Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/165 E. 2022/199 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C.

2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

TÜRK MİLLETİ ADINA

Esas No : 2022/165
Karar No : 2022/199

Hâkim : … …
Kâtip : … …

Maddi ile Manevi Tazminat.
Dava Tarihi : 18.12.2015
Karar Tarihi : 16.06.2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 16.06.2022
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Durdurulması, Ref’i ve Maddi ile Manevi Tazminat istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçeleriyle, müvekkili … dosyası kapsamında bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda davalı işyerinde kullanılan tasarımların müvekkilinin tescilli tasarımları ile aynı olduğunun tespit edildiğini, söz konusu bilirkişi raporlarında işyerlerinde kullanılan banko ile müvekkiline ait … sayı ile tescilli banko/mekan tasarımlarının belirgin benzer görünüm özelliğine sahip olduğunun, işyerlerinde kullanılan aydınlatmalar ile 2014 00031/4,5 sayı ile müvekkiline ait tescilli avize tasarımlarının aynı görünüm özelliğine sahip olduğunun, söz konusu işyerinde kullanılan “…” markasının müvekkilinin … ” markasına oldukça benzediğinin tespit edildiğini, bu benzer kullanımın ortalama tüketicilerin iki markayı birbirine karıştırmasına ve iltibas yaratmaya oldukça elverişli olduğunu, bu durumda haksız rekabet oluşacağını, müvekkilinin markası “… ” olup davalının markasının esas unsurunun da … …” markasını tescil ettirmek istediğini ve bu başvurunun Türk Patent tarafında yapılan marka benzerlik incelemesi sonucunda önceki tarihli tescilli markalar sebebiyle resen reddedildiğini, bu durumun davacının huzurdaki davadaki haklılığı ortaya koyduğunu, buna rağmen davalı tarafın bu markayı tescilsiz olarak kullanmaya devam ederek müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, davalı tarafın logosunda “…” ibaresini kullanarak … ve Kastamonu’da şubeleri bulunan müvekkiline ait “…” zincir mağazalarının …’daki şubesi imajı çizdiğini, müvekkilinin tüketici nezdindeki tanınmışlığından faydalandığını, davalı tarafın markayı işyeri tabelasında, paket, fincan, menü ve ıslak mendil ambalajında kullanmakta olduğunu, müvekkilinin markasının taklit edildiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, 554 sayılı KHK’nın 5. maddesi, 554 sayılı KHK’nın 48. maddesi ve 556 sayılı KHK’nın 61. maddesine göre davalının eylemleriyle müvekkilinin tasarım hakkına ve tescilli marka hakkına tecavüz ettiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesine uygun davranmayan davalı tacirin müvekkilinin tasarımlarını ve logosunu kullanarak müvekkile zarar verdiğini, tüketicilerin işyerine benzerliği sebebiyle davalı işyerine yöneldiğini, bu durumun müvekkiline yönelik haksız rekabet yarattığını, müvekkilinin bundan dolayı gördüğü zararın giderilmesi gerektiğini, davalının delil tespitinin yapıldığı işyerinin dışında yeni bir işyeri açacağı bilgisinin edinildiğini ve müvekkilinin uğradığı zararın en aza indirgenmesi için haksız marka kullanımının ivedilikle engellenmesi gerektiğini iddia ederek davalının müvekkilinin tescilli tasarım ve marka haklarına tecavüzlerinin durdurulmasına, bu bağlamda mağazada kullanılan tasarımların değiştirilmesine, … ibaresinin kullanıldığı tüm ürünlerin toplatılmasına, tabelaların sökülmesine, değiştirilmesine, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminat, 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevabında özetle; davacının TPE nezdinde 2006 40387 nolu “…” ve 2005 23220 nolu “Hacıbaba” markalarının tescilli olduğundan bahisle müvekkilinin işyerinde bu markaların ve tescilli tasarımların kullandığının tespitini talep ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/110 D. İş dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda tescilli 2006 08596 nolu “…” markası ile müvekkilinin kullandığı “…” ibaresinin farklı olduğunun, tescilli 2014 00029/1, 2014 00029/2 ve 2014 00028/1 nolu tasarımların belirgin benzer görünüme sahip olduğunun, tescilli 2014 00028/2 ve 2014 00031/4,5 tasarımların aynı görünüme sahip olduğunun belirtildiğini, tarafların itirazı üzerine düzenlenen ek raporda ise tescilli 2006 40387 nolu markaya ilişkin olarak müvekkilinin markasal kullanımının olmadığının, tescilli 2005 23220 nolu “Hacıbaba” markasının ise müvekkilin kullandığı “…” ile benzer olduğunun belirtildiğini, raporların aleyhine olan kısımları kabul etmediklerini, davanın esasına etkili olduğundan müvekkili ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkiye bakılması gerektiğini, taraflar arasındaki ticaretin 1999 yılında başladığını, 2007 yılında …Kuruyemiş A.Ş.’nin kurucularından en büyük hissedârı Hüsamettin Karaman’la davacı şirket ortağı Mevlüt Kesimal’ın yaptığı görüşmelerle davacı yanın tamamen izni ve kontrolü altında tarafların KAHVECİ …markasıyla cafe tarzında işletme açma konusunda anlaştıklarını, davacı yanın kapanan bir şubesinin tefriş ve servis malzemelerini bedeli mukabili müvekkilinin satın aldığını, Kahveci …tasarımlarını gerçekleştiren iç mimar …’ya ve davacı yanın dekor işlerini yapan firmalara işler yaptırıldığını, elemanların …’ya eğitime gönderildiğini ve 235.000 TL yatırımla 01/01/2008 tarihinde “…” ismiyle işletmenin açıldığını, bu işletmede faaliyetler sürerken müvekkilinin yan dükkanda Ocak 2010 yılında “…” adı ile kebapçı dükkânı açtığını, bu tarihten sonra sağdaki dükkânda “…” tabelası, soldaki dükkânda Kahveci …tabelasıyla iki ayrı işletme olarak faaliyetini sürdürdüğünü, Mayıs 2010’da Hüsamettin Karaman’ın bir eleman vasıtasıyla gönderdiği tek nüsha franchise sözleşmesini imzaladığını, dört ay sonra da Hüsamettin Karaman’ın “…” tabelasını söktürdüğünü, müvekkilin de davacıdan satın aldığı tefrişler ilgili bütün Kahveci …baskı ve logolu materyalleri ve demirbaşları toplayarak ve iki dükkânı birleştirerek “… ya yaptırıldığını, müvekkilinin hâlihazırda “…” ve “Hacıbaba” isimlerinin birleştirilmesi suretiyle “… …” ismi ile 2013 yılı Ekim ayından itibaren ticari faaliyetine şahıs firması olarak devam ettiğini, 556 sayılı KHK’nın 9/b ve 9/c maddelerine göre davacının 2006 08596 ve 2006 40387 no ile tescilli markalarındaki esaslı unsurun “Kahveci” olduğu, müvekkilinin kullandığı “Hacıbaba+…” ibaresinde ise baskın unsurun “…” olduğu, davacının markasında bulunan şekil ile müvekkilinin kullanımında olan desen karşılaştırıldığında görsel anlamda birbirlerine benzemediklerini ve tescili olan markanın nice sınıfının müvekkilin işi ile ilgisi bulunmadığını, …isminin anonim olduğunu ve herkes tarafından kullanıldığı için somut olayda 556 sayılı KHK 7/d maddesine göre mutlak ret sebeplerinin bulunduğunu, 2005 23220 sayılı tescilli markanın yaygın kullanımına bir kısım örneklerin Değişik İş dosyasına beyan edildiğini ve örneklerin tamamının yiyecek içecek sınıfında hizmet verdiğini, bu sebeple de davacının 2005 23220 nolu tescilinin iptale mahkum olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine göre davacı uzun yıllar markasını kullanmadığından markanın iptali şartının da mevcut olduğunu, taraflar arasında kurulan sözlü akitle “…” işletmesinin açıldığını ve 2011 yılı masa takvimlerinde müvekkilinin işletmesinin şube olarak gösterildiğini, davacıya ödenen meblağlara ilişkin beyanda bulunacak tanıkların mevcut olduğunu, başta davacının tasarımcısı mimar olmak üzere dekorasyonların tamamının davacının kontrolü altında yapıldığını, bilirkişi kök raporunda tasarımlarla ilgili fotoğrafların karıştırıldığını, bu hata ek raporda düzeltilse de bu durumun raporların güvenilirliğini zedelediğini, ek raporda müvekkilinin mekânının fotoğraflarının yer almadığını, fotoğraflar yer alsaydı müvekkilinin tescilli markalara tecavüzünün olmadığının anlaşılacağını, … no ile tescilli aydınlatma tasarımlarının raporun aksine müvekkilin D. İş dosyalarına yaptığı itirazda da belirttiği gibi başta dış kasalar olmak üzere müvekkilinin mekânında bulunan aydınlatmalardan farklı olduğunu, tescilli … tasarımların aksine müvekkilin işletmesinde bulunan virayların ortasında “…” ibaresi, logosu ya da fragmanının bulunmadığını, yan taraftaki … işletmesiyle birleştirilmeden önce “…- …Kuruyemiş” ile ilgili tüm dekoratif eşyaların kullanımdan kaldırıldığını ya da benzerliği ortadan kaldıracak şekilde esaslı tadilat görerek kullanıma kazandırıldığını, davaya konu olan tasarımların 2008 yılında davacının bilgisi dâhilinde ve yönlendirmesiyle yaptırıldığını, tescil belgelerinden anlaşılacağı üzere tasarımların 2014 yılında korumaya alındığı, davacının tescil ettirmeyi düşündüğü tasarımlar için tespit talebinde bulunmasının Medeni Kanunun iyi niyet hükümlerine aykırı olduğunu, davacı yanın bilgisi dahilinde olan tasarımlarla ilgili olarak müvekkilini yazılı ihtar etmemesinin ticari etik ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin ticari hayatındaki başarısının Karabük ve …’da bilinmesi dolayısıyla davacının markasını veya tasarımlarını kullanma ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip icap eden dilekçeler karşılıklı tebliğ olunmuş, tarafların sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacının …ibareli 43.sınıf hizmetleri içeren … ibareli 30.sınıf ürünleri içeren … sayılı markanın sahibi olduğu, davacı arasında 2008 yılında ticari ilişkinin başladığı, davalının davacının şubesi olarak faaliyet göstermek üzere anlaşma yapıldığı, işletmenin iç dizaynının da yine davacının yönlendirmesi ile iç mimara yaptırıldığı, davalının yapacağı işin sadece cafe tarzı hizmet sunumuyla sınırlı olduğu, 2010 yılı Mayıs ayına kadar ticari ilişkinin sorunsuz sürdüğü, anılan tarihten itibaren ilişkilerin bozulmasından sonra davacı şirket yetkilisinin 2010 yılı Mayıs ayında davalı işletmesindeki tabelaları kaldırdığı, bu şekilde işletmede …tanıtım işaretinin kullanımının son bulduğu, fakat işletmenin “…” tanıtım işaretiyle faaliyetini sürdürdüğü, 2013 yılı içerisinde davalı işletmesinin yanındaki dükkan ile birlikte bir bütün olarak tadilata sokulduğu, bu sırada daha önceden tanışıklık olan davacının da iç mimarı olan … sevk ve idaresinde dükkanın yeniden dizayn edildiği, 2013 yılı Ekim ayında dürümcülük faaliyeti kapsamında işletmenin adının “…” tanıtım işaeretiyle faaliyete başladığı beyan ve müşahede olunmuştur.
554 sayılı KHK’nın 17.maddesi uyarınca, tasarımı kullanma hak ve yetkisi münhasıran tasarım hakkı sahibine aittir. Üçüncü kişiler tasarım sahibinin izni olmaksızın tasarım konusu ürünü üretip satışa arz edemezler. Tasarım tesciline konu olan ürünün izinsiz aynısının veya belirgin şekilde benzerinin üretilip satışa arz edilmesi tasarım hakkına tecavüz oluşturur. Tasarım hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi tecavüzün durdurulması, ref’i ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunabilir.
Davacının yargılamada dayandığı tasarım tescil belgeleri 03.01.2014 tarihinde yapılan başvuru üzerine tescil edilmiştir. Tescilden önceki 12 ay içerisinde anılan tasarımların kamuya sunulduğu, bundan yararlanarak tescil başvurusunun yopıldığı ne tasarım tescil dosyasında ne de yargılama iddia edilmiştir. Oysa davalının iddia konusu tasarımları kullanmaya başladığı tarih 2013 yılı Ekim ayı içerisinde başlamıştır. Yani davalının işyerindeki ürün biçimlerini kullanması tescil tarihinden daha evvel başlamıştır. Tescilden önce başlayan yeniliği kaldırmaya elverişli kullanım, sonraki tarihte gerçekleşen tescile dayanarak engellenemez. Öte yandan anılan tasarımlar kullanılarak bir ürün üretilmesi mümkün değildir. Bu sebeple tasarım hakkına dayalı iddialar kabul edilmemiştir.
Bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 556 sayılı KHK’niın 9. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve c bentlerinde öngörülen model ve 2. fıkrasında açıklandığı şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Çünkü anılan KHK’nın 61/a maddesinde tecavüz, 9. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan kullanma ile neyin kastedildiği de 556 sayılı KHK’ nin 9/2. maddesinde gösterilmiştir. Anılan 9. maddenin II. fıkrası uyarınca tescilli markayı taşıyan ürünlerin izinsiz şekilde ithâli, herhangi biçimde ürünlere ilişkin iş ve tanıtım evrakında reklâm vasıtası olarak kullanılması, fiziki ve elektronik ortamlarda işletme adı ve onunla ilgili iş ve tanıtım evrakında kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.
Tecavüzün varlığına hükmedebilmek için; davacı markalarıyla davalının tescilsiz kullandığı işaretin ve bunların emtia ve hizmetlerinin aynı veya benzer bulunması ve bunun iltibasa yol açması zorunludur.
Davacının markasının asıl ve ayırt edici unsuru …ibaresinden oluşmaktadır.
Davalı da … …tanıtım işaretiyle içeriği tamamen davacı ile aynı olan iştigal mevzuunda ticari faaliyette bulunmakta; iş ve tanıtım evrakında bu işareti kullanmaktadır.
Davalının bu kullanımları markasal nitelikte ve davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yaratacak niteliktedir. Çünkü davalının bu kullanımının asıl ve ayırt edici unsuru …ibaresinden oluşmaktadır. Kullanılan tanıtım işareti ile marka ayırt edilemeyecek derecede benzerdir.
Davalı, kullandığı … …tanıtım işaretini, davacı markalarının kapsamında yer alan yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerine ilişkin olarak kullanılmaktadır.
Şu hâle göre davalının sunduğu ürün ve hizmetler ile davacının markasının kapsamında bulunan ürün ve hizmet türü aynı ve benzer ihtiyaçları gidermekte, birbirleri yerine ikame edilebilmekte ve özellikle birbirlerini tamamlamaktadır. Özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin iltibas kavramı içerisine dahil edilmesi karşısında davalının sunumunu yaptığı ürün ve hizmetlerin davacı markasının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı tür sayılmaları zorunludur.
Bilindiği üzere karıştırmada asıl olan ortalama tüketicinin yahut hizmetten yararlanıcının algılamasıdır. Tüketici yahut hizmetten yararlanıcı her iki markayı her zaman aynı ânda görüp detaylarını karşılaştıramaz. Aynı biçimde, markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında da tutamaz. O sadece, daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak ister. Bu şekilde, genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünür.
Dolayısıyla özellikle farklılığı gösteren unsurlara değil de benzerliği sergileyen noktalara dikkat yoğunlaştırılarak ve kullanılan kelimelerin, o marka ile sunulan hizmetin hitap ettiği kişilerin üzerindeki sescil, anlamsal ve görsel etkisi değerlendirilerek yapılacak bir karşılaştırmada; davacı markasında bulunan ve onu benzerlerinden tefrikine yarayan esaslı unsur konumundaki …ibaresinin, davalı ürün ve hizmetlerinin sunuş ve tanıtımında kullandığı … …ibaresiyle düzenleme ve tertip tarzı itibariyle sescil, anlamsal ve görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davacı markası ile davalının mal ve hizmet sunumunda kullandığı belirlenen işaret arasında bağlantı kurulabilecek türden global bir baskı-algılama oluşturabilecek seviyede aynılık bulunduğu anlaşılmaktadır. Yani her ikisi de aynıdır.
Ulaşılan bu kanıya göre; davacı markasının koruması kapsamında bulunan hizmetler ve ürünler bakımından, bu malların ve hizmetlerin alıcısı konumunda olan, işin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürün ve hizmetler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama alıcı kitlesinden büyük bir kısmının, ürün ve hizmetlerin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım süresi içerisinde, davacı markasıyla sunulan ürün ve hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isterken, davalının işaretiyle sunulan ürünleri ve hizmetleri satın alma olasılığı oldukça yüksektir. Çünkü, alıcıya sunulan davalı ürün ve hizmetlerinin tanıtımında kullanılan işaret, alıcının almayı düşündüğü ürün ve hizmetleri simgeleyen davacıya ait markanın alıcının belleğinde bıraktığı görsel ve sescil izlenim ile aynı etkiyi doğurmaktadır. Alıcı, davalı tarafından işletmesinde sunulan hizmet ve ürünleri, satın almayı veya yararlanmayı düşündüğü ürün ve hizmet zannedebilecektir.
Hatta bu nedenle, hizmet ve ürünlerin alıcısı durumundaki bazı kişilerin, bu ürün ve hizmetlerin davacı ile idarî ve ekonomik olarak bağlantılı bir işletme tarafından üretilip sunulduğu yahut davalının bu ürün ve hizmetleri, davacı tarafından verilen bir lisans anlaşmasına uygun olarak markayı kullanarak piyasaya arz ettiğini düşüncesine kapılmaları ihtimali dahi yüksek seviyededir.
Davalı ürün ve hizmetlerinin sunumunda kullanılan işareti gören alıcıların, anılan işaretle sunulan davalı ürün ve hizmetlerini, davacının markalarından biri ile satışa arz olunan ürün ve hizmetler olduğu zannına/izlenimine kapılmaları kaçınılmazdır.
Marka hakkına tecavüz oluşturan davalı eylemlerinin davacı aleyhine haksız rekabet yaratacağı da açıktır.
Sonuç olarak, açıklanan nedenlerle davalının, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğu anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK ve TTK hükümleri gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan ve haksız rekabete maruz kalan marka sahibi tecavüz fiillerinin durdurulması, önlenmesi, giderilmesi ve ref’ini isteyebilir. Bu tedbirlerin istenebilmesi için mütecavizlerin kusurunun bulunması da gerekmez. Eylemi gerçekleştiren davalının, yukarıdaki eylemleri gerçekleştirmede kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira kendisi bir tacirdir. Davacı adına tescilli ve fiilen de kullanılan …ibareli markayla hizmet sunulduğunu bilmemesi mümkün değildir. Bu sebeplerle davacının anılan mahiyetteki istemlerinin kabul edilmesi gerekmiştir.
556 sayılı KHK’nin 66.maddesi gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi maddî zararlarının tazminini isteyebilir. Bu bağlamda marka sahibinin, fiili zararı ile birlikte yoksun kalınan kazancını da talep edebileceği açıktır. Davacı fiili zarar ispatında bulunmamıştır. Buna karşın yoksun kalınan kazanç hesabının 556 sayılı KHK’nın 66/I-c maddesi hükmü gereğince yapılmasını istemiştir. Anılan hüküm uyarınca marka hakkına tecavüz edenin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanması halinde ödemesi gereken lisans bedeli davacının yoksun kalınan kazancını oluşturacaktır.
Bu usul seçildiğinde emsal araştırması yapılması ve objektif bir lisans bedelinin belirlenmesi gerekmektedir. Marka sahibinin daha önce üçüncü kişilere tanımış olduğu münhasır ve münhasır olmayan lisanslar ile sayıları, verildiği coğrafi bölgeler, ayrıca mütecavizin gerçekleştirdiği ihlalin nitelik ve nicelik olarak boyutu bu tespitte rol oynar. Hak sahibi, mütecavizin ödemesi gereken lisans bedelinden mahrum kalmamalıdır. Ödenmeyen lisans bedeli, yoksun kalınan zararı oluşturur. Talebin kabulü için mütecavizin bir kazanç elde etmiş olması gerekmez. Hak sahibinin gerçekten bir kazançtan mahrum kalması da icap etmez. Taraflar fiilen bir lisans sözleşmesi akdetmeseler; böyle bir ihtimal hiç bulunmasa da bu bu yöntem uygulanabilir. Bu usulde öncelikle, şayet taraflar tecavüz anında bir lisans sözleşmesi yapsalardı, hak sahibinin talep edebileceği makul lisans bedeli ne olurdu, bu tespit edilmelidir. Bu, mutat lisans bedelidir. Bu bedel, hak sahibinin daha önce yapmış olduğu sözleşmeler ve belli sektörler için yerleşik lisans bedellerinden yararlanarak tespit edilir. Somut olaya uygun, vakıanın tüm özelliklerini dikkate alan bir bedel belirlenmelidir. Uygun lisans bedeli, mütecavizin -hukuka uygun lisans alanlara göre elde ettiği (müzakere zamanından tasarruf; lisans bedeli ödeme yükümü olmaması; yatırım için masrafa girmeme; kredi maliyetini yüklenmeme; tanınmak için pazara giriş masraflarına katlanmak zorunda olmaması; kaliteyi tutturmak gibi bir kaygısının olmaması gibi) avantajlar- dikkate alınmalı; hak sahibinin daha önce başkalarına tanıdığı lisansların sayısı veya münhasırlığı belirlenmeli ve mütecavizin kusurunun derecesi de gözetilerek uygun lisans bedeli bulunmalıdır. Bunun hesabında, hak sahibinin markasının tanınmışlık derecesi; itibarı; iltibas tehlikesinin kapsamı; markaların benzerlik derecesi; malların aynı veya aynı tür olma şeklinde birbirlerine yakınlığı; tecavüz eyleminin süresi; marka hakkının süresi; hak sahibinin tecavüz sebebiyle ürün fiyatlarını düşürmesi; mütecavizin eyleminin kapsamı; tecavüz konusu ürüne ilişkin cirosu; işletmesinin büyüklüğü; dağıtım kanalları da araştırılmalıdır.
Bilirkişi raporları kapsamına göre böyle bir bedelin kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir. Ancak rapor en az 10.000,00.-TL olması gerektiği yönündedir.
Böyle bir durumda hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği (TBK m.51/I); özellikle uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilememesi halinde hakimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesinin (TBK m.50/II) gerektiği, eylemin devam ettiği süre, ihlalin boyutu ve niteliği, tarafların hal ve durumu, ihlal eyleminin gerçekleşme şekli ile kusurun ağırlığı, markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi nazara alınarak talep edilebilecek yoksun kalınan kazanç miktarının 10.000,00.-TL olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
Davalının arz edilen eylemleri nedeniyle marka sahibinin ticarî işletmesinin dış dünyada yani ilgili piyasada sahip olduğu imge ve güvenin zedelendiği ve bundan marka sahibinin üzüntü ve acı duyduğu tartışmasız kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. İşte marka sahibinin ticarî kişisel varlığında meydana gelen bu olumsuz sonuçların giderilebilmesi için kanun koyucu, 556 sayılı KHK’ nin 62/b maddesiyle marka hakkına tecavüz vuku bulduğunda manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini hüküm altına almıştır. Tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevî tazminat miktarının 10.000,00.-TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı düşünülmüştür.

Açıklanan sebeplerle, ibraz olunan delillerden yukarıdaki kabuller doğrultusunda istifade edilmiş, aksi yöndeki iddia ve savunmalar kabul olunmamış, eylemin niteliğine göre tazminat miktarından indirime gidilmesine gerek görülmemiş ve aşağıdaki biçimindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı vekilleri istinaf etmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 10.07.2020 tarih 2019/272 Esas, 2020/622 karar sayılı ilamı ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik hüküm tesis ettiği,
İstinaf kararının davacı ve davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Yargıtay… sayılı kararıyla mahkememiz kararını;
“1-İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, tescilli marka ve tasarım hakkına tecavüzün durdurulması, ürünlerin toplatılması, tabelaların sökülmesi, değiştirilmesi ile 10.000.- TL maddi, 50.000.- TL manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece tasarım hakkına yönelik ihlal olmadığı, marka hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının tecavüzünün durdurulmasına, ürünlerin toplatılmasına, ibarenin tabelalardan çıkarılmasına, 10.000.- TL maddi ve 10.000.- TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinaf yoluna başvurması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak davacının hem marka hakkı hem de tasarım hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek 10.000.- TL maddi, 10.000.- TL manevi tazminat talebinde bulunduğu dikkate alınarak her biri yönünden istenen miktarın ½ oranında olduğu kabulüyle markaya tecavüz nedeniyle 5.000.- TL maddi, 5.000.- TL manevi tazminata karar verilmesi gerekirken talep aşılarak yazılı şekilde 10.000.- TL maddi, 10.000.- TL manevi tazminata karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.”
Şeklindeki gerekçe ile bozmuştur.
Mahkememizce bozma kararına uyularak davacının hem marka hakkı hem de tasarım hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek 10.000.- TL maddi, 10.000.- TL manevi tazminat talebinde bulunduğu dikkate alınmış, her biri yönünden istenen miktarın ½ oranında olduğu kabul edilerek marka hakkına tecavüz nedeniyle davalının yiyecek ve içecek sağlanması hizmetini sunduğu işletmenin tanıtımında kullandığı … …tanıtım işaretinin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu anlaşıldığından, davalının tecavüzünün durdurulmasına,
5.000.- TL maddi, 5.000.- TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın kısmen kabulüne,
Davalının yiyecek ve içecek sağlanması hizmetini sunduğu işletmenin tanıtımında kullandığı … …tanıtım işaretinin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu anlaşıldığından, davalının tecavüzünün durdurulmasına,
…tanıtım işaretini taşıyan her türlü ürünün toplanmasına,
Anılan ibarenin tabelalardan ve bu ürünlerden çıkartılmasına,
Tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise bunların imhasına,
5.000,00.-TL maddi ve 5.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihi olan 18.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazla isteminin reddine,
Peşin alınan 1.024,65.-TL’den alınması gereken 683,10.-TL’nin mahsubu ile kalanın istek halinde davacıya iadesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu, kabul olunan diğer maddi istemleri için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu ve kabul edilen manevi tazminat için hesap edilen takdiren 5.000,00.-TL maktu olmak üzere, üç ayrı ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat için hesap olunan takdiren 5.000,00.-TL ve reddedilen maddi tazminat için hesap olunan takdiren 7.375,00.-TL iki ayrı ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davanın kabul ret oranının %55 olarak kabulüne,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 683,10.-TL ilâm harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 1.961,50.-TL yargılama giderinin %55’inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 
Davalı … …’un yapmış olduğu istinaf-temyiz giderlerinden ibaret 1.961,50.-TL yargılama giderinin %45’inin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.06.2022

Kâtip Hâkim…
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 31,80.-TL
Bilirkişi Ücreti :1.500,00.-TL
İstinaf-Temyiz vb.
Masraflar : 206,70.-TL
P.P. : 223,00.-TL
TOPLAM :1.961,50.-TL