Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/970 E. 2021/416 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/970
KARAR NO : 2021/416

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2016
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili … Proje’nin davalı …Ş … Şubesi’de … numaralı çek hesabı açtırdığı ve bu hesap ile bağlantılı çek yapraklarının hazırlanarak müvekkili şirkete verildiği, 20 Haziran 2015 tarihinde, müvekkili şirketin yetkilisi …’in aracında arka camın kırılması suretiyle meydana gelen hırsızlık olayında şirket yetkilisi …’e ait evrak çantası içinde bulunan dizüstü bilgisayar ile boş çek yapraklarının çalındığını, bu hususun 20 Haziran 2015 tarihli Müşteki ifade tutanağı ve yine aynı tarihli Hırsızlık olayı müracaat ve görgü Tespit Tutanağı ile adli makamlara intikal ettirildiği, Söz konusu hırsızlık olayı ve çalınan çek yaprakları için ilgili banka şubesi ile iletişime geçildiğini, 22 Haziran 2015 tarihli yazı ile Bankaya bilgi verildiği, buna rağmen bankaya bildirilen çeklerden 0347821 nolu çekin 25 Ocak 2016 tarihinde gerçeğe ve hukuka aykırı şekilde sahte imza atılarak 25.000,00 TL bedelli olarak tahsile konu edildiği ve müvekkili tarafından yapılan uyarıya rağmen çekin bedelinin … A.Ş … şubesi nezdinde bulunan … numaralı çek hesabından ödendiği, müvekkili şirketin çek hesabından yapılan tahsilat üzerine davalı Bankaya 29 Ocak 2016 tarihli yazı ile başvurarak zararın giderilmesini istediği, ancak davanın açıldığı tarihe kadar bir gelişme olmadığını, dava konusu çeke bulunan keşideci imzasının, müvekkili şirket yetkilisi …’in imzasına uzaktan yakından bezemediğini, bunun teknik bir incelemeyi gerektirmeksizin, ilk bakışta anlaşılabilecek derecede farklı imzalar olduğunu, Bankanın sorumluluğunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 812. Maddesinde düzenlenmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01 Nisan 2015 tarihli ve… sayılı ilamında da davalı Bankanın ödenen bedelden sorumlu tutulması gerektiğinin vurgulandığı hususlarına yer verilerek davacı müvekkili şirketin çek hesabından ödenen 25.000,00 TL nin davalı bankaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çekin müvekkiline değil takas odası aracılığı ile ibraz edildiğini, yasal düzenlemeler ve protokoller gereği müvekkilinin takas odası aracılığı ile ödenen çeklerde imza kontrol yükümlülüğü ve imkanı bulunmadığı takas odasında görevli kişilerin çek üzerinde tahrifat olup olmadığını kontrol ettiğini, şayet çekte bulunması gerekli unsurlar bulunuyor ve tahrifat da bulunmuyorsa muhatap bankadan müsait hesaplığının sorgulanarak hesap müsait ise çek ödemesinin yapıldığını, davacının kendisine teslim edilen çeklerin güvenliğini sağlayamadığı ve bu hususta gerekli dikkat ve özeni göstermediği ayrıca gerekli hukuki işlemleri başlatmadığı bu nedenle meydana geldiği iddia olunan zarardan sorumlu olduğu, Davacının talebinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine de aykırı olduğu, Genel Kredi Sözleşmesinin 33. Maddesi uyarınca çalınan çeklerle ilgili müvekkilinin sorumluluğunun olmayacağını, bunların yanısıra davacının çeklerin iptaline yada ödeme yasağına ilişkin bir karar getirmediği, davacının müvekkiline suç duyurusunda bulunduğuna dair bilgi vermediği, ayrıca savcılığa yapılan başvurunun kesin bir karar niteliğinde olmadığı davacının hukuk mahkmeesinden tedbir kararı yahut savcılıkça verilmiş bir ödeme yasağı ödemeyi durdurması gerekirken bir beyan ile ödemenin durdurulacağı kanısına varmasının müvekkilinin sorumluluğunda olan bir husus olmadığını, davacının husumeti sadece müvekkiline yönelttiği çalınarak müvekkiline ibraz edilen çekin görüntüsünün davacıda mevcut olduğu, davacının çekin lehdarına yahut hamiline husumet yöneltmek yerine sadece müvekkiline husumet yöneltmesinin iyi niyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, davanın BK 49 ve devamı hükümleri gereği müvekkiline yöneltmesinin hukuken mümkün olmadığı, davacının kusurlu olması nedeniyle BK 52 gereği meydana gelen zararı üstlenmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, sahte imza ile keşide edilmiş çekin ödenmiş olması nedeniyle bankanın kusuruna dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış; dava konusu çek fotokopisi ve taraflar arasındaki karşılıklı ihtarnameler ve yazışmalar ile çeklerle ilgili hırsızlık olayına ilişkin tutanaklar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının …. Soruşturma sayılı dosyası, davalı bankanın 04/12/2020 tarihli cevabi yazısı, dosya içerisine alınmış, dosya da bilirkişi incelemeleri yaptırılmış dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyaya sunulan delillere göre; davacı şirkete, davalı banka tarafından verilen çek yapraklarının şirket yetkilisi …’in aracının arka camının kırılması suretiyle 20/06/2015 tarihinde çalındığı, davacı şirketçe bu olayla ilgili aynı tarihte suç duyurusunun yapıldığı ve akabinde davalı banka şubesiyle iletişime geçildiği 22/06/2015 tarihli yazı ile hırsızlık olayı ile birlikte çalınan çeklerin seri numaralarının bildirildiği, ve çalılan çeklerin iptal edilmesini istediği görülmektedir. Ancak, çalınan çeklerden ..seri numaralı çek yaprağının sahte bir imza ile doldurulduğu ve 25/01/2016 tarihinde 25.000,00.TL bedelli olarak …Şubesi nezdinde bulunan19975783 davacı şirkete ait hesaptan ödendiği, bu ödeme sırasında davacı şirketin daha önceki bildiriminin gözönünde bulundurulmadığı anlaşılmıştır.

Çalıntı çeklerle ilgili davacı şirketçe zamanında gerekli bildirim yapılmış olmasına rağmen, imzası davacı şirket yetkililerine ait olmayan çek bedelini , imza ile ilgili herhangi bir kontrol yapılmadan ve davacı şirkete durum bildirilmeden ödendiği sabittir. Ayrıca bankaya ibraz edilen ve karşılığı ödenen çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı hususunda taraflar arasında bir çekişmenin olmadığı görülmektedir.
Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2019 gün ve 2017/11-131 E, 2019/1395 K, sayılı ilamında “…Buna göre, bir kambiyo senedinin tüm ilgililerin katılımı olmaksızın sonradan tek taraflı olarak değiştirilmesi (tahrif edilmesi), tahrifattan önce senet üzerine imza koyanların tahrif edilmiş şekle göre sorumluluğunu doğurmayacak; bunlar, önceki metin ne ise ancak o çerçevede sorumluluk altında olacaklardır. Başka bir deyişle; senedin tahrifat ile büründüğü yeni hâl, o senedi tahrifattan önce imza etmiş olanlar bakımından yok hükmündedir; bağlayıcı değildir. Hamilin iyiniyetli olup olmaması da, bu sonucu etkilemeyecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.04.2004 tarihli 2004/19-118 E., 2004/205 K. sayılı kararı). Böylece 6762 sayılı TTK’nın 724. (6102 sayılı TTK’nın 812.) maddesi gereğince tahrif edilmiş çeki ödeyen muhatap bankanın tazmini gereken zarar miktarı, eski metindeki bedel ile değişmiş metindeki bedel arasındaki farktan oluşacaktır.
Hemen belirtilmesi gerekir ki; çekin ödenmek üzere, muhatap bankanın çekle işleyen hesabının bulunduğu şubesinden başka bir şubesine ibraz edilmiş olması da muhatabın 6762 sayılı TTK’nın 724. (6102 sayılı TTK’nın 812.) maddesinde öngörülen özen ve inceleme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacaktır. Aynı durum çekin takas odasına ibrazı olasılığında da geçerlidir. Dolayısıyla sahte veya tahrif edilmiş çekin takas odasına ibraz edilmesi de muhatabın anılan maddeden kaynaklanan sorumluluğunu bertaraf etmeyecektir.
Sonuç olarak sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmiş olması durumunda keşidecinin uğrayacağı zararı 6762 sayılı TTK’nın 724. (6102 sayılı TTK’nın 812.) maddesi gereğince muhatap bankanın tazmin etmesi zorunludur. Muhatabın anılan madde kapsamındaki sorumluluğu objektif bir sorumluluk olup, muhatap, bir kusuru bulunmasa dahi, sahte ve tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmaktan kaynaklanan zarara genel olarak katlanmak zorundadır. Başka bir deyişle muhatap sadece kusursuzluğunu ispat etse dahi bu sorumluluktan kurtulamayacaktır. 6762 sayılı TTK’nın 724. (6102 sayılı TTK’nın 812.) maddesi emredici nitelikte olmadığından taraflar arasındaki çek sözleşmelerine muhatap tarafından konulan sorumsuzluk kayıtları; yukarıda bahsedildiği üzere 818 sayılı BK’nın 99/2. ve 100/3. (6098 sayılı TBK’nın 115/3. ve 116/3.) maddeleri gereğince geçersiz olacaktır…”
Olayın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan TTK.nun 812.maddesi gereğince , ” Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhatabına ait olur; meğer ki senette keşideci olarak gösterilen kimseye kendisine bırakılan çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun isnadı mümkün olsun.” görüldüğü üzere muhatap bankanın TTK.nun 812. (eski TTK.nun 724.) maddesinde öngörülen sorumluluğu kusursuz sorumluluk olup, davalı bankanın olayda kusursuz olduğundan bahisle sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Kaldı ki , somut olayda davalı bankanın kusurlu olduğu açıkça görülmektedir. Zira, çekin bankaya ibrazından önce gerekli bildirim yapılmıştır. Davacının çekin çalınmasından iki gün sonra 22/06/2015 tarihinde … şubesine hitaben yazdığı yazısının, davalı bankaya ulaşıp ulaşmadığı mahkememizce araştırılmış ve davalı bankaya yazılan 21/11/2020 tarihli müzekkereye davalı banka tarafından verilen 04/12/2020 tarihli yazısında; ” ilgili kayıtlı yazınızda bahsi geçen 22/06/2015 tarihli yazının, ( çekin 25/01/2016 tarihinden ödenmesinden 4 gün sonra) 29/01/2016 tarihinde bankamız kayıtlarına eklendiği…” bildirilmiş ise de; “… Yetkili merciler tarafından verilen ödeme yasağı bulunmaması nedeniyle 22/06/2015 tarihinde bankamız sistemine ilgili çek hakkında uyarı konulduğu, bu uyarının takas bankasınca görülmesinin mümkün olmadığı, 17/06/2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma numaralı dosyasından ilgili yazıda kayıtlı çekin ibraz edilmesi halinde işlem yapılmaksızın Demirlibahçe Karakolu ile iletişime geçilmesi yönünde 10/06/2015 (sehven 2015 yazıldığı değerlendirilmiş zira; çekin çalınma tarihi 20/06/2015’dir ) tanzim tarihli yazısının tebliğ edildiği, yapılan araştırma neticesinde savcılık yazısında bahsi geçen çekin 25/01/2016 tarihinde takastan sorularak ödendiği, bu nedenle savcılık yazısına binaen herhangi bir işlem yapılmadığı…” şeklinde verilen cevabi yazısı dikkate alındığında, davalı bankanın “…Yetkili merciler tarafından verilen ödeme yasağı bulunmaması nedeniyle 22/06/2015 tarihinde bankamız sistemine ilgili çek hakkında uyarı konulduğu, çekin çalındığına ilişkin uyarının davacının davalı bankaya yapmış olduğu 22/06/2015 tarihli başvuru neticesinde oluşturduğu, davacının uyarı yazısının davalı bankaya ulaştığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/06/2016 tarihli yazısınında davalı bankaya 17/06/20216 tarihinde ulaştığı, davacı tarafından, davalı bankaya çekin bankaya( takas odasına) ibrazından önce gerekli bildirim yapıldığı anlaşılmıştır.
Bankanın gerekli önlemleri alması gerektiği kuşkusuzdur. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde sözünü ettiği yasal değişikliğin, bu konudaki muhatap banka sorumluluğunu ortadan kaldırması sözkonusu değildir. Davalı bankaya gerekli ihbar zamanında yapılmış olmasına rağmen çek bedeli kusurlu olarak ödenmiş olduğundan, artık bu olayda davacı şirketin çek defterini iyi saklamamış olmasından bahisle zarardan indirim yapılması da mümkün mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu olayda çekteki keşideci imzası ile davacı şirket yetkililerinin imzası arasında gözle görünün farklılık bulunduğu tartışmasız olduğu gibi, çeklerin çalındığı ve sahte çeklerin ibrazı halinde ödenmemesi ihbar edilmiş olmasına rağmen çek bedelinin ödenmesine onay veren davalı bankanın tam kusurlu olduğu, kaldı ki bankanın TTK.nun 812.maddesinden kaynaklanan sorumluluğu kusursuz sorumluluk olup, davacı keşideciye mezkur maddenin iki cümlesinin öngördüğü biçimde bir kusurun isnadı mümkün olmadığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2019 gün ve 2017/11-131 E, 2019/1395 K sayılı Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 01/04/2015 gün ve 2014/15160 E, 2015/4486 sayılı emsal içtihatları da dikkate alındığında, davanın kabulüne, 25.000,00.TL ‘nin talep tarihi olan 29.01.2016 ‘den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın KABULÜ İLE; 25.000,00 TL’nın 29/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.707,75 TL harçtan peşin alınan 426,94 TL harçtan mahsubu ile eksik 1.280,81 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin yatırılan 456,14 TL harç ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 626,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31.05.2021

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]