Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/68 Esas – 2022/316
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/68
Karar No : 2022/316
Hakim …
Katip :….
Davacı : ….
Vekili : Av…..
Davalılar : 1-…
Vekili : Av. …
2-….
…
Vekili : Av. …
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 25/02/2022
Karar Tarihi : 06/10/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 06/10/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili … Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; davacının “…” ibaresini ilk olarak 1990 yılında marka olarak tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak tescilli marka sayısını arttırdığını ve seri markalar oluşturduğunu, …’de ve … nezdinde tescilli onlarca “…”lu markasının olduğunu, “… …” ürünlerinin ambalajları için de endüstriyel tasarım tescillerinin ve başvurularının bulunduğunu, davacının “…” markalarına global bir koruma sağlamaya çalıştığını, davalının davaya konu “…..” marka başvurusunun “…” ibaresini esas unsur olarak ihtiva ettiğinden kendi tescilli “…”lu markalarıyla iltibas yaratma ihtimalinin kuvvetli olduğunu, bu markada geçen … ibaresinin tanımlayıcı bir ibare olduğunu ve marka algısı yaratmadığını, bu yüzden de dava konusu edilen markada “…” ibaresinin ön planda/baskın unsur olduğunu, dava dışı üçüncü kişilere ait “…” ibareli marka tescil başvurularının konu edildiği bazı davalarda somut olaya uygulanabilecek emsal nitelikte kararlar çıktığını, davacının “…” markasının tanınmış marka olduğunu, zira yaptığı yatırım ve çalışmalara davacının “…” sözcüğünü ve markasını toplumda tanınmış hale getirdiğini ve bu markanın davacı ile özdeşleştiğini, davacının bu ibare üzerinde inhisari hakkının doğduğunu, buna dair emsal yargı kararları olduğunu ve buna benzer markaların farklı tür mal ve hizmetler için dahi tescil edilemeyeceğinin muhtelif mahkeme kararları ile hükme bağlandığını, davalı …’in dava konusu edilen kararında, “…” markasının bu tanınmışlığının ve markalar arasındaki iltibas değerlendirmesinde ortalama tüketicinin bakış açısının ve ürünlerin alımı esnasında ayrılan zamanın kısalığının dikkate alınmadığını, davalının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve davacının markasının tanınmışlığından yararlanılmak istenildiğini, zira davalının dava konusu marka başvurusunda bulunurken davacının “…”lu markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, ayrıca davalının “……” ibareli başka bir marka başvurusunun daha olduğunu,… sayılı bu başvurunun tesciline davacının itiraz ettiğini ve bu uyuşmazlığın da … esaslı dosyası kapsamında yargıya intikal ettiğini ve dosyanın istinaf incelemesinin devam ettiğini, davalının dava konusu edilen markası ile ilintili bir dava derdest iken davalının aynı ibareyi içeren başka bir marka başvurusu daha yapmasının da davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu ifade ederek,… sayılı kararının 29 ve 30. Sınıflara ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline, … sayılı ve “……” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse 29 ve 30. Sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevaplarında özetle; dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, her ne kadar davalı başvurusu ile davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, markaların birbirine benzediği iddia edilmekte ise de davalı şahsın başvurusunda bir bütün olarak yer alan “….” ibaresinde geçen ve davacının markalarıyla örtüşmeyen unsurların marka algısını değiştirmek için yeterli olduğunu, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, davacının kötü niyete dayalı iddialarının da ispat edilemediğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi davalı şahısa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı şahıs esasa cevap için süre uzatımı talep etmiş ancak yasal süresi içerisinde davanın esasına cevap vermediği gibi dava dosyasına bilahare bir savunma da sunmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı,… kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “… assist” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu…sayılı “… assist” ibareli marka için davalı tarafından 27/03/2020 tarihinde 29,30 ve 32.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının … ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın reddine karar verildiği, aynı gerekçelerle red kararına karşı davacının tekrar itirazda bulunduğu, …. sayılı kararı ile itirazın tekrar reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılması gerekmektedir. Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Zira potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
Toplanan delillere, bilirkişi raporunun aksine ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının muhtelif markalarında “…” ibaresinin yanında “ambalaj şekli” içeriğindeki birden fazla renk ve şekil unsurları bulunduğu; bu markalarda “…” ibaresinin diğer unsurlardan baskın/ön planda veya “daha ayırt edici”, diğer bir ifadeyle tek başına esas unsur olduğu;
Dava konusu edilen marka, renk, kelime ve şekil unsurlarının bir arada kullanıldığı karma bir marka olduğu; işarette “…” ve “assist” ibareleri, açık mavi renkli harflerle alt alta yazılmıştır ve “…” ibaresinin “O” harfi, bir ok ve hedef tahtasını andıran figürle tasarlandığı; işarette tek bir unsurun baskın olarak ön plana çıktığı; davalının karma markasında “…” ibaresinin tek başına ön planda yer aldığı;
Karşılaştırılan bu markalarda ortak olan “…” ibaresinin işaretlerde tek başına baskın unsur olduğunu;
Davacının 29 ila 30. Sınıflara giren tüm emtialar açısından tescilli markalarının kapsamına giren emtialar, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen ve huzurda dava konusu edilen emtialar ile birebir aynı olduğu, dolayısıyla; somut olayda, davacının muhtelif markaları açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
TARAF MARKALARI ARASINDA BENZERLİK VE İLTİBAS İHTİMALİ;
6/1 maddesi uyarınca; tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı veya benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı veya benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Dolayısıyla markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu; markaların tescilli oldukları sınıfların aynı olması veya birbirine benzer olmasıdır. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal veya hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Görüldüğü üzere karıştırılma ihtimalinin varlığı için çifte benzerlik şartının gerçekleşmesi ve her iki benzerliğin de dikkate alındığı genel izlenim ve değerlendirmeye göre ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılması gerekmektedir.
EMTİALARIN BENZERLİĞİ;
Başvuru kapsamında yer alan ve gösterilen mal ve hizmetlerin tamamının benzer ihtiyaçları karşılayan, tüketiciye aynı kanaldan ve aynı tür satış yöntemi ile ulaştırılan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, hedef tüketici kitleleri benzer olan, birbirlerini tamamlayan ya da birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan mal ve aynı malların satışına yönelik hizmetler oldukları,
Bununla birlikte benzerliği tespit olunan mal ve hizmetler açısından markalar arasında gerçekleştirilecek olan benzerlik ve iltibas değerlendirmelerinin ilgili tüketici profilleri yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi ve markaların bütünsel anlamda bıraktığı izlenimin tespiti iltibas değerlendirmesinde önem teşkil etmektedir.
İŞARETLERİN BENZER OLUP OLMADIĞI;
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için yukarıda da belirtildiği üzere emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır.
İki işaret arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesi de mümkündür.
Benzerlik değerlendirmesine ilişkin bu genel tespitler çerçevesinde yapılması gereken temel değerlendirme, dava konusu marka ile davacı tarafa ait markalar arasında karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olup olmadığı ile ilgili olacaktır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sescil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur.
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, markaların başlangıç kısımlarının fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunup okunmadığı dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta: davacı adına tescilli “…” ibareli markaların asli ve esas unsuru “…” ibaresidir. Davalı markası ise “… assist” ibarelerinden oluşmaktadır. Davaya konu marka başvurusunda yer alan “asisst” ibaresinin markada tali unsur olduğu, markaya bir ayırt edicilik katmadığı, dolayısıyla da benzerlik değerlendirmesi sırasında bu ibarenin dikkate alınmaması gerektiği ve markalar arasındaki benzerlik karşılaştırılmasının “… assist” ve “…” markaları arasında yapılacağı, bu itibarla, markalar karşılaştırıldığında davaya konu marka ile davacıya ait marka arasında benzerlik bulunduğu;
Davalı taraf markasının “… …” kelimelerinin yan yana getirilmesi suretiyle oluşturulmuş bir marka olduğu ve davalı şirkete ait tescilli olan “…” ibaresinin sonuna “assist” ibaresinin eklenmesinin hiçbir farklılık yaratmadığı, diğer taraftan, davalı markası beyaz tondaki zemine turkuaz mavisi ve turuncu renkte yazılmış olan bir marka olsa bile şekil olarak da ayırt ediciliğinin bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu markanın da esas ve ayırt edici unsuru davacı markalarında olduğu gibi “…” ibaresi olduğu:
Dava konusu markanın davacıya ait “…” ibareli markalarla işitsel yönden de benzer olduğu, şöyle ki, davaya konu markaları genel olarak karşılaştırmak gerekirse; “… …” ibareli markayı telaffuz eden ortalama tüketiciler bahse konu markanın “…” ibaresini içermesi sebebiyle zorunlu olarak davacıya ait marka ibaresini telaffuz edeceği, aynı ses öbeğinin marka içerisinde kullanılmasının telaffuz açısından markaları benzer kıldığı ve işitsel benzerliğe de sebebiyet verdiği;
Markalar kavramsal olarak değerlendirildiğinde ise, dava konusu marka, davacının “…” ibareli markaları ile anlamsal olarak da ayniyet derecesinde benzerlik teşkil ettiği, “… assist” markasının davacıya ait … markasının ardışık markası veya … ürün serisine ait yeni bir ürün izlenimi verdiği, bu durumun açık bir iltibas oluşturacağı, bir an için aksi düşünüldüğünde, “…” ve … …” markalarının benzer olmadığının kabulü halinde, isim yapmış markaların önüne arkasına sağına soluna ibareler eklenmek suretiyle marka tescil talepleri doğacaktır, taraf markaları arasında esas ve ortak ibarenin … ibaresi olması sebebiyle markalar arasında iltibasın mevcut olduğu;
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen emtialar itibariyle taraf markaları arasında aynı, aynı tür veya benzerlik düzeyinde bir emtia ilişkisi mevcut olmakla birlikte, dava konusu markadaki “…” ibaresinin kullanımın davacı markalarına yanaşma amacı taşır mahiyette olduğu, anılan ibarenin marka içerisindeki asli/hakim unsur olarak kullanılmadığı, bir bütünün son bölümünü oluşturduğu, dolayısıyla tüketicinin de bu ibareyi bir bütün olarak algılayacak ve ifade edecek olduğu, taraf markalarının ilgili tüketici kitlesi genel anlamda ortalama dikkate sahip tüketiciler olmakla bu tüketicilerin her iki tarafa ait markalar altında sunulan hizmetleri/malları karıştırmak suretiyle satın alma yahut bu hizmetler/mallardan yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşme ihtimallerinin bulunduğu;
TANINMIŞLIK DÜZEYİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRMELER;
Mevzuatımızda markaların tanınmışlık düzeyiyle ilgili tescil engeli bakımından “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” Düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme ile birlikte önceki markanın tanınmış olması halinde aynı veya benzer mal veya hizmet gruplarının yanı sıra farklı mal veya hizmetlerde de korunabileceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu tescil engeli kapsamında, koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve düzenlemede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, markanın tanınmışlığı ve anılan şartlardan en az birinin varlığı söz konusu tescil engelinin ortaya çıkması açısından bir zorunluluktur.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır.
Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin(sulandırılma)tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması söz konusu değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır. Tanınmış markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması halinde markanın ayırt edici karakterinin zarar görmesi olasılığı artmakta, markalar arasındaki benzerlik azaldıkça, bu tehlike de azalmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bu hallerden her birisinin aynı anda mevcudiyeti mecbur olmayıp bunlardan herhangi birisinin varlığının maddenin uygulanabilirliği açısından yeterli olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda davacının işlem dosyasına “…” markalarını kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığını gösterir mahiyette yeterli deliller sunulmadığı;
Kötü niyet iddiası yönünden, davalının sırf benzer marka tescil talebinde bulunması kötü niyet iddiasının ispatı için yeterli olmadığı, bunun dışında kötü niyet iddialarının ispatına yarar başka bir delil de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Neticede, dosya incelendiğinde, bilirkişi raporunun aksine ve tüm dosya kapsamından;
Davaya konu… sayılı başvuru markasının davacı markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olduğu, davacının muhtelif markaları yönünden, davalı markanın kapsamına alınmak istenilen ve dava konusu edilen tüm emtialar açısından aynı/benzer/türdeş olma şartının gerçekleştiği, taraf markaları benzer olduğundan, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunduğu, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, başvuru kapsamında yer alan 29 ve 30. Sınıflara ilişkin mal ve hizmetler yönünden aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları ve bu belirtilen mal ve hizmetler bakımından… kararının yerinde olmadığı ve iptali şartlarının oluştuğu, davaya konu markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
…sayılı kararının 29 ve 30. Sınıflara ilişkin mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 3.006,40.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şahıs vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …. Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.06.10.2022
Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 172,90.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.600,00.-TL
P.P : 233,50.-TL
TOPLAM : 3.006,40.-TL