Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/131 Esas – 2022/370
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/131
Karar No : 2022/370
Hakim …
Katip : …
Davacı : …
Vekili : Av. …
Davalılar : 1…
Vekili : Av. …
2…
…
Vekili : Av. …
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 07/04/2022
Karar Tarihi : 23/11/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 23/11/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili … Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin ayırt edici ve tanınmış nitelikteki…” markalarının sahibi olduğunu, davalı yanın … sayısı ile gerçekleştirdiği “….” ibareli marka başvurusuna yönelik olarak ileri sürdükleri itirazların Kurum tarafından kısmen kabul edildiğini ve başvuru kapsamından 11. Sınıf emtianın tamamı ile 35. Sınıfta yer alan birtakım hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, ancak başvurunun tümden reddinin gerektiğini, taraf markaları arasında esas unsurları itibariyle tek bir harf farkı bulunduğunu, kelime markalarının sonunda yaratılan farklılıkların, tüketicilerin soldan sağa okuma alışkanlıkları nedeniyle fark edilebilir nitelikte olmadığını, dolayısıyla taraf markaları arasında yüksek düzeyde benzerlik olduğunu…. ….. sayılı kararında…” markaları karşılaştırılmış ve markalar arasında iltibas bulunduğuna hükmedildiğini, davalı yan markayı farklı bir sınıf için tescil ettirmek istese dahi ki markayı gören tüketicilerin aklına müvekkilinin tanınmış … markaları akıllara gelecek ve tüketiciler mezkûr markayı müvekkilinin seri markalarından biri zannedecek veyahut markanın farklı bir firmaya ait olduğunu anlasalar dahi müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir şekilde irtibat bulunduğu kanısına varabileceklerini, taraf markalarının benzerliği hususunun sabit olduğunu, dolayısıyla başvuruda kalan emtialar bakımından da karıştırılma ihtimalinin kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili markasının tanınırlığı hususunun …. Sayılı kararı ile de kabul edildiğini, müvekkili markasının tanınmış olmasından ötürü tescili kapsamından farklı mal ve hizmet sınıflarında dahi korunması gerektiğini, müvekkiline ait bilgilere…. adresinden de ulaşabileceğini, müvekkilinin …. olarak Türkiye genelinde 650’si… tabelalı olmak üzere toplam 1.400 … bayii ve 350 servis (elektronik + beyaz eşya + klima + IT) ile yaygın satış ve servis hizmeti vermekte olduğunu, müvekkilinin www….-tr.com ibareli alan adı 02.01.2004 tarihinden itibaren tescilli olduğunu, dolayısıyla bu alan adından kaynaklı olarak da SMK m. 6/6 kapsamında üstün hakkı bulunduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu ifade ederek, …. sayılı kararının iptaline, … sayılı “rega aydınlatma” ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevaplarında özetle; kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili cevaplarında özetle; müvekkili markasının tescilli olmadığını, bu nedenle hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini, taraf markalarının görsel ve işitsel bakımdan farklı olduklarını, müvekkili markasının bir bütün halinde “rega aydınlatma” şeklinde olup davacının …” ortak ibareli markalarından farklı olduğunu, “aydınlatma” kelimesinin tanımlayıcı nitelikte olup ayırt edicilik vasfı taşımadığını iddia edilmiş ise de müvekkiline ait markanın kapsamında kalan mal ve hizmetler bakımından mezkur ibare tanımlayıcı nitelikte olmayıp ayırt edici olduğunu, müvekkiline ait markanın şekil + kelime unsurlarından oluşması sebebiyle karma marka niteliğinde olduğunu, müvekkilinin kendisine ait marka ile aydınlatma ürünlerinin imalatı ve satışı üzerine ticari bir faaliyet sürdürmekte iken davacı şirketin beyaz eşya ve elektronik ürünlerin imalatı ve satışı ile ilgilendiğini, bu anlamda taraf markalarının birbirlerinden farklı alanlara yönelik olduğunu, taraf markalarının ilgili tüketicilerinin birbirlerinden farklı olduğunu, markaların hitap ettikleri tüketicilerin ise dikkat ve bilinç düzeyi yüksek kimseler olduklarını, davacı yan markalarının tanınmış olmadığını, tanınmış marka kaydının bulunmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı… kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık, kötü niyet ve alan adına dayalı itirazlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı “rega aydınlatma” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu davalının …. sayı ve “rega aydınlatma” ibareli marka için 24/10/2020 tarihinde 11,35.Sınıf mal/hizmetleri kaplayacak şekilde tescili için başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacının önceki tarihli “…” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, ….’nın 11/02/2022 tarih ve… sayılı kararı ile itirazın kısmen kabulüne karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu markanın, başvuru sahibi davalı yana 21.02.2022 tarihli olarak yapılan tescil noksan bildirimine rağmen tescil ücretinin ödenmediği ve tescil sürecinin tamamlanmadığı anlaşılmıştır.
Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı veya benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı veya benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan “….Protokolü” kapsamında hazırlanan “Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ” hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.”
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkânı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılması gereklidir.
Markalar arasında iltibas değerlendirmesinin ilk koşulunun, taraf markaları kapsamındaki emtiaların benzerliği olduğu hususu Yüksek Mahkemenin birçok kararında da açıkça belirtilmiştir.
Nitekim ….ezdinde verilen kararlarda da malların benzerliğine ilişkin değerlendirmenin, mal ve hizmetler arasındaki ilişkilerin ilgili özellikleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu özelliklerin, malların doğaları, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbiriyle rekabet halinde veya birbirini tamamlayıcı olup olmadıklarını içerdiği belirtilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve …kararı ile birlikte davacı markaları kapsamındaki emtialar ile benzer görülerek, başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verilen emtialar sonrasında, başvuru kapsamında kalan malların, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan … ile doğrudan benzer nitelikte olmayan, farklı ihtiyaçlara yönelik, farklı tüketici gruplarına hitap eden, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmadıkları gibi birbirleri ile de doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olmayan, farklı satış – sunum ve pazarlama biçimleri olan emtialar oldukları; nitekim davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki 07, 08, 09, 11 ve 21.sınıftaki mallar ve bu malların satışına özgülenmiş satış hizmetlerine konu emtiaların tamamı, dava konusu başvuru kapsamından zaten çıkartılmış olup dava konusu başvuruda 35. Sınıftaki satış hizmetlerine konu kalan emtialar ile ise davacı yan markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerden piyasa teamülleri ve tüketicilerin bahsi geçen mal ve hizmetler arasında kuracakları ilişki bakımından farklılaşmış olup sınıflar arası çapraz benzerlikte dahi birbirleri ile doğrudan ve güçlü düzeyli benzerlik ilişkisinde olmayan emtialardır.
Bu halde karıştırılma ihtimalinin öncelikli şartının, taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler açısından benzerlik ilişkisinin varlığı olduğu gözetildiğinde, … kararı sonrasında dava konusu marka kapsamında kalan hizmetler bakımından herhangi bir benzerlik taşımayan taraf markaları açısından karıştırılma ihtimalinin de ortaya çıkmayacağı; SMK m. 6/1 kapsamında aranılan şartların somut uyuşmazlıkta oluşmadığı, bu nedenle de işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceği anlaşılmıştır.
Mevzuatımızda yer alan düzenleme uyarınca tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. Görülebileceği üzere tanınmışlık kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve uygulamada/doktrinde öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, markanın tanınmışlığı ve anılan şartlardan en az birinin varlığı söz konusu tescil engelinin ortaya çıkması açısından bir zorunluluktur.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir. Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin (sulandırılma) tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması söz konusu değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın marka değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır. Tanınmış markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması halinde markanın ayırt edici karakterinin zarar görmesi olasılığı artmakta, markalar arasındaki benzerlik azaldıkça, bu tehlike de azalmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bu hallerden her birisinin aynı anda mevcudiyeti mecbur olmayıp bunlardan herhangi birisinin varlığının maddenin uygulanabilirliği açısından yeterli olduğu kabul edilmektedir.
Toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş tescilli bir markanın aynısını ya da benzerini benzer ya da farklı bir mal veya hizmette tescil ettirmek isteyen kişinin tescil başvurusu, ancak “tescil ettirmek istediği markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle kendisine haksız bir yarar sağlayabilecek markanın itibarına bir zarar verebilecek veya ayırt edici karakterim zedeleyebilecek” ise engellenebilir. Zira bir markanın tescili ile maksat, bir başka markanın şöhretini sömürmek veya en azından yararlanmak ise ya da böyle bir tescil o markanın reklam gücünü veya işletme ile olan bağlılığını zayıflatacak mahiyette ise, tescilinin engellenmesi mümkündür. Ancak Yüksek Mahkemenin de birçok içtihatında belirttiği üzere farklı sektörlerde karıştırılma ihtimalinden bahsedebilmek için benzerlikten öte bir ayniyet aranmaktadır.
Bununla birilkte tanınmış marka korumasının temeli iltibas ihtimaline dayalı olmadığı gibi her durumda emtialar arasındaki ilişkinin varlığına da bağlı değildir.
Zira tanınmış markalara sağlanan koruma önlemleri, sonraki markanın tescili yoluyla marka sahibinin, tanınmış markanın itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar verme, bu markadan imaj transfer etme ve böylelikle haksız yarar sağlama çabalarının önüne geçilmesi için getirilmiş önlemler olup bu durum markanın sulandırılması olarak öğretide tanımlanmaktadır…..
Başka bir ifadeyle tanınmış marka görüldüğünde, tüketicilerin aklına eskiden refleks halinde tek bir işletme gelirken, bu markanın farklı mal ya da hizmetlerde tescili suretiyle markanın zaman içerisinde sulandırılması söz konusu olacak, böylelikle ayırt edicilik karakterine ve tanınmışlığına zarar verilecek, yeni durum sebebiyle eskiden olduğu gibi kişilerin aklına sadece tek bir ticari işletme gelmeyecektir. Böylesi bir durumda ise, büyük emek, çaba, zaman ve masrafla tanınmış hale getirilen markanın işlevleri (ayırt edicilik, garanti, reklam, iletişim) zaafa uğratılmış olacaktır.
Ancak kimi zaman tanınmış olarak kabul edilen bir marka tescilli olmadığı sınıflarda, tescilli olduğu sınıflardaki kadar büyük bir ayırt edicilik vasfına sahip olmamakta veya tanınmış olsalar dahi karşılaştırma konusu markalar arasındaki farklılıklar veya sonraki markanın, tanınmış markanın doğrudan ilgili emtialardan ciddi şekilde uzaklaşması veya ilgili tüketici kesiminin uzman bir tüketici kesimi olması durumunda markanın tanınmışlığına atfedilen farklı sınıflarda korunma sonuçlarını doğrudan sağlamadığı da görülmektedir. Belirtilen bu hususlar …. 18.06.2008 tarihli ve… sayılı kararında açık şekilde vurgulanmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesi içerisinde sunulan delillerden ve özellikle yakın tarihlerde verilmiş Yargıtay kararı da dikkate alındığında, davacının “…” markalarının hususiyetle “beyaz eşya – elektronik” sektöründe tanınmış olduğu;
Bu çerçevede davacı markasının tanınmışlığı hususunda işlem dosyasına sunulmuş deliller olmamakla birlikte aksi yöndeki bir yorumda dahi her ne kadar dava konusu …. ibareli marka, markanın esas unsurunu oluşturan “rega” ibaresi itibariyle, davacı yanın “…” esas unsurlu markaları ile “L” harfi dışında birebir aynı harf dizilimi taşıyor oluşundan ötürü harf dizilimsel açıdan ortaya çıkan görsellik ve telaffuz itibariyle bir benzerlik taşımakta ve bu durum taraf markalarını aynı ya da yüksek düzeyli benzer emtialarda, ilgili tüketiciler nezdinde karıştırılabilecek düzeyde benzer kılmakta ise de dava konusu markanın genel mizanpajına hakim görsel algının, davacı yanın önceki tarihli markalarının sahip olduğu kurumsal kimliğe, aynı ya da benzer olmayan mal ve hizmetler bakımından, yanaşır nitelikte olmadığı, keza yine dava konusu marka kapsamında kalan emtiaların da davacı yan markalarının tanınmışlığı bulunan sektör ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı, tek başına” …” ibaresinin dahi İngilizce “krallık, şahane, muhteşem” gibi alternatif anlamlarının bulunmasından ötürü ticaret hayatında farklı sektörlerde farklı hak sahiplerince tescil başvurusuna konu edilmiş/tescilli bir işaret olduğu gözetildiği, dava konusu markanın bütün olarak sahip olduğu ve esasen davacı markaları ile birebir aynı esas unsurdan dahi oluşmadığı bir halde dava konusu markanın tescilinin de davacı yanın tanınmış markalarına zarar verecek sonuçlar doğurmayacağı kanaatine varılmıştır.
DAVACININ ALAN ADINA DAYALI ÜSTÜN BİR HAKKININ MEVCUT OLUP OLMADIĞI HUSUSU:
Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Bu maddeden de anlaşılabileceği üzere başkasına ait ticaret unvanı, fotoğrafı, telif hakkı, alan adı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkı sahiplerinin, bu hak konularının bir başkası tarafından izinsiz olarak tescili taleplerine itirazda bulunarak tescili engellemeleri veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğünü talep etmeleri mümkündür. Örneğin ticaret unvanına dayalı olarak bir markanın tesciline itiraz ediliyor ise, tescilli ticaret unvanına ait sicil kaydındaki faaliyet konuları ile tescil edilmek istenen markanın kapsayacağı mal veya hizmet listesinin karşılaştırılarak, başvurunun önceki sınaî hak kapsamında kalıp kalmadığı incelenmelidir.( ….Keza benzer şekilde alan adları da, adın tahsisi ile edinilmiş mülkiyet hakları arasında yer almakla birlikte burada da önem teşkil eden husus, alan adının kendisini oluşturan ibare ve itiraza konu marka arasındaki benzerlik ilişkisi ve ayrıca yine alan adı içeriği ve itiraza konu marka kapsamındaki mal/hizmet sınıfları arasındaki ilişkinin tespiti noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacının …com şeklinde alan adı bulunmakta ise de ilgili alan adı üzerinden davacı tarafça gerçekleştirildiği görülen faaliyetlerin, davacı yan tescilli markaları kapsamındaki beyaz eşya ve elektronik eşyalara ilişkin olduğu;
Dolayısıyla ilgili içerik itibariyle, dava konusu marka kapsamında kalan hizmetlerden tamamen farklı nitelikteki bu mal ve hizmetlerdeki faaliyetlere ilişkin ilgili alan adından kaynaklı olarak davacı yanın üstün bir hakkının bulunduğu kanaatine varılmamıştır.
KÖTÜ NİYET İDDİALARI:
Davacı yanın, davalının marka tescil başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğuna yönelik iddiasını destekler nitelikte marka işlem dosyası ve dava dosyası kapsamında somut bir bilgiye ya da delile rastlanılmadığı, salt benzerlik iddialarının ise kötü niyet değerlendirmesi açısından önem teşkil eden bir argüman olmadığı, bu nedenle kötü niyet iddialarının da ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Neticede; dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının ….sayılı marka başvurusu kapsamında … kararı sonrasında kalan 35.05 alt grubundaki hizmetlerde satışı özgülenen mallar ile davacı yanın işlem ve dava dosyasına dayanak yaptığı markalar kapsamında yer alan emtialar arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde dahi bir ilişkinin mevcut olmadığı, bu nedenle iltibas ihtimaline yönelik ilk şart meydana gelmediğinden işaretler arasında görsel, işitsel veya kavramsal bir benzerliğin var olup olmadığı noktasında ayrıca bir karşılaştırma yapılmasına da gerek olmadığı, davacı yanın işlem dosyası kapsamında tanınmışlık iddialarını destekler hiçbir delil sunmadığı, davacı yanın dava dosyasında sunduğu delillerin dikkate alınması halinde dahi dava konusu markanın kalan hizmetlerdeki tescilinin SMK m. 6/5 düzenlemesine aranılan herhangi bir koşulun ortaya çıkmasına yol açacak şekilde bir benzerlik taşımadığı, kaldı ki dava konusu markanın zaten tescil işlemlerinin dahi tamamlanmamış olduğu, davacı yanın …alan adından kaynaklı üstün bir hakkının mevcut olmadığı, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı,… kararının yerinde olduğu ve iptali koşullarının oluşmadığı, hükümsüzlük ile terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kurum ve davalı şahıs kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde….Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23.11.2022
Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır