Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/65 E. 2022/311 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/65 Esas – 2022/311

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/65
KARAR NO : 2022/311

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI : ..
..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1-..
VEKİLİ : Av…

DAVALI : 2-…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/02/2022
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka …. Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin …. bünyesinde faaliyet gösteren ve holdingin faaliyet alanlarında çeşitli yayınlar yapan bir firma olduğunu, davacının bu faaliyetlerinde kullanmak üzere “…. ibarelerinden oluşan dört ayrı marka başvurusunda bulunduğunu, davalının dört markanın her birinin ilanına da itiraz ettiğini, bu itirazlardan sadece huzurda dava konusu edilen….” markasına ilişkin davalı itirazının diğer davalı …tarafından kabul edildiğini, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira davalının red kararına mesnet alınan “…” ibareli…. sayılı markasının tescilli olduğu 16, 35 ve 41. Sınıflara giren mal ve hizmetler açısından markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmadığını, “kütüp” kelimesinin Osmanlıca’da “kitaplar” anlamına geldiğini, “kütüphane”nin de “kitapların bir arada tutulduğu yer” anlamını haiz olduğunu, davalının markasında “kitaphane” ibaresinden başkaca ayırt edici unsur da kullanılmadığını, davalının redde mesnet markasının zayıf bir marka olduğunu ve koruma kapsamının dar yorumlanması gerektiğini, yani bu markanın ufak değişikliklerle farklı hallerinin başkaları adına marka olarak tesciline engel olunamayacağını, zaten de taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzerlik bulunmadığını, keza markaların okunuşlarının çok farklı olduğunu, dava konusu edilen … kararının marka hukukundaki bütünsellik ilkesine de aykırı düştüğünü, zira müvekkilinin markasının parçalara bölünerek benzerlik incelemesine konu edilmesinin bütünsellik ilkesiyle çeliştiğini beyan ederek …’nın dava konusu edilen 17.01.2022 tarihli ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde birbirleriyle karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzer olduğunu, ayrıca taraf markalarının aynı veya ilişkili emtialarda kullanılacağını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket vekili cevabında özetle; taraf markalarının aynı kişiye ait konsept marka algısı yarattığını, davacının müvekkilinin tescilli markası üzerinden markalaşma çabası içinde olduğunu, taraf markalarını gören tüketicilerin aklında kalacak ibarenin birebir aynı “kitaphane” kelimesi olacağını, müvekkilinin tescilli markası “kütüphane” değil de, “kitaphane” olduğu için davacının zayıf marka hususundaki iddialarının somut uyuşmazlıkla bağdaşmadığını, zira müvekkilinin markasında geçen “kitaphane” ibaresinin gündelik konuşma dilinde yeri olmadığını ve bu yüzden de kendine has/nadir bir kelimeden oluşturulmuş orijinal bir marka olduğunu, davacının dava konusu edilen markasına “subhiye” ibaresinin ayırt edicilik kattığının söylenmesinin mümkün olmadığını, zira bu kelimenin eski Türkçe’ye ait olması nedeniyle markayı gören tüketicilerin odak noktası olma ihtimalinin düşük olduğunu, ayrıca taraf markalarının aynı/aynı tür emtialarda kullanılacağını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, … Kararının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde; davacının 22.06.2020 tarihinde, 16, 35 ve 41. Sınıflara giren mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere yaptığı …. görselli marka başvurusunun tescil edilmek üzere 27.07.2020 tarihli ve 353 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilanı üzerine, davalı firmanın… sayılı markasına ve 6769 sayılı SMK’nın m. 6/1 hükmüne dayalı olarak itiraz ettiği, bu itirazı inceleyen…. Başkanlığı’nın 30.03.2021 tarihli ve E-….sayılı kararı ile, “markalar benzer görülmediğinden” gerekçesi ile itirazı reddetmesi üzerine davalının itirazını aynı gerekçeyle ve ayın markaya dayalı olarak tekrar ettiği, davalının bu itirazının da ….’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun huzurda dava konusu edilen 17.01.2022 tarihli ve…sayılı kararı ile kabul edildiği ve dava konusu edilen marka başvurusunun nihai olarak ve bütünüyle reddedildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER;
DAVACININ … BAŞVURU SAYILI MARKASI İLE DAVALININ …. SAYILI TESCİLLİ MARKASI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİ/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI;
6769 sayılı SMK’nın “Marka” başlıklı birinci kitabının birinci kısmında 6. Maddede “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Bendinde; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir. Benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak sureti ile markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınması uygundur. Alıcı olarak da ortalama zekâ, dikkat ve kültür düzeyindeki kişiler ölçü alınacaktır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir. Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Buna göre; davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla;
• Markaların ayniyeti/benzerliği,
• Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği,
• Markaların ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali, üzerinde durulacaktır. Buna göre;
Markaların ayniyeti/benzerliği:
Davacı tarafın tescil ettirmek istediği marka ile bu markanın red kararına mesnet alınan davalıya ait tescilli marka birlikte incelendiğinde; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyecektir.
Markaların benzerliği incelemesine geçildiğinde; bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alınmalıdır. Buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerekmektedir. Şöyle, ki;
Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacaktır. Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Zira; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
Bundan sonra; uyuşmazlık konusu olan markalar yan yana konularak görsel olarak karşılaştırıldığında; tarafların markalarının, renk ve şekil unsurlarından yoksun birer kelime markasıdır; markalarda geçen kelimeler düz yazı karakterinde/özelliği olmayan siyah renkli harflerle yazılmıştır. Davacının markasında iki ayrı satırda sadece baş harfleri büyük olacak şekilde ayrı olarak yazılmış …” ibaresi, davalının markasında ise hepsi büyük harflerle birleşik yazılmış….” ibaresi, markaların tek unsurlarıdır. İşaretlerin kelime markası olması ve kelimelerin düz yazım karakterindeki siyah harflerle yazılış biçimleri itibariyle, markaların genel görünümlerinin benzediği hususunda bir tereddüt yoktur. Markaların esas/tek unsurlarında ortak olan …” ibaresinin mevcudiyetinin, markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer kılıp kılmadığı, somut uyuşmazlığın özünü teşkil etmektedir. Buna göre;
Davacının markasında kullanılmış olan kelime öbeğinin ilk kelimesi, davalının markasında kullanılmış olan tek kelime unsuru birebir aynıdır, diğer bir ifadeyle, davacının markası, davalının markasını oluşturan kelime ile başlamaktadır. Ayrıca, her ne kadar davacının markasında “kitaphane” ibaresi tek başına değil, “kitaphane-i subhiye” şeklinde, bir kelime öbeği içerisinde kullanılmış ise de; ortalama bir tüketici, dilbilgisi kurallarından kaynaklı olarak markaların başlangıç seslerini oluşturan ibarelere normal şartlarda daha fazla dikkat etmekte olup, tüketiciler markaların başlangıçlarında yer alan ilk unsurlara, soldan sağa okuma alışkanlığı nedeniyle, daha fazla odaklanmaktadırlar. Bu sebeplerle; davacının markasının esas unsuru içerisinde, başlangıç kısmında yer alan “….” ibaresi ile davalının “….” ibaresini tek unsur olarak ihtiva eden kelime markasının benzediği düşünülmektedir. Davacının markasında geçen diğer kelime unsuru olan “…. ibaresi, eski dilden/….’dan gelen bir kelime intibası vermekte ise de, bu ibarenin Osmanlıca dahil olmak üzere, bilinen veya yaygın olarak kullanılan dillerde herhangi bir anlamı yoktur. Aynı şekilde, taraf markalarında ortak olarak geçen “….e” ibaresinin de,….’de veya yaygın olarak kullanılan dillerde yerleşik bir kullanımı ve bilinen bir anlamı yoktur. Her ne kadar davacı taraf bu ibarenin bir anlamı haiz olduğunu ve bilhassa da uyuşmazlık konusu olan emtialarda markasal hüviyette somut ayırt ediciliğinin düşük olduğunu iddia etmiş ise de; ibarenin mevcut kurgusuyla değil, “kütüphane” versiyonu ile yerleşik bir anlamı haiz olduğu göz önüne alındığında, yerleşik anlamları bulunan “kitap” ve “hane” ibarelerinin, otantik bir biçimde, yerleşik bir anlamı haiz olmayan birleşik bir kelime haline getirilmesi, kelimenin markasal hüviyette soyut ve somut ayırt edici niteliği olan, orijinal bir ibare olmasına sebebiyet vermektedir. Üstelik; bu ibarenin “kütüphane”yi andırmasına rağmen farklı olduğu ilk bakışta algılanmakla, ibarenin markasal hüviyette ayırt ediciliği dikkat çekmektedir ve davacının markasında da böyle kurgulanmış ve üst satırda/kelime öbeğinin başında konuşlandırılmış hali ile, “subhiye” ibaresinden daha baskın algılanmasına sebebiyet vermiştir. Karşılaştırılan markalarda bu kelime unsurları yanında başkaca renk/şekil unsurlarının kullanılmamış olması, markaların genel kompozisyonunu ve tüketici zihninde uyandırdığı algıyı da benzer kılmakta ve karşılaştırılan markaları benzerlik anlamında daha da yakınlaştırmaktadır. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davalının “KİTAPHANE”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının “Kitaphane-i Subhiye”li markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu,
Fonetik açıdan da; markaların esas unsurlarının başlangıç kısmı birebir aynı şekilde okunduğundan, bu unsurların kulakta bıraktıkları tını itibariyle yeterli derecede farklılaşmadığı düşünülmektedir. Markaların kavramsal açıdan karşılaştırılmasına göre de; yukarıda da değinildiği üzere, “kitaphane” ibaresinin Türkçe’de veya yaygın olarak bilinen dillerde yerleşik bir anlamı yoktur, ibareyi oluşturan “kitap” ve “hane” kelimelerinin ve ibarenin andırdığı “kütüphane” kelimesinin yerleşik anlamları nedeniyle karşılaştırılan markaların tüketici zihninde ilk anda uyandırdıkları algının da farklı olmadığı,
Sonuç olarak; somut olayda, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle yakın bir benzerlik olduğu,
Markaların kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği:
6769 sayılı SMK madde 6/1 gereğince incelenmesi gereken hususlardan biri de, markaların emtialarının benzer olup olmadığı hususudur. Farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle;
• Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği,
• Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği,
• Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri,
• Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı,
• Birbirleri yerine ikâme imkanlarının ve birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunup bulunmadığı,
• Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı,
• Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı
hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır. Buna göre;
Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetlerin tamamı, davalının markasının kapsamında birebir yer almaktandır veya davalının markasının kapsamındaki mal ve hizmetlerin açılımı/açıklaması/türevi niteliğini haiz mal ve hizmetlerdir. Örneğin; “reklam amaçlı tasarım hizmetleri”nin, “reklamcılık, pazarlama hizmetleri”nin bir açılımı/açıklaması olduğu düşünüldüğünden ve “reklamcılık, pazarlama hizmetleri” davalının markasının kapsamında yer aldığından, bu hizmet açısından da somut uyuşmazlıkta emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği değerlendirilmiştir. Aynı tespit, davacının markasının kapsamına alınmak istenilen; “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” için de söylenebilecektir; bu hizmet de davalının redde mesnet markasının kapsamında yer alan; “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için elektronik ortamlarda malların bir araya getirilmesi hizmetleri”nin farklı bir şekilde ifade edilmesidir ve dolayısıyla bu hizmet açısından da somut uyuşmazlıkta emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği değerlendirilmiştir. Zira; davacının markasının kapsamına alınmak istenilen 16, 35 ve 41. Sınıflardaki mal ve hizmetler ile davalının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin bağlantılı bulunduğu ve birbirini tamamladığı, benzer alıcı çevresine hitap ettiği, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici/alıcı profillerinin aynı olduğu, benzer ihtiyaçları giderdiği, aynı yerlerde satışa sunuldukları ve aynı ve benzer markaları bu mal ve hizmetlerde gören tüketicilerin markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmasının mümkün olduğu,
Sonuç olarak; davacının markasının reddedildiği emtiaların tamamı açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği,
Son olarak; taraf markalarınının kapsamına giren hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketicinin bilinç/algı/dikkat düzeyi/seviyesi de, markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde önem arz etmektedir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir. Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder. Örneğin, söz konusu mal/hizmet, toplumun sadece bir kesimini ilgilendiren, teknik veya özel bir mal/hizmet ise, bu kesimin eğitim ve bilgi düzeyi dikkate alınacaktır. Ya da örneğin, sadece eczanelerde ve reçeteli olarak satışan ilaçlar, doğrudan insan sağlığını ilgilendirdiğinden, hayati öneme sahip oldukları için bu gibi ürünleri satın alacak olan kimseler daha dikkatli olacaklardır. Ayrıca bu tür ürünler genellikle tıp doktorları ve eczacılar tarafından önerilip kullanıldığından, ve dahi bir kısmının da reçete ile satışları zorunlu olduğundan, gösterilen dikkat ve kullanılan mesleki bilgi seçici olacaktır. Buna göre;
Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen ve emtia ayniyeti/türdeşliği/benzerliği şartlarına uyduğu tespit edilen, 16, 35 ve 41. Sınıflara giren mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi incelendiğinde; bu mal ve hizmetlerin tüketicinin/alıcının gündelik (her anının, rutininin) ihtiyaçlarını karşılamadığı, sık satın alınan emtialar olmadığı, dolayısıyla bu alıcıların, söz konusu mal ve hizmetleri satın alma kararını verdikleri süreçte daha uzun vakit geçirdiği, muhtelif bilgi kaynaklarından bilgi sağlayarak/makul süreli bir araştırma yaparak yanlış/eksik/kalitesiz mal/hizmet alma riskini azaltmaya çalıştığı, yani bir süre düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak satın alma kararını verdiği düşünülmekle, bu tüketicilerin/alıcıların dikkat/özen/seçicilik/bilinç seviyelerinin düşük olmadığı,
Bütün bunlara göre;
Markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali:
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen nispi ret nedeni, markaların ortalama tüketicileri nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil bir karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususuna dayalıdır. Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması” olarak tanımlanabilir. Öğretide karıştırma ihtimali, “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın algılamayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır. Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin gerçek ve potansiyel tüketici/müşteri kitlesi arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir. Somut olay açısından bakıldığında; taraf markalarında esas/tek unsur olarak kullanılmış olan “….” ve “….” kelime unsurlarının, başlangıç seslerini oluşturan kelimelerin ortak olmasından hareketle yakın benzer olduğu, davacının markasında bu ibarenin başka bir kelimeyle birlikte kullanılmış ve “-i” bağlacıyla türetilmiş olmasının bu tespiti değiştirmediği, ayrıca taraf markalarında düz yazım karakterindeki siyah renkli harflerle yazılmış kelimeler haricinde başka bir unsurun kullanılmamış olması durumunun, markaların genel kompozisyonunu ve tüketici zihninde uyandırdığı algıyı daha da yakınlaştırdığı, taraf markalarında geçen kelimelerin okunuşlarının da benzer olduğu ve işaretlerde geçen kelimelerin yerleşik/bilinen birer anlamı olmayan, marka sahiplerince yaratılmış orijinal kelimeler olması, ancak aynı zamanda “kütüphane” kelimesini de akla getirmesi/çağrıştırması nedeniyle tüketici zihninde ilk anda oluşturdukları algının da farklı olamadığı, bu sebeplerle de taraf markalarının benzediği değerlendirilmiştir. Bu benzerliğin, potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği de gözetildiğinde, davalının “KİTAPHANE” markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının “Kitaphane-i Subhiye” markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca; davacının markasının reddedildiği mal ve hizmetlerin tamamının, davalının redde mesnet alınan markasının kapsamına giren emtialar ile aynı/benzer/türdeş/ilintili olduğu, her ne kadar, bu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı/seçicilik seviyesinin düşük olmadığı değerlendirilse de; taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler nedeniyle, bu emtialarda “Kitaphane” ve “Kitaphane-i Subhiye” ibarelerinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması halinde tüketicilerin ve alıcıların söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların/ tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davacının markasının, davalının markasının kapsamına giren mal ve hizmetler açısından davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olarak görüleceği,
Bu nedenlerle; karşılaştırılan markaların karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Netice itibariyle;
1) Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olduğu,
2) Davacının markasının reddedildiği tüm emtialar açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği,
3) Bu sebeplerden/tespitlerden dolayı, karşılaştırılan markalar arasında, davacının markasının reddedildiği tüm emtialar açısından, karıştırılma/iltibas ihtimalinin bulunduğu,
4) Dava konusu edilen 17.01.2022 tarihli ve…. kararının yukarıdaki değerlendirmeler ile uyumlu olduğu, sonuçlarına ulaşılmış ve açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın reddine,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davalı kurum ile şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum ile şirket vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ….Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.06.10.2022

Kâtip Hâkim …..
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır