Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/530 E. 2022/260 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2009/530 Esas
KARAR NO : 2022/260

DAVA : Alacak, Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2009
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … Su bayisi işletmesinin ortaklığı konusunda 17/06/2008 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin %50 ortak olduğunu, sözleşme gereği her ay sonunda kazancın yarı yarıya paylaştırılacağı kararlaştırılsa da müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname ile 50.000,00 TL ortaklık payı, 50.000,00 dolar cezai şartı ve 15.000,00 TL kar payının ödenmesini talep ettiğini ancak kabul edilmediğini iddia ederek şimdilik 10.000,00 TL hisse bedeli, 1.491,50 TL cezai şart, 1.000,00 TL kar payının 30/05/2009 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04/03/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde talep edilen 10.000 TL ortaklık payını 56.401,34 TL’ye, 1.000 TL kâr payını 2.971,87 TL’ye ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bölümü itirazında bulunduklarını, sözleşmenin geçerli olmadığını, davacının sermaye vermediği gibi emeği ile yardımda bulunmadığını, müvekkilinin şahsi alacaklısı olan senedi rızası dışında aldığını, protokol geçerli olmadan işletme kasasından para aldığını, işletmenin zarar ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının işletmesine 15.000,00 TL sermaye koyarak ve emeği ile bizzat çalışmayı vaat ederek ortak olduğunu, sermayeyi ödemediği gibi başka bir yerde çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin haberi olmadan kasadan para aldığını, müvekkilinin şahsi alacağı olan 37.450,00 TL bedelli senetleri aldığını, senetleri iade etmediğini iddia ederek senet bedellerine ve uğranılan zararlara karşılık şimdilik 12.840,00 TL alacağın vade tarihlerinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin geçerli olduğunu, müvekkilinin kasadan para aldığı iddiasının doğru olmadığını, kaldı ki ortak olmayan kişinin kasadan para almasının mümkün olmadığını, müvekkilinin cebinden ve kredi kartı ile işletme masrafları yaptığını, müvekkilinin aldığı iddia edilen senetlerin alındığını, yazılı bir delil ile ispat edilmesinin gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin alınan tasfiye kurulu raporunda müvekkilinin alacağını 321.037,49 TL olarak belirlenmiş olması nedeni ile asıl davada ıslah yolu ile arttırılmayan 262.155,78 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı savunmasında bulunduğunu, tasfiye kurulu raporuna yaptıkları itirazlarını tekrar ettiklerini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, protokol, ihtarnameler, banka cevabi yazıları dosya arasına alınmış, davalıya ait işletmenin ticari defterleri incelenmiştir.
30/05/2013 tarihli mali müşavir ve hukukçu bilirkişiden alınan raporda özetle; asıl dava yönünden protokol tarihinden fesih tarihine kadar işletmenin 6.982,04 TL kar ettiğini ve karın dağıtılmadığını, bu nedenle davacının protokolün feshinde haklı olduğunu, protokolü fesih eden davacının ifaya ekli ceza niteliğindeki cezai şartı talep edemeyeceğini, birleşen dava yönünden alacaklısı birleşen davacı olan senetlerin karşı yanda olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığından senet bedelinin iadesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı bildirilmiştir. Taraf itirazları üzerine bilirkişilerden alınan 27/05/2015 tarihli ek raporda; net kar tutarının 5.934,73 TL olduğunu, davacının talebinin tasfiyeyi ve mal varlığını tespiti isteğini de kapsadığı kanaatinde olunması halinde davacının tasfiye payının belirlenmesi gerektiği bunun içinde şirketin fesih tarihi olan 17/05/2009 tarihli ara bilançosunun ve bilançoda bulunan varlıkların reel değerlerinin dosyaya sunulması gerektiği bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden alınan 27/09/2016 tarihli ek raporda; önceki ek rapordaki beyanlarını tekrar etmişlerdir. 05/01/2018 tarihli ek raporda; araçların rayiç bedelleri belirlenemediğinden hesaplama yapılamadığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetine iki adet makine mühendisi bilirkişi atanarak alınan 03/12/2018 tarihli ek raporda; asıl davada işletmenin 31/12/2009 tarihli bilançosunda görülen taşıtların rayiç değerleri, diğer kalemlerin ise bilanço değerleri üzerinden yapılan tespit sonucunda işletmenin hisse değerini 52.802,68 TL olarak hesaplandığını, sözleşmenin fesih tarihi itibari ile su bayisinin devren satış bedelinin 60.00,00 TL olabileceği, ortaklık paylarının %50 olduğu göz önüne alındığında ortağın hissesine düşen hisse ve satış bedelinin 56.401,34 TL olduğunu, ortaklara düşen kar payının 2.971,87 TL olduğunu, cezai şart talep edilemeyeceğini, birleşen davada ispata ilişkin delil sunulmadığını bildirmişlerdir.
Tarafların talebi üzerine nitelikli hesaplama bilirkişisi, mali müşavir, makine mühendisi ve su bayisi bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 31/09/2020 tarihli raporda; asıl davada tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise adi ortaklığın sona erdiği tarih itibari ile davacının talep edebileceği kar payının 26.401,34 TL olduğunu, şirketin niteliği gereği işletmenin değerini hangi alanlara dağıtım yaptığının belirlenmesi sureti ile tespit edileceğini, cezai şart talebinin tasfiye aşamasında tamamlanması halinde belirlenebileceğini birleşen davada ispata ilişkin delil sunulmadığını bildirmişlerdir.
Tasfiye işlemlerinin yapılması için dosya nitelikli hesaplama bilirkişisi, mali müşavir ve su bayinden oluşan tasfiye heyetine tevdii edilmiş, tasfiye heyeti 12/01/2021 tarihli raporunda, dosya kapsamında anlaşılan davacının, davalının sahibi olduğu su dağıtım bayisine %50 hissesine ortak olduğu tasfiye işlemleri yapılırken davacının %50 hissesine düşen tutarı alarak adi ortaklıktan ayrılması adi ortaklığın tasfiyesin gerçekleştirildiğini, adi ortaklığın yönetici ortak davalı … olduğu anlaşıldığı, iki adet araç olduğunu, araçların banka kredileri olduğu araçların yönetici ortakta kalması ve banka kredilerin yönetici ortağın ödemesi düşünülerek adi ortaklığın tasfiye yapıldığını, … ile … adi ortaklığın rayiç bilançoları incelenmiş; dosya kapsamında bulunan gelir-gider adi ortaklığın 17/06/2018-21/05/2019 rayiç bilançosu incelenmiş rayiç kayıtlarında aktif toplam 80.007,21 TL pasif / toplamı 32.716,35 TL olduğu (80.007,21-32.716,35 ) 47.290,86 TL kar ettiği davalı ortağın %50 hissesine 23,645,43 TL davacı ortağın %50 hissesine 23.645,43 TL isabet ettiği davacı ortağın davalı ortaktan 23.645,43 TL kar payını alacağının bulunduğu tasfiyesini tamamlandığını bildirmişlerdir. Taraf itirazlarını gidermek için alınan 17/06/2021 tarihli tasfiye ek raporunda; kök rapordaki beyanlarını tekrar etmişlerdir. Karar tarihine ne yakın değerler üzerinden yapılan hesaplama sonucunda alınan 12/11/2021 tarihli tasfiye ek raporunda; davacının adi ortaklıktan 25/08/2009 dava tarihinde %50 hissesine 53.645,43 TL kar payı dava tarihine en yakın 05/11/2021 tarihinde 321.037,49 TL güncel değere ulaştığı kanaatini bildirmişlerdir. Son ek rapor oluşa ve hüküm kurmaya elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Asıl ve birleşen davalar, adi ortaklığın tasfiyesi, ortaklık/kar payı, cezai şart ve tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında su bayisi işletmesine ilişkin 17/06/2008 tarihli protokol ile adi ortaklık kurulduğu, davacının 21/05/2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini beyan ettiği, ortaklık/kar payının ve cezai şartın tahsili amacıyla eldeki asıl davayı açmış, birleşen davada da diğer ortak birleşen davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir.
Her ne kadar davalı …, davacının sermaye koymadığı ve bedenen çalışmadığını beyan ederek adi ortaklığın kurulmadığını savunmuş ise de, adi ortaklığın protokol ile tesis edildiği ve davacının protokol ile üzerine düşen edimleri yerine getirmediğine ilişkin ispata elverişli bir delil sunulmadığı, birleşen davada davalının kasadan para ve davacıya ait senetleri aldığı iddiası da birlikte dikkate alındığında bu yöndeki savunmaya itibar etmenin mümkün olmadığı, adi ortaklığın vücuda geldiği değerlendirilmiştir. Yine davacının bedensel çalışma yükümlülüğünün bulunduğuna ilişkin sözleşmede hüküm bulunmamaktadır. Protokol uyarınca taraflar adi ortaklıkta %50 hisse sahibidir.
Taraflar arasındaki protokol uyarınca, her ay sonunda kar payı dağıtılması kararlaştırılmış ise de ödeme yapılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamakta, iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanan adi ortaklık sözleşmesinin, ortaklar arasında var olan karşılıklı güven ilişkisinin bozulması nedeniyle davacının 21/05/2009 tarihli ihtarnamesi ile feshedildiği ve ortakların karşılıklı alacak talebinde bulundukları, bu hali ile adi ortaklığın feshi ile birlikte tasfiyesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri uyarınca 642 ve devamı maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
TBK’nun 642 ve devamı maddeleri uyarınca, tasfiye memuru belirlenmesi hususunda taraflara imkan ve süre verilmiş, taraflarca belirlenmemesi nedeni ile Mahkememizce resen görevlendirme yapılmıştır.
Tasfiye memurları, tasfiye konusunda sözleşmede hüküm bulunmadığından müstakar yüksek mahkeme kararları ve taraflarca sunulan bilgi ve belgeler ile bilançoyu belirlemeye elverişli delilleri gözeterek üç aşamalı olarak tasfiyeyi gerçekleştirmiş ve üç adet tasfiye raporunu düzenlemiş, ortaklığın defterleri ile rayiç gözetilerek ortaklığın ve davacının payına düşen kar miktarını hesaplamıştır. Her ne kadar davalı yan tasfiye kurulu raporlarına itiraz etmiş ise de, itirazlarını değerlendirir mahiyette birden fazla kez rapor alındığı, bilirkişi ve tasfiye kurulundaki bilirkişilerin uzmanlık alanları da gözetildiğinde savunmalarına itibar etmek mümkün olmamıştır. Araçlara ilişkin itirazının değerlendirilmesinde, araçların işletmede kullanılmak için kredi ile alındıkları ve üç yılın sonunda dava dışı kişilere satılacağı protokol ile belirlenmiştir. İşletme değerine ilişkin itirazın ise, işletmenin yönetici ortak olan davalıda kalacağı değerlendirildiğinde yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tasfiye kurulu tarafından adi ortaklığın tasfiyesi gerçekleştirilmiş, ortaklığın bilançosu ile kar/zarar durumu belirlenmiş, tarafların kar payı taleplerinin yerinde olduğu, davalının birleşen davada sözleşme kurulmadığından tazminat talebi bulunmakta ise de yukarıda açıklandığı üzere Mahkememizce adi ortaklığın kurulduğu kabul edildiğinden talebinin zarar değil kar payı niteliğinde olabileceği değerlendirilmiştir.
Davacı … her ne kadar cezai şart talebinde de bulunmuş ise de, cezanın niteliğinin ifaya ekli cezai şart mahiyetinde olduğu gözetildiğinde bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı, bu talep yönünden davanın reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Birleşen davacı … her ne kadar, diğer ortağın kasadan para aldığını ve kendisine ait senetleri teslim etmediğini iddia etmiş ise de bu hususu ispata elverişli delil ibraz edememiştir. Yine davacı … işletme için cebinden yaptığını iddia ettiği ödemelere ilişkin ispata elverişli delil ibraz etmemiştir.
Açıklanan gerekçelerle taraflar arasında adi ortaklığın kurulduğu, bilirkişi raporları ile işletmenin durumunun tespit edildiği, tasfiye kurulu tarafından adi ortaklığın tasfiyesinin tamamlanarak taraflara düşen kar payının belirlendiği, müstakar yüksek mahkeme kararları uyarınca karar tarihine en yakın tarih itibariyle değerlerin güncellendiği ve asıl davacının davasının ıslah ve birleşen dava ile bu miktara artırdığı ve bu miktar üzerinden tahsiline karar vermek gerekeceği, davalının ise birleşen davada talebi ile bağlı kalınarak kar payının tahsiline karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Asıl ve birleşen davaya konu adi ortaklığın FESİH VE TASFİYESİ ile adi ortaklığın faaliyetlerinden dolayı dava tarihi itibari ile toplam 107.290,86 TL net kar ettiği, kardan asıl davacı/birleşen davalı ortağın %50 payına 53.645,43 TL, asıl davalı/birleşen davacı ortağın %50 payına 53.645,43 TL isabet ettiğinin TESPİTİNE,
Asıl ve birleşen davacı/birleşen davalı ortak …’in alacaklı bulunduğu 321.037,49 TL’nin (11.000,00 TL’sinin 25/08/2009 asıl dava tarihinden, 47.881,71 TL’sinin 05/03/2019 ıslah tarihinden, bakiye kısmın 01/03/2022 birleşen dava tarihinden itibaren) işleyecek reeskont faiziyle diğer ortak …’dan tahsiline,
Birleşen davacı ve davalı/asıl davalı ortak …’ın talebi ile bağlı kalınarak alacaklı bulunduğu 12.840,00 TL’nin 11/12/2009 birleşen dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle diğer ortak …’ten tahsiline,
Asıl davacı …’in cezai şart talebinin reddine,
Asıl davada alınması gereken 4.022,21 TL harçtan peşin alınan 168,70 TL ve ıslahla alınan 820,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.033,51 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında alınması gereken 877,10 TL harçtan peşin alınan 173,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 703,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında alınması gereken 17.907,86 TL harçtan peşin alınan 4.476,97 TL’nin mahsubu ile bakiye 13.430,89 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Asıl davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 8.454,62 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl davada karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 1.491,50 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 5.100,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 26.800,90 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl ve birleşen davalarda davacı … tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 3.303,70 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre belirlenen 3.288,42 TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.465,67 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Birleşen davalarda davacı … tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 4.909,40 TL yargılama gideri ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 173,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2022

Katip … Hakim … ¸¸ ¸¸