Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/140 E. 2022/371 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/140 Esas – 2022/371
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/140
Karar No : 2022/371

Hakim :…
Katip :..
Davacı …
Vekili : Av. ..
Davalılar : 1-…
Vekili : Av. ..
..
Vekili : Av…
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 13/04/2022
Karar Tarihi : 23/11/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 23/11/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili… Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; ….Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 09.03.2022 tarih ve …. sayılı red kararının 6769 sayılı SMK’nın ilgili hükümleri ile marka hukukunun genel mantık ve ilkelerine uygun olmamakla iptali gerektiğini, müvekkillerinin sahibi bulunduğu “…” alışveriş sitesi üzerinden e-ticaret faaliyetleri gerçekleştirdiğini, bu kapsamda tüketicilere satıcı sıfatıyla doğrudan kendisi ürün ve hizmet satışı yaptığını, aynı zamanda aracı hizmet sağlayıcı sıfatı ile üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini tüketicilere ulaştırmak için gerekli alt yapı ve platformu sağladığını…” markasının müvekkilleri adına tescilli “hepsiburada” ve “…” markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, davalı taraf ile müvekkilleri şirketin karşılıklı olduğu ….’nde görülen ve karara çıkan….. sayılı dosyada, davalı ….’e ait … sayılı “… marka başvurusuna karşı müvekkilleri şirketçe …kararının iptali ve …markasının hükümsüzlüğü talebi ile dava açıldığını, Mahkemece, ilgili Kurum kararının iptaline ve davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, müvekkilleri şirkete ait “…” markalarının tanınmış markalar olduğunu ve yoğun kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu, …. markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ….” markasının tesciline izin verilmesinin müvekkillerinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, müvekkillerine ait “…. markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan …. ibaresinin tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini ifade ederek, … sayılı kararının iptaline,… sayılı … ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı …. vekili cevaplarında özetle; dava konusu başvuru markası ile davacın itiraz markaları “…” ibaresini ortak olarak içerse de, ihtilaflı markalar arasında işletmesel bir bağ tesis edecek (renk, logo, şekil vs) unsur bulunmamakla birlikte, başvuru markasında yer alan …” ibaresinin, davacının ……” şeklinde oluşmuş seri markalaşma imajını destekler nitelikte bir ibare olmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intibaın, davacıya ait markanın bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, davacı tarafın, marka hukuku ilkelerine aykırı bir biçimde, “…” ibareli başvuru markasının bütününden …” kısmını alarak, itiraz markalarıyla benzerlik taşıdığını iddia ettiğini, dava konusu başvuru markasına bakıldığında asli ve marka algılaması yaratan unsurun, ….” ibaresinin bütünü olduğunu, dava konusu başvuru markasında tescili talep edilen 36. sınıftaki hizmetlerin, davacının itiraza gerekçe markaların bilinirliğinin bulunduğu sektörden farklı hizmetler olduğunu, somut olay açısından, markalar benzer olmamakla birlikte, dava konusu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili cevaplarında özetle; davacı tarafın markaları ile “…” markasının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, … ” markasının bir bütün olarak değerlendirildiğinde, beyaz arka plana, turuncu renkle “hepsiburada.com” ibaresinin yazılı olduğunu, seri markaların görsel açıdan bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise genelde beyaz arka planda “…” ibaresinin turuncu, markayı oluşturan ikinci kelimenin ise renkli harfler veya renk kombinasyonlarıyla yazıldığının görüldüğünü, müvekkili adına tescilli …” markasının, görsel açıdan da dahil olmak üzere bir bütün halinde değerlendirildiğinde farklı bir algılanışa sahip olduğunu, ayırt ediciliği düşük olan zayıf unsurun paylaşılması halinde örtüşmeyen birleşenin farklılığının önem arz ettiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük olan zayıf unsur olduğunu, müvekkilinin markasında yer alan “…” ibaresinin, davacının seri markalarında oluşturduğu imajı desteklemediğini, davacının “..” markası haricindeki sahibi olduğu seri markalarında “…” ibaresinin ardına gerçek anlamda bir ürün, eşya, nesne, hizmet adı eklendiğini, davacının “…” çatısı altında oluşturduğu seri markalarında mecazi bir anlam taşıyan ve soyut bir oluşumu nitelendiren kelimeler kullanmaktan kaçındığını, “düşeş, düşeş.com” ifadesinin ise davacının seri markalarında yer verdiği ibarelerin aksine tek başına tanımlayıcı nitelikte olmadığını, nesne, ürün veya hizmet adı olarak nitelendirilemeyeceğini, bir bakışta bile “hepsidüşeş hepsidüşeş.com” ibaresinin davacının markalarını oluşturma yöntemiyle aynı olmadığını, tümüyle farklı bir şekilde oluşturulduğunu, davacının markaları ile müvekkili markası arasında iltibasın bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı,… kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “hepsidüşeş hepsidüşeş.com” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu davalının ….” ibareli marka için 14/09/2020 tarihinde ….Sınıf mal/hizmetleri kaplayacak şekilde tescili için başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacının “… ve … burada” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, itirazın reddine karar verildiği, red kararına karşı davacının tekrar itirazda bulunduğu, ….’nın 14/02/2022 tarih ve… sayılı kararı ile itirazın tekrar reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Aynılık veya benzerlik incelemesinde; İlk olarak; ikinci markanın, birinci markanın kullanıldığı ürün ya da hizmet ile aynı ya da aynı ….) ürün ya da hizmet için kullanılıyor olup olmadığının tespiti gerekmekte, ikinci olarak da sonraki markanın, önceki marka ile tamamen aynı veya benzer olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Karıştırılma değerlendirmesinde bütünsellik ilkesi esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. İltibasın / karıştırılmanın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
Karıştırılma, markaya konu işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesi iltibas için yeterlidir. İşitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Örneğin, … markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşıdığı kabul edilmelidir. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi kabul edilmekte, genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsur olarak dikkate alınmaktadır. Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir; Somut olaya göre değişmekle birlikte, giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması ya da değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimali için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hecede ya da (birden fazla sözcük olması halinde) hangi sözcükte olduğu da değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Bir markanın tanınmışlık ile ilgili nispi tescil engeli anlamındaki korumadan yararlanılabilmesi ve markanın (aynı veya farklı mal ve hizmetler yönünden) korunabilmesi için; Sonraki başvuru sahibi ile önceki marka sahibi arasında bağlantı olma ihtimali, Önceki marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali, Önceki marka hakkı sahibinin ününden ve marka değerinden haksız yarar sağlama, Önceki markanın itibarına zarar verme, Önceki markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi unsurların bulunması aranmaktadır.
Tanınmışlığa ilişkin tescil engeli anlamında önceki markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin aynı / farklı mal ve hizmetlerde kullanılması, tanınmış marka sahibinin ürettiği ürüne olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin de önceki marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyandırarak, satın almalarını sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusu olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, önceki marka sahibi ile sonraki markayı kullanacak olanların benzer tüketici kategorisine sahip olmaları ve benzer eğilimleri göstermeleri gerekmektedir. Yani önceki markayı kullananların, sonraki markayı da kullanacak olmaları ve bu markalar arasında bağlantı kurma ihtimallerinin olması gerekmektedir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin aynı, benzer veya farklı mallar için tescilinin, tanınmış markadan haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibarına zarar verip vermeyeceği ve/veya onun ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği hususlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Çünkü aynı veya benzer markanın çok sayıda gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılması ve özellikle herkesin bildiği, sık biçimde kullandığı bir işaret yahut isim olması halinde, anılan işaretin aynı, benzer veya farklı mallarda tescilli tanınmışlık kazanan markanın itibarından haksız yarar sağlamayacağı gibi, onun ayırt edici karakterini de zedelemez. Tescil edilip tanınmışlık vasfı kazanan markanın orijinal bir işaret olmaması, diğer bir deyiş ile yeni oluşturulmuş bir kelimeden oluşmaması ve herkes tarafından bilinen bir işaret olması da onun reklam değerine ve gücüne olumsuz yönde etki eder.
Aynı şekilde, markanın reklam değeri yani imajı ile hafızalarda edindiği yer ile tanınmışlık düzeyi de nazara alınacak önemli ve vazgeçilmez kriterlerdir. Tanınmışlığı belirleyebilmek için en etkili yol pazar araştırmaları yaptırmaktır. Markanın tanınmışlığının sağlanmasında ise en etkili yöntem ulusal düzeyde reklam faaliyeti yürütmektir. Ulusal düzeyde reklam faaliyeti de en etkili bir şekilde ulusal yayın yapan TV reklamları ve daha sonra da ulusal yayın yapan gazete-dergi reklamları ile yapılabilmektedir.
Güncel kayıtlarda davaya konu markanın tescil işlemlerine devam edilmediği; davacı yan tarafından, … … kararına mesnet olarak gösterilen…..sayılı markanın 23.03.2021 tarihi itibari ile tescil harcının yatırılmadığı bu nedenle de hükümden düştüğü, davaya konu … kararının 14.02.2022 tarihli olduğu, karar tarihi itibari ile hükümden düşmüş sayılması gerektiği anlaşılmıştır.
Mal ve hizmetlerin benzerliğinde ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın satın alınmasına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olacağı kabul edilmelidir.
Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Benzer mal ve hizmetler ifadesi, ortalama tüketicilerce aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayımıyla karıştırılma ihtimalinin konusu olabilecek mal ve hizmetleri içermektedir. Bu çerçevede, aynı (veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetler de benzer mal ve hizmet tanımlamasının içeriğine girmektedir.
Mal / hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği aşağıdaki durumlarda ortaya çıkabilir:
Mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği, Mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği, Malların fiziksel görünümünün benzerliği, Mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, Mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik, Mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik, Malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik.
Davaya konu marka “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” kapsamında tescile konu edildiği, çekişmeli sınıf ile davacı yanın özellikle 35. sınıf ve 38-45. sınıfta yer alan hizmetleri aynı veya benzer olmadığı, bu hizmetler arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunmadığı ya da bu hizmetlerin rekabet halinde olmadığı, farklı işletmeler tarafından sağlanması hususları dikkate alındığında, bu hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı; davacı yanın bir kısım markalarında 09. sınıfta yer alan malların tescil edildiği, söz konusu mallar içerisinde “kredi kartları” veya “banka kartları” vb. malların yer almadığı, davacı yanın markalarda yer alan “manyetik/optik okuyuculu kartlar” mallarının ise tek başına finansal işlemin gerçekleştirilmesine imkân sağlayan mallar olmadığı, bu nedenle davacı yanın 09. sınıfta yer alan malları ile finansal hizmetler arasında tamamlayıcılık ilişkisinin bulunmadığı;
Dava konusu marka ile davacı yanın benzer mal ve hizmetler içeren markalarında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve/veya benzer mal ve hizmetler ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından, davaya konu markanın dava konusu edilen 36. sınıfta yer alan hizmetlerinin tamamının, davacı yanın…sayılı markalarında yer aldığı anlaşılmıştır.
Söz konusu mal ve hizmetler açısından tespit edilecek sektör finans sektörüdür, ekonomik hizmetlerdir. Finans sektörü içerisinde, geleneksel anlamda bankalar, kredi kartı şirketleri, ödeme aracı şirketleri, sigorta şirketleri, muhasebe şirketleri, tüketici finansman şirketleri, hisse senedi aracı kurumları, yatırım fonları ve bazı hükümet destekli işletmeler gibi parayı yöneten kuruluşlar ile günümüz ekonomi sistemleri içerisinde kripto para borsaları dahi yer almaktadır. Bu mal ve hizmetlerin, büyük bir kısmının belli bir eğitim seviyesindeki bilinçli tüketiciye veya alıcıya hitap ettiği, ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi incelendiğinde ilgili hizmetlerin teknik nitelikteki ürünler olmakla ve günlük hayatta herkesin her zaman ihtiyaç duyacağı türden hizmetler olmaması nedeniyle hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin bilinç / dikkat / özen / bilgi seviyesinin normale göre görece daha yüksek olduğu;
Diğer taraftan, marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerektiği;
Bütün bu hususlar uyarınca, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın tescili talep edilen bütün hizmetleri açısından sağlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu marka kelime markası olup, şekil unsuru içermediği, davacı yanın itiraza mesnet markalarının ise kelime ve kelime + şekil unsuru içerdiği, davacı markalarında ortak unsurun “hepsiburada” ve “…” ibaresi olduğu;
Taraf markalarında ortak / benzer olduğu iddia olunan “…” ibaresinin ise Türkçe bir ibare olduğu, bütünü, tamamı, tümü, cümlesi anlamlarına geldiği, davaya konu markanın “hepsidüşeş hepsidüşeş.com” ibaresinden oluştuğu, her ne kadar görsel olarak davaya konu markada … bir satırda, “m” bir satırda yer alıyor olsa da, birleşik olarak kabul edilmesi gerektiği, davaya konu markanın “…”…” şeklinde bölünmesinin daha muhtemel olduğu, ilk olarak markada yer alan “.com” ibaresinin “alan adı” uzantısı olduğu, bir internet sitesinin, internet üzerindeki adres uzantısını tarif ettiği, “düşeş” ibaresinin ise “zarla oynanan oyunlarda, atılan zarlardan ikisinin de altı benekli olan yanlarının üste gelmesi, umulmayan iyi bir rastlama” anlamlarına geldiği, “hepsidüşeş” ibaresinin birleşik kelime veya birleşik sözcük olarak nitelendirilemeyeceği, diğer bir deyiş ile Türkçede yeni bir kavramı karşılamak amacıyla oluşmuş bir ibare olmadığı, bu hali ile yeni bir anlam ortaya çıkarmadığı, “…” ve “düşeş” ibarelerinin anlamlarının muhafaza edildiği, “hepsiburada” ibaresinde de “…” ve “burada” ibarelerinin birleşiminin söz konusu olduğu, zarf olan “burada” ibaresinin “bu yerde” anlamına geldiği, bu hali ile her iki markada da vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığı, davalı … ve davalı şahıs savunmalarında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmadığı, zayıf olduğu belirttiği;
Sıklıkla farklı kaynaklarda da vurgulandığı üzere, asıl kural, ayırt edici gücü zayıf olsa da, minimum tescil edilebilirlik şartını yerine getiren kelime unsurlarının tescil edilmesinin olağan olduğu şeklindedir. Buna karşın söz konusu durumun, bu markaların koruma kapsamlarının geniş olduğu anlamına gelmediği, bu tip markaların sınırlı koruma kapsamından yararlanması gerektiği kabul edilmektedir. Uygulamada sıklıkla atıf yapılan… …. sayılı kararında, markaların ortak olarak içerdikleri unsurun ayırt edici niteliğinin düşük olması haline ilişkin ilkeleri saymış, bu kapsamda, eğer markalar ayırt edici niteliği düşük olan bir unsuru ortak olarak içeriyorsa, karıştırılma olasılığı değerlendirmesi, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanacağı, değerlendirmede ortak olmayan unsurların benzerlikleri – farklılıkları ve ayırt edici niteliklerinin dikkate alınacağını kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, taraf markalarında yer alan ortak “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu sınıflar ve hitap edilen tüketici kesimi, ortalama alıcı kitlesi ve nihayetinde halk nezdinde, tescilli mal / hizmetler arasında bir ilişki kurma tehlikesinin bulunmadığı, tanımlayıcı hale ulaşmadığı, kullanım şekli itibari cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirtmediği, malların zamanı göstermediği, diğer bir deyiş ile ayırt edici özelliğe sahip olduğu fakat söz konusu ayırt ediciliğin, gerek ticaret alanında, gerek de günlük kullanım içerisinde sıklıkla kullanılan bir ibare oluşu nedeni ile anlamsal açıdan düşük düzeyde kaldığının kabul edilmesi gerektiği; bununla birlikte, davacı yanın “hepsiburada” esas unsurlu markaları açısından, davacı yanın ticari nitelikteki faaliyetleri, geçmişten gelen bilinirliği uyarınca ayırt edicilik düzeyinin yüksek olduğu; diğer taraftan her ne kadar davacı yanın “…” ibareli markalarının sayıca fazla olduğu görülse de, “hepsiburada” markasına göre ayırt edicilik seviyesinin, daha düşük düzede kaldığı; bu noktada, davacı yanın “…” ve “hepsiburada” ibareli markaları, ayrı ayrı dikkate alınması gerektiği;
“hespiburada” ibaresinin e-ticaret alanında verilen hizmet yönünden ayırt ediciliği nedeniyle, bu markayla verilen hizmetlerle karıştırılması daha kolay olacaktır. Örneğin tüketici için “…” ibaresi içeren bir mal yönünden karıştırılma olasılığından söz edilmesi pek mümkün değilken, e-ticarette verilen hizmetler ve bunlarla ilişkilendirilebilecek hizmetler yönünden karıştırılma olasılığından söz edilebilecektir. … markası ile verilen kargo hizmeti, malların depolanması gibi tamamen farklı hizmetler bile bu markanın satış ağı dikkate alındığında belirli bir ilişkiye işaret edebilecektir. Bu hizmetlerin yanında, 36.sınıftaki hizmetlerin verilme olasılığını düşünmek çok zorlama olmayacaktır. Çünkü e-ticaret hacmi büyüdükçe, hem bu e-ticarete taraf olan üye satıcılar, hem de alıcılar yönünden ek hizmetlere ihtiyaç duyulması garip karşılanacak bir durum olmayacaktır. Tüketici için bu markanın sahibinin bir ürün üretmesi çok olağan değilken, para ile işlem yapılan bir elektronik ortamda para ile ilgili hizmetlerin verilebileceği fikri olağan olacaktır.
Fonetik açıdan ise, taraf markalarından yer alan “…” ibaresinin okunuşunun aynı olacağı, markalarda yer alan diğer ibarelerin ise aynılık derecesini düşüreceği, davaya konu markanın … şeklinde okunacağı, davacı yanın.. sayılı markalarının da “.com” unsurlu olduğu, bu hali ile “…” şeklinde okunacağı, söz konusu markanın davacı yanın diğer markalarına göre, fonetik açıdan bir adım daha benzer olduğu, davacı yanın diğer markalarında yer alan … … kredi”, “……. finans”, “… … taksit” markalarında da iki ayrı “…” ibaresinin yer aldığı, “….. markası açısından ortak “…” ibaresi dışında aynılığın bulunmadığı, bir hecenin diğer hecelere, bir kelimenin diğer kelimelere göre daha etkin söylenmesine vurgu denilmekle, vurgunun, anlatılanların önemini artırdığı, karşıdaki kişinin dikkatini ve ilgisini çektiği bilinmekle, Türkçede genel kuralın birleşik sözcüklerde ve birleşik sözcük olduğu unutulmuş eski birleşik sözcüklerde vurgunun son hecede değil, ilk sözcüğün son hecesinde olduğu kabul edilmekle, taraf markalarındaki vurgunun ortak ibare üzerinde kaldığı, taraf markalarının aynı/ortak ibare ile başlamalarının sesçil açıdan markaları birbirlerine yakınlaştırdığı;
Görsel olarak, davaya konu markanın kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine siyah tonlarda, üç ayrı satıra gelecek şekilde “…. şeklinde kompozisyon edildiği, özel bir yazı karakteri kullanılmadığı, davacı markalarından….tescil numaralı markalarda sadece kelime unsurlarının bulunduğu, kullanılan renkler, yazı karakteri, zemin, kompozisyon figüratif özellikler yüklese de markaların genel olarak kelime markası olduğu,… sayılı markalarda kelime unsuru ile birlikte şeklin de yer aldığı, son olarak … sayılı markanın, beyaz zemin üzerine şekil ve altında kendine özgü yazı karakteri ile “hepsiburada.com” ibaresini içerdiği, taraf markalarında ortak olarak yer alan “… ibaresinin markaları görsel olarak da birbirlerine benzer hale getirdiği, markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; taraf markalarında gerek anlamsal, gerek sesçil gerek de görsel olarak ön plana çıkan unsurlardan bir tanesinin…” ibaresi olduğu, ortak olarak yer alan ibarelerin anlamlarının aynı oluşu, davaya konu markada “…” ibaresi ile birlikte “…” ibaresinin yer aldığı, söz konusu ibarenin umulmayan bir rastlama anlamı karşısında, taraf markalarını ayırmaya yetmediği, bu hali ile anlamın “…” ibaresi üzerine düşmesi, fonetik olarak da vurgunun “…” ibaresinde oluşu, davaya konu markada internet sitesi alan adı olan “hepsidüşeş.com” alan adının yer alması, davacının da aynı doğrultuda …” ibareli markasının varlığı sonuç olarak markaları birbirine yaklaştırmış, davaya konu markada söz konusu benzerliği ortadan kaldıracak bir unsurun bulunmadığı, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Ayrıca dava konusu olgu pazarlama iletişimi bağlamından ise; görsel ve sözel iletişim bir bütündür. Gündelik yaşamda marka iletişiminin yoğun ve aşırı bilgilendirmesi sonucunda hedef kitlelerin satın alma davranışlarında bilinirlik ve geçmiş deneyimlerin satın almaya etkisi büyüktür. Bilinenden/bilinmeyene, görünürden/görünür olmayana doğru akan bu ilişki markaları da karıştırma veya ayrıştırma ihtimalini yükseltmektedir. Markaların görsel tasarım ilişkileri ile satın alma davranışı arasında koparılmaz bir bağ vardır. Biz tüketiciler/hedef kitleler görsel okumalarımızı büyükten/küçüğe, bilinenden/bilinmeyene, görselden/yazıya, erkek yazıdan/dişi yazıya doğru yaparız. Geçmiş deneyimlerimiz ve zihin kütüphanemizde yer edinen/yer alan kavramlar satın alma parametrelerimizde belirleyici rol alırlar. Davacı markaların pazar derinliği ve pazarlama iletişimi faaliyetlerinin yoğunluğu düşünüldüğünde ‘…’ ile başlayan sözel ve görsel iletişim unsurlarının davacı markaları ile ilişkilendirileceği/çağrıştıracağı/gönderme yapacağı açıktır. Bu ayrışma sözel pazarlama araçlarında ise daha derin benzeşime neden olmaktadır….. radyo reklamları gibi pazarlama araçlarında davalı marka ile davacı markalarının birbirine yakınlaşması üst düzeye çıkacaktır.
Ek olarak “…” ibaresinde her mal ve hizmet için davacının tekel hakkı bulunduğu görüşünde olunmasa da somut olayda, özellikle dava konusu ibarenin “….”a gönderme yapan niteliği dikkate alındığında, yukarıda açıklanan tüm nedenlerle birlikte markalar yüksek benzerlikte olmasa bile karıştırılabileceği; somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmaktadır. Markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler, markalar arasında bir irtibat kurabilir, davalı markasını, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılayabilirler. Hitap edilen/hedeflenen tüketici / alıcı kesimi için ise, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süre kapsamında taraf markalarının bağlantılı olarak kabul edilme ihtimali olabileceği; diğer bir deyişle, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurmasının mümkün olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davacı şirket markalarının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları/faturaları, reklam faaliyetleri ve medya görsellerine dosya kapsamında yer verilmiş olup, davacı yana ait … tescil numaralı ve …” işaretli tanınmış markası bulunduğu, markanın internet alışveriş sitesi aracılığı ile elektronik ticaret sektörü içerisinde tanınmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği;
Davalı şahıs başvurusu ile davacı şirkete ait “…..” ibareli markaları arasında benzerlik bulunmakla birlikte, davalı şahsın markasında yer alan 36. sınıf hizmetler ile tanınmış markanın ilgili sektörü arasında bağlantılı olmadığı, bu nedenle haksız yararlanma ihtimalinin oluşmayacağı, davacı marka sahibinin dava konusu markanın tescilinden zarar görme, itibarında zarar meydana gelme ihtimalinin gerçekleşmediği, davalı yanın tescil talebi ile davacı şirket markalarına yanaşacağı yönünde bir kanaat oluşmadığı, davacı yanın 6769 sayılı SMK m.6/(5) kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı anlaşılmıştır.
Neticede; dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu …. sayılı marka ile dava konusu edilen 36. sınıfta yer alan hizmetlerinin tamamının, davacı şirketin itirazına dayanak markalarında yer alan hizmetler ile aynı nitelikte olduğu, davaya konu …sayılı marka ile davacı şirketin itirazına dayanak markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı yan markalarının, SMK’nun 6/5. madde kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, … kararının yerinde olmadığı ve iptali koşullarının oluştuğu, davaya konu markanın tescil edilmediği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
…sayılı kararının tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.898,40.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde…Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23.112022

Kâtip Hâkim ..
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 172,90.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.600,00.-TL
P.P : 125,50.-TL
TOPLAM : 2.898,40.-TL