Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/36 E. 2022/254 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/36
KARAR NO : 2022/254

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … … …
V… .. …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Giderilmesi ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 31/01/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/09/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Giderilmesi ile Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin kamu yararı amacıyla ve kamu hizmetinin gereklerine uygun nitelikte iktisadi alanda faaliyetlerini sürdüren ve sermayesinin tamamı devlete ait bulunan bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğunu, müvekkilinin unvanı “… Genel Müdürlüğü” iken … sayı ile tescilli markanın davalının Zeytinburnu, İstanbul’da yerleşik işyerinde… şeklinde kullanıldığını, vaziyetin vatandaşların yapmış olduğu şikayetler ile tespit olunması üzerine davacı ile hiçbir hukuki bağı bulunmayan işletmenin yetkilisi hakkında, işletme tabelasındaki markaları/tanıtma vasıtalarını tüketicileri yanıltıcı mahiyette kullanıldığı iddiası ile bir şikayet dosyalandığını, İstanbul … Esas sayılı dosyasında bu şikayet ile ilintili yargılamanın devam etmekte olduğunu, davalının tescilli markasında geçen “… kelime öbeğinin müvekkilinin tescilli markaları ile iltibas yarattığını, davalının işyeri tabelasında, camekanlarda, mağaza içerisinde duvara asılı panolarda, iç mekanı ayırıcı cam kapıda ve ürün poşetlerinde bu tanıtma vasıtasını kullanıyor olmasının da tüketicileri yanılttığını ve müvekkilinin tescilli markalarından kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini beyan ederek … sayılı markanın, müvekkilinin markalarının tescili kapsamına giren benzer mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüz edildiğinin tespitine ve hükmen kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı şirket vekili dilekçeleriyle özetle; müvekkilinin işyerinde satılan tüm ürünlerin davacıdan faturalı ve toptan olarak satın alındığını, davacının böyle temin edilmiş ürünlerin satışına rıza göstermesinin veya franchise türü bir sözleşmenin varlığının beklenemeyeceğini ve dikkate alınamayacağını, satışların davacının koyduğu şartlara göre yapıldığını, zaten de müvekkilinin davacının eski bayisi olduğunu, davacının bayileri kapatılırken müvekkilinin işyerinden davacının markasının indirildiğine dair bir tutanak tutulduğunu ve yeni markanın uygunluğunun tutanak altına alındığını, dolayısıyla dava konusu edilen markanın kullanımına davacının onay vermiş olduğunu, davacının müvekkilinin markasının tescil işlemlerine ve ilanına da itiraz etmediğini, zaten taraf markalarının birbirlerine benzemediğini, taraf markalarında ortak olan “et ve balık” ibarelerinin genel isimler olduğunu ve herkes tarafından kullanılabileceğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlık, davalı eylemlerinin davacının Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz edip etmediği, şayet tecavüz var ise giderilmesi ile davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DEĞERLENDİRMELER
TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİNİN/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI VE BU NEDENLE DAVALININ 2017 77580 SAYILI MARKASININ KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN GEREKİP GEREKMEDİĞİ:
6769 sayılı SMK’nın “Marka” başlıklı birinci kitabının birinci kısmında 6. Maddede “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Bendinde; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir. Aynı kanunun yine birinci kitabının beşinci kısmında 25. Maddede “Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” başlığı altında, 1. Bentte; “5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” denilmektedir. Yani, SMK 6/1 maddesinde düzenlenen “aynı veya benzer bir marka bulunmasının yanı sıra aynı veya benzer mal-hizmet sınıfında kullanılması ve halk tarafından bu iki marka arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali mevcut olması” unsurları bir arada gerçekleştiği takdirde, sonradan tescil edilmiş markanın SMK 25/1 bendine göre hükümsüzlüğü talep edilebilir.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir. Benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak sureti ile markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınması uygundur. Alıcı olarak da ortalama zekâ, dikkat ve kültür düzeyindeki kişiler ölçü alınacaktır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir. Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Buna göre; davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla;
• Markaların ayniyeti/benzerliği,
• Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği,
• Markaların ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali,
üzerinde durulacaktır. Buna göre;
Markaların ayniyeti/benzerliği:
Dava konusu edilen marka ile davacının davasına mesnet aldığı tescilli markaları birlikte incelendiğinde; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyeceği,
Markaların ayniyeti/benzerliği incelemesine geçildiğinde; bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alınmalıdır. Buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerekmektedir. Şöyle, ki;
Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacaktır. Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Zira; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
Bundan sonra; uyuşmazlık konusu olan markalar yan yana konularak görsel olarak karşılaştırıldığında; davacının görselli markası haricinde kalan markaları, kelime, renk ve şekil unsurlarının bir arada kullanıldığı karma markalardır; işaretlerde dairesel şekillerin/zeminlerin üzerine “….” kısaltması, “… ” kelime öbekleriyle birlikte dairesel bir zemin etrafına konuşlandırılmasıyla oluşturulmuş kompozisyondan müteşekkil özelliği baskın çıkan …+ŞEKİL ve diğer görselli markalarda ise, sayılan özellikleri haiz kompozisyonun bir bütün olarak algılandığı ve bu markaların esas unsurunun bir bütün olarak bu kompozisyon olduğu,
Dava konusu edilen marka da, renk, şekil ve kelime unsurlarını hep bir arada ihtiva eden karma bir işarettir; bu işarette de, “….” kısaltması, aynı yazım karakterinde ve aynı puntolarda yazılmış olması itibariyle bir bütün olarak algılanan “… isim tamlaması/kelime öbeği ve davacının markalarındaki gibi, iki ucu büyükbaş bir hayvanın boynuzlarını andıracak şekilde tasarlanmış dairesel bir şekil unsuru kullanılmıştır. Öncelikle; bu işarette kullanılmış olan “….” kısaltması ile davacının markalarında kullanılmış olan “….” kısaltmasının, “Et ve Balık Şubeleri” tamlaması ile … tamlamalarının ve dahi iki ucu büyükbaş bir hayvanın boynuzlarını andıracak şekilde tasarlanmış dairesel bir şekil unsuru ile bir büyükbaş hayvanın boynuzlarının da yer aldığı dairesel figürün, karşılaştırılan işaretler arasında görsel bir benzerlik/yakınlaşma yaratmaya yeterli ortak unsurlar olduğu, bütün bu unsurlarının hiç birinin tek başına ön planda olmadığı genel kompozisyon itibariyle de karşılaştırılan işaretler benzerdir. Her ne kadar, davalının savunmalarında da yer verildiği üzere; “et” ve “balık” ibareleri, birer cins isim, yani tasviri/tanımlayıcı birer kelime olmaları itibariyle, bilhassa somut uyuşmazlığa konu 29. Sınıfa giren et ve et ürünleri açısından markasal hüviyette ayırt edicilikleri düşük/zayıf ibareler ise de, bunların “…” veya “et ve balık şubeleri” şeklinde, gerek kurgusal, gerekse anlamsal açıdan birbirlerine yakın benzer birer tamlama içinde kullanılmış olması, bu zayıf ibareler itibariyle dahi karşılaştırılan işaretlerin kurgusal açıdan yakınlaşmalarına sebebiyet verdiği,
Davacının ambalaj şeklinin bütünsel kompozisyonundan ziyade, … kısaltmasını, “…” veya “Et ve Süt Kurumu” kelime öbeklerini, büyükbaş bir hayvan kafası figürünü ihtiva eden dairesel bir zemin etrafına yerleştirilmiş bir kompozisyon içerisinde ihtiva eden görselli markaları özelinde, karşılaştırılan markaların genel tertip tarzlarının ve ihtiva ettikleri unsurların benzerliğinin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “….”, “…”, “Et ve Süt Kurumu” ibarelerini bu kompozisyon içerisinde ihtiva eden markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının yakın, benzer ibareleri ve kompozisyonu ihtiva eden markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ihtimalini doğurduğu,
Görsel açıdan ortaya çıkan bu benzerlik, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir; karşılaştırılan markalarda kullanılan kelime unsurlarının ve kısaltmaların okunuşları ve kulakta bıraktıkları “tını”ları benzerdir. İşaretlerin kavramsal açıdan karşılaştırılması neticesinde de, markalarda kullanılmış olan kelime öbeklerinde geçen ve Türkçe’de anlamı olan cins isimler, karşılaştırılan markaların tüketicinin zihninde çok da farklı birer algı oluşturmamalarına sebebiyet verdiği,
Sonuçta; davacının 126215 sayılı vegörselli, 2009 03281 sayılı ve görselli, 2013 62596 sayılı ve görselli ve 2010 31025 sayılı ve görselli tescilli markaları özelinde, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği,
Markaların üzerinde kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği:
6769 sayılı SMK madde 6/1 gereğince incelenmesi gereken hususlardan biri de, markaların emtialarının benzer olup olmadığı hususudur. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitinde, bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle;
• Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği,
• Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği,
• Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri,
• Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı,
• Birbirleri yerine ikame imkânlarının ve birbirlerini tamamlayıcı9 niteliklerinin bulunup bulunmadığı,
• Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı,
• Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırma oranı da yükselecektir.
Ortalama tüketici, markaları aynı anda incelemeye tabi tutmadığı gibi küçük ayrıntıları da dikkatli biçimde inceleyemez. Sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışır. Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir.
Ancak; ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir. Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder. Somut olayımızda da; dava konusu edilen ve davalının 2017 77580 sayılı markasının kapsamına giren, 29 ve 35. Sınıftaki gıda ile ilintili mallar/hizmetler incelendiğinde; bu emtiaların hepsi, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerdendir ve hitap ettikleri tüketicilerin markaları aynı anda incelemeye tabi tutmaması, küçük ayrıntıları da dikkatli biçimde incelememesi, sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışması nitelikleri de gözetildiğinde, bu emtiaların hitap ettiği hedef kitlenin, bu emtiaları satın alırken sahip olduğu seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin yüksek olmadığı,
Davacının muhtelif markalarının kapsamına giren; “et, balık, kümes hayvanlarının etleri; et mamülleri, et hülasaları, pişirilmiş, konservelenmiş, dondurulmuş et ürünleri” ve “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir (hayvansal) katı yağlar” ile davalının markasının kapsamına giren; “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri aynı/benzer/türdeş emtialardır. Zira bunlar; benzer alıcı çevresine hitap edip eder, benzer ihtiyaçları giderir, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri benzerdir, birbirleri yerine ikame imkânları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri bulunur, benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki ürünlerde gören tüketicilerin markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurma ihtimali vardır ve aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisi bulunur. Ayrıca; davacının muhtelif markalarının tescilli olduğu 29. Sınıfa giren bu emtialar, davalının markasında 35. Sınıf altında toptan/perakende satışı/mağazacılık hizmetlerine konu edilmiş olduğundan, bu hizmetler açısından da somut uyuşmazlıkta emtia benzerliğinin gerçekleştiği söylenebilmektedir. Çünkü; bir takım emtiaların toptan/perakende satış hizmetlerine konu olması durumunda bu hizmetlerin aynı emtialar ile bağlantılı ve/veya benzer emtia sayılması gerektiği, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Zira; “Praktiker” kararında da belirtildiği üzere, “somut bir malı satmak için verilen bu hizmet tabiatıyla bu mal olmadan bir mana ifade etmeyecektir”.
Dava konusu edilen markanın kapsamına giren 29. Sınıftaki diğer emtialar ile 35. Sınıf altında bunların perakende/toptan satış hizmetleri ve 35. Sınıfa giren diğer hizmetlerin ise, davacının markalarının kapsamına giren 29. Sınıftaki et ve süt ürünleri ile hayvancılıkla ilgili diğer mal ve hizmetler ile benzer alıcı çevresine hitap ettiği, benzer ihtiyaçları giderdiği, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profillerinin aynı olduğu, dağıtım kanallarının/satış sunuldukları yerlerin aynı olduğu, birbirleri yerine ikame imkanlarının ve birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunduğu, benzer markaları bu farklı mal ve hizmetlerde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmasının mümkün olduğu, aralarında herhangi bir ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin de bulunduğu, söylenemeyecektir.
Sonuç olarak; davalının markasının kapsamına giren; “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, diğer mal ve hizmetler açısından ise gerçekleşmediği,
Markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali:
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen nispi ret nedeni, markaların ortalama tüketicileri nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil bir karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususuna dayalıdır. Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması” olarak tanımlanabilir. Öğretide karıştırma ihtimali, “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın algılamayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır. Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin gerçek ve potansiyel tüketici/müşteri kitlesi arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
SMK m. 6/1 kapsamında bir iltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır:
• Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler,
• Çağrıştırma,
• Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat,
• Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
• Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir.
Somut olay açısından bakıldığında; davacının 126215, 2009 03281, 2013 62596 ve 2010 31025 sayılı markaları özelinde, taraf markalarında kullanılmış olan “….” ve “….” kısaltmalarının, “…”, “Et ve Süt Kurumu” ve “Et ve Balık Şubeleri” tamlamalarının ve aynı tertip tarzıyla tasarlanmış şekil unsurlarının mevcudiyetinden hareketle, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “….”, “…”, “Et ve Süt Kurumu” ibarelerini böyle bir kompozisyon içerisinde ihtiva eden markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının yakın benzer ibareleri ve kompozisyonu ihtiva eden markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ihtimalini doğuracağı, davalının markasının kapsamına giren emtialara bakıldığında, bunlardan “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin davacının yukarıda sayılan markalarının kapsamında bulunan emtialar ile aynı/benzer/türdeş olduğu ve bu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin yüksek olmadığı, bu nedenlerle, bu mal ve hizmetlerde, benzer özelliklerdeki bu işaretlerin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılmasının tüketicilerin/alıcıların söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının bu markalarının kapsamına giren bu emtialar açısından davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği,
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere; davacının … sayılı markaları özelinde, taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğinden ve davalının markasının kapsamına giren “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve bu emtiaların 35. Sınıf altında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartı da gerçekleştiğinden, bu markalar ve bu emtialar özelinde somut olayda markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının markasının kapsamına giren diğer emtialar ve davacının diğer markaları açısından ise karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yani somut olayda markalar arasında karıştırılma ihtimalinin, yani nispi ret nedeninin ve buna dayalı olarak da davalının markası açısından (kısmi) hükümsüzlük nedeninin “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri açısından mevcut olduğu,
DAVACININ TESCİLLİ MARKALARINDAN DOĞAN HAKLARININ DAVALI TARAFINDAN İHLAL EDİLİP EDİLMEDİĞİ;
6769 sayılı SMK’nın 29. maddesi, marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri düzenlemiştir. 29. maddesinin (a) bendine göre, 7. maddenin ihlali, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre de; “… (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya o işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması”.
SMK’nın 29. Maddesinin devamına göre de; aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
“(1) a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”.
Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler de; SMK’nın 149. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir; “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
Bütün bunlara göre; somut olayda davalının Zeytinburnu, İstanbul’da yerleşik işyerinde … şeklindeki tanıtma vasıtasını işyeri tabelasında, camekanlarda, mağaza içerisinde duvara asılı panolarda, iç mekanı ayırıcı cam kapıda ve ürün poşetlerinde et ürünlerinin satışı hizmetleri kapsamında kullanıyor olmasının davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz edip etmediğinin tespiti için;
◦ Bu kullanımların aynı veya benzer olup olmadığı,
◦ Mütecaviz olduğu iddia edilen kullanımların, tescilli markaların kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde kullanılıp kullanılmadığı,
◦ Bu kullanımın halk nezdinde, ilişkilendirme ihtimali dahil, karıştırılma ihtimali doğurup doğurmadığı, değerlendirilmelidir.
Bu meyanda, her ne kadar davalı taraf, huzurdaki davanın esasına cevapları kapsamında; davalının işyerinde satılan tüm ürünlerin davacıdan faturalı ve toptan olarak satın alındığını, davacının böyle temin edilmiş ürünlerin satışına rıza göstermesinin veya franchise türü bir sözleşmenin varlığının beklenemeyeceğini ve dikkate alınamayacağını, satışların davacının koyduğu şartlara göre yapıldığını, zaten de davalının davacının eski bayisi olduğunu, davacının bayileri kapatılırken davalının işyerinden davacının markasının indirildiğine dair bir tutanak tutulduğunu ve yeni markanın uygunluğunun tutanak altına alındığını, dolayısıyla dava konusu edilen markanın kullanımına davacının onay vermiş olduğunu iddia etmiş ise de, öncelikle, davalı, işyerinde gerçekleştirdiği markasal kullanımların davacının onay ve iznine dayalı olarak gerçekleştiğini tevsik eden herhangi bir delili dava dosyasına sunamamıştır. Davalı taraf, davacının eski bayisi olsa dahi, aralarındaki bayilik ilişkisi sona erdiği zaman ve takdirde, davalının davacının tescilli markalarını kullanma hakkı da kendiliğinden sona erdiğinden, davalının halihazırda hüküm ifade etmeyen hukuki bir ilişkiye dayalı olarak hak iddia etmesinin mümkün olmadığı, davalının işyerinde sattığı ürünleri davacıdan satın alıyor olması da, işyeri tabelasında/mekan içerisinde davacının tescilli markalarını kullanma hakkını davalıya otomatikman -başka bir merasime gerek kalmaksızın- bahşetmemektedir. Dolayısıyla; davalının bu yöndeki iddia ve savunmalarının somut uyuşmazlığın çözümünde bir katkısının olamayacağı,
Davalının markasına görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği tespit edilen markalar ile davalının dava konusu edilen markasal kullanımları karşılaştırıldığında; davalının markasal kullanımlarında davacının tescilli markalarında geçen kısaltma, kelime öbekleri ve şekillere benzer nitelikte “….” kısaltmasının, “Et ve Balık Şubeleri” tamlamasının ve dairsel figürlerin markasal hüviyette kullanıldığı tespit edildiğinden, marka hakkı ihlali durumunun birinci şartının somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği,
Marka ihlali niteliğini haiz olduğu iddia edilen markasal kullanımların “et ürünleri” ile bunların satışı hizmetlerinde gerçekleştiği anlaşıldığından ve Raporumuzun bir önceki bölümünde19 bu mal ve hizmetlerin davacının tescilli markalarının kapsamına giren emtialar ile aynı/benzer/türdeş/ilintili mal ve hizmetler olduğu tespit edildiğinden, marka hakkı ihlali durumunun ikinci şartının da somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği,
Bütün bunlara göre de; karşılaştırılan markaların/markasal kullanımların “….” ve “… tamlamalarının ve aynı tertip tarzıyla tasarlanmış şekil unsurlarının mevcudiyetinden hareketle, bu kullanımlar aynı/benzer/türdeş emtialarda gerçekleştiği de göz önüne alındığında, bu işaretlerin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılmasının tüketicilerin/alıcıların söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, taraflar arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir çalışma içine girdiklerini düşünebilecekleri,
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere somut olayda; davacının tescilli bir kısım markaları ile dava konusu edilen markasal kullanımların iltibas tehlikesinin/ karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ve bu nedenle de dava konusu edilen markasal kullanımların, davacının tescilli markalarından doğan haklarının ihlali fiili ile örtüştüğü,
Netice itibariyle;
1) Davacının … sayılı markaları özelinde, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu,
2) Davalının markasının kapsamına giren emtialardan; “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri yönünden somut olayda emtia ayniyeti/ benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği,
3) Bu sebeplerden dolayı, davacının … sayılı markaları özelinde, karşılaştırılan markalar arasında, “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar” ve 35. Sınıf altında Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”hizmetleri yönünden karıştırılma ihtimalinden doğan (kısmi) hükümsüzlük nedeninin bulunduğu,
4) Davalının dava konusu edilen markasal kullanımlarının, davacının … sayılı tescilli markalarından kaynaklanan haklarının ihlali niteliğini haiz olduğu sonuç ve kanaatlerine ulaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kısmen Kabulüne,
Davalıya ait 2017/77580 sayılı markanın 29. Sınıf “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri ile hayvansal kaynaklı sütler, bitkisel kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağ dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar ve 35. Sınıf. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri, hayvansal kaynaklı sütler, bitkisel kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağ dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve bunun gibi diğer yöntemler ile sağlanabilir) ” mal ve hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne,
Davacı markasına tecavüz teşkil eden davalının et ve balık ibaresini içeren tabela, afiş, flema, camekan , cameken etiketleri, reyon tabelası , mağaza içi görseller ve internet kullanımlarının kaldırılmasına,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile müvekkilinin peşin yatırdığı 80,70.-TL ilâm harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.540,70.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.08.09.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 92,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.300,00.-TL
P.P : 148,50.-TL
TOPLAM : 2.540,70.-TL