Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/213 E. 2022/299 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/213
KARAR NO : 2022/299

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA TARİHİ : 17/07/2012
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili A… E sayılı dosyasında görülen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında 21.12.2010 tarihinde ‘kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi’ başlıklı sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin 4.6 maddesine göre vereceği hizmet karşılığında Poltek e -ticaret sisteminde yapılacak cironun %2,3+KDV’si her ay düzenli olarak müvekkiline ödeneceğini, davalı tarafından altı adet toplam 72.871,00 TLlik hizmet bedeli içerikli faturanın ödemediğini, müvekkili tarafından İhtarname keşide edilerek 3 günlük süre verildiğini davalı tarafından keşide edilen cevabi ihtarname ile bir takım faturaların gönderildiğini, söz konusu faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, davalı tarafından ödeme isteğinin reddedildiğini ve 21.10.2010 tarihli sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle, davalı aleyhine … E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu beyanla, davalının itirazının iptaline takibin devamına davalının asıl alacağın % 40’ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yapılan denetimler sonucunda davacı tarafından sözleşmenin başından beri müvekkiline keşide edilen tüm faturalann içeriklerinin yasal düzenlemelere ve sözleşme içeriğine aykırı olduğunun tespit edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket edenin davacı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline keşide edilen faturaların sözleşmede belirtilen ciro tanımına dahil olmayan, ürün bedeli dışında Sandık Ortaklarınca Polsan kredili tutarların, hasılata dahil olmayan KDV dahil tutarların, ürün olmayan kargo bedeli içeren tutarların olduğunu ,davacıya iade faturaları keşide edildiğini, müşteri siparişlerinin karşılanması amacıyla müvekkili tarafından her zaman gerekli ödemelerin yapılmasına rağmen, davacının müşteri siparişlerini karşılamadığını, ürün bedellerinin uhdesinde tuttuğunu, müşterileri mağdur ettiğini, sözleşmenin haksız olarak suresinden önce fesih edildiğini, Mayıs ayı tedarik bedellerinin vadesi gelmeden ödenmesinin talep edildiğini, vadesi gelmeyen alacak için icra takibi yapıldığını, müvekkili tarafından 19.144,08 TL ödeme yapıldığını beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine kötuniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve beyan etmişlerdir.
A… Mahkemesince davanın kısmen kabulüne davacının takipte kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı şirket vekili istinaf etmiştir.
… arihli “Kullanma Lisansı Hizmet ve Garanti Sözleşmesi’nden kaynaklanan lisans bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5846 sayılı FSEK’in 1. maddesinde bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkiler “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” ve “Kapsam” başlıklı 1/A maddesinde “Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan Kanunun 76. maddesinde “Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu Kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme, Sınai Mülkiyet Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerdir.” denmiş, Sınai Mülkiyet Kanununun “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 156. maddesinde ise “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmalıkta taraflar arasında 21/12/2010 tarihli “Kullanma Lisansı Hizmet ve Garanti Sözleşmesi” düzenlenmiş olup, davacı tarafça davalının kullanımına sunulan sözleşme konusu yazılımın kullanım bedelinin tahsili talep edilmektedir. Dolayısıyla somut olay, 5846 sayılı FSEK’te düzenlenen hukuki ilişkiden doğan bir dava olup görevli mahkeme de Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanunun 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” biçiminde ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/03/2020 tarih 2012/379 E.- 2020/217 K. numaralı mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ankara 9. Asliye Ticaret mahkemesince dosya FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMELERİNE gönderilmiş, dosya mahkememize tevzi edilmekle yeni esasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkememizce dosya tetkik edilmiş tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 31/05/2012 tarihli mutabakat kapsamı, hep birlikte dikkate alındığında; taraflar arasında imzalanan 21/12/2010 tarihli sözleşme çerçevesinde düzenlenen 2012 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığı, bu takibe süresinde itiraz ile takibin durduğu, taraflar arasında düzenlenen 21/12/2010 tarihli “kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi” kapsamında tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği, bu çerçevede davacı şirketin faturaya bağlanan hizmet bedellerini talep ederek davalı şirkete ihtarname çektiği, davalı şirketin bu ihtarnameye cevaplarını bildirdiği, davacı şirket tarafından Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/11258 esas sayılı takip dosyasında 28/06/2012 tarihinde ilamsız icra takibine geçildiği, 72.872,87 TL asıl alacak, 1.597,01 TL işlemiş faiz, 95,30 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 74.565,18 TL alacağın talep edildiği, icra takibinin 28/06/2012 tarihinde başlaması ve tarafların ihtarnameleri çerçevesinde sözleşmenin feshinin takipten sonra 10/07/2012 tarihinde gerçekleşmesi dikkate alındığında, davanın niteliği gereği tarafların takip tarihi itibariyle alacak ve borç durumlarının belirlenmesi gerektiği, hükme esas alınan üçüncü bilirkişi heyeti raporunun 1. ve 2. ek raporları kapsamına göre tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları kapsamında sözleşmenin 4.6.maddesine istinaden hizmet sözleşmesi uyarınca davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılacak ödemelere ilişkin açık bir düzenlemenin taraflarca kabul edildiği, sözleşmede “sözleşme süresince Poltek e-ticaret sisteminde yapılacak olan cironun %2,3+KDV’sini her ay düzenli olarak İ Çözüm’e ödeyecektir. İlk ödeme sistem devreye alındıktan sonra 2. (ikinci) ayın sonunda hesaplanmaya başlanır, 3. (üçüncü) ay sonunda yapılır.” düzenlemesinin yer aldığı, takip eden aylarla ilgili “her ay düzenli olarak” ifadesi dışında açıklık bulunmadığı, bu durumda takip eden aylarda da aynı yöntemin benimsenmesi gerektiği, zira davacı tarafından 2012 yılında düzenlenen dava konusu faturaların incelenmesinde Şubat ayı faturasının Nisan ayında, Mart ayı faturasının Mayıs ayında, Nisan ayı faturasının Haziran ayında düzenlendiğinin tespit edildiği, bu halde dava konusu 06/06/2012 tarihli 13.673,11 TL tutarlı Nisan ayı tedarik bedeli faturasının sözleşmeye göre ödenmesi gereken tarih 06/07/2012 olmakla takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, yine 08/06/2012 tarih ve 16.746,38 TL tutarlı Mayıs ayı tedarik bedeli faturasının takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, öte yandan üçüncü bilirkişi heyetinin birinci ve ikinci ek raporlarında açıklandığı üzere taraflar arasında 31/05/2012 tarihli cari hesap mutabakatı düzenlenmiş olduğu, bu durumda bu tarih itibariyle taraflar arasında alacak ve borç ilişkisinin belirlenmesi gerektiği, 31/05/2012 tarihli mutabakat belgesinin bu tarihe kadarki faturaları kapsamına alacağı, yani takibe konu 09/04/2012 tarihli 17.041,56 TL bedelli, 03/05/2012 tarihli, 1.475,00 TL bedelli, 04/05/2012 tarihli, 22.461,82 TL bedelli olmak üzere toplam 40.978,38 TL bedelli faturaları kapsadığı, bu durumda takibe konu mutabakat dışı toplam fatura bedelinin toplam 31.892,62 TL olması gerekeceği, 31/05/2012 mutabakat tarihinden 28/06/2012 icra takip tarihine kadar davacının muaccel olan ve devam eden ticari ilişkiye ilişkin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten 24.058,25 TL alacaklı olarak göründüğü, davalı defterlerinde ise bu tutarın 16.019,58 TL olarak yer aldığı, aradaki bu farkın davalının belgesiz ödemeleri kaydetmesinden kaynaklandığının bilirkişi heyetince tespit edildiği, sonuç olarak 31/05/2012 tarihli taraflar arasında imzalanan alacak borç mutabakatı kapsamına göre bu tarih itibariyle davacı alacağı bulunmadığının kabul edilerek mutabakat tarihinden icra takip tarihine kadar davacının davalıdan tarafların incelenen defter ve kayıtlarına göre 24.058,25 TL asıl alacağı, 32,61 TL işlemiş faizi bulunduğunun kabulü gerektiği, taraflarca imzalanan 31/05/2012 tarihli mutabakat belgesi mahkememizce esas alınmakla, üçüncü bilirkişi heyetinin kök raporundaki takip tarihi itibariyle yapılan hesaplamasının benimsenmeyerek birinci ve ikinci ek raporundaki hesaplamaların benimsenmesi sureti ile davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş, davacının takipte kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :
Davanın kısmen kabulüne,
Davalının … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile
Takibin 24.058,25.-TL asıl alacak, 32.61.-TL işlemiş faiz, 95,30.-TL masraf olmak üzere toplam 24.186,16.-TL alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacağı takip tarihinden geçerli olmak üzere değişin oranlarda ticari avans faizi yürütülmesine,
Hükmolunan toplam 24.186,16.-TL alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Alınması gereken 3.304,31.-TL(24.186,16.-TL+24.186,16.-TLx68,31/1000) harçtan, peşin alınan 709,35.-TL harcın mahsubu ile (3.304,31-709,35.-TL) eksik kalan=2.594,96‬-TL nispi ilâm harcının davalı şirketten alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen toplam tutar üzerinden hesap edilen takdiren 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
Davanın kötü niyet tazminatı bakımından reddedilmesi ve davalı şirketin kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi istemler için hesap edilen takdiren 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %98 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 1.570,97.-TL ilâm harcının tamamının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 5.972,45‬.-TL

yargılama giderinin %98’inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.29.09.2022

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI

MASRAF DÖKÜMÜ İlk Masraf : 24,45‬.-TL
Bilirkişi Ücreti :5.900‬,00.TL
G.A : 48,00-TL
TOPLAM : 5.972,45‬.-TL