Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/33 E. 2022/206 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/34 Esas – 2022/156
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/34
KARAR NO : 2022/156

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük
Dava Tarihi : 18.02.2019
Karar Tarihi : 28.04.2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 28.04.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin … ibareli, 29 ve 43.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2017/80198 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine kötüniyet, önceye dayalı kullanılan işaret ve markalarla iltibas ile tanınmışlık vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak … sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini, önceye dayalı kullanımdan doğan haklarına zarar vereceğini, kötüniyetli olduğunu ifade ederek, YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Türk Patent vekili cevabında özetle; tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın görsel, sescil ve anlamsal unsurları itibariyle bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını, gerek anlam ile biçim ve renklendirme gerekse kelime düzenlemesi itibariyle markalar arasında ilk bakışta farklılık bulunduğunu, davacı markalarının tanınmış olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; şirketin kötü niyetli olmadığını ve marka hakkından vazgeçtiğini, şirketin markayı henüz kullanmadığını, tescil amacının davacıdan farklı bir sektöre yönelik olduğunu, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, usule yönelik itirazların kabul edilmemesi halinde davayı kabul ettiklerini; ancak davanın açılmasına kendilerinin sebebiyet vermediğini bu nedenle yargılama giderlerinin karşı taraftan alınmasını istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Mahkememizce davanın kabulüne karar verilmiş kararın, davalılar vekilleri tarafından istinaf edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … karar sayılı ilamıyla kararını
“12.12.2019 tarihli duruşmada kısa karar “davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’in 10.12.2018 tarih ve …sayılı kararının 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline, belirtilen mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine” şeklinde tefhim edilmiş, UYAP kaydına göre 06.01.2020 tarihinde oluşturulan tutanakta ise 12.12.2019 tarihli duruşmada kısa kararın davanın kabulüne şeklinde tefhim edilmesine rağmen tapaj hatası sonucu “davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK nın 10.12.2018 tarih ve …sayılı kararın “43. Sınıf yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline, yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,” şeklinde yazıldığı belirtilmiş ve gerekçeli kararda da davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki; HMK’nın 304. vd. maddeleri uyarınca koşulların oluşması halinde hükmün tashihi, tavzihi ve tamamlanması mümkün olup, somut olayda anılan madde koşulları bulunmadığından mahkemece tefhim edilen kısa kararın, tapaj hatası olduğu gerekçesiyle değiştirilmesi mümkün değildir. Buna göre, mahkemece kısa kararda davanın kısmen kabulüne karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durum, az yukarıda açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Öte yandan, mahkemece kurulan hüküm, HMK’nın 297/2. maddesine de uygun değildir. Zira anılan bentte, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiş olup, ilk derece mahkemesince ise yalnızca davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar açık bir şekilde gösterilmemiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, hem kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması hem de kurulan hükmün yasaya uygun bulunmaması nedeniyle, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde ve HMK’nın 297/2. maddesine uygun biçimde yeni bir karar verilmesi için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına”
Şeklindeki gerekçeyle kaldırma kararı vermiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda dosya yeni esassına kaydedilmiştir.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacının “USTASINDAN” ibareli markaları karşısında, davalının “USTASINDAN SOKAK KÖFTE” ibareli marka tescil başvurusunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
MUTLAK REDDE İLİŞKİN İDDİA KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME (SMK)
5/1-Ç SMK 5. Madde kapsamında marka olabilecek nitelikte bir işaretin tescil başvurusundan önce aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş bir marka olması ve tescili istenen işaretin, önceden tescil edilmiş marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek düzeyde benzer nitelikler taşıması halinde başvuru mutlak olarak reddedilmelidir. Bu hükme göre daha önceden tescillenmiş benzer bir markanın varlığı ve bu önceki markanın aynı veya benzer emtiaları tescillemiş olması şartları birlikte aranmalıdır.
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
Taraf markalarına tescilli emtiaların aynı/aynı tür olmadıkları ve hatta çeşitli mal ve hizmet sınıfları içerdikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeple SMK 5/1-ç koşullarının oluşmadığı belirgin görülmüştür.
MARKA VE EMTİALAR ARASINDA İLİŞKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
(SMK 6/1)
Değerlendirme, benzerliğin düzeyini gösterecek; ancak bütünsel bir yaklaşımla son kanaati ortaya koyacaktır. Herhangi bir unsurda benzerliğin tespit edilmesi bütünsel manada markaların ayırt edilemeyecek kadar benzediği sonucunu doğurmamakla birlikte, taraf markalarının hangi dilde olduğu, bütünlüğü, ihtivası gibi hususlarla da şekilleniyor olacaktır. Markaya tescilli emtialar da hangi benzerlik unsuruna daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği yönünde fikir verebilir. Hecelerin ve harflerin sıralaması, işaretin içinde ne konumda bulunduğu gibi unsurlar da biçimsel unsurlarla birlikte değerlendirme kıstası olarak görülmelidir. Tüm bu anlatımlar çerçevesinde markalar arasındaki benzerlik incelenirken dikkate alınması gereken koşullar bulunmaktadır:
• Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları
• Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik,
• Çağrıştırma,
• Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat,
• Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
• Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman 6769 SMK hükümleri ile 556 sayılı KHK hükümleri birçok alanda benzerlikler taşımaktadır.
Yerleşik Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu üzere; bir markanın bir başka marka ile benzer olup olmadığı müşterisi hafızasında bıraktığı imaja göre belirlenir. Bir marka, hizmet veya malın, diğer bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılarak benzerliği tespit edilirken marka, mal veya hizmete bütünsel bir açıdan yaklaşılmak ve müşteriler nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınmalıdır. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 2004/14154 E. ve 2006/1555 K. sayılı kararında; “…556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/l-b bendi uyarınca markaların iltibas yaratıp yaratmadıklarının belirlenmesinde, markaların kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının alıcısı olan ortalama düzeydeki halk nezdinde karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığının tespiti gereklidir.
Bunun için de işaretleri oluşturan harf, kelime, şekil gibi asıl ve yardımcı unsurların
değerlendirilmesi zorunludur… Dairemizin bu konuda yerleşik içtihatları uyarınca asıl unsurun; bunların ayırt edici ve baskın unsurları unutulmaksızın markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin tümüne hakim olan görünüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajda aranması gereklidir… ” denmektedir.
İltibas, KHK ve kanunlarda tanımlanmamış olmakla birlikte öğretide bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların (veya hizmetlerin), gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönden çağrışımlar yapması olarak tanımlanmaktadır. Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil; alıcıların mal veya hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen, bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali vardır. Dolayısıyla, iltibas bulunduğunun kabulü için işaretin marka ile bağlantı kurulmasına ve düşünsel olarak markayı çağrıştırmasına elverişli olması gerektiği anlaşılmaktadır.
İltibas ve karşılaştırma ihtimalinin başvurunun reddine yol açacağı SMK’nın 6/1 Maddesinde hükme bağlanmıştır.
Marka tescilinde nispi ret nedenleri
MADDE 6 (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Türk Hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile kanştırılma ya da iki marka arasında ilişki
bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağmın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır” Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir.
4.2.2. Mal/Hizmet Listelerinin Karşılaştırılması
SMK 6/1. Madde uyarınca taraf markalarının tescilli emtiaları arasında davaya konu markaya 43. Sınıfta tescilli “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile davacı markasının 29. ve 30.
sınıflarında tescilli emtialar arasında hizmet ve malın tamamlayıcılığı özellikleri ağır basmaktadır. Özellikle, “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” emtiası dahilinde sıklıkla görüldüğü şekilde hazırlanarak restoranda müşteriye sunulurken aynı anda ürünün de satışının yapıldığı bilinmektedir. Hem mal sınıflarındaki emtiaları tüketiciye sunan hem de bu emtiaları örneğin bir restoranda tüketime sunan üreticilerin aym olduğu örnekler mevcuttur. 30. sınıf dahilinde de 43. sınıfta yer alan “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri” ile tamamlayıcı özellikte emtialar dikkati çekmektedir. Bu emtialardan “çaylar, buzlu çaylar”, “dondurmalar, yenilebilir buzlar” gibi emtialar belirgin biçimde sunulduğu ortamın, sunulan tüketici kitlesinin, sunan üreticinin benzerliği gibi sebepler ve tamamlayıcılık özellikleriyle benzerdir. Davacı markası kapsamındaki emtialar ile, davalı markası kapsamındaki 43. Sınıfta tescilli “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” emtiasını benzer görülmüş ve aralarında iltibas olduğu kanaatine varılmıştır.
İlgili Tüketici
İltibas riskinin ortaya çıkması için markalar arasında, mal ve hizmetler arasında tüketici karar aşamasında ve algılamasında karışıklık oluşması beklenmektedir. Buradaki tüketici ise “halk”yani ortalama dikkat, bilgi ve algı sahibi tüketici olarak görülebilir. Her mal ve hizmet grubu için tüketicilerin bilgi düzeyi, satın alım kararına ayırdıkları süre, ayırdıkları parasal miktar değişkenlik gösterebilmektedir. Bu gibi unsurlar iltibas riskini kuvvetlendirebilir ya da Azaltabilir. İşbu dosyada 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ve 29. sınıf gıda malları bakımından tüketicinin geniş bir yaş aralığında bulunan halk olduğu, diğer emtialara nispeten daha kısa sürede, düşük fiyatlı, hızlı tüketilebilir sunumu satın aldıkları değerlendirilmiştir.
Markalar Arası Benzerlik Değerlendirmesi
Markalar arası iltibas ihtimali ve müşterinin bu markaları karıştırma ihtimali incelenmelidir.
Markalar özelinde ve karşılaştırmasında genel bir değerlendirme sonucu iltibas ihtimalinin tespiti halinde, benzer mal ve hizmet gruplarının tescilden çıkarılması gereği doğacaktır. Bu kararın kapsamında markaların tanınmışlık düzeyinin de dikkate alınması gerektiği değerlendirilmektedir. Karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Görsel açıdan yapılan karşılaştırma:
Davaya konu markada sağ ve sol tarafları siyah ile gölgelendirilerek bir nevi parantez içine alınmış, koyu sarı dolgulu bir elips şekli arka plan olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu arkaplan içinde beyaz bir yazı şekliyle ön plana alınmış “Ustasından® Sokak Köfte” ibaresinin yerleştirildiği, bu ibareden daha küçük ve fonda kullanıldığı şekilde siyah renklerle ve nispeten daha sıradan bir yazı şekliyle “geleneksel ekmek arası köfte” ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Şeklin üst sol tarafında siyah renkli gölgelendirme/çevreleme unsuruna bütünleşik biçimde ortaya çıkan “aşçı şapkası” figürü yer aldığı,
Davacı markasında ise beyaz zemin üzerine sıradan bir yazı biçimiyle ve siyah renkle
“USTASINDAN” ibaresinin bulunduğu, başkaca bir şekli unsurun yer almadığı,
Davaya konu markadaki aşçı şapkası figürünün 43. sınıf “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” açısından ayırt ediciliği bulunmadığı değerlendirilmiştir. Görsel açıdan incelendiğinde sarı fonun, küçük puntolarla yazılan ibarelerin ve çevreleyen siyah unsurların da yeterli farklılığı yaratmadığı, görsel farklılığın sınırlı olduğu ve yalnızca “sokak köfte” ibaresinin yer almasından kaynaklandığı görüşüne varılmıştır.
İşitsel açıdan yapılan karşılaştırma:
Taraf markalarda yer alan “ustadan” ortak ibaresi işitsel benzerliği kurmaktadır. Davaya konu markanın sonunda “sokak köfte” ibaresi bu benzerliği farklılaştırmaktadır. Taraf markaları arasında işitsel yönden benzerlik bulunmakla birlikte yarattığı etki ancak anlamsal etkilerin de incelendiği bütünsel değerlendirme kapsamında ortaya konabilecektir.
Anlamsal açıdan yapılan karşılaştırma:
Davalıya ait markada “ustasından sokak köfte” ibaresi ön planda kullanılmaktadır, “ustasından” ibaresi taraf markalar arasında ortak kullanımda olup anlamsal açıdan tüketicide aynı algıyı yaratacaktır. Davalı markasında yer alan “sokak köfte” ibaresinin ise, tüketicide sıradan bir “köfte”, sokakta yer alan ve sunulan bir “köfte” olarak anlamsal algı yaratacağı değerlendirilmiştir. Köfte ürünü sokak tezgahlarında sıklıkla yer alan, 43. sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri” açısından markalar dikkate alındığında tamamlayıcı özellik gösteren bir ürün olarak dikkati çekmektedir. Dolayısıyla işbu davada, YÎDK kararında 29. Sınıf açısından tanımlayıcı görülen “sokak köfte” ibaresinin 43. sınıf “yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri” açısından tanımlayıcı olduğu ve anlamsal benzerliğin “ustasından” ibaresi üzerine kurulmuş olduğu değerlendirilmiştir. Bu sebeple taraf markaları arasında anlamsal benzerlik güçlü olduğu,
Bütünsel değerlendirme:
“sokak köfte” ibaresinin 43. sınıf “yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri” açısından tanımlayıcı görülmesi sebebiyle, “Ustasından” ibaresinin ortak kullanımından doğan işitsel ve anlamsal benzerlik kaçınılmazdır. Markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, benzer bulunan emtialar açısından iltibas ihtimali oluşturacağı,
ÖNCEYE DAYALI HAKKIN İNCELENMESİ (SMK 6/3)
Davacı taraf, davalı kuruma iletmiş olduğu itirazlarda, davalı markasının 6769 s. SMK’nın 6/3 maddesine aykırı şekilde tescil ediliyor olduğu ifade etmektedir.
Marka tescilinde nispi ret nedenleri
MADDE 6 (3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
6769 s. SMK’nın 6. Maddesinde sınırlı sayıda düzenlenen nispi ret nedenlerinden biri olan 6/3 bendinde “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Burada kastedilen marka tesciline konu edilmeksizin ve fakat markasal bir etki doğuracak mahiyette ve yeterlilikte, ticaret hayatında kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir.
Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nisbi ret nedenine konu teşkil eden bu durum, işaretin, itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası taralından oluşturulmuş ve kullanma neticesinde belli oranda kullanan ile anılmaya başlamış ve ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak sonraki tescilin engellenmesi mümkündür. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir.
Ancak tescilsiz kullanım ile kast edilen husus, öncelik hakkının işareti ilk defa alelade bir şekilde kullanan kişiye ait olması demek değildir. Başka bir ifadeyle 6/3 maddesi anlamında aranan ayırt edicilik, markasal etki doğurmayan veya oldukça sınırlı bir kitle için doğuran kullanımlar değil, tescilsiz işaretin ticari alanda kullanılması suretiyle, ilgili piyasada bilinir hale gelmesi ve o işareti ihdas edenle birlikte tanınır olması biçiminde anlaşılmalıdır. Ancak buradaki bilinir/maruf olma durumu ile 6769 s. SMK m.6/5 kapsamındaki tanınmışlık olgusu ile karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, 6769 sayılı SMK m.6/3 kapsamında, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir.
Tarafların iddiaları ve dosyaya sunulan belgelerin kapsamı dikkate alındığında, SMK
6/3’ün uygulanabileceği bir alan ve dosya içinde bilgi görülmemiştir.
TANINMIŞLIK İDDİALARININ DEĞERLENDİRMESİ (SMK 6/5)
Tanınmış marka kavramı, gerek Paris Sözleşmesinde gerek TRİP’s anlaşmasında gerekse mevzuatımızda tanımlanmamakla beraber bu kavram Yargıtay içtihatlarında “ bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufıyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost düşman ayırımı yapmadan, coğrafi sınır, kültür yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan çağırışım” olarak ifade edilmiştir. WIPO Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi 1999 yılında tanınmış markanın kıstaslarını yayınlamıştır. Buna göre; markanın, halkın ilgili kesiminde tanınma derecesi, markanın kullanma süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar ve sergilerdeki tanıtımı, reklam ve sunumların süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir. Tanınmış markanın toplumda ulaştığı itibar sebebi ile SMK’nın 6. maddesi özel bir koruma getirmektedir. Tanınmış markalar ile aynı benzer nitelikte başvuruların reddedilmesi ile birlikte haksız yararın önüne geçilmesi de madde kapsamında yer almaktadır.
Marka tescilinde nispi ret nedenleri
Madde 6: (5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapümış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynıya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir ve bu şartların sağlandığının davacı tarafça ispatı gereklidir. Davacı markasının
tanınmış olduğu yönünde bir delil dosyaya sunulmamış olup “ustasından” markasının Türk Patent nezdinde tanınmış olduğuna dair bulguya da rastlanmamıştır. Bu sebeple davacı markasının, davaya konu emtialar üzerinde tanınmış olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığı,
tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, bir kelimenin marka olarak seçilip tescil ettirilmesinin, anılan kelime üzerinde marka sahibine tekel hakkı vermeyeceği, aksine, anılan kelimenin kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından iltibas yaratabilecek derecede benzerlerinin kullanılmasını engelleme hakkını sağlayacağı, yargılama konusu vakıada kalan hizmetler bakımından böyle bir hâlin bulunmadığı,
Netice itibariyle,
Davacının idari aşama sonrasında dava konusu markanın kapsamında kalan hizmetler bakımından eskiye dayalı kullanımının bulunmadığı, davacının markasının redde konu mallar bakımından tanınmış olduğuna dair yeterli delilin bulunmadığı, dosya kapsamına göre davalının kötü niyetli olmadığı,
Taraf markaları ve emtiaları arasında davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan 43.sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” kapsamında benzerlik ilişkisi ve iltibas riskinin doğmuş olduğu,… davayı kabul beyanı dikkate alındığında davaya konu markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
1-T… sayılı kararının iptali yönünden açılan davanın kısmen kabulüne,
43. Sınıf “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından kararın iptaline,
2-Hükümsüzlük yönünden davalı … Gıda İnş. Turizm San. Tic. A.Ş aleyhine açılan davanın kabulüne,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30.-TL maktu ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davanın YİDK kararının İptali bakımından kısmen reddolunması ve davalı kurumun kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL ücreti vekaletinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalı şirketin ön inceleme duruşmasından önce davayı kabul etmesi nedeniyle, yargılama giderlerinin tamamının Yidk kararının iptaline yönelik istem bakımından yapılmış olduğunun tespitine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30.-TL ilâm harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.024,40.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu istinaf giderlerinden ibaret 166,23.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalı şirketin vekil veya temsilsinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28.04.2022

✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 50,80.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.800,00.-TL
P.P : 173,60.-TL
TOPLAM : 2.024,40.-TL