Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/206 E. 2022/280 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİKARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2022/206
Karar No : 2022/280
Hâkim : … …
Kâtip : … …
Davacı : …

Vekili : Av….

Davalılar …
….
Vekili : ..
2 -…
….
T.C Kimlik No:…
Dava : Marka YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü
Dava Tarihi : 04.04.2019
Karar Tarihi : 22.09.2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 23.09.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle; müvekkili şirketin oyun konsolları, bilgisayarlar ve sair elektronik ürünler sektöründe faaliyet gösteren dünyanın en itibarlı ve büyük şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin … adı altında satışını gerçekleştirdiği ürün konsollarının bu zamana dek tüm dünyada 500 milyondan fazla adet satıldığını, dünya çapında benzeri herhangi bir teknolojik cihazın elde edemediği kadar büyük bir ün elde ettiğini, müvekkilinin markalarını uzun yıllardır kullanmakta olduğunu, bu nedenle oyun konsolu ve elektronik ürün sektöründe başta tüketiciler olmak üzere ilgili herkes nezdinde yoğun bilinirlik ve tanınmışlık elde ettiğini, müvekkilinin hem “…” markasının hem de “….” ibaresinin oyun konsolu ve elektronik sektöründe kullanıldığını,….sayılı markaların sahibi olduğunu, dava konusu markanın 28. Sınıfı kapsar şekilde …. olarak başvuru konusu edildiğini, anılan markada müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…markası ile karıştırılacak derecede benzer bir işaretin aynı zamanda aynı mallar üzerinde tescil edilmek istenildiğini, anılan başvuruya yönelik itirazlarının davalı kurumca reddedildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış markalarına atıf yaptığının açık olduğunu, dava konusu markadaki 28. Sınıf emtiaların müvekkili markalarında birebir bulunduğunu, yine markalar arasında halk arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeyde benzerlik bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin “… markasını birebir içerdiğini, başvuruda yer alan …. ibarelerinin sonunda kullanılan “…” ibaresinde dikkatin toplanacağını, markadaki sair unsurların yaygın kullanımı bulunduğunu, işbu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markada tüketicinin dikkatini çekecek ilk unsurun …” olduğunu, bu durumun iltibasa yol açacağını, davalının….playstation cafe” markasının davalı kurum tarafından tümden reddedilmiş olduğunu, davalının benzer şekilde yarattığı bu markanın da müvekkili markaları ile benzerlik koşulunu şüphesiz olarak oluşturduğunu, davalının müvekkilinin tanınmış “playstation” markasının bilinen kısaltması olan ve yine tanınmış “… ibaresini içeren başvuruyu tescil ettirmeye çalışmasındaki amacın müvekkili markalarına yanaşma gayesi olduğunu, müvekkilinin …” ibaresinin yanında pek çok farklı versiyonunu da tescil ettirdiğini, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, bu nitelikteki markalarda en ufak bir benzerliğin dahi tüketici nezdinde çağrıştırma algısını yoğun olarak yaratacağını ve bu nedenle karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkacağını, davalının kötü niyetli olduğunu, …” ibaresinin “playstation” markasının kısaltması olduğunun herkes tarafından bilindiğini, davalının müvekkili markasını bilmediğinin iddia olunamayacağını, seçebileceği milyonlarca ibare varken müvekkili markasını tercih etmiş olduğunu, bu durumun hukuken korunmaması gerektiğini beyan ederek…. sayılı kararın iptali ile….sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, yargılama konusu markanın bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, markadaki farklı unsurların rahatlıkla algılanabildiğini, “ps” ibaresinin kısa bir ibare olması ve başvurunun sonunda kullanılmış olunması nedeniyle markaların görsel ve işitsel yönden farklılaştıklarını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı başvuru sahibi tarafından, dosya kapsamında herhangi bir beyan dilekçesi sunulmadığı, davalının ön inceleme duruşmasında da kendisine yapılan tebligata rağmen hazır bulunmadığı görülmüştür.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Mahkememizce davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerine ,
…. sayılı ilamı ile…..Somut uyuşmazlıkta da ilk derece mahkemesince, hükmün gerekçe kısmında, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında başvuru kapsamında yer alan 28. sınıftaki “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri;” malları yönünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, davacının tanınmışlık iddialarının ispat edilemediği, davalının kötü niyetliği sayılamayacağı açıklanmasına rağmen, gerekçeli kararın hüküm kısmında, bu gerekçeye aykırı olarak söz konusu … kararının tümden iptaline ve dava konusu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye yol açılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Dairemizce 10.04.1992 gün ve ….sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi hüküm ile kararın gerekçesi arasındaki çelişki giderilecek şekilde davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle kaldınrılmıştır.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda dosya yeniden esasa kaydedilmiştir.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık; davacı itirazlarına karşın davalı marka tescil başvurusunun kabulüne yönelik kararın yerinde olup olmadığı, davalı markasının terkin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 s. SMK’nın 6/1 maddesinde “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için bir dizi şart bulunmaktadır. Bunlar;
• Her iki markanın kapsadığı mal veya hizmetler aynı veya benzer olmalıdır.
• Her iki marka birbirleri ile aynı veya benzer olmalıdır.
• Karıştırılma ihtimali yani iltibas tehlikesi bulunması gereklidir.
Dolayısıyla kanunun 6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların aynı olması veya birbirine benzer olmasıdır. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Görüldüğü üzere karıştırılma ihtimalinin varlığı için çifte benzerlik şartının gerçekleşmesi ve her iki benzerliğin de dikkate alındığı genel izlenim ve değerlendirmeye göre karıştırma ihtimalinin bulunduğu,
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılması gereklidir.
Davacının önceki tarihli markaları kapsamında yer alan emtialar genel anlamda oyunlar, oyuncaklar ve elektronik oyun makineleri ve bunların satışına yönelik emtialar olup bilirkişi raporunda tabloda altı çizili olarak gösterilen emtialar, doğrudan doğruya benzer piyasa anlayışına sahip, benzer alıcı kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçları gidermeye yönelik, birbirleri yerine ikame edilebilme ve rekabet etme olanakları olan, dağıtım, sunum ve satış kanalları, kullanım yöntemleri ve amaçları benzer ve nihayetinde hedeflenen tüketici ortak olan emtialardır.
Emtialar arasındaki bu ilişkinin 6/1 anlamında bir iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, işaretler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün olmadığından aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
Dava konusu marka ele alındığında …. şeklindeki başvurunun herhangi bir görsel unsur taşımaksızın “….” ve “…” ibarelerinden oluştuğu, söz konusu ibarelerin herhangi birinin diğerine nazaran ön plana çıkartılmadığı ve eş boyutlarda yazıldığı, bununla birlikte “…. ibaresinin marka içerisinde ilk sırada yazıldığı, bu ibarenin …nin … Eyaletinde bulunan….şehrinde yer alan bir bölge adı olduğu, ayrıca yine Amerikan sinemasının merkezi olarak tüm dünyaca bilindiği, bununla birlikte tescile konu emtialar açısından ise ayırt edici vasfı bulunan bir ibare olduğu, …. ibaresi ise her ne kadar 28. Sınıf emtialar bakımından tanımlayıcı bir nitelikte göstermese de sahip olduğu kavramsal karşılık nedeniyle tüketici nezdinde sektörel bir ibare olarak algılanarak geri planda kalacağı, markadaki son ibare olan …ibaresi ise markada kullanılan son unsur olmakla birlikte diğer ibarelerle birlikte eş büyüklükte yazılmış olduğundan geri planda kalmayacağı, markanın aslında bir bütün olarak …” şeklinde tüketici tarafından algılanma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı,
Davacı taraf markalarına bakıldığında ise… şeklindeki markaların tamamında “…. harf kombinasyonunun yer aldığı, davacının tek başına … şeklinde bir tescilinin bulunmadığı, ancak “… harf kombinasyonundan oluşan markaları etrafında bir seri marka yarattığı görülmektedir. Davacının markalarında yer alan “… ibaresinin, dava dilekçesinde de ifade olunduğu ve dosyaya sunulan delillerden görülebileceği üzere davacının dünyanın en bilinen ve tanınan oyun konsolu olan …. markasının kısaltması olarak kullanıldığı, gerçekten de tüketicilerin “PS” kavramını özellikle bilgisayar oyunları, atari oyunları, oyun konsolları ve benzeri nitelikteki elektronik oyun cihazlarında gördüğünde zihninde ve algısında davacı yan markasına ilişkin yerleşik bir algının oluştuğu bu ibareyi doğrudan davacı markası ile ilişkilendirdiği görülmektedir.
Her ne kadar dava konusu markada … şeklinde markadaki diğer kelime unsurlarına nazaran daha uzun, kavramsal karşılığı bulunan ve ilgili emtialar açısından ayırt edici bir ibare bulunmakta ise de ve yine markanın esas unsurlarından biri bu ibare ise de markadaki “…. ibaresinin de pozisyon ve boyut itibariyle geri planda kalmadığı aşikardır.
Bu çerçevede dava konusu markanın sahip olduğu farklı kelime unsurlarının varlığı nedeniyle tüketici, iki farklı marka ile karşı karşıya olduğunu algılasa dahi burada tartışılması gereken asıl husus tüketicinin …” ibaresini dava konusu marka içerisinde gördüğünde çağrışımsal olarak davacı markalarını hatırlama ihtimali bulunup bulunmadığı, yani sonraki markayı gören tüketicide, önceki markanın bir tesirinin zihninde etki edip etmeyeceğidir. …’nun da bir kararında ifade ettiği üzere “tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve sesçil (fonetik) yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti kabul olunacaktır.”
Başka bir ifadeyle somut uyuşmazlıkta olduğu gibi önceki bir markanın, sonraki bir marka içerisinde kullanıldığında, tüketici nezdinde bırakacağı algısının tespitinde, önceki markanın bağımsız karakterinin marka içerisindeki konumunu korumaya devam edip etmediği tartışılmalıdır.
“Önceki markanın tek ve baskın unsurunun, bir bütün olarak sonraki markada da yer alması halinde, işaretlerin kısmen aynı oldukları ve ilgili tüketicide bu doğrultuda bir etki bırakacağı kabul edilmektedir….
Dolayısıyla iltibas ihtimalinin varlığı için önemli olan, önceki markanın, sonraki marka içerisindeki kullanımında bağımsız ayırt edici karakterini koruyup korumadığıdır.
Somut olayda ise üç kelimeden oluşan dava konusu markada tüketici nezdinde markasal etki yaratacak iki ibareden birisi “PS” markasıdır.
Zira dava konusu markanın kapsamındaki ürünlerin ekonomik değerinin çok yüksek olmadığı; çoğunluğunun bir anda satın alınabilecek ürünler olduğu; bu ürünlerin sosyal ve ekonomik düzeyi ile dikkat, ihtimam ve özen derecesi normal düzeyde bilgilendirilmiş ve yine makul ölçüde dikkatli tüketici grubuna hitap edeceği düşünüldüğünde tüketici, daha önceden tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenilirliği kendince kanıtlanmış bir markayı, dava konusu marka içerisinde gördüğünde, anılan markayı önceki marka ile ilişkilendirme eğiliminde olacak, markaların bağımsız varlıklarını algılasa dahi markaların kaynağı noktasında bir iş ilişkisi – ticari birlikteliğin var olduğu yanılgısına kapılabileceği öngörülmektedir.
Nihayetinde dava konusu marka içerisinde yer alan ve ayırt ediciliği bulunan iki unsurdan biri olan …” ibaresinin, davacı yan adına muhtelif şekillerde tescilli bir marka olduğu gibi aynı zamanda davacının tanınmış … markasının da tüketicinin günlük iletişim dilinde kullandığı kısaltmasının adı olduğu gerek davacı yanca dosyaya sunulan delillerden gerekse de bilirkişi heyetinin bu deliller doğrultusunda gerçekleştirdiği araştırmalardan tespit edilebilmiştir. Google arama motoruna sadece “… ibaresi ile yapılan araştırmalar, doğrudan davacıya ait tanınmış “playstation” markası ile ilgili sonuçları ortaya koymaktadır.
“ps” ve “oyun” keywordleri ile yapılan araştırmalarda ise ilk sayfalarda çıkan sonuçların neredeyse tamamı davacıya aittir.
Günlük hayatta pek çok cafe ve benzeri hizmet sunan işletmede, davacının oyun konsollarının kullanılması suretiyle tüketiciye oyun oynama hizmeti verildiği bilinmektedir. Ortalama bir tüketici bu tür işletmelerin varlığına aşina olduğu gibi bu işletmelerde “playstation” ya da “ps” ibarelerinin kullanımına da verilen hizmetin ifade olunması açısından yine alışkındır.
Ancak ilgili sektörde fiilen ve dürüstlük kurallarına uygun böyle bir kullanımın var oluşu, bu sektörde yer alan aktörlerin, işletmeleri ile ilgili yarattığı/yaratacağı markalarında da davacı adına tescilli “ps” ya da “playstation” gibi ibarelere yer verme hakkını bu aktörlere vermemektedir. Zira her iki ibare de davacı adına ayrı ayrı tescilli ve yine davacı ile özdeşleşmiş markalar olup bir markanın verilen hizmete dair tüketiciye bilgi verme amaçlı olarak dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanımı ayrı bir kavramken bu tür kullanımlarda, 3. bir kişi adına tescilli markayı içerecek şekillerde tescil başvurusunda bulunulması ayrı bir kavram olup hak sahibinin izni/muvafakati olmaksızın hukuka aykırılık teşkil edecek sonuçlar doğuracaktır.
Mevcut durumda tüketici, markaların ortak oldukları emtia grubunda, herhangi bir ayırt edici işaretin yanında “PS” ibaresini gördüğünde, davacının markalarından başkaca herhangi bir kavramı anılan işarete yüklemesinin beklenmesi mümkün olmayıp, her ne kadar dava konusu markada …” şeklinde ayırt edici vasfı ilgili emtialar açısından güçlü bir ibare yer almakta ise de tüketici, markanın devamında … ibaresini gördüğünde ya da işittiğinde, markanın bütünüyle ilgili zihninde oluşacak ilk ve öncelikli algı davacının tescilli markasına dönük olacaktır. Zira dava konusu markanın tescil edilmek istenildiği emtialar tam olarak davacının markaları kapsamında yer alan emtialardır. Her ne kadar dava konusu markada ayrıca “cafe” ibaresine yer verilmek suretiyle, anlamsal olarak sanki hizmet sektörüne, daha da somutlaştırmak gerekir ise, “bir oyun cafe”si hizmetine dair bir faaliyet veriliyormuş gibi algı yaratılmış ise de başvurunun kapsamında bu emtia grubu (43.sınıf) yer almadığından “…” ibaresinin marka içerisindeki kullanımı yanıltıcı bir algıya sebebiyet vermekle birlikte ayrıca “PS” ibaresinin de bu minvalde vurgulanmasına neden olmaktadır. Zira yukarıda da belirttiğimiz üzere aynen “internet cafe” gibi “playstation cafe” şeklinde bir işletme konsepti ülkemizde mevcut olup tüketici “ps cafe” ibaresinde de aynı algıyı edinecektir.
Dolayısıyla belki farklı bir emtia grubunda tek başına “PS” ibaresi tek başına, sadece iki harfin rastgele bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir marka olarak yorumlanabilecek ve zihinlerde davacı markasını oluşturmayacak ise de uyuşmazlık konusu emtialar anılan markanın fiili kullanımının da bulunduğu oyun sektörü ile doğrudan ilişkilidir.
Bu durum ise sonuç itibariyle sonraki başvuru sahibi açısından haksız bir menfaat meydana getirebilecek nitelikte olup önceki markadan sonraki markaya imaj transferine yol açabilecek ve hatta önceki markanın tüketici nezdindeki ayırt edici karakterini sulandırma sonuçlarını da doğurabilecektir. Zira somut uyuşmazlık gibi markaların tesciline izin verilmesi, davacının büyük emek ve çabalarla yarattığı marka kimliğinin giderek zayıflaması ve zaman içinde tamamen dağılması tehlikesi ile karşı karşıya kalması sonucunu doğurabileceği, davacının markasının “ticari bir ad” olarak değil, bir ürünün jenerik ismiymiş gibi herkesçe kullanımı sonucunu doğuracaktır. Bu durumun ise özünde davacı markasının ayırt edicilik gücünü ortadan kaldıracağı şüphesizdir.
Karıştırılma ihtimalinin temelinde ortalama tüketicinin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yattığı, hal böyleyken dava konusu marka ile davacı yan markalarının bütünsel anlamda ortalama tüketicide çağrışımsal bir yanılgı meydana gelebileceği, dava konusu markada ayırt edici unsurların varlığı ve başvuru sahibinin, verilen hizmetin çerçevesini belirtmek için fiili anlamda anılan ibareyi dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanımı zaten mümkünken, bu ibareyi de içerecek şekilde yapmış olduğu başvurunun davacı markaları ile 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimaline neden olabilecek bir benzerlik oluşmasına sebebiyet verdiği,
6769 s. SMK m. 6/5’e bakıldığında “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.
Söz konusu düzenleme ile birlikte önceki markanın tanınmış olması halinde aynı veya benzer mal ve hizmet gruplarının yanı sıra farklı mal ve hizmetlerde de korunabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu madde kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve maddede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, markanın tanınmışlığı ve anılan şartlardan en az birinin varlığı maddenin uygulanması açısından bir zorunluluktur.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır.
Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir.
Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin (sulandırılma) tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması mümkün değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bu hallerden her birisinin aynı anda mevcudiyeti mecbur olmayıp bunlardan herhangi birisinin varlığının maddenin uygulanabilirliği açısından yeterli olduğu kabul edilmektedir.
Keza yine Hukuk Genel Kurulunun … K sayılı kararında da açıklandığı üzerinde, tanınmış markadan haksız yararlanma halleri her somut olayın özelliklerine, tanınmış markanın ayırt edicilik derecesinin ne derecede yüksek olduğuna, her iki tarafa ait markanın birebir aynı olup olmamasına, farklı sınıftaki mal ve hizmetlerin tanınmış markanın asıl olarak kullanılmadığı sektör veya sektörlerden, mal ve/veya hizmetlerden ne derecede uzak ya da yakın, ne derecede farklı olduğuna göre değerlendirilmelidir.
Ayrıca, 6/5 maddesindeki hallerin varlığı için, tanınmış markanın aynısı ya da benzerinin farklı grup, mal ve hizmetler üzerinde kullanılması nedeniyle söz konusu mal veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin bu marka ile tanınmış marka arasında bir bağlantı kurması ve bu bağlantının yaratacağı olumlu izlenim ve çağrışımla satın alma tercihlerine yer verilmesi suretiyle tanınmış markadan haksız yararlanma sonucuna yol açılması gereklidir.
Dolayısıyla, burada bahsi geçen bağlantı ya da ilişkilendirme ile 556 sayılı KHK 6/1 maddesinde düzenlenen karıştırılma ihtimali (iltibas) birbirinden farklı kavramlar niteliğindedir.
Bu çerçevede davacının …” esas unsurlu markalarının tanınmışlığına yönelik olarak sınırlı sayıda delil ibraz edildiği, sunulan delillerde davacının “… tanınmış markasının kısaltması olarak “PS” ibaresinin kullanıldığını gösterir delillere yer verdiği görülmüş ise de sunulan bu delillerin davacının “PS” markalarının 6/5 maddesi anlamındaki tescil engeli şartını taşıyacak düzeyde tanınmış olduğu kanaatine varılamayacağı, başka bir deyişle “PS” markalarının tanınmışlığına kanaat getirmesinin hukuken mümkün olmadığı, bu durumun her somut olayda deliller ile ortaya konulup ispatlanması gerektiği değerlendirilmiş olup mevcut deliller çerçevesinde re’sen bir tanınmışlık tespitinde bulunulması mümkün olmamıştır.
Kötü niyet iddiası bakımından,
Davalının dosya kapsamındaki dava konusu başvurusunun yanında … sayılı hollywood playstation cafe markasını da tescil başvurusuna konu ettiği, her iki başvurunun da aynı tarihli olduğu, dolayısıyla davalının davacı yana ait tescilli ve tanınmış playstation markası yönünden markaları bilerek ve isteyerek başvurularında esas unsurlarından biri olarak kullanmak suretiyle kendi adına tescil ettirmeye çalıştığı, marka başvurusu gerçekleştiren bir kimsenin üçüncü kişilere ait markalar ile benzerlik teşkil eden ibarelerin kendisine marka olarak tercih etmesi tek başına bir kötü niyet göstergesi olarak değerlendirilemez ise de özgün ve bilinirlik düzeyi yüksek olan uzun süredir ilgili piyasada bulunan gerek ülkemizde gerekse de uluslar arası alanda yıllardır kullanılan markaların bu markaların bilindiği mal ve hizmet sınırlarını kapsayacak şekilde başvuru konusu etmelerinin arkasında o markanın sahip olduğu ticari itibardan ve yine sahip olduğu reklam gücünden haksız menfaat temin etme amacı taşıdığı, bu durumun ise davalı lehine haksız bir kazanç sağlayacağı, davacı markalarının bilinirliğine rağmen bu kapsamda yapılmış başvurunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Netice itibariyle, yargılama konusu … şeklindeki marka başvurusu kapsamında yer alan 28. Sınıftaki “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri;” emtialarının davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer mahiyette emtialar oldukları, davalının kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından tüm mal ve hizmetler yönünden tescil engeli olduğu analaşıldığından tüm mal ve hizmetler yönünden başvurunun iptaline ve başvuru markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Kabulüne,
TÜRKPATENT YİDK’nın 02/02/2019 tarih ve … sayılı kararının iptaline,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harçtan peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30.-TL maktu ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yaptığı aşağıda dökümü yazılı 2.148,60.-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ile davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.22.09.2022
Kâtip Hâkim … ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 95,20.-TL
Bilirkişi Raporu :1.800,00.-TL
P.P : 253,40.-TL
TOPLAM :2.148,60.-TL