Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/410 Esas – 2022/412
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİKARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/410
Karar No : 2022/412
Hakim …
Katip :…
Davacı ….
Vekili : Av….
Davalı : …
Vekili : Av..
Dava : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 06/08/2021
Karar Tarihi : 15/12/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarihi : 15/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” ibareli markasını 03. Sınıfa giren temizlik amaçlı maddelerde 2007 yılından beri kullanageldiğini, bu ibareyi de ihtiva eden markaların kendi adına tescili için 2006 yılından beri … nezdinde marka başvurularında bulunduğunu, “…” ibarelerinin … sayılı markalar ile müvekkili adına tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin yıllarca süren ürün satışları ve ürünlerinin kalitesi sayesinde “…” ibaresinin tüketicilerin zihninde yer edindiğini ve müvekkilinin temizlik sektöründe bu ibarenin gerçek hak sahibi haline geldiğini, müvekkilinin …” ibareli seri markalarının sektörde büyük ses getirmesi esas etken olarak sektördeki aktörlerin davacının bu başarısından pay alma peşine düştüklerini, davalının da bu minvalde “…” ibaresini de ihtiva eden toplam 6 adet markanın tescili için teşebbüste bulunduğunu, ayrıca davalının “…” ibaresine yakın benzer “…” ibaresini türeterek kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini ve bu markayı kendi ürünlerinde kullanmaya başladığını, davalının …” markalı ürünlerinde “… ibaresini de markasal hüviyette kullanarak müvekkilinin ürünleri ile yakınlaşma çabası içinde olduğunu, davalının almış olduğu tasarım tescillerine konu şişe şekillerinde de davalının müvekkilinin ürünlerini taklit etmekte olduğunu, davalının bu faaliyetlerinin müvekkilinin ürünleriyle haksız rekabet yaratmakta olduğunu, davalının sürekli ve ısrarlı kullanımlarıyla müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu …. markasına yaklaşarak müvekkilinin bu markasıyla yarattığı iltibas neticesinde haksız ticari kazanç sağlamaya çalıştığını, ….” ibarelerinin ilk 3 harfinin tamamen aynı olmasının markalar arasındaki benzerliği arttırdığını, zira tüketicilerin markaların ilk harflerine sonraki harflerden ziyade dikkat ettiklerini, ayrıca davalının….sayılı “…” ibareli markasının da SMK’nın 5/1(c) hükmündeki mutlak red nedeninin varlığına rağmen tescil edilmiş bir marka olduğunu ve bu yüzden de hükümsüz kılınması gerektiğini, zira markanın tek unsuru olan …” ibaresinin sarı renkli ürünlerde kullanılması halinde ürünün karakteristik özelliklerinden birine işaret etmesi nedeniyle marka olarak tescil edilemeyecek bir işaret olduğunu, davalının…. sayılı tasarımına konu şişelerin de dava dışı …. sayılı ve 14.05.2013 tarihli …. tasarım tesciline konu şişeler ile birebir aynı olduğunu, yani davalının bu tasarımının yenilik vasfına haiz olmadığını, nitekim aynı firmanın Youtube’da yayınlanmış olan 27.11.2015 ve 12.01.2016 tarihli videolarında da aynı tasarımı haiz şişelerin görüldüğünü, davalının…. sayılı tasarımına konu etiket görselinin de alelade bir etiket olduğunu, piyasada bulunan bir çok ürünün aynı etiket tasarımına sahip olduğunu, dolayısıyla davalının bu tasarımının da ayırt edicilik niteliğinden yoksun olduğunu, ikinci cevap dilekçesi ile açmış oldukları işbu karşı davanın süresi içerisinde açıldığını ve asıl dava ile arasında bağlantı bulunduğunu, müvekkilinin karşı dava açmış olmasının kötü niyet kapsamında nitelendirilemeyeceğini, ayrıca davalının marka tescilleri kötü niyetli olduğundan bu markalar aleyhine açılan bir hükümsüzlük davasının 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olamayacağını iddia ederek, davalı adına tescilli …. sayılı şişe tasarımı ve… sayılı etiket tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; esasa cevap süresi içerisinde açılmamış olan ve asıl dava ile bağlantısı mevcut olmayan olan karşı davanın asıl davadan ayrılması ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin “….” markası ile davacı adına tescilli ….” markasının benzer olmadığını ve karşılaştırılan bu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, 2018 yılında müvekkili adına tescile bağlanmış olan “….” markasının müvekkilinin 2011 yılında tescil ettirdiği ….” markasının bir devamı niteliğinde olduğunu ve müvekkilinin bu marka üzerindeki müktesep hakkına dayandığını, davacının, müvekkilinin ilk defa 2011 yılında tescil ettirdiği markası karşısında 10 yıl kadar sessiz kaldıktan sonra huzurdaki karşı davayı açmış olmasının davacının kötü niyetinin bir tezahürü olduğunu, davacının bu markaya karşı hükümsüzlük davası açma hakkını hak düşürücü süre nedeniyle kaybetmiş bulunduğunu, müvekkilinin “… markasının da bir markanın fonksiyonlarını ifa edecek nitelikte ayırt edici bir işaret olduğunu ve ilgili sektörde herkes tarafından bilinen, tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin şişe tasarımlarının parçalara bölünerek o parçalarla ilgili yenilik belirlenmesinin mümkün olmadığını, bir tasarımın tüm özelliklerinin önceki tasarımlardan farklı olması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, müvekkilinin etiket tasarımının da yeterli ölçüden ayırt ediciliği haiz olduğunu, zira bir tasarımın ayırt ediciliğinin değerlendirilmesinde tasarımcının tasarımı geliştirmekte sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesinin dikkate alınması gerektiğini, davacının asıl davanın açılması ve ihtiyat-i tedbir kararı verilmesinden sonra huzurdaki karşı davayı açmış olmasının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle karşı davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizin…. esas sayılı dosyasının 14.04.2022 tarihli duruşmasında karşı davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği ve mahkememizin … esasına kaydının yapıldığı,
Mahkememizin 14/04/2022 tarih …… sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK’nın 6/1, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156/5 Maddesi Uyarınca mahkememizin yetkisizliğine karar verildiği, işbu kararın davacı vekilince istinaf edildiği, …….. Sayılı kararı ile “davalı tarafından davacıya karşı aynı mahkemenin…. esas sayılı dosyasında görülen markaya ve tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi istemli davanın açıldığı, işbu davada davalı olan …… tarafından verilen ikinci cevap dilekçesi ile davacı adına tescilli marka ve tasarımların hükümsüzlüğü istemli karşı davanın ikame olunduğu,….. E. sayılı dosyanın 14.04.2022 tarihli oturumunda karşı davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği, bu karar çerçevesinde eldeki davanın mahkemenin yukarıdaki esasına kaydedildiği, eldeki davanın davacısının karşı dava dilekçesinin, 28.09.2021 tarihinde davalıya tebliğ olunduğu, davalının ise iki haftalık yasal cevap süresinin son günü olan 12.10.2021 tarihinden sonra sunduğu 14.10.2021 tarihli cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, eldeki marka ve tasarım hükümsüzlüğü istemli dava yönünden bir kesin yetki kuralının bulunmadığı, zira 6769 sayılı SMK’nın 156/5. maddesinde öngörülen yetki kuralının kesin yetki kuralı olmadığı, davalının ise yasal süresi içinde yetki ilk itirazını ileri sürmediği, usulüne uygun bir yetki itirazında bulunulmadığından artık davanın açıldığı yer mahkemesinin yetkili hale geldiği gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce HMK.’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklindeki kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve mahkememizin yetkisizlik kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, dosyanın mahkememizin …. esasını aldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce ….kaldırma kararına uyulmuştur.
Mahkememizin işbu dosyası ile yine mahkememizin …. esas sayılı dosyasının taraflarının aynı kişiler olduğu, verilecek kararların birbirlerini doğrudan etkileyecek nitelikte oldukları ve davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu belirlenmiş, birleştirilerek görülmelerinin zorunlu bulunduğu sonucuna varılmış, davacı vekilinin birleştirme talebinin kabulüne karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Aralarındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle mahkememizin….esas sayılı dosyası ile yine mahkememizin…. esas sayılı dosyalarının BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Yargılamaya mahkememizin 2021/212 esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine,
Esasın bu şekilde kapatılmasına,
Vekalet, Harç ve yargılama giderleri konusunda dosyanın birleştiği dosya üzerinden karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde…..Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022
Katip…
E-İMZALI
Hakim ….
E-İMZALI