Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/5 E. 2022/85 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/5
KARAR NO : 2022/85

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI :…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Marka Kurum Kararının İptali ile Eski Hale Getirme
DAVA TARİHİ : 07/01/2021
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka kurum kararının iptali ile eski hale getirme istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili firmanın Çin merkezinde bulunan 2000 yılında 1 milyon yuan sermayeli olarak kurulduğunu, profesyonel fotoğraf makinası ve profesyonel fotoğraf çekimi için gerekli tüm teçhizatları ürettiğini, müvekkili firmanın, dünya çapındaki firmalar ile de işbirliği içerisinde ortak pazarlar yaratmış olduğunu, Kuzey Amerika, Doğu Avrupa, Çin’in tamamı, Merkez ve Güney Asya ve Orta Doğu’da bir çok noktada ürünlerini tüketicileri ile buluşturduğunu, 2012 yılı satış verilerine göre yıllık net kazancı da 2.5 ile 5 milyon dolar arası olan müvekkili firmanın kurulduğu tarihten bu yana da Yunteng markasını kullanmakta ve ticaret unvanında da bu ibareye yer vermekte olduğunu, müvekkili firmanın yüksek çaplı satış yaptığı yerlerin başında da Türkiye, Hindistan, İran, Amerika, Japonya, Almanya ve Rusya gibi ülkelerin geldiğini, 2000 yılından beri Yunteng ibaresini ticaret unvanında ve ürünlerinin üzerinde kullanan müvekkilinin , 2009 yılında markasını Çin’de tescil ettirdiğini, birçok farklı ülkede fuarlara katılarak ürünlerini tanıtan, iç pazarlarda satış yapan ve tüketici ile kendi ülkesinde buluşan müvekkili firmanın, markasını 27/05/2019 yılında Avusturalya, Fransa, Almanya, Rusya, Singapur, İngiltere ve Amerika gibi birçok ülkede tescil ettirmiş olduğunu ve birçok ülkede tescilli olan markasını Türkiye nezdinde de tescil ettirmek istediğini bu sebeple “yunteng” ibaresi markanın tescili için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2019/73515 kod numarası verilen markanın 2018/80960 sayılı “yunteng” ibareli markanın gerekçe gösterilmesi sureti ile müvekkili başvurusunun TürkPatent tarafından resen reddedildiğini, anılan karara karşı itirazda bulunduklarını, ve nihai olarak itirazlarının 23/12/2019 tarihinde TürkPatent’in 2019-M-10556 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, bu süreçlerin tamamının yönetiminin müvekkilinin marka vekili olarak … tarafından yürütüldüğünü, diğer yandan aynı marka vekili öncelikle 2018/80960 başvuru numaralı 11/09/2018 yılında tescil edilmiş olan “yunteng” ibareli ve …’ye ait olan marka başvurusunu gerçekleştirdiğini, daha sonra müvekkile böyle bir tescil işleminden yahut böyle bir marka mevcudiyetinden bahsetmeksizin, müvekkil Zhongshan Yunteng Photographic Equipment Co. Ltd. şirketine ait başvuruyu da Rüştü GÜMÜŞ”ün gerçekleştirdiğini; resen red kararı üzerine hazırlamış olduğu karara itiraz dilekçesinde ekinde ilk müvekkilinin esas hak sahibi olmadığı, ikinci müvekkilinin hak sahibi olduğuna yönelik açıklamaların yer aldığını, pek tabii, TürkPatent kurumuna her iki tarafın da kendi müvekkili olduğu bilgisini paylaşmaktan kaçındığını, diğer yandan karara itiraz içeriğinde ilk müvekkili olan …’nin kötü niyetli olduğunu söylemekten kaçındığını ve esasen …’nin kötüniyetli ve gerçek hak sahibi olmadığı bilgisine sahip durumda iken ve her iki müvekkilin de işbu marka ibaresi için menfaatleri çakışırken, birbirlerine karşı haklarını savunmakta herhangi bir beis görmediğini, konu ile ilgili olarak şikâyette bulunduklarını ve bu şikâyet kapsamında şikâyet edilen kişinin de savunmasının alınmasını müteakip, Patent ve Marka Vekilleri Disiplin Kurulu tarafından … sayılı 19/08/2020 tarihli karar uyarınca Rüştü GÜMÜŞ’ün gerçekten de her iki tarafın da menfaati çakışmakta iken vekilliğini yürüttüğünü ve kendi savunmasında beyan ettiği üzere birbirlerinden ve gerçek hak sahipliği ve kötüniyete ilişkin bilgilerden bihaber olamayacağına kanaat getirilmiş ve …’ün kınama cezası almasına karar verildiğini, vekiline güvenen ve vekilinin gerek disiplin yönetmeliğine aykırı hareket etmesi gerek ise müvekkilini yanlış yönlendirmesi nedeni ile müvekkilinin hak kaybına uğradığının açık olduğunu, taraflarınca Türk Patent ve Markalar Dairesi’ne eski hale iade talebinde bulunularak karara itiraz süresinin en başa çekilmesini talep ettiklerini, ancak, davalı kurumun bu hususa ilişkin müvekkil adına yapılan 09/09/2020 tarihli başvuruya sessiz kaldığını ve hiçbir surette cevap vermeyerek zımnen ret hakkını kullandığını, müvekkilin eski vekilinin kötüniyeti ile kasten yanlış yönlendirmesi sonucunda kendisinden kaynaklı olmayan sebepler ile mağdur edilmesine yönelik eski hale iade başvurusunun idarenin sükutu kapsamında zımni olarak reddi işleminin iptali ile, eski hale iade taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesine özetle; dava ve yapılan işlem 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) tabi olup, bu davada 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) hükümleri uygulanamayacağını, verilmiş bir YİDK kararının bulunmadığını, davacının davasını İYUK m. 10 hükmüne dayandırdığını ancak bu düzenlemenin somut olayda uygulanması mümkün olmadığını, davacının talebinin YİDK tarafından, zımnen veya açıkça reddedilmediğini, 60 gün gibi bir sürenin geçmesi de varılan bu sonucu değiştirmeyeceğini talebin YİDK tarafından karara bağlandığı ve reddedildiği sonucunu doğurmayacağını, henüz karar verilmemişken, idari prosedür devam edenken açılmış olan davanın zamansız olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacının kurum kararının iptali ile eski hale getirme taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre, kurumun sınai mülkiyet haklarına ilişkin olarak nihai karar organının YİDK olduğu, kurulun, sınai mülkiyet haklarına ilişkin olumlu veya olumsuz karar almak görevini yürüttüğü, kuruma yapılan başvuruların incelenip nihai olarak karara bağlandığı, kurulun bütün başvurular hakkında bir karar oluşturduğu, karar alma prosedürünün zaten belirlenmiş olduğu, 2 uzman ve daire başkanının imzasıyla kararın tesis edileceğinin açıkça düzenlenmiş olduğu, kurulun usulüne uygun olarak tesis etmiş olduğu kararlara karşı dava açılabileceği, ancak dava açma süresinin kurul kararının bildirim tarihinden itibaren 2 ay olduğu, yani dava açma süresinin özel olarak düzenlenmiş olduğu, kurulun karar vermesi ve kararının tebliğ edilmesi şartına bağlanmış olduğu, zorunlu idari başvuru yolu tüketilmeden ve YİDK tarafından verilecek nihai karar beklenmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, kurumun nihai kararının usulüne uygun tesis edilecek kurul kararı olduğu, işbu davada kurul tarafından alınmış ve tebliğ edilmiş bir karar bulunmadığı, açık ve özel düzenlemeler karşısında davacının beyan ettiği gibi kurulun zımnen ret şeklinde karar tesis edemeyeceği, zorunlu idari başvuru yolu tüketilmeden ve YİDK tarafından verilecek nihai karar beklenmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, dava şartı gerçekleşmeden işbu davanın açılmış olduğu,
Ayrıca, davacının 6100 sayılı HMK’nın 95. maddesi kapsamında eski hale getirme talebini de içermektedir, söz konusu maddenin ve talebin marka başvuruları yönünden ve kurum tarafından uygulanmasının mümkün olmadığı, şöyle ki HMK 6100 maddesine dayalı olarak işlem tesis edilmesi talep edilemez. HMK m. 95 yargılama sürecine ilişkin olup, “(1) Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir.” hükmünü içerdiği, hüküm, yargılama sürecine ilişkin olan usuli bir işlemin, elde olmayan sebeplerle yerine getirilememesine ilişkindir. HMK kapsamında öngörülen bir süreye veya hakim tarafından yargılama sırasında belirlenen bir süreye uyulamamasının sonuçlarını düzenlemektedir. Oysa marka tescil süreçleri ve prosedürü SMK kapsamında özel olarak düzenlenmiştir. SMK kapsamında olmayan ve marka tescil prosedürü içerisinde uygulanma alanı bulamayacak olan HMK m. 95 hükmün uygulanmasını talep etmek yerinde olmamıştır. Söz konusu hüküm adli yargıda görülmekte olan davalara ilişkindir. Marka başvuru prosedürü içerisinde bu hükmün uygulanmasını istemek ve buna dayalı olarak dava açmak hukuken mümkün değildir. Kaldı ki hüküm HMK’daki sürelere ilişkin olup, somut olayda davacı tarafından bir süreye uyulamaması durumunun da söz konusu olmadığı,
Davacının marka başvurusunun usulüne uygun olarak kurum tarafından incelendiği ve SMK 5/1-ç maddesi kapsamında karara bağlandığı, bu karara karşı davacı tarafından YİDK nezdinde itiraz edildiği, itirazın kurum tarafından incelenmek suretiyle 2019-M-10556 sayılı karar ile reddedildiği, kararın itiraz sahibi davacıya 24/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, anılan karara karşı dava açabilecek olan davacı tarafından, söz konusu kararın işbu davanın konusu yapılmadığı, davacı tarafından mevzuatta yeri olmayan bir sebebe dayalı olarak eski halin iadesinin talep edildiği, bu sebeple talebin hukuki dayanağının bulunmadığı, zaten bu konudada YİDK kararının henüz tesis edilmediği, kurum tarafından marka başvurusuna ilişkin işlemlerin SMK kapsamında prosedürüne uygun olarak gerçekleştiği, itiraz ve karara itiraz aşamalarının tamamlandığı, davacının işlemlerinin bu aşamalarda bir vekil tarafından yürütüldüğü, SMK’da “(4) Marka veya patent vekili tayin edilmesi hâlinde, tüm işlemler vekil tarafından yapılır. Vekile yapılan tebligat asile yapılmış sayılır.” hükmünün yer aldığı, buna göre bütün işlemlerin prosedüre uygun olarak yürütüldüğü ve vekil tarafından da karara süresi içerisinde itiraz edildiği,
Davacı tarafından, marka vekiliyle kendisi arasında olan ilişki/sözleşme nedeniyle geriye dönük işlem tesis edilmesinin talep edildiği, anılan talebin SMK kapsamında kabul edilebilirliğinin bulunmadığı, marka vekili ile müvekkili arasındaki ilişki Borçlar Kanununun vekalet hükümlerine tabi olduğu,
Nitekim konuya ilişkin 5000 sayılı Kanunda da “Vekalet Nitekim konuya ilişkin 5000 sayılı Kanunda da “Vekalet konusunda, bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun vekalete ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmünün yer aldığı, (m.30). Taraflar arasında nispi bir sözleşmenin söz konusu olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı fiil varsa, bu durum Borçlar Kanunu kapsamında taraflar arasında tazminat sonucu doğuracağı, ancak bu durumun marka prosedürüne etki etmesinin mümkün olmadığı, bu durumun tespit edilmesinin olası sonucu tazminat sorumluluğu olduğu, kaldı ki vekil tarafından karara süresi içerisinde itiraz edildiği ve 2019-M-10556 sayılı YİDK kararının verildiği, bu sebeple de kaçırılan bir süreden veya eski hale iadeden bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatlerine varılmış ve açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL maktu ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı kurum kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.10.03.2022

Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır