Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/84 E. 2023/25 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/84
KARAR NO : 2023/25

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 2- …
T.C Kimlik No:…

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin 2007 yılında “…” ticari unvanıyla şirket kuruluşunu gerçekleştirdiğini, “…” ibaresini hem markasal olarak hem de ticaret unvanı olarak devam eden yıllarda sürekli ve düzenli olarak kullandığını, müvekkilinin “…” ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili tarafından yapılan itirazın … tarafından “….” bakımından reddedilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkilin ticaret unvanının “… … GIDA NAK. TUR. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.” olduğunu, unvanın asıl unsurunun “…” ibaresi olduğunu, SMK 6 maddesi uyarınca da başvurunun reddi gerektiğini, …’nın itirazılarını yalnızca “…” bakımından haklı gördüğünü, ürünlerin satışa sunulacağı bağlam, hitap ettiği kesim, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbiriyle rekabet ilişkisinin büyük önem taşıdığını, tüketicilerin müvekkili ile davalı …’ı “…” ibaresi nedeniyle birbirine karıştırdığını, …’a gübre satışı için düzenlenecek faturayı “…” markası nedeniyle müvekkiline düzenlendiğini, ilçedeki kişi sayısının azlığı ve nufüs çoğunluğunun … ile uğraşması ve müvekkilin kurulduğu tarihten beri sürekli ve düzenli olarak “…”un tanıtımı için reklamlar vermesi nedeniyle “…” ibaresinin bölge insanı tarafından çok iyi bilindiğini, davalı başvurucunun da …’da ikamet ettiğini ve müvekkili ile yıllardır kullandığı “…” ibaresini bildiğini, …’a ait telefon numarası üzerinden görüşüldüğünü, görüşmeden önce davalının abisi ile iletişime geçilmiş, “…” ibaresinin kullanılmaması gerektiğinin davalıya iletilmiş olduğunu, davalının da bu ibareyi kullanıma son vereceğini, elinde mal olduğunu, o malların satışını yapmazsa zarara uğrayacağını sonrasında da “…” ibaresini kullanmayacağını söyleyerek müvekkilini oyaladığını ancak bu sırada yaptığı marka başvurusunu da gizlediğini, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğunu, davalının cevap dilekçesinde … ilçesinde ticaretle uğraştığını açıkça beyan ettiğini, yine cevap dilekçesinde müvekkili şirketin de hangi alanda iştigal ettiğini açıkça beyan ettiğini, bu durumun davalının müvekkilinden haberdar olduğu ve müvekkil şirketin oluşturduğu güven ve tanınmışlıktan yararlanmayı hedeflediğini gösterdiğini iddia ederek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.01.2022 tarihli ve … sayılı kararının iptaline,… sayı ile tescil başvurusu yapılan “… … …” ibareli markanın tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; 6/3 hükmü kapsamında davaya konu markanın “…” malları yönünden eskiye dayalı kullanımı başvuruya itiraz sürecinde ispatlanamadığını, davacı tarafça “… … …” ibaresinin SMK m.6/6 kapsamında başvurunun reddine karar verilmesi gerektiğini, kurul kararının hatalı olduğu iddia edilmekte ise de davaya konu başvuru ile davacının ticaret unvanını aynen içermediğinden işbu itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini, kötüniyet iddiasını ispata ilişkin somut delil ileri sürülmediği gibi mevcut davada da bu yönde bir olgu bulunmadığını, Davacı tarafça Kurula sunulan itiraz eklerinde diğer davalı ile yapıldığı iddia olunan mesaj kayıtları delil olarak sunulmuş ise de işbu kayıtlar hukuka uygun delil niteliğinde olmadıını, bununla birlikte mesajlaşmanın başvuru sahibiyle yapıldığının da net olmadığını, son olarak mesaj kaydının incelemesinde tarihin mesajlaşmanın başvuru tarihinden sonraya ait olduğunu, dolayısıyla öncelikle sunulan delilin hukuka uygun olmadığı gözetildiğinde aksi durumda dahi başvuru yapılırken kötüniyetle hareket edildiği ortaya konulamadığından kötüniyet itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kendisinin …’da “… …” adıyla bitki besleme ürünleri satışı işini yaptığını, yasal hakkı olduğunu o sebeple iş yeri adının tescili için Kuruma başvurduğunu, davacı tarafından marka başvurusuna itirazda bulunulduğunu, kendisinin marka tescilinde hukuki bir sorumluluğu olmamasına rağmen davalı olarak gösterilmesinin yersiz olduğunu, yapılan whatsapp yazışmalarının kötüniyet içermediğini, davacı tarafından isminizi değiştirin diretmesine anlaşabiliriz, görüşelim anlamında yazıldığını, davacının 3. Kişiler aracılığı ile tazminat davası açarım tehdidinde bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu iddia ederek kendisinin davalı konumundan çıkartılmasını talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, YİDK Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde; davalının 19.02.2020 tarihinde 1. Sınıf “…” …“… … …” ibareli markasının tescili için başvuru yaptığı, başvurunun ilanına davacı muteriz tarafından SMK 6/3, 6/6 ve 6/9 maddelerine göre, 01.02.2007 taeihli ticaret sicil gazetesinde ticaret unvanlarının … … şeklinde yer aldığını, … ibaresinin 2007 yılından beri kullanıldığını, görüşme öncesi davalı başvuru sahibinin abisi ile iletişime geçildiği, 22.02.2020 tarihli mesajında bu marka ile 150,000 TL’lik ürün alındığı, ürünün bitmesinden sonra değiştireceğini söylediği” iddiaları ile yayına itiraz ettiği, itirazı inceleyen MDB 25.01.2021 tarihli kararında SMK 6/3, 6/6 ve 6/9 maddelerince koşulların oluşmadığından itirazın reddine karar verdiği, davacı muterizin aynı gerekçelerle Yeniden inceleme talebinde bulunduğu, itirazı inceleyen TÜRKPATENT YİDK’nın 10.01.2022 tarih ve … sayılı kararında, “… başvuru numaralı “… … …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, “…” ibaresinin eskiye dayalı kullanımı, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ve ticaret unvanına dayalı haklar ileri sürülerek … s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itirazın incelenerek, “söz konusu madde kapsamında tescilsiz bir işaret üzerinde hak edilebilmesi için öncelikle tescilsiz işaretin markanın işlevine uygun biçimde kullanılması ve bu kullanımın Türkiye’de gerçekleşmesi gerekmektedir. Öte yandan, tescilsiz biçimde kullanılan markaya bilinirlik, tanınmışlık kazandırılmasına gerek bulunmamaktadır. (aynı yönde 556 s. KHK m. 8/3 ile mukayeseli olarak bkz. … Nitekim … Hukuk Dairesi’nin 28/05/2002 tarih, …. sayılı ilamında da, tescilsiz markanın piyasada fiilen kullanılması yeterli görülmüş, ayrıca markaya bilinirlik kazandırılması aranmamıştır.
İtiraz edilen başvurunun tarihi 19/02/2020’dir. Dolayısıyla, itiraz sahibi bu tarihten önce, “…” ibaresini, söz konusu ibarenin başkası tarafından kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta, başvuru kapsamındaki mallarla ilgili olarak Türkiye’de ciddi kullanım teşkil edecek şekilde ticaret alanında kullandığını ispat etmek durumundadır.
Dosya kapsamında sunulan belgelerin incelenmesi neticesinde, itiraz sahibi firmanın “…” ibaresini “…” üzerinde kullandığını gösteren 2014-2018 yılları arasını kapsayan faturaları, çeşitli belgeleri sunmuş olduğu tespit edilmiştir.
Diğer yandan, söz konusu faturaların tutarları göz önüne alındığında, belli bir ticari faaliyeti yansıtacak nitelikte olduğu, bu faaliyetlerin göz ardı edilebilir ve göstermelik olmadığı düşünülmüştür.
Dolayısıyla, muterizin “…” ibaresi için “…” üzerinde … s. SMK’nın 6(3) maddesi kapsamında hak elde ettiği kanaatine varılmıştır.
Ancak, Kurul tarafından yapılan incelemede, işbu başvurunun kapsamında yer alan “… …. ” bakımından muteriz firmanın kullanımının bulunmadığı, “…” bakımından kullanımın , ” ….” ile “…” malları arasındaki farklılık göz önüne alındığında, tescil engeli oluşturmayacağı kanaatine varıldığından eskiye dayalı kullanım iddiası yerinde bulunmamıştır.
Muteriz itirazında, ayrıca, başvuru sahibi ile yapmış olduğu yazışmaları başvurunun kötü niyetle yapılmış olduğunun ispatı olarak ileri sürmüştür. Ancak Kurul, yapmış olduğu inceleme neticesinde söz konusu yazışmaların başvurunun kötü niyetle yapılmış olduğuna ilişkin delil niteliği taşımadığı kanaatine varmış ve kötü niyet gerekçeli itirazı yerinde bulmamıştır.
Son olarak, başvuru, muterizin ticaret unvanını içermediğinden ticaret unvanına dayalı olarak yapılan itiraz da haklı bulunmamış ve işbu itirazın tüm gerekçeleriyle reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, verilen kararın muterize tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER;
Önceye Dayalı Kullanım Yönünden Değerlendirme
Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Buna göre; bir markayı ihdas ve istimal eden kimse, o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip olan tescile karşı üstün ve öncelikli hak sağlamaktadır. Bu ilke uyarınca, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Tescilsiz markaya kanun ile sağlanan koruma hakkı, sadece tescilsiz markanın ilk kez kullanılması ile doğmaz. Aksine, bunun dışında markanın korunmasını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmak zorundadır. Bu sebep, tescilsiz olarak kullanıla gelen markanın; belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmiş olmasıdır. Yani hem Türk Patent ve Marka Kurumu uygulamasında hem Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş ve tescilsiz marka sahibinin “kendisinden sonra yapılan tescilleri engelleyebilmesi veya hükümsüzlük davası açarak haksız yapılmış tescilleri ortadan kaldırabilmesi için” tescilsiz markanın yoğun kullanımının kanıtlanması gerekmektedir.
Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma kavramının en temel unsuru işaretin ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak benimsenmesidir. Benimsenme ile kastedilen kullanıma konu işaretin ilgili tüketici çevresi tarafından teşebbüsün mal veya hizmetine işaret eden bir marka olarak algılanmasıdır.
İlgili çevre, ibarenin kullanıldığı mal veya hizmetlerin mevcut ve potansiyel tüketicileri ile bu alanda mal veya hizmet üreten, sunan ve dağıtan diğer kişilerden oluşmaktadır. Bu yönüyle ayırt edici niteliğin toplumun tüm kesiminde değil ilgili çevrede kazanılmış olması da yeterli görülmektedir.
Önceye dayalı kullanım hakkının değerlendirilmesinde, işaretin kullanıldığı coğrafi alan, kullanımın niteliği, süresi, işarete yapılan yatırımlar, işaretin pazar payı ve işaretten elde edilen ciro vb. hakkında olmalıdır. Sınırlı sayıda olmamakla birlikte markasal kullanıma ilişkin faturalar, sipariş formları, mali ve finansal tablolar, ticaret odalarının beyanları, medyaya yansıyan haberler, makaleler, reklam ve tanıtıma yönelik belgeler denetlenebilir olmaları kaydıyla delil olarak sunulabilmektedir. Söz konusu delillerin kullanımın yoğunluğu ve süresi ile etkilenen coğrafi alan, kullanımın süresi, pazar payı ve elde edilen ciro hakkında bilgi verebilir nitelikte ve sayıda olmalıdır.
Bu kapsamda davacı yan tarafından marka işlem dosyasına ve dava dosyasına sunulan delillerin incelenmesi neticesinde, davacının “… …” markasını tescilsiz olarak başvuru kapsamında yer alan “… Sınıftaki çekişme konusu … emtialarda ciddi ticari etki yaratacak düzeyde kullanıldığına yönelik delile rastlanılmadığı, sunulan az sayıda bir kısım delillerin gıdaya yönelik …. Sınıf işlenmemiş … ve bahçecilik ürünleri, tohumlar ürünlerine yönelik kullanıma girebileceği ancak bu kullanımların da başvuru konusu ibare yönünden benzer sınıflar olmadığından öncelik hakkı teşkil etmeyeceği tespit edilmiştir. Netice itibariyle çekişme konusu marka ile marka kapsamında yer alan … malları yönünden, işbu markaya yönelik gerçek hak sahipliğini ispata yarayan bir delilinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı,
SMK 6/6 Maddesine Göre Ticaret Unvanı Ve Diğer Fikri Hak İddiası Yönünden Değerlendirme
Davacı marka başvurusuna itiraz dilekçesinde ve dava dilekçesinde SMK md. 6/6 gereğince … … GIDA NAK. TUR. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ ticaret unvanından oluştuğu, ticaret unvanında … ibaresinin baskın unsur olarak yer aldığı iddiasında bulunmuştur.
Davacıya ait ticaret unvanlarının ana sözleşmesi davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş olduğu, Ticaret sicil gazetesinin … sayı ve 1 Şubat 2007 tarihinde yayınlanan gazetesinde davacı firmanın 11.01.2007 tarihinde 361 sayı altında … Noterliğinde tescil edilerek kurulduğu, Ticaret unvanının “… … GIDA NAKLİYE TUR. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ” olduğu, amaçları başlığı altında yukarıdaki şemada sarı ile işaretlediğimiz kısımda görüleceği üzere “her cins zirai gübre ve tohumu alabilir satabilir. Zirai gübrelerin zirai ilaçların tohum ve fidanların hazırlanması, yetiştirilmesi ve bu ürünlerin ticaret ve pazarlamasını yapabilir” faaliyetlerinin yer aldığı,
Bu kapsamda davalı markası kapsamında yer alan “…” emtiaları ile davacının ticaret unvanı altında yer alana amaçlarından her cins zirai gübrenin hazırlanması, yetiştirilmesi, ticareti ve pazarlamasını yapmak” faaliyetlerinin aynı, aynı tür ve benzer mallar olduğu gübrelerin ve toprakların yanyana, alt alta raflarda ve aynı yerlerde satışa sunulduğu tespit edilmiştir.
Davacının ticaret unvanının baskın ekinin “…” ibaresi olduğu anlaşılmıştır. Davalının şekil unsurlu markası ise daire içerisinde yer alan deniz, kum, ağaç ve batan güneş figürlerinin bulunduğu, dairenin en üstünde turuncu renkle yazılı “… …” ibaresinin bulunduğu, dairenin dış alt kısmına ise telefon numaralarının konumlandırıldığı görülmüştür. Markada yer alan figüratif unsurlar davalının … ilçesinde faaliyet gösterdiği de dikkate alındığında esasen … ilçesinin deniz turizmine işaret etmektedir. Davalı markası “…” şeklinde telaffuz edilirken davacı ticaret unvanı da keza “… ” şeklinde telaffuz edilecektir. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerindeki ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmektedir. Bu kapsamda davacı ticaret unvanında yer alan ilk iki kelime ile davalının başvurusunda yer alan “… …” ibaresinin birebir aynı olduğu ve ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları gözetildiğinde, işitsel anlamda taraf markalarında yüksek düzeyde benzerlik olduğu,
Kavramsal olarak inceleme yapıldığında ise “…” ibaresinin bir anlamının bulunmadığı ve fakat “…” ilçesinin son harfi olan “r” harfi yerine “z” harfi getirilerek değişiklik yapıldığı anlaşılmıştır. Nitekim markada yer alan … ibaresi ise tescil kapsamındaki mallar yönünden ayırt ediciliği bulunmayan bir kelimedir. Keza davacının çekirdek unsurunu oluşturan “… GIDA NAKLİYE TUR. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ” ise şirketin konusunu göstermektedir.
Neticeten davalının “… …” şekil ve ibareli markasının davacıya ait “…” ekli ticaret unvanı arasında ortalama tüketiciler nezdinde karıştırılma ve benzerlik ihtimalinin bulunduğu, markada yer alan “…” ibaersi ile davacının ticaret unvanında yer alan çekirdek kısmının çekişme konusu … emtiası yönünden ayırt ediciliğinin bulunmadığı, yine davacının amaçları kapsamındaki faaliyetlere işaret ettiği” ticaret unvanında yer alan … ibaresi ile başvuruda yer alan “…” baskın unsurlarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak aynı ve/veya ayırt edilemeyecek benzer olduğu, söz konusu işaretler arasında biri yerine diğerinden hizmet alınması veya olarak bu hizmetleri sunan işletmelerin idari ve ekonomik yönden birbiri ile ilişkili oldukları yönünde bir algı olabileceği, markanın davacıya ait yeni bir şekil olduğu düşünülebileceği, dolayısıyla davacının ticaret unvanında yer alan faaliyetleri ile dava konusu markanın tescil kapsamındaki yukarıda belirtilen malları bakımından, davacının ticaret unvanından kaynaklı olarak dava konusu marka bakımından tescil engeli olduğu,
Davalı Başvurusunun Kötü Niyetli Başvuru Olup Olmadığı
Marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötüniyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötüniyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususların dikkate alındığı,
Dosya içerisindeki deliller incelendiğinde davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin yalnızca whatsaap konuşma görüntülerinin sunulduğu, “kendi hatasının olmadığı, Esnaf odasının dikkat etmesi gerektiği, bu sebeple birçok yere ödeme yapmak zorunda kalacağı” belirtilmiştir. Yine konuşma tarihinin 22.02.2020 tarihli olduğu yanı dava konusu marka başvurusundan sonraki tarihli olduğu, başvurunun 19.02.2020 de gerçekleştiği anlaşılmakla işbu delilin kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacıyı baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından ve bu konuda yeterli bir somut delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği gibi davacının markası üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği,
Netice itibariyle,
Sunulan delillerin incelenmesi neticesinde “…” baskın ibaresinin 01. Sınıfta yer alan çekişme konusu “…” emtialarında tescilsiz olarak davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispat edilemediği,
• Davalının markasında yer alan “…” malları yönünden davacının ticaret unvanından kaynaklı tescil engelinin bulunduğu,
• Davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği,
TÜRKPATENT YİDK’nın …sayılı kararının tescile konu … Sınıf emtialar yönünden iptali ile dava konusu … sayılı markanın … Sınıf emtialar yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatlerine ulaşılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın …sayılı kararının tescile konu … Sınıf emtialar yönünden iptaline,
Davaya konu markanın tescile konu … Sınıf emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
… sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 179,90.-TL harçtan peşin alınan 80,70.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20.-TL maktu ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 3.540,90.-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.19.01.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 172,90.-TL
Bilirkişi Ücreti :3.100,00.-TL
P.P : 268,00.-TL
TOPLAM : 3.540,90.-TL