Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/461 E. 2021/571 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2015/461 Esas – 2021/571
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/461 Esas
KARAR NO : 2021/571

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/07/2015
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 29/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/04/2014 tarihinde, davacının yaya olduğu halde kimliği belirsiz bir aracın çarpması sonucunda yaralanarak sakat kaldığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu, kazaya kusuru ile sebebiyle veren aracın tespit edilememesi nedeni ile zararının giderilmesi için … Hesabı’na başvurduğunu ancak başvurusunun haksız olarak reddedildiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili dava değerini açıklamak üzere verdiği dilekçesinde, 2.999,00 TL geçici, 1,00 TL kalıcı maluliyet tazminatı talebinde bulunduğun bildirmiştir.
Davacı vekili 17/03/2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle, geçici işgöremezlik tazminat taleplerini 4.937,55 TL olarak artırdıklarını bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden, yetkisiz mahkemede dava açıldığını, esas yönünden ise müvekkilinin sadece sürekli maluliyet tazminatından sorumlu olduğunu, zararın gerçek bir trafik kazasından kaynaklandığının ve kusurlu aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunun ispatının gerektiğini, müvekkil şirket sorumluluğunun sigortasız aracın kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkil şirketin faizden yalnızca dava tarihinden itibaren sorumlu olabileceğini ve bu faizin yasal faiz olması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle kusurlu yanın sigortacısından poliçe kapsamında zararın tazmini talebidir.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17/07/2020 tarih 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı ilamı ile 2918 sayılı Yasanın 90/1. cümlesindeki “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlara…” ve ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlara…” ile 92. maddesinin (i) fıkrasının Anayasaya aykırı olduğunu ve iptaline oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Anayasanın 153. maddesinde, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği düzenlenmiştir. İptal öncesi normlara dayalı kazanılan hukuki statülerin korunmasının, kamu düzeni ve hukuki güvenlik kaygıları içerdiği gibi Anayasaya aykırılığının yargısal denetim sonucu tespit edilmiş bir yasaya dayanılarak yapılan işlemlerin geçerli sayılması halinde telafisi güç zararlar da ortaya çıkabilecektir. Bu durumda bazı kararların, özellikle bireylerin temel hak ve özgürlüklerini etkileyen yasalara ilişkin iptal kararları geriye yürüyeceğini kabul etmek gerekir. Ayrıca, somut norm denetimi amacıyla başvurulan ve dosyaya uygulanması gereken iptal kararının benzer mahiyetteki derdest uyuşmazlıklara sirayet etmeyeceğini savunmak hakkaniyet ilkesine de aykırı olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 13.07.2011 tarih 2011/4-421 Esas 2011/524 Karar sayılı ilamı). Bu durumda yeni genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmadığından yeni bir yasal değişiklik yapılıncaya kadar Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları dikkate alınarak yargılama yapılması gerekecektir. Ancak Yargıtay içtihatları ile belirlenen hesaplama yöntemleri emredici mahiyette olmadığından yargılama esnasında tarafların itiraz ve tutumlarına göre değerlendirme yapılması gerekecektir. Aksi durumda kesinleşmeyen tüm dosyaların yeniden ele alınması gerekecek, bu da usul ekonomisi ve adil ve hızlı yargılanma ilkelerine aykırı sonuçlar doğuracaktır. Davacı vekilinin açık talebi üzerine yeniden maluliyet raporu alınmamış ve mevcut deliller doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin davaya bakmaya yetkili ve görevli olduğu değerlendirilmiş, davalı tarafın yetki itirazının HMK’nun 6. maddesi uyarınca yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
… Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası UYAP sisteminden dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin kolluk tutanağı, TÜİK araştırma sonucu, davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedaviye ilişkin tüm evraklar, davacıya kaza nedeni ile ödeme yapılmasına ilişkin SGK yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tanığı … duruşmada, “olay tarihinde hastam olduğu için dışkapı SSK’ya gittim, hastamı bıraktıktan sonra otoparka arabayı park etmek için gittim sağ taraftaki park yerine aracımı park ettim, araçtan çıktım, otoparkçı park ettiğim sağ tarafta duruyordu, ona para vermek için yanaştım, bu esnada huzurda bulunan davacı da otoparkçıya para vermek için geliyordu, oda benim yanıma geldi, benim para vermemi bekliyordu, bu esnada plakasını alamadığımız bir araç arkamızdan gelip davacıya çarptı, ve hatta aracın aynası da orda kaldı, aynayı aldım, arkadaşın arabasına da bıraktım, sürücüsü çok süratli idi, biz ise park için ayrılan cep diye tabir edilen yerde duruyorduk, yola herhangi bir tecavüzümüz yoktur. Halen orda aynı yer mevcuttur,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 11/04/2016 tarihli maluliyete ilişkin raporda, davacının %11 oranında malül olduğu, tedavi süresinin 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. İtiraz üzerine, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulun’dan alınan 29/06/2020 tarihli raporunda, davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiş, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için ve illiyet bağı ile yaralanmanın kazanın oluşumuna uygun olup olmadığı yönünde İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 27/11/2020 tarihli raporunda, raporlar arasındaki çelişkinin davacının güncel muayenesi sonucu düzenlenmiş olmasından kaynaklandığını, kaza nedeni ile davacının kalıcı maluliyeti bulunmadığını, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğini bildirmişler, son rapor, yukarıda açıklandığı üzere davacının talebi de gözetilerek, raporlar arasındaki çelişki de giderildiğinden karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
Kusur oranının tespiti için rapor tanzimi talep edilmiş, trafik kazasından anlar makine mühendisi bilirkişi 03/10/2016 tarihli raporunda, kazanın oluşumunda davacı ve kimliği belirlenemeyen araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduklarını bildirmiştir. İtiraz üzerine alınan Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 27/11/2020 tarihli raporunda, tarafların kusurları ile kusur oranları değerlendirilmiş, davacının %25, kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu bildirilmiştir. Raporda makine mühendisi bilirkişinin düzenlediği rapor da değerlendirildiğinden ve Adli Tıp Kurumu tarafından heyet halinde düzenlenen raporun dosya içeriğine daha uygun olduğu değerlendirilmekle ATK raporunun oluşa uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek mahkememizce itibar edilmiştir.
Aktüerya bilirkişisi 13/03/2017 tarihli raporunda, davacının maddi zararını hesaplayarak, 24.922,95 TL iş göremezlik tazminatı talep edebileceğini bildirmiştir. Taraf itirazları üzerine alınan 11/05/2017 tarihli ek raporda kök rapordaki beyanlarını tekrar etmiştir. Yeni alınan raporlar üzerine aktüer bilirkişiden alınan 12/03/2020 tarihli raporda, davacının 4.937,55 TL geçici işgöremezlik tazminatı talep edebileceği bildirilmiştir.
Toplanan delillere göre, davacının yaya olduğu halde kimliği belirlenemeyen bir aracın çarpması neticesinde yaralandığı ve malul kaldığı, kazaya karışan aracın sigorta zorunluluğu bulunan otomobil olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı ve bu durumda sigortalısı tespit edilemeyen aracın karıştığı kaza nedeni ile oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından tarafların kusurlu hareketlerinin ve kusur oranlarının belirlendiği, mahkememizce de belirlenen kusur oranlarının oluşa uygun olduğunun değerlendirildiği, davacının geçici tam iş görmezlik ve sürekli kısmi iş görmezlik (maluliyet) durumunun usulüne uygun raporla belirlendiği, kalıcı maluliyeti bulunmadığından bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği, geçici maluliyet tazminatının yapılan ekonomik sosyal durum araştırması uyarınca davacının talep edebileceği geçici işgöremizlik tazminat miktarının aktüer bilirkişi tarafından hükme esas alınan raporla belirlendiği, davacının bilirkişi raporuna göre talebini artırdığı, bu hali ile davalının açıklandığı üzere poliçe limitlerinde geçici işgöremezlik zararından sorumlu olduğu (Yargıtay 17. HD 2020/11295 esas 2021/780 karar sayılı ilamı) ve davacının davasının bu yönden sübut bulduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
4.937,55 TL geçici işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gereken 337,28 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 27,70 TL ile sonradan yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 250,28 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat KAYDINA,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

Davacı tarafça iş bu yargılama neticesinde yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı 1.342,80 TL ile 1.924,00 TL ATK ücretinin toplamı 3.266,80 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 3.266,13 TL’si ile davacı tarafça yatırılan 87 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/07/2021