaki sözleşmeler ve taahhütlerinize uygun davranmamanız, 20.03.2014 tarihli Protokol gereğince tarafınıza verilen 900.000 USD tutarındaki kredinin geri ödemelerinde temerrüde düşmeniz, ürün alımlarından kaynaklı borçlarınızı ödememeniz ve bu hususlarda saha teşkilatımızca yapılan uyarıları da dikkate almamanız sebebiyle; şirketinizle aramızdaki 18.06.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi, 20.03.2014 tarihli Protokol ve bunlar1a ilintili sözleşmeler, şirketimiz tarafından haklı nedenlerle feshedilmiştir. Bu kapsamda hataya ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; Şirketimiz nezdindeki 100.000 TL bedelli banka teminat mektubunuzun paraya çevrilmesi suretiyle yapılan mahsup neticesi bakiye 465.187,91 USD tutarındaki kredi borcunuzu, 544.501,67 TL tutarındaki ürün alımından kaynaklı cari borcunuzu, 2.100,02 TL tutarındaki kıyafet ve otomasyon hesabınızdan kaynaklı borcunuzu, 161.432 USD tutarındaki beyaz ürün satış taahhüdünden kaynaklı cezai şart borcunuzu, 2.288,84 USD tutarındaki madeni yaş satış taahhüdünden kaynaklı cezai şart borcunuzu, 200.000 USD tutarındaki fesihten kaynaklı cezai şart borcunuzu ödemeniz gerekmektedir. … yukarıda belirtilen borçlarınızı şirketimize işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödemenizi aksi halde hakkınızda yasal yollara başvurulacağını ihtaren bildiririz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporları ile tespit edilen ve cevap dilekçesinde de ikrar edildiği üzere, davalının temerrüde düştüğü borçların; kredi ödemelerinden, ürün alımından ve kıyafet-otomasyon hesabından kaynaklı olduğu, tespit edilmiştir.
Taraflar arasında 18.06.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’ nin 23. Maddesi; “23. Sözleşmenin tek taraflı feshi; … Ödemelerini vadesinde yapmaması, …, Halleri ile Bayinin, Sözleşmenin Protokol veya bayilik ilişkisi gereği akdedilmiş sair sözleşme ve protokollerin, … yazılı talimatların herhangi bir hükmünü kısmen veya tamamen ihlal etmesi veya borç ve taahhütlerini yerine getirmemesi hallerinde hiçbir ihtar veya hüküm istihsaline gerek kalmaksızın sözleşme, … tarafından tek taraflı olarak feshedilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu durumda; Davacı …’ nin davalının kredi ve cari hesap borçlarından dolayı taraflar arasında akdedilmiş bulunan Bayilik Sözleşmesini haklı nedenle sonlandırdığı anlaşılmıştır.
Tarafları ticari defter kayıtları ve aralarındaki sözleşme-protokole göre, davalının asgari ürün alım taahhüdünü yerine getirmediği; asgari ürün alım taahhüdünden kaynaklanan, davacının talep ettiği cezai şart bedelleri toplamının ise: Beyaz Ürün cezai şart borcu : 161.432,00 USD – Madeni Yağ cezai şart borcu : 2.288,83 USD = Cezai şart toplamı 163.720,83 USD olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle; Davanın tarafları arasında 20.03.2014 tarihinde akdedilmiş olan Protokol’ün Cezai Şart başlıklı 10’uncu maddesinde ceza koşulunun ifa yerine değil ifa ile birlikte istenebileceğini belirtildiği, TBK md. 179 hükmü emredici nitelikte olmadığından ifa ile birlikte ceza koşulunun istenmesi mümkün olduğu; Para borçlarında imkansızlığın söz konusu olmadığı, borçlunun temerrüde düşmesi için kusuru bulunmasının gerekmediği; Taraflar arasında akdedilen 18.06.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin 23. Maddesi hükmü gereğince ödemelerin vadesinde yapılmamasından dolayı haklı nedenle sözleşmeyi fesheden davacının 200.000 USD ceza koşulunu talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Asgari alım taahhüdü nedeniyle talep edilen cezai şart talebi yönünden ise; Taraflar arasında 18.06.2014 tarihli olarak akdedilen Bayilik Sözleşmesinin birinci ve ikinci yılında/döneminde, davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmediği, davalıdan bu dönemde herhangi bir talepte bulunmayan veya bu konuda bir çekince koymaksızın sonraki yıllarda mal vermeye devam eden davacının ilk 2 yıla ilişkin ceza koşulu talep etmesinin haklı ve geçerli bir dayanağının olmadığı, sözleşmenin feshedildiği 3. yıl için 47.481,50 USD asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağı talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacının talep edebileceği alacağa, davacının davalı tarafa keşide ettiği …. yev. No.lu ihtarnamenin tebliğ ile, verilen 3 günlük sürenin bitimi olan 26/12/2016 tarihi itibariyle faiz talep edebileceği anlaşılmıştır.
Davalı yargılamanın herhangi bir aşamasında sözleşmede kararlaştırılan ceza-i şart tutarının ekonomik mahvına sebep olacağını savunmadığı gibi buna dair delil de ibraz etmemiştir. Bu nedenle Mahkememizce takdiri indirim yapılmamıştır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2531 Esas, 2020/5524 Karar sayılı ilamı)
Bu nedenlerle; Davanın kısmen kabulü ile; 200.000 USD sözleşmeye dayalı cezai şart alacağı ile 47.481,50 USD asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağının, 26/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek 3095 S.Y’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte hesaplanacak tutarın fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuruna göre belirlenecek TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
200.000 USD sözleşmeye dayalı cezai şart alacağı ile 47.481,50 USD asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağının, 26/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek 3095 S.Y’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte hesaplanacak tutarın fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuruna göre belirlenecek TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gereken 61.306,65 TL harçtan peşin alınan 22.597,85 TL harcın mahsubu ile eksik 38.708,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından peşin yatırılan 22.633,85 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 26.397,18 TL yargılama giderinden 17.686,11 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 116.722,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 62.608,61 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2022