Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/143 E. 2022/137 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/143 Esas – 2022/137

T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/143
KARAR NO : 2022/137
HAKİM : …
KATİP …
DAVACI : ….
DAVALI :…

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 06/08/2021
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan Marka Hükümsüzlüğü istemli işbu karşı dava mahkememizin 2021/212 esas sayılı dosyasında verilen tefrik kararı sonrası yine mahkememiz esasına kayıt edilmiş olmakla anılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” ibareli markasını 03. Sınıfa giren temizlik amaçlı maddelerde 2007 yılından beri kullanageldiğini, bu ibareyi de ihtiva eden markaların kendi adına tescili için 2006 yılından beri TÜRKPATENT nezdinde marka başvurularında bulunduğunu,…” ibarelerinin 2011 41877 ve 2011 42353 sayılı markalar ile müvekkili adına tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin yıllarca süren ürün satışları ve ürünlerinin kalitesi sayesinde “…” ibaresinin tüketicilerin zihninde yer edindiğini ve müvekkilinin temizlik sektöründe bu ibarenin gerçek hak sahibi haline geldiğini, müvekkilinin “… ibareli seri markalarının sektörde büyük ses getirmesi esas etken olarak sektördeki aktörlerin davacının bu başarısından pay alma peşine düştüklerini, davalının da bu minvalde “…” ibaresini de ihtiva eden toplam 6 adet markanın tescili için teşebbüste bulunduğunu, ayrıca davalının “…” ibaresine yakın benzer “…” ibaresini türeterek kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini ve bu markayı kendi ürünlerinde kullanmaya başladığını, davalının “…” markalı ürünlerinde “…” ibaresini de markasal hüviyette kullanarak müvekkilinin ürünleri ile yakınlaşma çabası içinde olduğunu, davalının almış olduğu tasarım tescillerine konu şişe şekillerinde de davalının müvekkilinin ürünlerini taklit etmekte olduğunu, davalının bu faaliyetlerinin müvekkilinin ürünleriyle haksız rekabet yaratmakta olduğunu, davalının sürekli ve ısrarlı kullanımlarıyla müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu “…” ve “ASPRİNN” markasına yaklaşarak müvekkilinin bu markasıyla yarattığı iltibas neticesinde haksız ticari kazanç sağlamaya çalıştığını, “…” ve “…” ibarelerinin ilk 3 harfinin tamamen aynı olmasının markalar arasındaki benzerliği arttırdığını, zira tüketicilerin markaların ilk harflerine sonraki harflerden ziyade dikkat ettiklerini, ayrıca davalının 2020 43207 sayılı “…” ibareli markasının da SMK’nın 5/1(c) hükmündeki mutlak red nedeninin varlığına rağmen tescil edilmiş bir marka olduğunu ve bu yüzden de hükümsüz kılınması gerektiğini, zira markanın tek unsuru olan “…” ibaresinin sarı renkli ürünlerde kullanılması halinde ürünün karakteristik özelliklerinden birine işaret etmesi nedeniyle marka olarak tescil edilemeyecek bir işaret olduğunu, davalının 2019 04505 sayılı tasarımına konu şişelerin de dava dışı… firmasına ait 002236547 sayılı ve 14.05.2013 tarihli Avrupa tasarım tesciline konu şişeler ile birebir aynı olduğunu, yani davalının bu tasarımının yenilik vasfına haiz olmadığını, nitekim aynı firmanın Youtube’da yayınlanmış olan 27.11.2015 ve 12.01.2016 tarihli videolarında da aynı tasarımı haiz şişelerin görüldüğünü, davalının 2020 02864 sayılı tasarımına konu etiket görselinin de alelade bir etiket olduğunu, piyasada bulunan bir çok ürünün aynı etiket tasarımına sahip olduğunu, dolayısıyla davalının bu tasarımının da ayırt edicilik niteliğinden yoksun olduğunu, ikinci cevap dilekçesi ile açmış oldukları işbu karşı davanın süresi içerisinde açıldığını ve asıl dava ile arasında bağlantı bulunduğunu, müvekkilinin karşı dava açmış olmasının kötü niyet kapsamında nitelendirilemeyeceğini, ayrıca davalının marka tescilleri kötü niyetli olduğundan bu markalar aleyhine açılan bir hükümsüzlük davasının 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olamayacağını iddia ederek, davalı adına tescilli 2011 38529 ve 2018 113735 sayılı “…” ve 2020 43207 sayılı “…” markaları ile 2019 04505 sayılı şişe tasarımı ve 2020 02864 sayılı etiket tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, esasa cevap süresi içerisinde açılmamış olan ve asıl dava ile bağlantısı mevcut olmayan olan karşı davanın asıl davadan ayrılması ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin “…” markası ile davacı adına tescilli “…” markasının benzer olmadığını ve karşılaştırılan bu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, 2018 yılında müvekkili adına tescile bağlanmış olan “…” markasının müvekkilinin 2011 yılında tescil ettirdiği “…” markasının bir devamı niteliğinde olduğunu ve müvekkilinin bu marka üzerindeki müktesep hakkına dayandığını, davacının, müvekkilinin ilk defa 2011 yılında tescil ettirdiği markası karşısında 10 yıl kadar sessiz kaldıktan sonra huzurdaki karşı davayı açmış olmasının davacının kötü niyetinin bir tezahürü olduğunu, davacının bu markaya karşı hükümsüzlük davası açma hakkını hak düşürücü süre nedeniyle kaybetmiş bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasının da bir markanın fonksiyonlarını ifa edecek nitelikte ayırt edici bir işaret olduğunu ve ilgili sektörde herkes tarafından bilinen, tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin şişe tasarımlarının parçalara bölünerek o parçalarla ilgili yenilik belirlenmesinin mümkün olmadığını, bir tasarımın tüm özelliklerinin önceki tasarımlardan farklı olması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, müvekkilinin etiket tasarımının da yeterli ölçüden ayırt ediciliği haiz olduğunu, zira bir tasarımın ayırt ediciliğinin değerlendirilmesinde tasarımcının tasarımı geliştirmekte sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesinin dikkate alınması gerektiğini, davacının asıl davanın açılması ve ihtiyat-i tedbir kararı verilmesinden sonra huzurdaki karşı davayı açmış olmasının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle karşı davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116/1-a maddesi uyarınca yetki itirazı ilk itiraz olup, aynı Kanunun 19/2 maddesi uyarınca yetkinin kesin olmadığı davalarda cevap dilekçesiyle birlikte ileri sürülmesi gerekir. Davalı vekili de bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesinde davada cevaba cevaba cevap aşamasında karşı dava açılamayacağını, bu davanın ayrılarak Hükümsüzlük davalarında yetkili ve görevli müvekkilinin yerleşim yeri olan Adana … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Yine 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156/5. maddesi uyarınca üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Dosyadaki bilgilere göre davalı şirketin merkezi … ’dır. 6100 sayılı Kanun 6/1 ve 6769 sayılı Kanun 156/5 maddeleri gözetildiğinde dava yetkisiz mahkemede açılmış olup, yetkili mahkeme fikri ve sınai mülkiyet hukukundan doğan davalara bakmakla görevli ve yetkili Adana … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, mahkememizce yetkisizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
6100 sayılı HMK’nın 6/1, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156/5 Maddesi Uyarınca M a h k e m e m i z i n y e t k i s i z l i ğ i n e,
Kararın kesinleşmesini müteakip yasal süre içerisinde (HMK m.20) talep edilmesi hâlinde dosyanın yetkili Adana … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Yetkisizlik kararı üzerine davaya yetkili mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerinin anılan mahkeme tarafından hükme bağlanmasına; davaya başka bir mahkemede devam edilmezse, talep edilmesi hâlinde mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri hususunda karar verilmesine, bu sebeple 6100 sayılı HMK’nın 331.maddesi uyarınca şu an için vekalet ücreti dahil herhangi bir yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına,
Kararın mahiyeti itibariyle şu an için gider avansının iadesi ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.14.04.2022
Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim…
✍e-imzalıdır