Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/161 E. 2021/561 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/161 Esas
KARAR NO : 2021/561

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2014
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 29/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müşterisi olduğu davalı bankanın Ulus şubesindeki hesabından banka çalışanı tarafından 39.000,00 TL’nin bilgisi ve talimatı olmaksızın çekildiğini iddia ederek bu bedelin vade sonunun doğduğu tarihe kadar işleyecek akdi faizi ile, oran kararlaştırılmamışsa bankanın o tür vadeli hesaplara uyguladığı akdi faiz oranı üzerinden ve bileşik faiz yöntemi ile hesaplama yapılarak müvekkilinin asıl alacağının bulunmasına ve bu tarihten dava tarihine kadar ve dava tarihinden itibaren alacağa avans faizi uygulanarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/06/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, alacak talebini 50.130,67 TL olarak artırdıklarını bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, banka müfettişi tarafından incelemelerin yapıldığını, parası kullanılan müşterilere gerekli ödemelerin yapıldığını, eski banka çalışanı …’nın ve davacının beyanlarından yola çıkılarak davacının 2011 yılından bu yana hesap işlemlerinden haberdar olmasına karşın …’nın kendisine bu parayı ödeyeceğini söylemesi ve uzun süreli arkadaşlıklarından dolayı adı geçenin başının belaya girmemesi ve bu parayı eski personelden alacağı olarak görmesinden dolayı şikayetçi olmadığını, bu hali ile alacak borç ilişkisinin davacı ile personel arasında olduğunu ve müvekkil bankanın sorumluluğunun bulunmadığını, davacının örtülü kabulünün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davacının banka hesap hareketleri, müfettiş raporu, … Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası dosya arasına alınmıştır.
Bankacı ve Hukukçu bilirkişi 02/03/2015 tarihli ön raporunda eksik evrak bulunduğunu bildirmiş, evraklar tamamlandıktan sonra alınan 26/02/2016 tarihli raporda, davacının sahte imza iddiasının araştırılması ve ceza yargılamasında davacının müşteki olması halinde ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği kanaatini bildirmiştir.
Adli belge incelemeleri konusunda uzman bilirkişi 04/06/2018 tarihli raporunda, hesaptan para çekim işlemlerine ilişkin 13 adet dekonttaki müşteri imzasının davacıya ait olamayacağını bildirmiştir. Davalının itirazı üzerine yeni bir bilirkişiden alınan 23/07/2018 tarihli raporda da dekontlardaki imzaların davacının eli ürünü olmadığına ilişkin kanaat bildirilmiştir. Raporlar aynı mahiyette olduğundan raporlara itibar edilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 20/05/2019 ve 16/12/2019 tarihli ek raporlarda, davalı bankanın fon pay adedi satış fiyatlarının bilinmesi halinde denetime elverişli hesaplama yapılabileceği bildirilmiştir. İlgili kayıtların davalı bankadan celbi üzerine bilirkişi heyetinden alınan 16/12/2019 tarihli ek raporda, davacının yatırım fonu hesabından yatırım fonlarının geri alışı yapılarak toplam 62.435,35 TL’nin sahte imzalı 13 dekontla çekildiği, davacının hesabına başka müşteri hesaplarından 21.650,00 TL’nin 5 adet dekontla yatırılarak yatırım fonu satışı yapıldığı, aradaki yatırım fonu karşılığının davalı bankanın davacıya iade etmesinin gerektiğini, buna göre davacının 03/03/2014 itibari ile 50.130,67 TL talep edebileceğini bildirmiştir. Bilirkişi heyeti 29/04/2019 tarihli raporunda, teftiş raporu ile heyetin hesaplama ve incelemelerinin çelişmediği bildirilmiştir. Raporlar hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava, davalı banka nezdinde bulunan davacıya ait mevduat hesabındaki paranın davacının izni ve bilgisi dışında çekildiği iddiası ile tazminat istemine ilişkindir.
Davacı bankanın müşterisi olduğu banka şubesinde, banka çalışanı … tarafından yapılan usulsüz işlemler neticesinde görevlendirilen müfettiş raporundan ve mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere davacının hesabından sahte imzalı dekontlarla para çekildiği, her ne kadar davalı banka imzaların davacıya ait olduğuna ilişkin savunmada bulunmuş ise de, yaptırılan imza incelemesinde dekontlardaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir.
Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacı çalışanının ceza yargılamasının devam ettiği, davacının şikayeti ve katılma talebi olmadığından ve müfettiş soruşturmasında davacı ile …’nın beyanlarının bulunması karşısında dosyanın bekletici mesele yapılmasına yer olmadığı değerlendirilmiştir.
Her ne kadar davalı banka, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğuna ilişkin savunmada bulunmuş ise de, davacı ile …’nın arkadaş olmasının tek başına bu yönde delil oluşturmayacağı, davacının beyanlarında 2011 yılı içinde yapılan işlemleri öğrendiğini ifade ettiği, usulsüz işlemlerin ise 2009 ve 2010 yıllarında yapıldığı, bu tarihlerde davacıya ekstre bildirimi yapılıp yapılmadığının davalı bankadan sorulduğu, ancak bildirim yapıldığına ilişkin evrak gönderilmediği, bu hali ile davacının yapılan işlemlere rıza gösterdiği ve bilgisi bulunduğna ilişkin savunmaya itibar edilemeyeceği değerlendirilmiştir. …’nın davacı ile arasında alacak borç ilişkisi olduğunu kabul etmesinin ya da davacının öğrenmeden sonra bir süre şikayetçi olmayarak sessiz kalmasının haktan açıkça feragat ve örtülü rıza anlamına gelmeyeceği değerlendirilmiştir. Bu hali ile banka, çalışanının eyleminden kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince sorumludur.
Davacının hesap hareketleri ile çekilen paranın fon hesabında olması nedeni ile fon alış bedellerinin celbinden sonra bilirkişi heyeti tarafından yapılan değerlendirmede, davacının hesabından 62.435,35 TL çekildiği, başka müşterilerin hesabından 21.650,00 TL aktarıldığı, buna göre aradaki farkı oluşturan yatırım fonu karşılığının 50.130,67 TL olduğu ve davacının bu miktarı talep edebileceği bildirilmiş, rapor oluşa ve hüküm kurmaya elverişli bulunarak itibar edilmiş, davacı vekili tarafından bu miktar üzerinden dava ıslah edilmiş, bu hali ile açıklanan gerekçelerle davacının davasının sübut bulduğu anlaşılmış ve davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KABULÜ İLE,
50.130,67-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Alınması gereken 3.424,42 TL harçtan peşin alınan 856,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.568,29 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 7.316,98 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Yargılama sırasında yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı 2.037,50 TL yargılama gideri ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 856,13 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/07/2021

Katip … Hakim …
¸[e-imza] ¸[e-imza]