Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/2 E. 2022/264 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/2 Esas – 2022/264
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/2
KARAR NO : 2022/264

DAVA : Marka YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka YİDK Kararının İptali istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkilinin davalı TÜRKPATENT nezdinde … sayılı marka başvurusunun davalı firmanın itirazları üzerine reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira, davalı TÜRKPATENT’in dava konusu edilen işlemine mesnet alınan davalı markaları ile müvekkilinin tescil ettirmek istediği markanın bütünsel olarak karşılaştırıldıklarında benzer olmadığını, zaten de müvekkilinin markasında asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markasının bir “tıbbi bant” ürünü olduğunu, davalının markalarının ise “çay” emtiasında kullanıldığını, yani markalar arasında herhangi bir versiyon, seri ilişkisi kurulamayacağını, davalının “…” markasının tanınmışlığının somut uyuşmazlığın çözümünde bir etkisinin olamayacağını, zaten de “…” markasının müvekkili şahıs adına 83/077600 sayı ile 5, 16 ve 17. Sınıflarda, … sayı ile tescilli olduğunu, bu markaların davalının markalarından önceki tarihlerde tescil bağlanmış olması nedeniyle müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu, zaten de müvekkilinin “…” ve “… …” markalarını çok uzun süredir kullanageldiğini iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve dava konusu edilen marka başvurusunun tescil işlemlerinin tamamlanmasına karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının markasında şekil unsurunun ve “…” ibaresinin tali nitelikte unsurlar olduğunu, dava konusu edilen markada esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, bu ibare ile davalı firmanın markaları arasındaki birkaç harf değişikliğinin karşılaştırılan markaları farklılaştırmaya yetmediğini, taraf markalarının aynı emtialarda kullanılacağını, bu yüzden de karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davacının huzurdaki davada ileri sürdüğü “marka tescil işlemlerinin tamamlanması” şeklindeki talebinin reddinin gerektiğini, zira marka tesciline ilişkin tüm idari süreçte TÜRKPATENT’in münhasıran yetkili olduğunu, markanın tescil işlemlerinin tamamlanması hususunda yargı tarafından verilecek bir kararın “fonksiyon gaspı” anlamına geleceğini bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle ; müvekkilinin 1978 yılında başlayan faaliyetleri ile gıda sektöründe Türkiye’nin en köklü ve büyük şirketlerinden biri olduğunu, “…” markasına kurulduğu günden beri ciddi yatırımlar yaptığını ve emek harcadığını, “…” ibaresinin gıda sektöründe müvekkili ile özdeşleştiğini ve tanınmış hale geldiğini, bu tanınmışlığın diğer davalı TÜRKPATENT tarafından da kabul edilerek … sicil no.su ile tescil edilmiş olduğunu, yine müvekkilinin “…” ibaresini ticaret unvanında da çok uzun yıllardır kullanageldiğini, müvekkilinin çok sayıdaki “…” markalarının seri marka niteliğini haiz olduğunu, davacı firmanın tescil ettirmek istediği “… …” ibareli markanın müvekkilinin tescilli/tanınmış/seri “…”lı markalarının devamı niteliğinde olduğu imajını verdiğini, davacının markasının esas unsurunun müvekkilinin tescilli/tanınmış/seri “…”lı markalarının esas unsuru ile ayniyet derecesinde benzeyen “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ayrıca genel görünümleri itibariyle benzer markalar olduğunu ve aynı/aynı tür emtialarda kullanılacaklarını, zira müvekkilinin “…”lı markalarının 01-45. Sınıflar arasında birçok sınıf için tescilli olduğunu, bu durumun markalar arasında karıştırılma ihtimalini doğuracağını, davacının müvekkilinin tanınmış markalarının ününden haksız bir biçimde faydalanmak amacıyla “…” esas unsurlu markayı tescil ettirmek istemesinin davacının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, bilirkişi raporu alınmış, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında Marka Yidk Kararının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İşlem dosyası tetkik edildiğinde ;
TÜRKPATENT Hukuk Müşavirliği’nin 25.01.2022 tarihli yazısı ekinde davacı adına … kod numarasıyla işlem gören markaya ilişkin başvuru dosyasının onaylı örneği ile davalı adına tescilli “…”lı markaların tescil belgeleri örnekleri dava dosyasına girdiği,
… numaralı marka tescil başvurusu dosyasının örneği incelendiğinde; davacı şahsın 31.01.2020 tarihinde 35. Sınıfa giren bir takım hizmetlerde kullanılmak üzere yaptığı “…+ŞEKİL” marka başvurusunun tescil edilmek üzere 27.02.2020 tarih ve 343 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilanı üzerine davalı firmanın SMK m. 6/1, m. 6/3, m. 6/5, m. 6/6 ve m. 6/9 hükümlerine ve… sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın davacıya tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER
6769 s. SMK 6/1 hükmünde aranan şartlar somut olayda gerçekleştiği,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 maddesi “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmünün haiz olduğu,
6769 s. SMK’nın 6’ıncı madde kapsamında markaların aynı ya da benzer olduğunun tespiti için aşağıdaki unsurların tamamının birlikte varlığı gerekir. Bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığı hükmün uygulanması için yeterli olmayacağı:
Markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin varlığı,
Markaların aynı veya benzer türden mal ve hizmetler için kullanılıyor olması,
Markalar arasında benzerlik bulunması.
Markalar arasında, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere, halk nezdinde karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunması.
Anılan hüküm kapsamında markalar arasında iltibas ihtimalinin varlığından söz edebilmek için çifte benzerlik şartının sağlanmış olması gerektiği, yani markalar arasında, markayı teşkil eden esas unsurlar yönünden ayniyet veya benzerliğin yanında, marka tescil kapsamındaki ürün türleri arasında da ayniyet veya benzerlik gerektiği, bu kapsamda YİDK kararıyla, asli ayırt edici ve ortak kelime unsuru “…” olan dava konusu başvuru ile itiraz markaları arasında mevcut olan benzerlikle başvuru markasında yer alan hizmetlerle itiraz gerekçesi markalarda yer alan hizmetler arasındaki benzerliğin birlikte değerlendirilmesi neticesinde 6769 sayılı SMK 6/1 deki koşulların gerçekleşmiş olduğu,
Karıştırılma ihtimali değerlendirilirken kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, karşılaştırmaya konu işaretlerin ve malların ve/veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dâhil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak, bütüncül olarak değerlendirilmesi gerektiği, işbu hüküm anlamında, markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramanın gerekli olduğu Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği,
Dava konusu marka kapsamında yer alan 35. sınıf emtianın tamamı, davalının gerekçe olarak gösterdiği markalarında aynen yer aldığı,
İki markanın benzer olup olmadığı değerlendirilirken; markalar arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ortaya çıkan benzerlik veya yakınlık da dikkate alınması gerektiği, ilgili tüketicinin markaları doğrudan karşılaştırrma imkânının bulunmadığı, markaların karşılaştırmasını zihninde muhafaza ettiği tam (eksiksiz) olmayan imaja göre yaptığına dikkat edilmesi gerektiği, görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkacağı, görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebileceği,
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisinin korunduğu, bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi olmadığı, kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılması gerektiği, görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumunun kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahip olduğu kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkacağı,
Dava konusu… başvuru numaralı davacı markası incelendiğinde başvurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, marka, kelime unsuru ve genel görümü değiştirmeyen, standart, marka algısı yaratmayan bir çerçeve içerisinde şekil unsurundan oluştuğu, “Söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi ve kelime unsurlarının markadaki kullanımı ve konumlandırılışı dikkate alındığında, marka al, unsuru üzerinde şekilleneceği,
davaya konu başvurudaki kelime unsuru yakından incelendiğinde, “…” ibaresinin markada baskın bir şekilde ilk okunan ve algılanan unsur olduğu ve bu şekilde ön plana çıkarıldığı,
Dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar birlikte incelendiğinde; markaların kelime markasından ibaret olduğu görsel ve özellikle işitsel düzeyde benzer olduğu, bütün markalarda “…” ibaresinin ortak ayırt edici unsur olarak yer aldığı ve başvuru markasında yer alan hizmetlerle itiraza mesnet markaların kapsamında bulunan malların/hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu ve aralarında iltibas ihtimalinin bulunduğu,
Yine ifade edildiği üzere karşılaştırılan markaların ortak ayırt edici unsurları; “…” ibaresidir. “…” kelimesine “…” ibaresi eklenmek suretiyle davacı tarafından oluşturulmuş olan “… …” ibaresi, önceki tarihte başvurusu yapılmış olan …” ortak ibareli davalı markalarından farklılaştırmaya yetmediği, davacı tarafından “…” ibaresine yapılan eklemelerin ayırt edici niteliğe haiz olmadığı, markada tali unsur olarak konumlandırıldığı ve “…” ibaresinin yaratmış olduğu benzerliği ortadan kaldıracak güçte ve nitelikte olmadığı,
Dolayısıyla esas unsurları neredeyse aynı olan markalar arasında aynı veya benzer mal ve hizmetlerde karıştırılma ihtimalinin olduğu, görsel ve işitsel açıdan markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle önceki markanın aklında kalan silik etkisi ile tüketiciler, markalar arasında yanılgıya düşebilecek ve bu durum markalar arasında karıştırılma ihtimaline sebebiyet vereceği, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacağı, diğer davalının “…” ibareli markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının dava konusu markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ve karıştırmasının ihtimal dahilinde olduğu,
Markaların genel izlenim itibari ile benzerlik arz etmesi nedeniyle, tüketici bu markalar altında sunulan mal veya hizmetlerin en azından birbiri ile bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sürüldüğünü, halk bu markaları doğrudan karıştırabileceği gibi aynı firma tarafından ya da birbiri ile ilişkili firmalar üretildikleri izlenimine kapılarak ürünleri aynı ve/veya benzer işletmenin sanabileceği, yerleşik içtihada göre de, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riskinin karıştırılma olasılığını ortaya çıkaracağı,
Ezcümle, davacı ve davalıya ait markalarda “…” ibaresinin ortak ayırt edici unsur olarak kullanılması nedeniyle markalar arasında görsel, işitsel ve bütünsel açılardan benzerlik bulunması, başvuru markasının kapsamında bulunan hizmetlerin diğer davalı şirketin itirazına gerekçe olarak gösterdiği markalarında aynen yer alması ve aynı/aynı tür emtialarda kullanılacak olması dikkate alındığında, tüketicinin ihtilaf konusu markaları aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması nedeniyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında ihtilaf konusu markalar arasında karıştırma ihtimalinin ortaya çıkabileceği,
Neticede usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı kararının yerinde olduğu sonuçlarına ulaşılmış davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken 80,70.-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacının yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı Türk Patent’in yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı Türk Patent ile diğer davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15.09.2022