Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/452 E. 2023/260 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/452
KARAR NO : 2023/260

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI / KARŞI DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI / KARŞI DAVACI : … – (T.C:…)
VEKİLİ : Av. … – [16195-91928-87868] UETS

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2016
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
K.YAZIM TARİHİ : 14/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile davalı arasında 20/01/2012 tarihinde “…” adı altında davacı şirketin ürünlerinin davacı şirketin belirttiği yerlere ve/veya müşterilerine ulaştırılmasını sağlamak amacı ile bir taşıma ve teslim sözleşmesi imzalandığını, davacı ile davalı arasındaki iş ilişkisi normal şartlarda ve iyiniyetle devam ettiğini, tarafların karşılıklı anlaşarak 09.11.2015 tarihli “Fesih ve İbra protokolü” ile sözleşmeyi karşılıklı olarak feshettiklerini, hal böyle iken, davalı fesihten sonra, müvekkili firma ile aynı işi ve aynı bölgede yapan “…” ile tüccar olarak çalışmaya başladığını, yine müvekkili firma tarafından, taşıma işini sağlaması için tarafına verilen müşteri bilgilerini kullanarak, yeni firması için pazarlama yaparak ve fiyat indirerek müvekkili şirketin zarara uğramasını sağladığını, sonradan inceleme ile net miktarı belirlenecek bu zararları için fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000-TL maddi tazminatın taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davalı ile müvekkili arasında imzalanan Taşıma sözleşmesinin Cezai Şart Hükmünü İçeren V. Maddenin T Bendi “(…)Taşıyıcı sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesini içeren 1 yıl içerisinde, iş sahibi ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı mamülleri üreten bir firmada (…) çalışmayacağını, aksi taktirde, son bir yıllık hakedişi kadar cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder, taşıyıcının bu madddede yer alan yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespiti halinde, teminat ayrıca ihbara gerek olmaksızın paraya çevrilir “ hükmünü içerdiğini, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme gereği son bir yıllık toplam hakediş ücretini hesapladıkları kadarı ile 60.000-TL’nin üzerinde olduğunu, fakat mahkeme tarafından kayıtlar incelenerek belirlenecek cezai şart tutaranın belirlenmesine kadar fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000-TL’nin cezai şart olarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, belirtilen hususların 29.01.2016 tarihli …. Noterliği … Yevmiye Numarası ile Davalıya “ihtarname” olarak gönderildiği halde davalı, işbu davayı ikame ettikleri tarihe kadar herhangi bir zarar tazmini veya cezai şart ödemesi yapmadığını, hal böyle olunca işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle ve dosyaya sunulacak deliller ve mahkemece re’sen gözetilecek diğer hususlar ışığında, davalının beyanlarına karşı beyanda bulunma hakkı ve fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile, davalı tarafından müvekkile ödenmeyen sözleşmeden kaynaklanan cezai şart bedelinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL ve müvekkilinin maddi zararlarına istinaden de fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000-TL maddi tazminat olmak üzere toplamda 15.000-TL‘nin tespiti ve gecikmelerden kaynaklanan ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:Davacı karşı davalı vekili 16/08/2022 tarihli dilekçesinde özetle; 5.000,00TL maddi zarar taleplerini 13.909,11 TL arttırarak 18.909,11TL, 10.000,00TL cezai şart alacak taleplerini 83.426,99TL daha arttırarak 93.426,99TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dilekçesinde de belirtildiği gibi … ile 2010 yılından beri … A.Ş. ye ürün taşıma işi yaptığını, taraflar arasındaki ilk sözleşmenin 2010 yılında imzalandığını, daha sonra 2012 yılında sözleşmenin yenilendiğini, müvekkilinin taraf olarak imzalamak zorunda kaldığı ve bir tarafı baskın güç olan davacı firma tarafından imzalanan ve çok ağır cezai yaptırımlar içeren protokolde yer alan cezai şartların ve diğer yaptırımların uygulanması halinde müvekkilinin ticari hayatında telafisi mümkün olmayan zararlar oluşacağını, baskın güç olarak sözleşmeyi hazırlayan taraf olan davacı lehine düzenlenen cezai yaptırımların oldukça fahiş olduğunu, bu yöntemle yapılan bu sözleşmelerden müvekkiline bir suret verilmediğini, sözleşme sureti müvekkiline verilmediği gibi dosyaya da ibraz edilmediğini, dolayısı ile şartlarını bilmedikleri bir sözleşmeden dolayı açılan davaya cevap verebilmelerinin oldukça zor olduğunu, sözleşme suretinin dava dosyasına ibrazı halinde ayrıca itirazda bulunacaklarını, müvekkili … ait ürünleri … müşterilerine nakil işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin davacı …’in elemanı olmadığını, yapılan ilk sözleşme gereği taşıma ücreti olarak taşınan ürün bedelinin %7 si olarak anlaşıldığını, ilerleyen zaman içerisinde ise … sözleşme ekleri düzenleyerek taşıma ücretini sürekli aşağı çektiğini, son zamanlarda oranın % 4 e kadar düşürüldüğünü, yapılan işleme ait her türlü giderin müvekkilince karşılandığından (vergi – bağkur primi, mazot gideri vs.) zarar etmeye başlayan müvekkili ve aynı yöntemle çalışan diğer taşımacılar taşıma ücretinin artırılmasını talep etmişler işverende işine gelmeyen işi bıraksın dediğini, taraflar arasında ücret konusunda anlaşma sağlanamadığı için dava dilekçesinde de belirtildiği gibi 09.11.2015 tarihinde karşılıklı anlaşma ile fesih ve ibra protokolü yapıldığını, bu protokolde tek suret yapılmış olup müvekkiline bir suret verilmediğini, Fesih ve ibra protokolünün düzenlenmesinden 2 hafta önce davacı müvekkilinden bölgesindeki müşterilerle mutabakat yapmasını istediğini, bu işlem için muhasebeden … isimli mutabakat elemanı görevlendirildiğini, müvekkiliyle birlikte mutabakat işlemlerini tamamladıklarını, bu iki haftalık süre içerisinde de ayrıca aynı bölgeye sevkiyat yapması konusunda anlaştıkları müvekkilinin soyadını hatırlayamadığı … isimli şahısla müvekkili bölgeyi ve müşterileri tanıtmak amacıyla birlikte çalıştıklarını, davacı bu işlemlerden sonra 25.11.2015 tarihinde …. Noteri aracılığı ile çekmiş olduğu ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini, son olarak ta davacı dava öncesinde …. Noteri aracılığı ile bir ihtarname düzenleyerek cezai şartların yerine getirilmesini talep ettiğini, müvekkili üzerine düşen görevleri tamamladıktan sonra taraflar arasında fesih ve ibra protokolü yapıldığını, müvekkilinin geçimini temin edebilmek amacı ile en iyi bildiği iş olan nakliye işini başka bir firma ile anlaşmak sureti ile yapmaya başladığını, davacının iddia ettiği gibi müşteri bilgilerinin kullanılmasının söz konusu olmadığını, müvekkili davacıya ait malların nakliyesini yaparken de rakip firmalar aynı müşterilere mal satışı yaptığını, müvekkilinin davacıya ait müşterileri rakip firmaya yönlendirmesi diye bir şeyin söz konusu olmadığını, bu durum davacının ve müvekkilinin çalıştığı firmanın kayıtları incelendiğinde açıkça görüleceğini, kaldı ki dava dilekçesinde bu yönde somut bir örnekte verilmediğini, davacının sözleşmede yer alan lehine hükümleri kullanarak haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını beyan etmiştir.
Karşı davada: müvekkili ile davacı firma iş yapmaya başlarken imzalanan … ile birlikte müvekkile ait … plakalı araş üzerine mülkiyeti muhafaza kaydı konulduğunu, yine müvekkilden tamamı ile boş bir senede imza atması istenildiğini, müvekkilinin aynı işi
yapan arkadaşlarına da aynı işlemler yapıldığı için tereddüt etmeksizin talep edilen işlemleri yerine getirdiğini, tarafların anlaşmasına göre taşıma sözleşmesinin sona ermesi ile birlikte mülkiyeti muhafaza kaydı kaldırılacak aynı zamanda boş senedinde iade edileceğini, bunları müvekkilinin 10.02.2016 tarihli ihtarnamesi ile talep etmiş olmasına rağmen bu güne kadar bir işlem yapılmadığını, yine …. Noterliğince tanzim edilen 10.02.2016 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarname ile talep ettiği gibi davacının müşterisi olan … adlı müşteriden alacağını tahsil edemeyen davacı alacağının müvekkilinin hak etmiş olduğu alacağından kestiğini, ticaret yapan bir şirketin alacağının tahsil edememesi halinde bunu nakliyecisinden tahsil etmesi kabulü imkansız bir durum olduğunu, davacı firma aynı zamanda müşterisi aleyhine de icra takibi yapmış haksız kazanç peşine düştüğünü, bu haksız
uygulamalardan yılan müvekkili ve diğer nakliyecilerde zaten kazançları da minimuma indirildiği için işi bırakmak hatta bıraktırılmak zorunda kaldıklarını, sunulan nedenlerle, sözleşmelerin ve fesih ve ibra protokolünün ibrazı halinde itiraz haklarımız saklı kalmak kaydı ile haksız davanın reddine, davacı karşı davalı tarafından haksız olarak elinde bulundurulan boş senedin iadesine, mülkiyeti müvekkiline ait olan … plakalı araç üzerinde bulunan rehin kaydının kaldırılmasına, müvekkilinden haksız olarak kesilen 11.250,00 TL’sinın …. Noterliğince tanzim edilen 10.02. 2016 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların defter ve kayıtları,
İhtarnameler, özel ödeme belgeleri,
10.02.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname örneği,
Taraflar arasında imzalanan sözleşme örnekleri,
….. Noterliğinin 04.1.2012 tarih ve 15881 sayılı Borç ve Rehin Sözleşmesi ile “Yukarıda sahiplik belgesi ve vasıfları yazılı bulunan aracımı rehin alan … Yem Sanayi A. Ş.’ne 26.000,00-TL’ye kadar doğmuş veya doğacak borçlarıma karşılık rehin olarak veriyorum. Araç üzerine 26.000,00-TL rehin konulmuştur.” Yönünde açıklamalara yer verilmiştir.
Davalı/karşı davacı kaşe ve imzası yer alan tarihsiz adi tutanak üzerinde “… Yem San. Aş. İle akdetmiş olduğum …’nin IV. Maddesinin (B) fıkrası hükmü ve ilgili diğer hükümleri uyarınca, … Yem San. Aş. Müşterisi … … ait tahsilatı yapılamayan 8.891,14.-TL … Yem San. Aş. İle aramdaki cari hesabıma borç kaydedilmesini kabul, Beyan ve taahhüt ederim.” yazılı olduğu görülmüştür.

Mutabakat Mektupları: Dava dosyası kapsamında yer alan 2 adet mutabakat mektubu olduğu görülmüştür.
İlk mutabakat mektubunda 29.09.2015 tarihi itibariyle davalı/karşı davacının davacı/karşı davalı şirketten 3.280,50.TL alacaklı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
İkinci mutabakat mektubunda 24.10.2015 tarihi itibariyle davalı/karşı davacının davacı/karşı davalı şirkete 4.313,82.-TL borçlu olduğu yönünde mutabakata yönelik belge üzerinde yer alan davalı/karşı davacı kaşe ve imza olduğu anlaşılmıştır.
Tarihsiz Fesih ve İbraname Protokolünde İş sahibi (Davacı-Karşı Davalı) ve Taşıyıcı (Davalı-Karşı Davacı) arasında düzenlenen protokolde taraflar arasında imzalanan “…” karşılıklı olarak anlaşılarak 09.11.2015 tarihinde fesih edilmesine ilişkin düzenlenmiş olduğu tarafların birbirlerinden hiçbir hak ve alacağın kalmadığını kabul, beyan ve taahhüt ettikleri anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
…Mahkemesinden istinabe yoluyla alınan 03/09/2018 tarihli mali müşavi bilirkişi … ek raporunda;Taraf defter ve belgeleri üzerinden yapılan inceleme neticesinde dosya kapsamında talimat doğrultusunda hesap incelemeleri tespiti yapıldığını, …’daki taşıma faaliyeti ile ilgili davalı …’ın, 2012 yılında 70.,812,20 TL, 2013 yılında 83.979,16 TL, 2014 yılında 83.021,27 TL ve 2015 yılında 85.641,41 TL. toplam 323.454,04 TL. tutarında faturalı hasılat yapmıştır. 2016 Yılında … ile çalışması ve faturalı hasılatı olmadığını, taraflara ait ticari defter kayıtlar üzerinden yaptığım inceleme ve araştırmada davacı … A.Ş. ile aynı sektörde bulunan …’nın … eti ve Ürünleri işi ile iştigal ettiği tespit edildiğini, dosya uyuşmazlık kapsamında taraf defter kayıtlarının karşılaştırılmasından davaya dayanak yapılmış taşıma sözleşmesine davalının aykırı davrandığının saptandığını, davalı taşıyıcı, sözleşmenin sona ermesini izleyen 1 (Bir) yıl içinde iş sahibi/davacı … A.Ş. ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı mamulleri üreten … ile aynı sektörde bir (1) yıl ara vermeden işe devam ettiğini, 2016 Yılında …’ın sözleşme şart ve edimi olan (1) bir yıllık süreyi beklemeden davacı ile akteddiği taşıma sözleşmesini ihlal ederek … ile … ürünleri satışı pazarma geçmesinden … A.Ş.’nin bölge satışları düşmüş, davacı şirketin zararıma neden olduğu bildirilmiştir.

…Mahkemesinden istinabe yoluyla alınan 24/05/2019 tarihli … … Üniversitesinde İşletme Bölümünde görevli … bilirkişi raporunda; Davalı ile davacı arasındaki iş akışına ilişkin yapılan görüşmeler neticesinde …’da toplam 2 şubenin (…Şube ve … Şube) mevcut olduğunu, şubelerin birbirleryile rekabet halinde olmayıp, …’yı 2 farklı bölgeye bölerek çalıştıklarını, birbirlerinin bölgesinde satış yapmadıklarını, davalı …’ın … Şube’ye bağlı olarak … bölgesinde satış yaptığını, kendisi gibi iş gören 20 yaklaşık dağıtım aracının olduğunu, tüm satışların bu araçlar aracılığı ile yapıldığını, dağıtıcıların (Şirketin içsel yönetim sisteminde “Müteahhit” olarak anıldıklarını) her birinin kendisine ait bir bölgede satış yaptığını, dağıtıcıların yaptıkları satışları … el terminalleri aracılığı ile kaydettiklerini, muhasebe sisteminde bunların “…” açıklaması ile göründüğünü, işin kapsamının mevcut müşteri portföyüne sürekli satış yapılması ve bir yandan da mevcut müşteri portföyünü geliştirilmesi şeklinde yürütüldüğünü, bu nedenle müşteri ile satıcı arasında iletişimin kuvvetli olduğunu, dağıtıcıların sabah üstlerine zimmetlenen mamülleri, kendilerine ait soğutuculu araçlarla gün içinde dolaşarak sattıklarını, satılmayan kısımları akşam depoya iade ettiklerini, satılan kısım için şirketin fatura düzenlediğini, ay sonunda da satılanlar üzerinden dağıtıcıya ödeme yapıldığını, dağıtıcının da bu ödeme karşılığında prim faturası düzenlediğinin öğrenildiğini, davalı …’ın şirketten ayrıldıktan sonra … Şubeye bağlı … bölgesindeki dağıtımları yapmak üzere …’in işe alındığını, …’ın … Şube’nin yıllık satışlarının yaklaşık %3-4’ünü gerçekleştirdiğinin görüldüğünü, … Şebeye bağlı 2012-2016 yıllarında çalışmış tüm dağıtıcıların yaptığı satışların kilogram ve TL cinsinden yıllık toplamlarının tabloyla detaylandırıldığını, …’ın … Şubesi nin davacı şirketin yıllık satışlarının 3-4 lük kısmını oluşturduğunu, davacı şirketin davalı … ile ilgili 2014 yılı toplam satış cirosunun 1.573.262,63.-TL, 2015 yılı toplam satış cirosunun (1.486.793,82.TL*244 268,59.TL) 1.731.062,41.-TL, halefi … ile 2016 yılı cirosunun 2.078.839,56.-TL olduğu, Davacı şirketin …. Bölgesindeki müşterilerinin, 2012 yılında 57 müşteriden 21 (…) müşterinin 2013 yılında, 2013 yılında 53 müşteriden 20 (….) müşterinin 2014 yılında, 2014 yılında 58 müşteriden 12 (…) müşterinin 2015 yılında, 2015 yılında 65 müşteriden 33 (…) müşterinin 2016 yılında davacı şirketle iş yapmayı bıraktığı, …’in müşteri sayılarının azalmasına rağmen satış miktarlarının önemli ölçüde arttığının görüldüğünü, raporda yer alan analiz sonuçlarının tek başlarına dava konusu iddianın doğruluğunun veya yanlışlığının ispatı olmayacağnı, inceleme konusu rakamlardaki artış veya azalışların makro ekonomik gelişmeler veya dağıtıcıların bireysel başarıları gibi dava dışı faktörlerden de etkilenmiş olabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, yapılan inceleme sonucunda, haksız rekabet davasındaki iddialar çerçevesinde davacı şirketin …bölgesindeki satış rakamları ile davalının ve halefinin satış rakamlarının karşılaştırmalı olarak analizini içeren raporun takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
…Mahkemesinden istinabe yoluyla alınan 13/03/2020 tarihli andır ma … Üniversitesinde İşletme Bölümünde görevli … bilirkişi ek raporunda; yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, 11.250 TL’lik alacak iddiasının tek bir kesintiden kaynaklanmadığı farklı tarihlerde yapılan kesintiler sonucunda oluştuğunı, Dava dışı müşteri … ile … arasındaki cari hesap dökümünün incelendiğini, … ile … arasında sürekli (…) alışveriş gerçekleştiğini, alışverişlerin genelde peşin hatta avanslı gerçekleşirken 08.02.2014 — 06.03.2014 tarihleri arasında yüksek miktarlı veresiye alış yapıldığı (EK-1), …’tan alacak miktarının yaklaşık 8.500 TL civarlarına ulaştığını, bu tarihten sonra alışların tamamen peşine döndüğü ancak verilen tarihler arasında yapılmış veresiye alışverişlere yönelik tahsilat yapılmadığı/yapılamadığını, …’a yapılan son satışın tarihi olan 17.08.2015 tarihi itibariyle …’tan olan alacağın 8.891,14 TL’ye ulaştığı, bu tutarın 30.09.2015 tarihinde … yoluyla davalı-karşı davacı …’dan alacak olarak kaydedildiği görülmüştür. …’ın …’den olan alacağın kendisinden tahsil edilmesini kabul ettiğine dair onay yazısının mevcut olduğunu, batık bakiyenin …’den takip yoluyla tahsil edilmesi amacıyla herhangi bir işlem gerçekleştirildiğine dair bir belgeye rastlanmadığını, bu kesintinin haklı olup olmadığı konusu hukuki bir mesele olduğunu, 29.09.2015 tarihinde …”ın 3.280,50 TL alacaklı olduğu ve 24.10.2015 tarihinde 4.313,82 TL borçlu olduğu konusunda taraflar arasında mutabakat yapıldığını, cari hesap dökümünde gösterilen rakamlar ile mutabakat rakamlarının uyumlu olduğu, davalı Karşı davacı vekilinin verdiği 13.01.2020 tarihli dilekçede …’ın 42. ve 44. hafta hakedişlerini tahsil edemediği ayrıca kendisinden 2015 yılı içinde araçlarda kullanılan yazıcıya karşılık 1.200 TL kesinti yapıldığı iddia edildiğini, yapılan incelemede, 42. Hafta hakedişinin 748,64 TL (634,44 TL * KDV) olduğu, bu rakamın şirket uygulaması gereği %10’unun şirket bünyesinde tutularak ve yaptığı 6,63 TL’lik alışveriş düşüldükten sonra 667,16 TL’nin 31.10.2015 tarihinde ödendiği görülmüştür. |44. Hafta hak edişinin 428,08 TL olduğu ancak davalı ile aralarındaki süreçten dolayı davalıya ödeme yapılmadığı 2015 yılında yapılan 1.200 TL’lik bir kesintiye rastlanmadığını, ancak davalının işten çıkarken yazıcının iadesi karşılığında 18805 nolu 08.11.2015 tarihli 500 TL’lik fatura kestiğini, fatura bedelinin 09.11.2015 kendisine ödendiğinin görüldüğünü, sonuçta davalı — karşı davacı …”ın davacı-karşı davalı …’ten olan alacağının, dosyaya sunulan cari hesaba uygun olarak, 30.11.2015 tarihi itibariyle 2.367,33 TL olduğunu, 11.250 TL’lik alacak iddiasının tek bir kesintiden kaynaklanmadığını farklı tarihlerde yapılan kesintiler sonucunda oluştuğunu, 8.891,14 TL’lik kısmının 30.09.2015 tarihinde gerçekleştiğini, bu kesintinin hukuka uygun olup olmadığının hukuki bir mesele olduğunu, dava dışı müşteri ile işlemin süreklilik arz ettiğini, bu müşteriden doğan alacağın ağırlıklı olarak 08.02.2014 – 06.03.2014 tarihleri arasındaki veresiye işlemlerden gerçekleştiğini, davalıya 42. Hafta hak edişinin ödendiğini, 44. Hafta hak edişi olan 428,08 TL’lik tutarın ödenmediğini, davalı …”ın davacıda alacağının 30.11.2015 tarihi itibariyle 2.367,33 TL olduğunu, davalıya borç yazılan 8.891,14 TL’lik tutarın hukuki bulunmaması halinde bu tutarın davalı alacağı olan 2.367,33 TL’nin üstüne eklenmesi gerektiği bildirilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi …’dan alınan 14/06/2021 tarihli raporda; Usulünce tutulmakla sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu anlaşılan ve 2013 ve 2014 yılları itibariyle sınırlı olarak incelemesi yapılan davalı/karşı davacı yana ait ticari defterler mukayeseli olarak incelendiğini, davacı/karşı davalı şirkete 2013 yılında 15 adet, 2014 yılında … adet olmak üzere toplam 76 adet 93.555,37.-TL bedelli faturalar düzenlemiş olduğuru, bu faturaların tamamının davacı/karşı davalı şirkete ait ticari defterlerde de kayıtlı olduğu, davalı/karşı davacıya ait ticari defterlerin işletme hesabı esasına tabi olarak düzenlendiği görüldüğünden, bu tür defterlerde cari hesap, ödeme, tahsilat gibi hususların tespitine olanak sağlamadığını, 24.10.2015 tarihli ve davalı/karşı davacı kaşe ve imzası bulunan mutabakat mektubuna ve yine davalı/karşı davacı kaşe ve imzası bulunan adi tutanak üzerinde yazılı hususlara göre, davalı/karşı davacı yanın, … Yem San. Aş. Müşterisi … … ait tahsilatı yapılamayan 8.891,14.-TL … Yem San. Aş. ile olan cari hesap bakiyesinden mahsubunu kabul ettiği ve bu belgelere göre 24 10.2015 tarihi itibariyle davalı/karşı davacı (…) yanın davacı-karşı davalı şirkete 4.313,82.-TL borçlu olduğu tespit edilmiş ise de, tarafların tarihsiz fesih ve ibraname protokolü ile 09.11.2015 tarihi itibariyle birbirlerinden hiçbir hak ve alacağın kalmadığını kabul ettiğini, gerek … Yem San. Aş.’nin defter kayıtlarında …’daki faaliyetleri ile ilgili hasılat ayrımı bulunmaması, gerekse tarafımca dosya kapsamından incelemesi yapılan …’a ait ticari defterlerinde … firmasına düzenlenen faturaların eksik kaydedilmiş olmasından ötürü somut bir mali veriye ulaşılamadığından mali kayıtlara göre … firmasının zarara uğrayıp uğramadığı ve zarar hesabının yapılmasına olanak bulunmadığını, zarar koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının incelenmesi var ise zarar hesabının yapılabilmesi için öncelikle sözleşmeden kaynaklı haklar ve tazminat şartlarının hukuki yönden değerlendirilmesi gerekeceği bildirilmiştir.

Bilirkişiler Nitelikli hesap uzmanı … ile Mali müşavir …’dan alınan 28/07/2022 tarihli kurul raporunda; Dosyaya sunulan 24.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafından haksız rekabet yolu ile başka şirkete yönlendirildiği iddia olunan … bölgesinin 2015 yılı satışlarının %18’inin alıcısı olan … Şirketine ait satış verilerine ilişkin tabloda, davacı şirktin 2015 yılı satışlarının önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldığının görüldüğünü, tabloda 2012-2015 yıllarına ilişkin belirtilen satış miktarlarının ortalaması yıllık 33.636,75-Kg olmaktadır. 2016 yılı satış miktarı ise 3.640,33-Kg olduğunu, bu verilerin karşılaştırıldığında, satış miktarında önemli sayılacak düzeyde bir azalma olduğunun görüldüğünü, yıllık ortalama satış rakamı ile 2016 yılı satış rakamı arasında, (33.636,75-3,640,33 = 29.996,42-Kg) 29.996,42-Kg fark bulunduğunu, bu miktarın 2016 yılı satış fiyatları ile karşılığı ise (25.242,66/3.640,33 x 29.996,42-Kg = 208.000,21-TL) 208.000,21-TL olduğunu, davacı firmanın karlılık oranının %10 olabileceği varsayımından hareketle, davacı şirketin maddi zararı (208.000,21/110 x 10=18.909,11-TL) 18.909,11-TL olarak hesaplandığını, dosyaya sunulan 12.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda 2015 yılı için 11 aylık dönem yönünden taşıma hizmet faturası hasılat miktarı 85.641,41-TL olarak hesaplandığını, bu miktarın yıllık tutarı (85.641,41/11 x 12 = 93.426,99-TL) 93.426,99-TL olduğunu, fesih ve ibra protokolünün cezai şarta etkisi ve diğer konulardaki nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirketin cezai şart alacağı son bir yıllık hasılat tutarı ve sözleşme hükmü esas alınarak 93.426,99-TL olarak hesaplandığını, mahkeme tarafından ara kararı ile verilen göreve bağlık kalınarak, davacı şirketin maddi zararının 18.909,11-TL olabileceğini, davadaki talebin 5.000,00-TL olduğunu, davacı şirketin cezai şart alacağının 93.426,99-TL olarak hesaplandığını, davadaki talebin 10.000,00-TL olduğunu, ara kararı ile verilen göreve bağlı kalınarak, 14.06.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı davalı/karşı davacı tarafından bir itiraz ileri sürülmediğinden, karşı davaya konu talepler yönünden bir hesap yapılmadığı bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulundan alınan 02/01/2023 tarihli ek raporda; davacı şirketin maddi zararının 18.909,11-TL olabileceğini, davadaki talebin 5.000,00-TL olduğunu, davacı şirketin cezai şart alacağının 93.426,99-TL olarak hesaplandığını, davadaki talebin 10.000,00-TL olduğunu, verilen ıslah dilekçesi ile asıl davadaki taleplerin artırıldığını, karşı dava yönünden; karşı davada davalı / karşı davacının davacı şirketten 2.358,86-TL talep edebileceğini, karşılıklı alacakların takas ve mahsubu konusundaki takdirin mahkemeye ait bulunduğunu, karşı davadaki talebin 11.205,00-TL olduğunu, borç ve rehin sözleşmesinde, doğrudan bir miktar para yönünden rehin tesis edildiğinden, … plakalı araç üzerine konan rehinin kaldırılıp kaldırılmayacağı yönündeki takdirin mahkemeye ait olduğunu, dosya kapsamında davalı /karşı davacı tarafından verilen senede yönelik bir tespit yapılmadığından bu konudaki takdirin mahkemeye ait bulunduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

20.01.2012 tarihili Taşıma Sözleşmesinin 1. maddesinde taraflar olarak iş sahibi ya da … davaı ile taşıyıcı olarak davalının belirtdildiği, 2. Maddesinde konu olarak … plak numaralı frigofrik araçla iş sahibine ait ürünlerin iş sahibi tarafından belirlenen bölgede ve yine iş sahibi tarafından belirlenerek yine taşıyıcıya bildirilecek olan iş sahibinin şubelerinden veya gösterdiği adreslerden alınarak muhtelif müşterilere taşınması teslim edilmesi olarak belirledniği görülmüştür.
Taşıyıcının Yükümlülükleri bölümünün (T) bendinde, “Taşıyıcı, sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesini izleyen 1 (Bir) yıl içinde iş sahibi ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı mamulleri üreten bir firmada ücretli, bayii veya herhangi bir başka sıfatla çalışmayacağını veya yönetiminde görev almayacağını beyan, taahhüt ve kabul eder. Araçlarını bu tür firmaya kiralayamaz ve/veya satamaz. Bu işleri birinci dereceden kan ve/veya sıhri hısımları adına da yapamaz, yaptıramaz. Taşıyıcı, müşteriler, iş sahibinin çalışanları ve işle ilgili diğer kişiler dışında hiç kimse ile bu sözleşme ile ilgili olarak herhangi bir şekilde ilişkiye giremez. Herhangi bir şekilde alışveriş veya sair ticaret mevzuuna giren bir işi yapamaz. Bu maddede yer alan yükümlülüklere uymayan taşıyıcı son bir yıllık hakkedişi kadar cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Taşıyıcının bu maddede yer alan yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespiti halinde teminat ayrıca ihbara gerek olmaksızın paraya çevrilir.” hükmüne yer verildiğini,
…Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.2022 tarih, 2019/11-447 Esas, 2022/315 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde, İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresince işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Dürüstlük kuralı gereğince bu yükümlülük bazı durumlarda sözleşmenin sona ermesinden sonra da belli bir süre devam etmelidir. Zira işçinin çalışması esnasında elde ettiği bazı bilgileri iş akdinin sona ermesinden sonra kullanması işverenin haklı menfaatlerine zarar verebilir. Buna karşılık, …’nın 48. maddesinde güvence altına alınan işçinin dilediği alanda “çalışma ve sözleşme özgürlüğü”, onun hayatını kazanması yanında yine …’da öngörülmüş olan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla (m. 5, 17) doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla iş sözleşmelerinde sözleşme sonrası rekabet yasağı kapsamında işverenin rekabet nedeniyle ortaya çıkabilecek haklı menfaati ile işçinin çalışma ve sözleşme özgürlüğünün dengelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle hem 818 sayılı BK’da hem de 6098 sayılı TBK’da bu dengeyi sağlamaya yönelik özel düzenlemeler yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın Geri verme yükümlülüğü başlıklı 443. maddesi, Sözleşmenin sona ermesi durumunda, taraflardan her biri, diğerinden veya üçüncü bir kişiden diğerinin hesabına, hizmetle ilişkili olarak almış olduğu şeyleri geri vermekle yükümlüdür. İşçi, özellikle motorlu taşıtları ve trafik izin belgelerini, alacaklarından fazla olduğu ölçüde ücret ve masraf avanslarını geri vermekle yükümlüdür. Tarafların hapis hakları saklıdır.hükmünü haizdir.
6098 sayılı TBK’nın Rekabet Yasasğı başlıklı 444/1 maddesi; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir” hükmünü haizdir. Buna göre rekabet yasağı sözleşmesinden söz edilebilmesi için ilk olarak işçinin fiil ehliyetine sahip olması ve iş sözleşmesinin kurulması sırasında veya iş ilişkisi devam ederken işçinin sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün yazılı olarak iş sözleşmesine konulması veya bu konuda ayrı bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılması gerekmektedir. Fiil ehliyetine sahip işçi tarafından yazılı olarak yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için iki temel şartın daha birlikte yer alması gerekir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesinin ilk şartı, işverenin bu sözleşme nedeniyle korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunmasıdır.6098 sayılı TBK’nın 444/2 maddesine göre, una göre rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulmasında işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin söz konusu olabilmesi için, işçinin işverenin üretim sırları, yaptığı işler ve müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağının bulunması ve bunun sonucunda işvereni önemli bir zarara uğratma ihtimalinin olması gerekir. Dolayısıyla rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin geçerli olabilmesi için iş ilişkisinin işçiye, “müşteri çevresi” veya “üretim sırları” ya da “işverenin yaptığı işler” hakkında bilgi edinme imkânını sağlamasının yanında, aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması hâlinde işvereni önemli nitelikte bir zarara uğratabilecek mahiyette olması aranmaktadır. Ancak, rekabet yasağı ihlâlinden bahsedilebilmesi için zararın fiilen gerçekleşmesi gerekli olmayıp, yakın ve önemli bir zarar ihtimalinin varlığı yeterli olmaktadır.Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesinin bir diğer şartı ise işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemiş olmasıdır.
…Hukuk Genel Kurulu’nun 02/11/2022 tarih, 2021/9-830 Esas, 2022/1426 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi Doktrinde yapılan bir tanıma göre cezaî şart, “Mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edimdir” (…). Bir başka tanımda ise cezaî şart, “Borçlunun borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde önceden kararlaştırılmış bir edada bulunmayı alacaklıya karşı taahhüt etmesi” olarak ifade edilmiştir (….). Gerek 1475 sayılı İş Kanunu’nda gerekse 4857 sayılı İş Kanunu’nda cezaî şarta ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Bununla birlikte, …Kanunu genel kanun niteliğinde olduğundan, İş Kanunlarında hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde …Kanunu hükümleri uygulanacağından, …Kanunu’nun açıklanan düzenlemeleri kural olarak İş Hukukunda da geçerlidir. …tarafından yerleşik içtihatlar ile bazı yönlerden İş Hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş Hukukunda “işçi yararına yorum ilkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezaî şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Hizmet sözleşmeleri açısından cezaî şartla ilgili olarak BK’da açık bir hüküm bulunmaz iken, TBK’nın 420. maddesi, “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan cezaî şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezaî şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.
Davalı/karşı davacı kaşe ve imzası yer alan tarihsiz adi tutanak üzerinde “… Yem San. Aş. İle akdetmiş olduğum …’nin IV. Maddesinin (B) fıkrası hükmü ve ilgili diğer hükümleri uyarınca, … Yem San. Aş. Müşterisi … ait tahsilatı yapılamayan 8.891,14.-TL … Yem San. Aş. İle arasındadaki cari hesabına borç kaydedilmesini kabul ve taahhüt ettiği, ilk mutabakat mektubundan 29.09.2015 tarihi itibariyle davalı/karşı davacının davacı/karşı davalı şirketten 3.280,50.TL alacaklı olduğunun belirtildiği İkinci mutabakat mektubundan 24.10.2015 tarihi itibariyle davalı/karşı davacının davacı/karşı davalı şirkete 4.313,82.-TL borçlu olduğunun belirtildiği Tarihsiz Fesih ve İbraname Protokolünde İş sahibi (Davacı-Karşı Davalı) ve Taşıyıcı (Davalı-Karşı Davacı) arasında düzenlenen protokolde taraflar arasında imzalanan “…” karşılıklı olarak anlaşılarak 09.11.2015 tarihinde fesih edilmesine ilişkin düzenlenmiş olduğu tarafların birbirlerinden hiçbir hak ve alacağın kalmadığını kabul, beyan ve taahhüt ettikleri Usulünce tutulmakla sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğu anlaşılan ve 2013 ve 2014 yılları itibariyle sınırlı olarak incelemesi yapılan davalı/karşı davacı yana ait ticari defterler mukayeseli olarak incelenmiş olup; Davacı/karşı davalı şirkete 2013 yılında 15 adet, 2014 yılında … adet olmak üzere toplam 76 adet 93.555,37.-TL bedelli faturalar düzenlemiş olduğu, bu faturaların tamamının davacı/karşı davalı şirkete ait ticari defterlerde de kayıtlı olduğu, davalı/karşı davacıya ait ticari defterlerin işletme hesabı esasına tabi olarak düzenlendiği görüldüğünden, bu tür defterlerde cari hesap, ödeme, tahsilat gibi hususların tespitine olanak sağlamadığı anlaşılmıştır.
Asıl davada maddi tazminat talebi yönünden:
6101 sayılı …Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 1. maddesi; “…Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, …Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, …Kanunu hükümlerine tabidir” hükmünü haizdir.
Somut olayda; davacı şirket ile davalı … arasında akdoluna ve 818 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu dönemde düzenlendiği anlaşılan 20.01.2012 tarihli Taşıma Sözleşmesinin Taşıyıcının Yükümlülükleri bölümünün V. maddesinin (T) bendinde, “Taşıyıcı, sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesini izleyen 1 (Bir) yıl içinde iş sahibi ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı mamulleri üreten bir firmada ücretli, bayii veya herhangi bir başka sıfatla çalışmayacağını veya yönetiminde görev almayacağını beyan, taahhüt ve kabul eder. Araçlarını bu tür firmaya kiralayamaz ve/veya satamaz. Bu işleri birinci dereceden kan ve/veya sıhri hısımları adına da yapamaz, yaptıramaz. Taşıyıcı, müşteriler, iş sahibinin çalışanları ve işle ilgili diğer kişiler dışında hiç kimse ile bu sözleşme ile ilgili olarak herhangi bir şekilde ilişkiye giremez. Herhangi bir şekilde alışveriş veya sair ticaret mevzuuna giren bir işi yapamaz. Bu maddede yer alan yükümlülüklere uymayan taşıyıcı son bir yıllık hakkedişi kadar cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Taşıyıcının bu maddede yer alan yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespiti halinde teminat ayrıca ihbara gerek olmaksızın paraya çevrilir.” hükmüne yer verildiğini, sözleşmenin V. maddesinin T bendinde işçi yönünden sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet yasağı düzenlendiği, davacının işinin taşıyıcılık hizmeti olması ve değişik bölgelerde görevlendirilmesi mümkün olmakla birlikte 818 sayılı BK’nın 349. maddesine göre rekabet yasağına ilişkin olarak zaman ve konu (işin türü) sınırlaması öngörülmesine rağmen yer sınırlaması öngörülmediği; bununla birlikte sözleşmenin sona erdiği dönemden itibaren zararın belirlendiği ve teknik bilirkişi tarafından tespit edilen haksız fiilin bulunduğu süreçte uygulanan ve genel hüküm olan 6098 sayılı TBK’nın 444/2 maddesinde ise “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” hükmünün bulunduğu, 6098 sayılı TBK m. 444/2 gereğince rekabet yasağı ihlâlinden bahsedilebilmesi için zararın fiilen gerçekleşmesi gerekli olmayıp, yakın ve önemli bir zarar ihtimalinin varlığı yeterli olduğu gibi sözleşmenin akdolunduğu tarihte rekabet yasağının kaynağını işçinin sadakat borcunun oluşturduğu: bu bağlamda bilirkişi raporlarında tespit edilen ve davalı tarafından haksız rekabet yolu ile başka şirkete yönlendirildiği iddia olunan … bölgesinin 2015 yılı satışlarının %18’inin alıcısı olan … Şirketine ait satış verilerine ilişkin tabloda, davacı şirketin 2015 yılı satışlarının önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldığı 2012-2015 yıllarına ilişkin belirtilen satış miktarlarının ortalaması yıllık 33.636,75-Kg olduğu, 2016 yılı satış miktarı ise 3.640,33-Kg olduğu, veriler karşılaştırıldığında, satış miktarında önemli sayılacak düzeyde bir azalma olduğu yıllık ortalama satış rakamı ile 2016 yılı satış rakamı arasında, (33.636,75-3,640,33 = 29.996,42-Kg) 29.996,42-Kg fark bulunmaktadır. Bu miktarın 2016 yılı satış fiyatları ile karşılığı ise (25.242,66/3.640,33 x 29.996,42-Kg = 208.000,21-TL) 208.000,21-TL’ olduğu davacı firmanın karlılık oranının %10 olabileceği varsayımından hareketle, davacı şirketin maddi zararının (208.000,21/110 x 10=18.909,11-TL) 18.909,11-TL olacağı anlaşılmakla buna ilişkin talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada cezai şart talebi yönünden; Davalı …’ın dava dışı şirkette işe başladığı tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı TBK hükümlerinin daha başlangıçta geçersiz olan bir sözleşmeye uygulanması mümkün olmadığı, başka bir deyişle 6101 sayılı …Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun gereğince 818 sayılı BK döneminde imzalanan rekabet yasağı sözleşmelerine 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanabilmesi için; yer, zaman ve konu (işin türü) bakımından sınırları belirli olan geçerli bir sözleşmenin olması gerektiği, yer koşulu taşımayan bu itibarla 818 sayılı BK döneminde cezai şart geçersiz olduğu gibi sadece işçi aleyhine konulan cezai şartın da geçersiz olduğu anlaşılmakla cezai şarta ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karşı davada rehin kaydının kaldırılması talebi yönününden rehnin taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında ve ileride doğacak borçlar yönünden tesis edildiği, 09.11.2015 tarihli Fesih ve İbra Protokolü kapsamında iş sahibinin alacağını ibra ettiği işçi yönünden rehinin geçersiz hale geldiği; keza mahkememizce Taşıma sözleşmesindeki yer şartı öngörülmediğinde haksız rekabette cezai şartın geçersiz olduğu kabul edilmekle Taşıma sözleşmesinin VI-B maddesindeki teminata ilişkin hükmün uygulama alanı da kalmadığı anlaşılmakla karşı davacının rehin kaydının kaldırılması davasının kabulü ile dava konusu olan … plakalı araç üzerinde davacı karşı davalı tarafından konulan rehin kaydının, iş bu karar kesinleştiğinde, terkin edilerek kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Karşı davada 11.250,00-TL alacak iddiası yönünden, Davacı/ Karşı davalı şirket vekili tarafından verilen 25.12.2019 tarihli açıklama dilekçesi eki Davalı/ karşı davacı … adına imzalanan tarihsiz belgede, “… Yem San. A.Ş. müşterisi … ait tahsilatı yapılmayan 8.891,14-TL … Yem San. A.Ş. ile aramdaki cari hesaba borç kaydedilmesini kabul, beyan ve taahhüt ederim.” açıklamalarına yer verildiğinden ve dilekçe eki 15.09.2015 cari hesap ekstresinde davacı şirket ile … firması arasındaki borç bakiyesinin 8.891,14-TL olarak gösterildiği ayrıca bu tarihin karşılıklı ibranın söz konusu olduğu 09.11.2015 tarihli Fesih ve İbra Protokolü tarihinden öncesine ait olduğundan davalı /karşı davacının alacak talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davada davacı / karşı davalı şirkete verildiği ileri sürülen senetle ilgili yazılı bir delil ibraz edilmediği anlaşılmakla senedin iadesine yönelik talebin reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-ASIL DAVADA;

1-Davacı karşı davalının maddi tazminat davasının kabulü ile 18.909,11 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu alacağın 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 05/05/2016 tarihinden itibaren, bakiye 13.909,11 TL’sine ıslah tarihi olan 16/08/2022 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Davacı karşı davalının cezai şarta ilişkin davasının REDDİNE
3-Asıl davada alınması gereken 1.291,68TL harçtan peşin alınan 256,17TL harç ile ıslah harcı 1.670,00TL’nin toplamı olan 1.926,17TL’nin düşümü ile fazla alınan 634,49TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Asıl davada davacı tarafından yatırılan toplam 1.926,17TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl davada davacı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 14.948,32TL nisbi vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
7-Asıl davada davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti:3.800,00TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri: 144,98TL olmak üzere toplam 3.944,98TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 670,64TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
B- KARŞI DAVADA;
1-Karşı davacının rehin kaydının kaldırılması davasının kabulü ile dava konusu olan … plakalı araç üzerinde davacı karşı davalı tarafından konulan rehin kaydının, iş bu karar kesinleştiğinde, terkin edilerek kaldırılmasına,

2-Karşı davacının alacak davasının REDDİNE,
3-Karşı davacının senedin iadesi davasının REDDİNE,
4-Karşı davada alınması gereken 1.776,06 TL harçtan peşin alınan 192,12TL harç ile 445,00TL tamamlama harcı toplamı olan 637,12TL’nin mahsubu ile eksik alınan 1.138,94TL harcın karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

5-Karşı davada davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti:2.000,00TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri: 25,00TL olmak üzere toplam 2.025,00TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 1.397,25TL’nin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin karşı davacı üzerinde bırakılmasına,

6-Karşı davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine,
7-Karşı davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,

Dair, Davacı karşı davalı vekili ile davalı karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile …Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/04/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]