Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/170 E. 2022/425 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/170
KARAR NO : 2022/425

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –

VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
..

DAVALI : 2- … -….
DAVA : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 06/05/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka… Kararının İptali İle Hükümsüzlük istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin, markasını uzun yıllardır dünya çapında ve … kullanmakta olduğunu, markaların tanınmış marka statüsüne haiz olduğunu, müvekkilinin itirazlarına ve işbu davaya dayanak olan markalarının ise… sayılı markalar olduğunu, markalar arasında mal ve hizmet benzerliğinin bulunduğunu, markaların aynı veya aynı türdeki malları ve hizmetleri içerdiğini, bunun yanında markaların görsel ve işitsel olarak ayniyet derecesinde benzer olduğunu, markaların benzer olduğunun ilgili… kararı ile de sabit olduğunu, bu hususta bir tartışma kalmadığını, markalar arasında sınıf benzerliğinin de bulunduğunu, markaların tamamen aynı veya aynı türdeki malları ve hizmetleri içerdiğini…. Başkanlığı kararında ifade edildiğinin aksine markaların farklı mal ve hizmetleri kapsamadığını, mal ve hizmet listelerinin tamamen çakıştığını, yiyecek, içecek, meyveler ile ilgili mallar her iki markanın kapsamında da yer aldığını beyan ederek 08.03.2022 tari… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ile ..aşvuru numaralı “…” ibareli markanın tescilli halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle;…. kararının hukuka uygun olduğunu, taraf markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı olmadığı gibi benzer sayılabilecek nitelikte de olmadıklarını, davalı marka başvurusunun kapsamında yer alan mal/hizmetlerin itiraza gerekçe gösterilen markaların mal/hizmetlerin aynı ya da aynı türden olmadığı gibi farklılaşan mal ve hizmetler yönünden de markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “…” markasına ait marka başvurusunu, piyasaya fiziki bir ürün çıkartmak üzere gerçekleştirdiğini, “…” markasının bir hizmet markası olmadığını, başvuru sonrası şirketin, “…” markası ile alakalı ürünü piyasaya sürdüğünü, başvuru sınıfının “32” olduğunu, davacı markalarının başvuru sınıflarının “31” olduğunu, kendi sınıfları ile alakası olmadığını, davacı şirkete ait internet sitelerinde, itiraza mesnet marka ile alakalı pazarlanan ürünün bir elma, yani bir meyve olduğunu, kendi ürünlerinin ise alkolsüz bir enerji içeceği olduğunu, davacının üzerinde markasını kullandığı ürününün kendi ürünleri ile hiçbir benzerliği, hiçbir bağlantısı bulunmadığını, ürünlerin müşteri kitlesi nezdinde aynı ticari kaynaktan geldikleri izlenimi oluşabilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, T… kararının yerinde olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde: davalı şirketin 28.10.2020 tarihinde…. sayı ile yapmış olduğu başvuruda, “…” markası için, 32.(01-04) sınıfta yer alan mallar için başvuruda bulunduğu; Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, başvurunun yayınlanmasına karar verildiği, yayın üzerine, davacı şirket tarafından başvuruya itiraz edildiği, davalı şirket tarafından karşı görüş sunulmadığı, …Başkanlığı, 09.07.2021 tarihli kararı ile itirazının reddine karar verdiği, kararda “(6/1) Benzerlik/Karıştırılma ihtimali – Haksız Bulunmuştur”, “(6/3) Eskiye Dayalı Kullanım – Haksız Bulunmuştur”, “(6/4) Paris Sözleşmesi Bağlamında Tanınmışlık – Haksız Bulunmuştur”, “(6/5) Tanınmışlık – Haksız Bulunmuştur”, “(6/9) Kötü Niyet – Haksız Bulunmuştur” ibarelerinin yer aldığı, davacı tarafından itiraz dayanağı olarak …” ve … “…” sayılı markanın gösterildiği, itiraza esas olarak gösterilen markalar açısından, “Markalar benzer görülmekle birlikte farklı mal / hizmeti kapsadığından karıştırılma ihtimali bulunmadığı tespit edilmiştir” kaydının bulunduğu, karar üzerine davacı şirket tarafından Kurum kararına karşı itiraz ettiği, davalı şirketin karşı görüş sunmadığı, 08.03.2022 tarihinde itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, yapmış olduğu incelemede, …. sayılı davaya konu kararı ile itirazı reddettiğini, anılan kararın muterize tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRMELER;
6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu Kapsamında, Aynılık veya Benzerlik Kavramları;
Aynılık veya benzerlik incelemesinde;
İlk olarak; ikinci markanın, birinci markanın kullanıldığı ürün ya da hizmet ile aynı ya da aynı tür (türdeş) ürün ya da hizmet için kullanılıyor olup olmadığının tespiti gerekmekte,
İkinci olarak da sonraki markanın, önceki marka ile tamamen aynı veya benzer olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Karıştırılma değerlendirmesinde bütünsellik ilkesi esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. İltibasın / karıştırılmanın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
Karıştırılma, markaya konu işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesi iltibas için yeterlidir. İşitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Örneğin, şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşıdığı kabul edilmelidir. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi kabul edilmekte, genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsur olarak dikkate alınmaktadır. Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir; Somut olaya göre değişmekle birlikte, giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması ya da değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimali için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hecede ya da (birden fazla sözcük olması halinde) hangi sözcükte olduğu da değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu Kapsamında Tescil Edilmemiş Marka ve İşaretler Açısından Önceki Hak Kavramı;
6769 s. SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde tescil tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir.
Tanınmış Marka Kavramı;
Bir markanın tanınmışlık ile ilgili nispi tescil engeli anlamındaki korumadan yararlanılabilmesi ve markanın (aynı veya farklı mal ve hizmetler yönünden) korunabilmesi için;
• Sonraki başvuru sahibi ile önceki marka sahibi arasında bağlantı olma ihtimali,
• Önceki marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali,
• Önceki marka hakkı sahibinin ününden ve marka değerinden haksız yarar sağlama,
• Önceki markanın itibarına zarar verme,
• Önceki markanın ayırt edici karakterini zedeleme, gibi unsurların bulunması aranmaktadır.
Tanınmışlığa ilişkin tescil engeli anlamında önceki markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin aynı / farklı mal ve hizmetlerde kullanılması, tanınmış marka sahibinin ürettiği ürüne olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin de önceki marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyandırarak, satın almalarını sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusu olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, önceki marka sahibi ile sonraki markayı kullanacak olanların benzer tüketici kategorisine sahip olmaları ve benzer eğilimleri göstermeleri gerekmektedir. Yani önceki markayı kullananların, sonraki markayı da kullanacak olmaları ve bu markalar arasında bağlantı kurma ihtimallerinin olması gerekmektedir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin aynı, benzer veya farklı mallar için tescilinin, tanınmış markadan haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibarına zarar verip vermeyeceği ve/veya onun ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği hususlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Çünkü aynı veya benzer markanın çok sayıda gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılması ve özellikle herkesin bildiği, sık biçimde kullandığı bir işaret yahut isim olması halinde, anılan işaretin aynı, benzer veya farklı mallarda tescilli tanınmışlık kazanan markanın itibarından haksız yarar sağlamayacağı gibi, onun ayırt edici karakterini de zedelemez. Tescil edilip tanınmışlık vasfı kazanan markanın orijinal bir işaret olmaması, diğer bir deyiş ile yeni oluşturulmuş bir kelimeden oluşmaması ve herkes tarafından bilinen bir işaret olması da onun reklam değerine ve gücüne olumsuz yönde etki eder.
Aynı şekilde, markanın reklam değeri yani imajı ile hafızalarda edindiği yer ile tanınmışlık düzeyi de nazara alınacak önemli ve vazgeçilmez kriterlerdir. Tanınmışlığı belirleyebilmek için en etkili yol pazar araştırmaları yaptırmaktır. Markanın tanınmışlığının sağlanmasında ise en etkili yöntem ulusal düzeyde reklam faaliyeti yürütmektir. Ulusal düzeyde reklam faaliyeti de en etkili bir şekilde ulusal yayın yapan TV reklamları ve daha sonra da ulusal yayın yapan gazete-dergi reklamları ile yapılabilmektedir.

Kötü Niyetli Tescil Kavramı;
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötüniyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır.
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kapsamında, 6769 s. SMK m. 6/(9) uyarınca kötüniyetli tescil talebine itiraza, yedekleme veya marka ticareti yapma amacına veya şantaja yönelik markalar, bir başka ifadeyle, bir markanın kullanılması için ciddi çalışmalar yapıldığını bilen bir kişinin sırf başkasına zarar vermek veya adına tescil ettireceği markayı daha sonra yüksek bir bedel karşılığında satmak amacıyla tescil ettirdiği markalar veya daha genel ifadeyle, bir markanın yasadaki belirlenen varlık ve kullanılış amacına aykırı maksatlarla tescil ettirilen markalar konu olmaktadırlar.
Tescili istenen markanın iltibasa yol açması, tarafların uzun süredir aynı sektörde faaliyette bulunması kötüniyetin tespiti için göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir. Fakat bu sebepler tek başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz. Buna göre hükümsüzlük kararı verilebilmesi için kötüniyetin açık/bariz olması, hakkın kötüye kullanılması ve ahlaka aykırılık oluşturması gerekmektedir.
Yargı kararını, doktrin görüşleri ile birlikte değerlendirildiğinde, ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak tanınmış olsun ya da olmasın markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve haksız teciller birer kötüniyetli tescil olarak görülmektedir.
İnceleme Konusu Markaların Mal/Hizmet Listelerinin Karşılaştırılması;
Mal ve hizmetlerin benzerliğinde ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın satın alınmasına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olacağı kabul edilmelidir.
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir.
Mal / hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği aşağıdaki durumlarda ortaya çıkabilir:
− Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği,
− Malların fiziksel görünümünün benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği,
− Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik,
− Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik,
− Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Bu kapsamda;
Somut olayda dava konusu marka ile davalı markasının kapsadığı mallar karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 32. sınıfta yer alan bir kısım mallar ile 31. sınıftaki bir kısım malların benzer nitelikte olduğu,
Somut olayda davaya konu markanın tescili istenen sınıf ile davacı yan markalarının tescilli olduğu sınıftaki bazı malların gıda ürünleri olduğu sabittir. Davacının geniş bir koruma kapsamı sunan “tarım ve bahçe ürünleri” ile “bitkiler ve ağaçlar” yanında, özellikle “taze meyve ve taze sebzeler” ile özellikle “elmalar” açısından tescili olmaları karşısında, davaya konu markada yer alan “sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarının benzer olarak kabul edilmesi gerektiği, sıklıkla tüketime konu olan meyve sularının ve meşrubatların, taze meyve ve sebzelerin işlenmesi sureti ile elde edildiği, gene konsantre ve özlerinin de taze meyve ve sebzelerden üretildiği, hitap ettikleri tüketici kesiminin örtüştüğü, aynı işletmeler tarafından üretilebiliyor olabilecekleri ile kullanım amaçlarının benzer olduğu, diğer taraftan, davaya konu markanın tesciline konu edilen “biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” açısından ise davacının tescilli gıda ürünleri ile benzer nitelikte olmadıkları, kullanım amaçları itibari ile daha farklı oldukları, herhangi bir rekabet içermedikleri, satış kanallarının farklı olduğu değerlendirilmekle salt gıda ürünü oldukları için benzer olarak nitelendirilmesinin doğru olmayacağı,
Benzer kabul edilen mallar açısından bu malların, her yaş ve eğitim seviyesindeki çok çeşitli kesimden alıcıya hitap ettiğini kabul etmektedir. Bilindiği gibi ortalama tüketicinin seviyesinin tespit edilmesi markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde de önem arz etmektedir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Dolayısıyla bu noktadan hareketle, “ortalama tüketicinin” seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunacaktır. Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen ve benzer görülen 32. sınıftaki emtiaların, günlük hayatta sıklıkla kullanıma konu olabilecek türde mallardan oluştuğu, hitap ettiği ortalama tüketici / alıcı kitlesinin, bilinç / dikkat / özen / bilgi seviyesinin görece orta / düşük olduğu, satın alma aşamasında, araştırma ve karar vermede geçen sürenin hızlı tüketime konu ürünler oldukları için fazla olmadığı, dolayısıyla belirtilen hususlar ışığında somut uyuşmazlık bakımından ilgili tüketici kitlesine ait dikkatin orta/düşük seviyedeki ve makul düzeydeki tüketicilerden oluştuğu,
Yukarıdaki tespit ile birlikte dikkat edilmesi gereken husus ise; marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır.
Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır”. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]). Çekişmeli malın ortalama tüketicisinin zihnindeki marka algısı da bu nedenle değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Bütün bu hususlar uyarınca, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların aynılığı / benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen bir kısım malları açısından sağlanmış olduğu,
İnceleme Konusu Markaların/İşaretlerin Karşılaştırılması;
Taraf markalarına ait görseller incelendiğinde, davaya konu marka ile … sayılı davacı yan markasının kelime markası olduğu, davacı yanın davasına mesnet … sayılı markasının ise kelime ve şekil unsuru içerdiği, bu hali ile bileşke marka olarak kabul edilebileceği, taraf markalarında ortak olarak; …” ibaresinin yer aldığı,
Taraf markalarında yer alan ibarelerin anlamlarına bakıldığında, her iki markada da ortak olan “.. ibaresinin, İngilizce olduğu, …” ibaresinin “…” ibaresinin ise “leydi, kadın, hanım, hanımefendi” şeklinde Türkçeye çevrilebileceği, taraf markalarının anlamlarına bakıldığında anlamlarının aynı olduğu, fonetik açıdan yapılan karşılaştırmada, taraf markalarının İngilizce okunacağı kabul edilmekle, okunuşlarının aynı olacağı, görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın kelime unsuru içerdiği, beyaz zemin üzerine tek satıra gelecek şekilde siyah tonlarda, çentiksiz yazı karakteri ile “…” ibaresinin yazıldığı, davacı yanın kelime markasının da aynı şekilde beyaz zemin üzerine tek satıra gelecek şekilde siyah tonlarda, çentiksiz yazı karakteri ile …” ibaresini içerdiği, ayırt edici unsurun bulunmadığı,.. sayılı markanın ise bileşke marka olduğu, pembe renkteki şekil üzerine, kendine özgü yazı karakteri ile iki ayrı satıra beyaz tonlarda … ibaresinin kompozisyon edilmesi sureti ile oluşturulduğu, bir bütün olarak, anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan incelemede sonucunda, taraf markalarında ön plana çıkan ibarenin ortak olduğu, gerek okunuş gerek görsel olarak yüksek düzeyde bir benzerlik içerdiği, işaretlerdeki benzerliğin taraflarca da kabul edildiği, davacı yanın… sayılı markada yer alan şekil unsurunun ise markalardaki aynılık derecesini belli oranda düşürdüğü fakat taraf markalarını birbirlerinden ayırmaya yetmediği, bu hali ile taraf markaları arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu,
Somut olayda taraf markaları (işaretleri) arasında benzerlik ile birlikte malların aynılığı / benzerliği kriteri gerçekleşmiş olmakla, tescil işlemlerinin devamına karar verilen / tescil edilen (bir kısım) mallar açısından, m. 6/(1) kapsamında iltibas ihtimali ve bu kapsamda tescil engelinin bulunduğu,
Davacı Şirket İtirazı Kapsamında Öncelik Hakkı;
İtiraz aşamasında ve dava aşamasında dosyada, “…” ibaresi ile ilgili bilgi ve belgelere rastlanmadığı, bu kapsamda söz konusu ibarenin piyasada etkin bir şekilde kullanıldığına dair devamlılık arz eden bilginin bulunmadığı, davaya konu markanın başvuru tarihinden geriye doğru tüketici nezdinde kalıcı hâle gelmesinin sağlandığını gösterir, davacı lehine bir kanaat oluşmadığı, dosya kapsamı itibari ile ciddî kullanımın bulunmadığı, davacı şirketin, davalının tescil talebine konu markasının emtia listesinde yer alan malları açısından öncelik hakkınsa sahip olamayacağı, bu hali ile davacı şirket lehine 6769 s. SMK’nun 6/3. maddesi koşullarının oluşmadığı,
Tanınmış Marka Değerlendirmesi;
Davacının dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, “…” markasının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, reklam harcamaları vb. delillere rastlanmadığı görülmüş, davacı markasının bir kişiye veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine sahip, dost ve düşman ayrımı yapılmaksızın coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım yapacak seviyeye ulaşmadığı değerlendirilmiş olmakla, davacı lehine 6769 sayılı SMK’nun 6/4 ve 6/5 kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı,
Kötü Niyet Değerlendirmesi;
Kötü niyet iddiası ve bu kapsamda yapılacak değerlendirme, davacı tarafın, davalı marka başvurusunun kendi markasının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak yapıldığını iddia ettiği, önceki bölümlerde belirtilen içtihatlardan da anlaşıldığı üzere, kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerektiği, davalı şirketin kötü niyetinin ispatı külfetinin davacıya ait olduğu kabul edilmekle; Dosya kapsamında davalının, haksız kazanç, yedekleme, şantaj, spekülasyon vb. amaçlı tescil başvurusunda bulunduğunu gösterir her hangi bir belge bulunmadığından bahisle davalının kötü niyetli bir başvuruda bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı,
Netice itibariyle,
a. Davaya konu…sayılı markanın, tescili talep edilen / tescil edilen 32. sınıfta yer alan “sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarının, davacının davasına mesnet markalarında yer alan bir kısım mallar ile benzer nitelikte olduğu,
b. Davaya konu ..sayılı davalı şirket markası ile davacı şirketin itiraza dayanak markaları arasında 32. sınıfta yer alan “sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallar bakımından 6769 s. SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu,
c.Davaya konu 2… sayılı davalı şirket markası açısından, 6769 s. SMK’nun 6/3. maddesi şartlarının oluşmadığı,
d.Davacının itiraza mesnet markasının, SMK’nun 6/4 ve 6/5. madde kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı,
e.Davalının yeni bir marka tescili süreci başlatmasının salt bu nedenle kötü niyetli bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği,
f.Dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 08.03.2022 tarih ve … sayılı kararının “32. Sınıf “Sebze ve Meyve Suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” malları bakımından yerinde olmadığı, bu sebeplerle belirtilen mallar bakımından kurum kararının iptali ile dava konusu markanın kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatlerine varılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın kısmen kabulüne,
…. sayılı kararının 32. Sınıf “Sebze ve Meyve Suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” malları bakımından iptaline,
Davaya konu markanın yukarıda belirtilen emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 80,70.-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davanın kabul ret oranının takdiren %50 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70.-TL ilâm harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,      
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 3.032,70.-TL
yargılama giderinin %50’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,   
Davalı kurumun yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı şirketin yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı şirket vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.22.12.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 225,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.600,00.-TL
P.P : 207,50.-TL
TOPLAM : 3.032,70.-TL