Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/150 E. 2021/59 K. 01.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/150
KARAR NO : 2021/59

Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2017
KARAR TARİHİ : 01/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalının davacı şirkete yaklaşık bir yıl süre ile …koordinatörlüğü bölümü altında Satın alma Mühendisi ünvanıyla çalıştığını, bu çalışma esnasında davacı şirket için hayati önemi haiz ve son derece gizli olan satın alma, üretim, teknik vb. bilgilere vakıf olduğunu ;Daha sonra 11.11.2016 tarihinde ( 11 ay 24 gün çalıştıktan sonra ) kendi isteği ile işten ayrıldığını ;Davalı, rekabet yasağı taahhütnamesinde işten ayrıldıktan sonra 24 ay süre ile davacı şirket ile aynı işkolunda faaliyet gösteren başka bir işverene ait işyerlerinde çalışmayacağını, aksi taktirde en son brüt ücretinin 12 katı tutarındaki meblağı cezai şart olarak ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini ; Davalının, davacı şirketten ayrıldıktan hemen sonra 21.11.2016 tarihinde rakip bir teşebbüs olan … De çalışmaya başladığını tespit edildiğini, ifade ederek ;Rekabet yasağı sözleşmesinde yer alan cezai şart niteliğindeki tazminatın ödenmesini talep etmektedir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı, 11.11.2016 tarihinde davacı … A. Ş. Deki işinden ayrılmış ;21.11.2016 tarihinde … A. Ş. De Kimyasal-Elektik Satınalmaları bölümünde Direkt Malzeme Satınalma Mühendisi olarak çalışmaya başladığını, Uyuşmazlığı konu rekabet yasağının iş hukuku mevzuatıyla ilgili olması sebebiyle ve Ticaret Mahkemelerin görevli olacağına dair henüz bir İBK bulunmaması sebebiyle konunun İş Mahkemelerinde görülmesi ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, İddia edilen cezai şart alacağı “belirli” olduğundan kısmi dava açılması hukuken mümkün olmadığını, Bu nedenle, davanın en başta usul bakımından reddedilmesi gerektiğini, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönem için akdedilen rekabet yasağı taahhütnamesi Anayasa’nın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen 48. Maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 26 ve devamı maddelerine açıkça aykırı olup geçersiz olduğunu, Rekabet yasağı taahhütnamesi Kanunu’na aykırı bir şekilde düzenlendiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 445. Maddeleri uyarınca işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşüren rekabet yasağına ilişkin düzenlemede, süre, yer ve işin türü bakımından açık ve belirli sınırlamaların getirilmiş olması gerektiğini, Rekabet taahhütnamesinde geçen ceza şart işçi aleyhine tek taraflı düzenlenmiş olup hukuken geçersiz olduğunu, davacının müvekkilinin şirket sırlarına vakıf olduğu yönündeki iddiaları asılsız olduğunu, rekabet etmeme konusunda işverenin korunmaya değer haklı bir menfaati bulunmadığını, 17.11.2015 tarihli rekabet taahhütnamesinin hukuken geçerli olduğu kabil edilse dahi cezai şart fahiş ve ahlaka aykırı olduğunu, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, TBK’nın 444’üncü maddesi uyarınca işçi ile işveren arasında düzenlenen işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
TBK’nın 444. maddesi uyarınca, işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırlarıyla ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
TBK’nın 445. maddesi uyarınca, “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Taraflar arasında imzalanan rekabet etmeme yasağını içeren 17.11.2015 tarihli ” Rekabet Yasağı Taahütnamesi uyarınca davacının 24 ay boyunca merkezleri İç Anadolu, Marmara, Ege Bölgelerinde olmakla beraber bayiler, distribütörler, bu bölge veya diğer bölgelerde bulunan işveren tarafından üretilen, üretilmesi planlanan, mal veya hizmetlerin herhangi birisini üreten, pazarlama veya satışını faaliyet konusu yapan başka işverene ait işyerinde, bayisinde, distribütöründe, çalışmamayı, danışmanlık yapmamayı, doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi kurmamayı, ….. Rekabet etmemeyi taahhüt ederek bu taahhüde aykırı davranılması halinde en son aylık brüt maaşının 12 katı kadar cezai şart ödemeyi kabul etmiştir. Davalının, davacı yanındaki 17.11.2015 tarihinde işe bağlaması ve çalışmasını 03.11.2016 tarihinde sonlandırması sonrasında fesihten 18 gün sonra 21.11.2016 tarihinde çalışmaya başladığı dava dışı Türk Traktör ve Ziraat Makinaları A.Ş. ‘nin faaliyet ve iş konularının aynı olduğu hususunda ihtilaf yoktur.
Davalının SGK dan hizmet döküm cetveli celp edilmiş, yapılan incelemede 17/11/2015 -11/11/2016 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığı dava dışı ……. A.Ş nezdinde ise 21/11/2016 sonrasında sigorta hizmetlerinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiş, bildirilen tanıklar dinlenilmiştir. Davacı tarafın iddiası ile davalı tarafların itirazlarının değerlendirilmesi için Rekabet konusunda uzman bilirkişi, Mali Müşavir Bilirkişi ve Sektörde Tarım Makineleri konusunda uzman Bilirkişisi vasıtası ile inceleme kararı verilmiş, düzenlenen raporlar dosya arasına alınıp incelenmiştir.
Rekabet Uzmanı Bilirkişisi tarafından hazırlanan 02/02/2019 tarihli kök ve 22.07.2019 tarihli ek bilirkişi raporlarında; davalı konumunda bulunan kişinin davacı nezdinde çok kısa bir süre çalışması ve üstlendiği görev ve sorumluluk itibariyle davacının zararına, rakip teşebbüsün rekabete avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin ( müşteri bilgisi, işletme sırrı teknik sır v.b) somut olarak ortaya konulmaması sebebiyle rekabet yasağı taahhüdünü ihlal edebilecek bir faaliyette bulunmasını gösterecek somut bilgi ve belgelerin dosya kapsamında rastlanılmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
İş Makinaları Uzmanı Makina Mühendisi Bilirkişisi tarafından Hazırlanan 02/11/2020 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalı tarafından imzalanan 17.11.2015 tarihli Rekabet Yasağı Taahüdnamaesinde işveren tarafından üretilen veya üretilmesi planlanan mal ve/veya hizmetlerin herhangi birini üreten ve/veya pazarlama ve satışını faaliyet konusu yapan başka iş verene ait işyerlerinde bayisinde veya disprötöründe çalışmamayı taahhüt etmesi hükümleri bulunduğunu, bu bağlamda Davalının çalıştığı … A.Ş. İle davacı … San A.Ş’ nin aynı sektörde faaliyet göstermesine rağmen ürettikleri malzemelerin marka, model ve tipi açısında birbirinin emsali olacak şekilde benzerlik göstermemesi, davalının davacı şirketin atölyelerinde üretim ve imalat için ihtiyaç duyulan yarı mamul ve mamul malzemelerin teknik şartnameleri evsafları ve teknik özelliklerini bilmesine rağmen söz konusu bilgileri davacının aleyhine kullanarak 21.11.2016 tarihinde işe girdiği … ve …’yi rekabette avantajlı hale getirdiğine dair herhangi bir belgeye dosyada rastlanmaması ve davalının davacı şirketi zarara uğratacak ve …’ye rekabet avantajı sağlayacak şekilde rekabet yasağında aykırı hareket etmediği tespit edildiği bildirilmiştir.
Bilindiği üzere rekabet yasağının varlığı halinde, işletme ile iş ilişkisi veya bayilik ve dağıtıcılık gibi ilişkisi bulunanların sair olasılıkla hukukla uygun meşru nitelikteki faaliyetlerinin kısıtlanması veya tamamen men edilmesi söz konusu olacaktır. Rekabet yasağı yasanın açık hükmü olabileceği gibi, emredici hükümlerin aksini belirtmediği alanlarda sözleşme hükümleri ile öngörülebilmektedir.
Ticari vekil veya temsilciler için rekabet yasağı çalıştıkları, temsil yetkilerinin devam ettiği süre boyuncu etkisini gösterir; gerektiğinde bu ilişkiler bittikten sonra da rekabet yasağının belli bir süreyle devam etmesi sözleşme ile kararlaştırılabilmektedir.

İşçilerin rekabet yasağı, sadakat borcu kapsamında iş akdinin işçiye yüklediği olumsuz edimlerdendir. Bunun gerekçesi, işçinin çalıştığı sırada iş sırlarının öğrenmesi, müşterilerle ilgili bilgilere vakıf olmasıdır. Bu bakımdan, özel rekabet yasağı sözleşmesiyle iş sözleşmesi bitse de belli bir süreyle belli bir bölgede faaliyette bulunmanın önüne geçilmesi beklenmektedir.
Kısıtlama şartları, işçi ve işveren arasındaki hizmet ilişkisinin belli kapsam ve süre dahilinde işveren lehine tasarlanmasını sağlamaktadır. İşçinin belli bir eylem yada davranıştan kaçınması konu edilmekte; somut olarak bir ürünün üretimini yapmamak, satışını, dağıtımını yapmamak, bir hizmet alanında faaliyet göstermemek biçiminde gerçekleşebilmektedir. Bu şartın aktedilmesi ile işçinin belli bir ticaret, meslek ve uğraştan serbestçe icra edebilecekken, vazgeçmesi amaçlanmaktadır. Bu yasak sözleşme konusu edildiğinde, hizmet ilişkisi bittikten sonra hükümlerini gösteren niteliktedir. Rekabet etmeme borcu, iş akdinin sonuçları arasında yer alan; işveren sadakat borcunun olumsuz yönünü oluşturur. TBK. 444. Madde bu konudaki temel ilke ve sınırları düzenlemektedir.
Kısıt şartları çeşitli formlarda olabilir. Hizmet sözleşmesinin bitmesinden sonra, belli bir süre için işçinin belli bir faaliyeti, örneğin; danışmanlık hizmeti veren şirket müşterilerine danışmanlık yapması önlenebilir. Bir “ayartma yasağı” şartı ile işverenin işçilerinin başkası tarafından belli bir süreyle sınırlı olmak üzere işe alınmaları önlenebilir.
Rekabet yasağı şartlarının sözleşmeye konulması işverenler için kullanışlı bir yol ve yöntem olarak görünmelerine karşılık ileride doğacak çekişmelerde Mahkemelerce hukuka uygun bulunmaları gereklidir. Bu konuda, belli kurallara uyulmalı ve çekişme doğduğunda menfaatler dengesi göz önünde bulundurulmalıdır. Her çeşit rekabet yasağı şartının, temel haklara ve hakkaniyete aykırı olmadan düzenlenmesi ve Mahkeme önünde usulüne uygun biçimde kanıtlanması gereklidir. Mahkemeler, sözleşmeye konulan rekabet yasağı şartlarını konu, kapsam ve süre bakımından denetleyebilir ve geçerliliklerini değerlendirirler.
Somut olayda, dava, TBK’nın 444’üncü maddesi uyarınca işçi ile işveren arasında düzenlenen işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Türk Borçlar Kanunun 444. maddesi rekabet yasağını uygulama koşullarını düzenlemiş olup belli şartlara bağlamış bulunmaktadır. Müşteri çevresi, üretim sırları ve işverenin yaptığı işler hakkında bilgi sağlanması ve yanı zamanda bu bilginin kullanımının işverenin önemli bir zararına sebep olması halinde öngörülmesi ve kabulü mümkündür.
Buna göre, her ne kadar işveren Rekabet yasağı şartıyla işçinin sözleşme özgürlüğünü kısıtlayabilecek ise de, kanun koyucu bu şartın belirli koşulların varlığı halinde geçerli olacağını ve sonuçlarını doğuracağını belirtmiştir.
Bu koşullar; bir iş sözleşmesinin bulunması, işçinin müşterileri tanımasından veya iş sırlarını bilmesinden dolayı işverene önemli bir zarar vermesi ihtimalinin olması TBK 444. Maddesi ( eski BK.m. 348/2) sözleşmenin yazılı şekilde yapılması TBK 444. Maddesi (eski BK. m. 350) ve sözleşmenin yapıldığı sırada işçinin reşit olması (BK. m. 348/3) dır.
TBK 445.maddesinde (eski BK madde 349) ise, rekabet yasağının süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu koşulların hepsinin bir arada bulunması geçerli bir rekabet etmeme sözleşmesinin sonuç doğurabilmesi açısından zorunlu olup bu koşullara ilişkin hükümler emredici niteliktedir. Dolayısıyla koşullardan birinin bulunmadığı durumda sözleşme batıl olacaktır. Bu koşulların varlığını ispat yükü de işverene aittir.
Huzurdaki davada, rekabet yasağı hükmünün “davacının 24 ay süre ile işverenin yazılı ve imzalı izni olmadan merkezleri İç Anadolu, Marmara, Ege Bölgelerinde olmakla beraber bayiler, distribütörler, bu bölge veya diğer bölgelerde bulunan işveren tarafından üretilen, üretilmesi planlanan, mal veya hizmetlerin herhangi birisini üreten, pazarlama veya satışını faaliyet konusu yapan başka işverene ait işyerinde, bayisinde, distribütöründe, çalışmamayı, danışmanlık yapmamayı, doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi kurmamayı, kabul ve taahhüt ettiği… ” işçiye çalışma yasağı getirdiği görülmektedir.
Türkiye’de Tarım makinaları üretimi konusunda tüm üretimin İç Anadolu, Marmara, Ege Bölgelerinde olduğu gibi davalının bu üretimi yapan firmaların diğer bölgelerindeki işyerleri, bayi ve distribütöründe de çalışmama taahhüdünde bulunduğu, mevcut taahhüdün davacının üretilmesini planlanladığı işlerde dahi davalı işçinin çalışmasını engelleyici bir yükümlülük altına soktu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan rekabet etmememe taahhüdü işçiye aynı sektörde tüm Türkiye’de çalışma engeli getirmekte ve işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesine ve işlerin türü ve yeri bakımından uygun olmayan sınırlamalar bulunması nedeniyle geçersizdir. Dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir.
Davalı 28.09.1991 doğumlu, üniversite eğitimini 16.06.2014 tarihinde tamamlamış 22 yaşında bir mühendistir. Davacı …de 17.11.2015 tarihinde satın alma mühendisi olarak bir (1) yıl kadar çalışmış ve daha sonra dava dışı …’ye 21.11.2016 tarihinde satın alma yöneticisi ( kimya-elektrik bölümünde) Direkt Malzeme satın almada göreve başlamıştır. Davalının davacı nezdinde çok kısa bir süre çalışması ve üstlendiği görev ve sorumluluk itibariyle davacının zararına, rakip teşebbüsün rekabete avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin ( müşteri bilgisi, işletme sırrı teknik sır v.b) somut olarak ortaya konulmaması sebebiyle rekabet yasağı taahhüdünü ihlal edebilecek bir faaliyette bulunmasını gösterecek somut bilgi ve belgelerin dosya kapsamında rastlanılmadığından davalının işverene karşı rekabet yasağı ile yükümlendirilmesini gerektirecek haklı bir sebep ortaya konmuş ve kanıtlanmış da değildir. Bu sebeple açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
DAVANIN REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,40 TL harçtan peşin alınan 85,39 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 25,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu 600,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret tarifesi Gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341. Maddesi gereği miktar itibariyle kesin olarak karar verildi. 01.02.2021

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]