Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/37 E. 2022/235 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/37 Esas – 2022/235
T.C.

2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2022/37
Karar No : 2022/235

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali
Dava Tarihi : 31/01/2022
Karar Tarihi : 07/07/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 07/07/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle; davacının İstanbul’un tarihi bir ilçesi olan …’ın belediyeciliğini gerçekleştirdiğini, sosyal belediyecilik dendiğinde akla ilk gelen belediyelerden olduğunu, Google araştırma motorunda yapılan bir araştırma neticesinde de bu yönde sonuçların elde edilebileceğini, davacının Üsküdarlılara en iyi hizmeti verme gayesi gözetildiğinde, huzurdaki davaya konu olan markanın tescilinde kamu menfaatinin de bulunduğunu, buna rağmen davalı TÜRKPATENT’in davacının görselli markasının 6769 s. SMK’nın m. 5/1(h) hükmüne aykırı olduğu yönünde bir değerlendirme yapmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira söz konusu madde hükmünün uygulanması için markanın toplumun ve toplumu oluşturan bireylerin dini duygularını zedelemesi, bu duyguları istismar etmesi ve bu şekilde çıkar sağlama amacı gütmesi gerektiğini, halbuki uyuşmazlığa konu olan işarette yer alan görsellerin, …’ın bilinen yapılarından Kız Kulesi silueti yanında, Boğaz Köprüsü, vapur, Marmaray sistemini simgeleyen şekil, …’a özgü tarihi ve ahşap yapıdan evlerin figürü ve …’da yer alan tarihi camileri simgelemesi adına panoramik bir cami görselinden ibaret olduğunu, bütün bu şekillerin …’ın baş harfi olan “Ü” harfine benzer bir görselde bir araya getirildiğini, zaten da dava konusu marka başvurusunun yazılı ifadesinin başvuru dosyasında “ü iyi ki … var” şeklinde ifade edilmiş olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen işaretin SMK m. 5/1(h) hükmü kapsamında değerlendirilmesinin doğru olmadığını, nitekim dava konusu markanın kapsamına alınmak istenilen 16, 35 ve 41. Sınıflara giren emtialar açısından somut uyuşmazlığa bakıldığında da kutsal bir mekanın görselinin kullanıldığı markanın kimseyi rencide edici emtialarda kullanılmayacağının anlaşılabileceğini, markayı oluşturan çok sayıdaki figür arasından sadece cami figürünün ve Kız Kulesi görselinin ele alınarak değerlendirme yapılmasının da marka hukukuna aykırı düştüğünü, zaten de davalı TÜRKPATENT nezdinde cami figürünü ihtiva eden dava dışı kişi ve kuruluşlar adına tescilli bir çok emsal marka bulunduğunu, davacının dava konusu edilen markasının reddi kararının bu emsal markalarla/tescil kararlarıyla da çeliştiğini ifade ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 24/11/2021 tarih ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı TÜRKPATENT vekili cevabında özetle; marka olarak tescili talep edilen işaretinin bir şekil markası olduğunu ve işaretin sol üst tarafında ilk bakışta dikkati çekecek büyüklükte baskın unsur olarak yer alan cami figürü nedeniyle markanın 6769 s. SMK’nın 5/1(h) bendi uyarınca tümden reddi kararının hukuka uygun olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, başvuru markasının SMK 6769 sayılı kanunun 5/1-h md. gereğince YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davacının …sayılı; “+şekil” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu davacının …sayılı “+şekil” ibareli marka için 24/02/2021 tarihinde 16,35,41. sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde başvuruda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 12.07.2021 tarih ve… sayılı kararı ile re’sen, 6769 sayılı SMK’nın m. 5/1(h) hükmüne göre bütünüyle reddine karar verildiği, davacının bu karara itiraz ettiği, “…..yapılan incelemede, başvurunun İstanbul’da bulunan ünlü tarihi yapı ‘Kız Kulesi’ ile cami görselini birlikte içeren figüratif bir unsurdan oluştuğu, bu nedenle başvurunun ihtiva ettiği cami unsuru nedeniyle 6769 s. SMK’nın 5/1-(h) bendi gereğince verilen ret kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir. İtirazın ve başvurunun reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde gerekçe ile TÜRKPATENT YİDK’nın 24/11/2021 tarih ve …sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
6769 sayılı SMK’nın m. 5/1-(h) hükmüne göre; “Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler” marka olarak tescil edilemez.
Bir markanın SMK m. 5/1-(h) hükmü kapsamına girmesi için, kanun koyucu tarafından getirilmiş olan tek şart, “dinî değerleri veya sembolleri” içermesidir. Bu madde hükmünün lafzından çıkartılan bu sonuca göre, işaretin böyle bir değer veya sembolü içermesi hali, işaretin marka olarak tescilini tek başına engelleyebilen bir durumdur. Ancak; bu madde hükmünün, marka hukukunun geneline hakim olan bakış açısı ile değerlendirilmesi ve o şekilde yorumlanması, ayrıca da kanun koyucunun bu hüküm ile koruma altına almayı amaçlandığı kamu menfaatinin ne olduğunun göz önünde bulundurulması da, hükmün uygulanması/yorumlanması esnasında gerekli ve şarttır. Aksi şekilde, hükmün dar yorumlanmasına sebebiyet verebilecek tek başına lafzî bir yorum, hakkaniyetle örtüşmeyecek sonuçların doğmasına sebebiyet verebilecektir.
Marka hukukundaki temel kaidelere göre, bir işaretin markasal hüviyeti açısından değerlendirilmesi ve asli unsurunun tespit edilerek işaretin bu asli unsuru ve genel görünümü itibariyle ele alınması gerekmektedir. Bu yüzden de, somut uyuşmazlığa konu işaretin öncelikle genel görünümünün ele alınması ve dahi tek başına ön planda olan bir unsuru varsa onun tespit edilmesi, somut uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmektedir. Şöyle, ki; bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Ayrıca, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır.
Dava konusu edilen işaretin kelime unsurundan yoksun bir şekil markası olduğu; işarette dalga izlenimi yaratacak mavi renkli yuvarlak bir figürün sağ ve sol üst kısımlarına, Kız Kulesi olarak bilinen tarihi eseri sembolize eden bir görüntü ile ağaçlardan, ahşap evlerden ve bir cami silüetinden müteşekkil panoramik görüntüler konuşlandırılmış, denizin/dalganın üzerine de vapur ve Boğaz Köprüsü figürleri yerleştirildiği; öncelikle, tüm bu sembolik şekillerin işaretin bütünü ile bıraktığı izlenime/toplu intibasına aynı ölçüde katkıda bulunduğu ve hiçbirinin tek başına ön planda/baskın olarak algılanmadığı; denizi sembolize eden dalgadan oluşan zeminin sol baş tarafına yerleştirilmiş panaromik görüntü özelinde (bile), cami silüeti, altında yer alan ağaç ve ev sembolleri ile bütünleşik olarak algılandığı; diğer bir ifadeyle, işaretin sol tarafındaki kompozisyon içerisinde bile cami figürü/silüeti tek başına ön plana çıkmadığı; ayrıca, işaretin sol kısmındaki bu görseller de, işaretin geriye kalan kısmındaki dalga/deniz, Kız Kulesi, vapur ve Boğaz Köprüsü figürlerinden/silüetlerinden daha fazla ön planda olmadığı; işaretin tamamı bir bütün olarak algılandığı; bir bütün olarak algılanan hali ile de işaret, herhangi bir “dinî değeri veya sembolü” ilk anda akla getirmediği; dolayısıyla, bu şekilde bütünleşik olarak tasarlanmış bir kompozisyon içinde, markayı gören tüketicilerin, kompozisyonda kullanılmış alelade bir figür olan “cami silüeti”ni ilk anda tek başına algılayarak “dinî bir değer veya sembol” içeren bir marka ile muhatap olduklarına odaklanmasının mümkün olmadığı;
Ayrıca; yukarıda da değindiğimiz üzere, her ne kadar SMK m. 5/1-(h) hükmünün lafzı son derece açık ve sade ise de, “dinî değerleri veya sembolleri” içeren bir işaretin marka olarak tescilinin engellenmesindeki amaç, yani “kanunun ruhu” da açık olup; insanların hassas oldukları dinsel değerlerin ve sembollerin, markasal kullanım tahtında rencide veya istismar edilmemesi veya dinsel sembollerin ticari çıkarlar için kullanılmasının önlenmesidir. Dava konusu işarete bu açıdan dahi bakıldığında; bu işaretteki alelade cami görüntüsünün/silüetinin tek başına ön plana çıkartılmamış olduğu ve dahi bu figürün “cami”nin sembolize ettiği dini ve bu dinin değerlerini rencide ya da istismar eden bir yanının bulunmadığı, bu hali ile işarette dinsel bir sembolün ticari çıkar için kullanılmış olmasından bahsedilemeyeceği, aksine, dava konusu edilen markanın, İstanbul’un … ilçesinin karakteristik ve herkes tarafından bilinen yönlerinin bir arada sembolize edildiği bütünleşik bir kompozisyon olmaktan öteye gitmediği, böyle bir kompozisyonu haiz bir işarette markasal hüviyette koruma altına alınması istenilen ve marka sahibinin bir nevi “tekeli”ne verilecek unsurun “cami silüeti” olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığı; işaretin bir cami silüetini de “içermesi” halinin, işaretin marka olarak tesciline engel bir durum yaratmadığı; kaldı ki, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu delillerden, davalı TÜRKPATENT’in de SMK m. 5/1-(h) hükmünü dar yorumlamadığı, dava dışı üçüncü kişi ve kuruluşlar adına “cami figürü/silueti” içeren markaları tescil etmekte sakınca görmediği anlaşıldığından, idarenin işlemlerinde istikrarın esas olmasının gerekliliği yönündeki genel hukuk kaidesi de gözetildiğinde, dava konusu edilen markanın sırf bir “cami silueti” de içermesi nedeniyle SMK m. 5/1-(h) hükmü ile ilişkilendirilmesinin, hakkaniyete uygun düşmediği;
Neticede, dava konusu edilen işarette cami silüetinin tek başına ön planda olmayan, işaretin genel kompozisyonu içinde işarette kullanılan diğer unsurlardan ayrı olarak ilk anda algılanmayan bir unsur olduğu gerçeği gözetildiğinde, bu özelliklerde bütünsel bir kompozisyonu haiz ve kuvvetli/özel bir stilizasyonu içeren bir işaretin marka hüviyetinde tescilinin, SMK m. 5/1-(h) hükmü kapsamında getirilen mutlak red nedeniyle ilişkilendirilmesinin hakkaniyetle uyumlu ve yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davacının …sayılı “+şekil” ibareli marka başvurusunun görselli işaret içerisinde cami silüetinin kuvvetli/özel bir stilizasyon içeren, birden fazla unsurla bütünleşik bir kompozisyon içerisinde kullanılmış olması nedeniyle, işaretin SMK m. 5/1-(h) kapsamında engellenmesi amaçlanan durum/getirilen mutlak red nedeni ile ilişkilendirilemeyeceği, YİDK kararının yerinde olmadığı, YİDK kararının iptali şartlarının oluştuğu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
TÜRKPATENT YİDK’nın 24.11.2021 tarih …sayılı kararının iptaline,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 1.234,40.-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2022

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 172,90.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.000,00.-TL
P.P : 61,50.-TL
TOPLAM : 1.234,40.-TL