Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/33 E. 2021/279 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/33 Esas
KARAR NO : 2021/279

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2015
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 04/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15/01/2014 tarihli ortaklık sözleşmesi düzenlendiğini, Ankara-Kayseri Hattı Km:228+750-228+150 Arasında Şev Tanzimi Yapılması ve Palye Hendeklerinin Temizlenmesi işinin yapımı konusunda anlaşıldığını, sözleşmeye dayanarak davalının müvekkiline vekaletname verdiğini, bu vekalet ile 20’den fazla ihaleye katıldığını, ihale masraflarını kendisini karşıladığını, davalı adına açılacak krediler için oğlunun taşınmazını ipotek olarak gösterdiğini, sonrasında davalı ile DDY arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca müvekkilinin işleri kendi imkanları ile yaptırıp davalı adına teslim ettiğini, ancak davalının bu işten müvekkilinin alacağını ödemediğini iddia ederek şimdilik 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, ayrıca davalı ile DDY arasında düzenlenen Polatlı-Konya YHT Hattı Drenaj Kanalı ve Palye Hendeklerinin Temizlenmesi işini de müvekkilinin yaptığını ancak ücretini alamadığını iddia ederek şimdilike 15.000,00 TL’nin davalıdan iş bitim tarihinden itibaren uygulanacak en yüksük banka ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının bilgi vermeyerek ve ödeme yapmayarak sözleşmeye aykırı davranması nedeni ile sözleşmenin haklı nedenle 04/07/2014 tarihinde feshedildiğini, sonrasında davacının oğlunun müvekkili adına çek keşide ettiğini ve hesabın tahsil edildiğini, yine davacının oğlunun müvekkilinin kaşesini kullanarak müvekkilinin borçlandırdığını, bu takibin mahkeme kararı ile iptal edildiğini savunarak asıl davanın reddine, karşı davası ile sözleşme gereği davacının oğlu Mustafa Akagündüz’e verdiği vekaletname ile işleri yürüttüğünü, bu işlemlere ilişkin kendisine herhangi bir hesap sunulmadığı gibi hakediş ödemelerinin de yapılmadığını iddia ederek şimdilik 10.000,00 TL’nin karşı davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ve karşı dava, adi ortaklığın feshinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında dava konusu sözleşme ile, Ankara-Kayseri Hattı Km:228+750-228+150 Arasında Şev Tanzimi Yapılması ve Palye Hendeklerinin Temizlenmesi ve Polatlı-Konya YHT Hattı Drenaj Kanalı ve Palye Hendeklerinin Temizlenmesi işinin yapımı konusunda adi ortaklık kurulduğu, kurulan ortaklığın faal olarak davalı adına DDY bünyesinde sözleşmede belirtilen işleri yaptığı, ancak ortaklığın fesih ile son bulduğu ve tasfiyesinin gerektiği, davacının yaptığı masrafların ödenmediğinden bahisle asıl davayı, davalının da kar payını tahsil edemediğinden bahisle eldeki karşı davayı açtığı, dosya kapsamında tarafların itirazı üzerine taraf defterleri ve yapılan işe ilişkin evrak incelenerek birden fazla bilirkişi raporu alındığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay HGK 2017/3-961 esas, 2020/347 karar sayılı ilamı uyarınca, adi ortaklık sözleşmesi iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerden değildir. Zira karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan her biri, karşı taraftan kazandığı hak karşılığında, bir edim borçlanır. Her ortağın borçlanma amacı diğer ortaklardan alacak hakkı kazanmak değil, ortak amacı gerçekleştirmek için edimleri birleştirmektir. Her ortak, taahhüdüyle birlikte, hem alacaklı hem de borçlu konuma gelir. Böylece edimler arasında karşılıklılık ilişkisi söz konusu olmaz. Eldeki dosyada da taraflar ihale makamı ile yapılacak ihalenin gerçekleştirilebilmesi amacıyla bir araya gelmişlerdir.
Adi ortaklık, sona ermesiyle birlikte tasfiye aşamasına girer. Ancak adi ortaklığın fiilen son bulması tasfiyenin yapıldığını kanıtlamaz. Her ne kadar ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği bildirilmiş ise de, eldeki davada sermaye ve kar payının tahsili talep edilmekle tasfiyenin yapılmadığı, bu nedenle Mahkeme eliyle yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Mahkememizce taraflara tasfiye memuru konusunda anlaşma sağlanması için süre verilmiş, tarafların bildirmemesi üzerine Mahkememizce resen belirlenen tasfiye memurunun ücretinin yatırılması için taraf vekillerine süre verilerek “ücret yatırılmadığı takdirde tarafların tasfiye memuru atanmasından vazgeçmiş sayılacaklarının ve dosyanın mevcut hali ile karara bağlanabileceğinin ihtarına” şeklinde usulüne uygun ihtarat yapılmış, ancak tasfiye memurunun ücreti yatırılmamıştır. Oysa ki tasfiyenin yapılabilmesi ve davanın görülebilmesi için müstakar Yargıtay kararlarında bildirildiği üzere üç aşamalı tasfiye işleminin yapılması gerekmektedir. Dosyadaki mevcut bilirkişi raporları tasfiye yapılmasına elverişli değildir. Tasfiye memuru atanamadığından, yapılan ihtarat da gözetilerek ispatlanamayan asıl ve karşı davanın reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN VE KARŞI DAVANIN REDDİNE,
Asıl davada alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 568,77 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
Karşı davada alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 111,70 TL’nin karar kesinleştiğinde karşı davacı yana iadesine,
Asıl davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 4.500,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karşı davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 4.080,00 TL nisbi vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine,
Asıl ve karşı davada taraflarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2021
Katip … Hakim …
¸[e-imza] ¸[e-imza]