Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/130 E. 2022/430 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/130 Esas – 2022/430
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/130
Karar No : 2022/430

Hakim :…
Katip ..

Davacı ..
Vekili : Av…
Davalılar : 1-..
Vekili : Av. ..
2-.

Vekili : Av. …
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 06/04/2022
Karar Tarihi : 29/12/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 29/12/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili.. Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu; davalılardan …’in, davalı yanın ….” ibareli marka başvurusuna karşı yapılan itirazları hukuka aykırı biçimde reddetmiş olduğunu; müvekkilinin “…” ibaresini ilk kez 2007 yılında tescil ettirmiş ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını arttırmış ve arttırmaya devam etmekte olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasının zayıf/tanımlayıcı marka olarak kabul edilebilmesinin yerleşik Yüksek Mahkeme içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını; davalı kurumun “…” ibaresinin tanımlayıcı/zayıf marka olduğunu bu sebeple ilgili markanın müvekkili şirketi doğrudan işaret etme fonksiyonu olmadığını iddia ettiğini; bahse konu iddiasını ise; “…” markasına haiz pek çok markanın fiili olarak piyasada mevcut olduğu ve ilgili markanın anlamının ortalama gıda tüketicisi nezdinde bilinir olduğunu hususlarına dayandırmakta olduğunu; Anayasa’nın 35’inci amir hükmü ve buna uygun bir şekilde oluşturulmuş olan Yüksek Mahkeme pratiği dikkate alındığında marka hakkının ortadan kaldırılması etkisinde olan bir kararın … iptali davalarında ikame edilemeyeceğini; herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğini; “…” ibaresinin zayıf/tanımlayıcı marka statüsünde olmadığı aksine bu ibarenin doğrudan müvekkil şirketi işaret ettiğine ilişkin pek çok yargı kararının mevcut olduğunu; müvekkilinin “…” markasının çeşitli şirketlerce önüne veya arkasına ayırt ediciliği olmayan çeşitli harfler, semboller veya şekiller eklenerek tescil edilmesi hallerinde yerel mahkemeler/Yüksek Mahkemenin iltibasın mevcut olduğuna hükmetmekte olduğunu…. sayılı kararında “…” markasının 29, 30 ve 32. sınıfta yer alan mal ve/veya hizmetleri tanımlamadığı ve ilgili ibarenin doğrudan müvekkilini işaret ettiğinin açık bir dille belirtilmiş olduğunu; davalı şahsın herhangi bir çaba sarf etmeden müvekkilinin tüketicilerde yaratmış olduğu “…” marka imajından haksız bir kazanç elde etmeye çalıştığını, müvekkilinin “…” markasının çok uzun sürelerden beri piyasada olması sebebiyle ayırt edici niteliği yükselmiş ve bahse konu marka yüksek ayırt edici marka statüsüne ulaşmış olduğunu; müvekkili şirketin “…” markasının anlamının tescil edildiği sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetlerden uzak olması sebebiyle zayıf marka olarak nitelendirilmeyeceği, ilgili ibarenin halk tarafından bilinir olup olmamasının işbu uyuşmazlık için herhangi bir önemi olmadığının yüksek mahkeme kararları ile sabit olduğunu; tek bir unsurdan oluşması sebebiyle ilgili işaretlerin zayıf marka statüsünde olduğuna ilişkin yapılan itirazların dinlenmemesi gerektiğini; dava konusu ….” markası ile müvekkil şirketin “…” markaları aynı sınıfta yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsamakta olduğunu; dava konusu “…” ibareli marka 03, 05, 29, 30 ve 35’inci sınıfta yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsar bir şekilde tescil edilmiş olduğunu; somut olayda emtiaların sınıflandırılmasına dair nice sınıflandırma listesinin 10. yayımından, 2012 senesinden önce besin takviyelerinin tamamının müvekkil markalarının tescilli olduğu 30. sınıf içerisinde yer aldığını, müvekkil markasının da bu sınıflandırma listesinin 10. yayımından önceki tarihte tescil edilmiş bir marka olması dolayısıyla dava konusu markanın 5. sınıf 2. alt sınıfında yer alan emtialar ile müvekkile ait markaların tescilli olduğu 30. sınıf emtialarının çok benzer olduğunun açık olduğunu; 30. sınıfta yer alan emtialar ile 5. sınıfta yer alan emtiaların benzer olduğunu; 35. sınıfın 8. alt sınıfı bakımından ise özellikli bir durumun söz konusu olduğunu; bu alt sınıfın bir hizmet sınıfı olup “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için…” şeklinde düzenlenmiş olduğunu; uygulamada, markanın kapsamındaki mal sınıfları, marka bu hizmet sınıfı bakımından da tescil edilecekse bu alt sınıf içerisinde yer verilerek tescil başvurusu yapılmakta olduğunu; ancak mal sınıfı olarak yer verilmese de bu hizmet sınıfının içerisine dahil edilen emtiaların da sınıfsal benzerlik incelemesine tabi tutulması gerektiğini; davalı başvuru markasının, 35. sınıfın bu ilgili alt sınıfı altında 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfı 29, 30 ve 32. sınıflar kapsamındaki emtiaların tamamına yer verildiğinden davalı yanın başvuru markasının, müvekkile ait “…” ibareli markalar ile 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfı 29, 30 ve 32. sınıf yönünden sınıfsal benzerliğinin ayniyet boyutunda olduğu tespit edilebileceğini; ortalama gıda tüketicisi işbu dava konusu marka ile müvekkilinin markalarını benzer olarak algılayacağını; ortalama gıda tüketicisinin tercih haklarını çok kısa bir süre içerisinde kullandığını; bu durumun iltibas ihtimalini güçlendirdiğini; ortalama gıda tüketicileri genellikle bildikleri markaların kendilerinde bıraktığı izlenime göre tercih haklarını kullandığını; dava konusu markanın “…. ibaresinden oluşmakta olup markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğunu; dava konusu markanın esaslı unsuruna odaklanarak tercih hakkını kullanacak olan ortalama tüketicinin dava konusu markanın müvekkilin “…” markalı ürünlerinin bir türü olduğu veya davalı şahıs ile müvekkil şirketin idari/ekonomik bir bağ içerisinde olduğu yanılgısına düşülmesine sebebiyet verebileceğini ifade ederek, …. sayılı kararının iptaline,….sayılı …” ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı…vekili cevaplarında özetle; davalı markasının 3, 5, 29 ve 30’uncu sınıftaki malları davacı mesnet markalarının ise 29, 30 ve 32’inci sınıftaki malları kapsadığını; davalı markasının farklı mal ve hizmetleri kapsadığını ve davacının 5’inci sınıfta tescilli markasının bulunmadığını; iptali istenen 5’inci sınıf açısından değerlendirme yapılacak olursa; benzerlik ve iltibas ihtimali değerlendirilmesi yapılırken, tescil edilmek istenen markanın kapsamındaki mal ve hizmetlerin hedef tüketicilerinin dikkate alınması gerektiğini; davalı …” markasının tescil edilmek istendiği 5’inci sınıftaki malları dikkate alındığında, hedef kitlesinin doktorlar, eczacılar, veterinerler, diş hekimleri gibi yüksek düzeyde titiz alıcılara hitap ettiğini; hedeflenen tüketici kitlesi satın alma anında daha özenli ve dikkatli olacağını; bu konuda Yargıtay’ın da esas aldığı görüşün “5’inci sınıf malların içerik itibariyle bilinçli tüketici kitlesine hitap ettiği, bilinçli tüketici kitlesinin de, markaları ayırt etmede, diğer tüketici kitlelerine göre daha dikkatli olduğu bilinmektedir.” şeklinde olduğunu; malın son alıcısının uzmanlar olduğu düşünüldüğünde, markalar arasındaki iltibas ihtimalinin ortadan kalkacağını; hem ortalama tüketici hem de bilinçli tüketicinin markalar arasındaki bariz farklılığı algılayacağını; bu nedenle markalar arasında iltibas oluşmayacağını; davacı markaları ile…. başvuru numaralı davalı markası karşılaştırıldığında; davalı markasının “şekil+ kelime”, davacı markalarının salt “sözcük” markası şeklinde oluşturulduğunu; davalı markası incelendiğinde; ilk bakışta göze çarpan, sözcük unsurundan daha büyük boyutta, özgün bir tasarıma sahip şekle yer verilmiş olduğunu; Şekil çeşitli renk kombinasyonlarından oluşan ….” sözcüklerinin baş harflerini simgeleyen “F” ve “A” harflerine benzetilmiş bir şekilden oluşturulmuş ve bunlara ek bir insan siluetine yer verilmiş olduğunu, kullanılan şeklin logoda konumlandırılışı, özgünlüğü dikkate alındığında markanın genel görünümünde değişiklik yarattığının dikkate alınması gerektiğini; şeklin hemen altında şekle göre daha küçük boyutta mavi ve yeşil renkler kullanılarak yazılmış “…” ibaresinin yer aldığını; markanın iki ayrı kelimenin birleşik yazılmasıyla oluşturulduğunu; “…” sözcüğünün tek başına bir anlamının olmadığı “…” sözcüğüyle bir araya getirilerek orijinal bir marka yaratıldığını; marka logosunda baskın karakterlere sahip unsurlar kullanılarak farklı bir bütünsellik oluşturulmuş olduğunu; söz konusu şekil, renk, sözcük kullanımlarının esas unsur konumunda oldukları ve markanın genel izleniminde büyük farklılıklar yarattıkları dikkate alınması gerektiğini; davacı markaları incelendiğinde ise salt sözcük markaları olduğu, davalı markasında kullanılan şekil, renk gibi unsurların oluşturduğu bütünselliğin davacı markalarında bulunmadığını; bu nedenle markalar arasında benzerlik kurulması ya da tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin oluşmasının mümkün olmadığını; davacı tarafından benzerlik olduğu iddia edilen “…” sözcüğü kavramsal olarak ele alındığında “birinin ya da bir şeyin doğru boyutta ya da şekilde olması” anlamına geldiğini; bu açıdan markalar kıyasladığında davacı markaları ile … şeklinde oluşturulmuş orijinal davalı markasının kavramsal olarak da farklı olduklarını; “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük, sıradan, herkesçe bilinen bir sözcük olduğunu; bu açıdan doktrinde de kabul edildiği üzere “tanıtma işareti olarak zayıf bir marka seçen kişi bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu; ….. sayılı ve “….” ibareli, 5/2 ve 29. sınıfta yer alan emtialarda tescilli marka başvurusuna karşı, davacı tarafından “…” ibareli markaları mesnet gösterilerek açılmış olan davada, ….sayılı onanan kararında; markalar arasında benzerlik olmadığı, özellikle gıda sektörü yönünden davacı markalarının tanımlayıcı niteliğinin ağır bastığı, bu nedenle de ortalama tüketici kitlesinin söz konusu markaları karıştırmayacakları, öte yandan davacının KHK 8/4 maddesindeki genişletilmiş korumadan yaralanmak istediği ancak “…” ibaresinin kuvvetli ve yoğun tanıtımla ancak KHK’nın 7/son maddesi uyarında marka olabilme hüviyetine sahip olabileceği, başka tacirlerin markayı tanımlayıcı olarak kullanmalarını önlemeyeceği, ibarenin tanımlayıcı niteliği de göz önüne alındığında, KHK 8/4 de yer alan şartların gerçekleşmediği, davacının bu yönde sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olduğunu; dava konusu marka ile davacı markalarının kullanım alanlarının birbirlerinden farklı oldukları da göz önüne alınırsa ileri sürülen bu iddiasının reddi gerektiğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili 10/10/2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….no ile … nezdinde de tescilli olan Şanlı Bitkisel ibaresinin yer aldığı… sitesinde 2011 yıllında zengin ürün gamı ile birlikte üretim yapan firmaların toptancılığını yapmak amacıyla İstanbul’da kurulan …’nin kurucusu ve yetkilisi olduğunu; Türkiye’de 1500 noktaya ürün temin ettiğini; 2013’lü yılların ortası itibariyle bitkisel ürünler üretim tesisini açan müvekkiline ait firmanın 60’a yakın ürün yelpazesine sahip olduğunu; davaya konu olan “…” ibareli marka ile de zayıflamaya yönelik gıda (besin) takviyeleri ile ilgili ürünün satışı yaptığını; müvekkiline ait “…” markası ile itiraz edene ait “…”, “…”, “… x”, “… index”, “… indeks” markaları görsel işitsel, fonetik vs. bakımından aynı ya da benzer olmadıklarını, hizmet alanlarının da benzer olmadığını; her iki marka arasındaki tek benzerliğin tali anlamda “…” kelimesi olduğunu, geriye kalan asli tüm unsurların birbirinden farklı olduğunu; müvekkilinin markasının farklı fontta, mavi,yeşil pembe renkte olduğunu, pembe renkli bir kadın figürü ihtiva ettiğini, tali olarak ise yalnızca … kelimesinin ortak olduğu ve bunun da her iki markayı birbirlerine karıştırılacak kadar benzer olmadığını; müvekkiline ait markada “…” ibaresinden sonra gelen “rukactive” ibaresi müvekkilinin faaliyet gösterdiği hizmet alanını doğrudan işaret ettiğini, “…” markasının birleşik olarak yazıldığında yine müvekkilinin faaliyet alanı olan zayıflama ürünlerine doğrudan işaret ettiğini; … kelimesinin özellikle vurgulanmadığını ve öne çıkarılmadığını; müvekkilinin markasının ayırt edici olduğunu; doktrin görüşüne göre de davacı markası olan “…” markası gibi, orjinal niteliği az olan ve bu nedenle ayırım gücü zayıf markalarla ilgili olarak iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için, tescili istenen yeni markada ufak bazı değişikliklerin yapılmış olması dahi yeterli olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının… sayılı….” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu davalının …. sayı ve “…” ibareli marka için 03/09/2020 tarihinde 03,05,29,30,35.sınıf mal/hizmetleri kaplayacak şekilde tescili için başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacının …….” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, ….sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı başvurunda yer alan 29. ve 30. sınıf mallarının davacıya ait …. numaralı “…” ibareli markasında aynen yer aldığı; nitekim davacının…. numaralı …, … numaralı “… indeks”, … numaralı “… index”, …. numaralı “… x” ibareli markaları kapsamında yer alan 30. sınıf mallarının da davalı markasındaki 30. sınıf “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” malları ile aynı, aynı tür olduğu;
Davacının markaları kapsamında …. numaralı “…” ibareli markasının tescilli olduğu 29, 30. ve 32. sınıf malları ile davalının başvurusu kapsamındaki 35.05 perakendecilik sınıfı kapsamında yer alan 29/Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.. Patates cipsleri. 30./ Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, ekmekler, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, pastalar, krakerler, gofretler, kekler, tartlar. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamülleri. Pekmez. 32/. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” Mal ve hizmetlerinin benzer, ilişkili olduğu, aynı zamanda davacının … numaralı …,… numaralı “… indeks”,…. numaralı “….., ..numaralı “… x” ibareli markaları kapsamında yer alan 30. sınıf mallarının da davalının işbu perakendecilik alt sınıfında yer alan 30. sınıf mallarının satışına ilişkin hizmetlerin benzer ve ilişkili mal ve hizmetler olduğu; zira ticari bir malı üreten bir işletmenin, ürettiği malı satmasının işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğu, mal üreten işletmenin, aynı zamanda o malı satmak için ayrıca 35.05 sınıfta da markasını tescil ettirmesine gerek olmadığı yargı kararları ile sabittir. Yargıtay ve öğreti mallar ile hizmetlerin benzer olabileceğini kabul etmektedir. Zira mallar ile hizmetlerin benzer kabul edilebileceği durumlarda tüketiciler, mal ile hizmetin menşeinin aynı olduğu intibaına kapılabilirler. … ile hizmetin menşeinin aynı olduğu intibanın oluşmasında emtia ile hizmet arasındaki fonksiyonel ilişki önemli rol oynamaktadır.
Nitekim perakendecinin sattığı başkasına ait olan marka ile perakendecinin adı aynı ise tüketiciler tarafından bu markanın perakendeciye ait olduğu ve bir perakendeci markası olduğu anlaşılabilmektedir. Bu kapsamda esasen davacının redde mesnet markalarında yer alan çekişme konusu 29, 30 ve 32. sınıf gıda ürünlerinin imal ve satışa arz konusunda davacıya marka hakkı vermektedir.
Her ne kadar gıda takviyeleri ve bebek mamalarının 30. sınıf ürünleri ile benzer olduğu iddia edilmiş ise de gıda takviyelerihedef kitlelerinin farklı olması birbirinin yerine ikame edilememesi sebebiyle, tüketici kesiminin daha bilinçli olduğu, eczane gibi belirli yerlerde satışa sunulduğu yahut büyük marketlerin özel bir alanında satışa sunulabileceği, dolayısıyla bu malların 29 ve 30. sınıf malları ile benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Uyuşmazlık konusu, davalının başvurusunda yer alan hizmetler (35.01-02-03-04) genel olarak profesyonel iş hayatına yöneliktir. Bununla birlikte başvuruda yer alan 29, 30 ve 35.05 kapsamında 29,30 ve 32. sınıf mallarının satışına yönelik hizmetlerin tüketicisi ortalama düzeyde dikkat ve özene sahip kimseler olabilecektir. Bu kapsamda çekişme konusu mal ve hizmetlerin tüketicisi ortalama düzeyde dikkat ve özene sahip kimseler olabileceği gibi dikkat seviyesi daha fazla olan kimseler de olabilecektir.
Emtialara ilgi duyan tüketicinin bilinç ve dikkat düzeyinin iltibas tehlikesini ortadan kaldırıp kaldıramayacağı veya iltibas üzerinde etkisi ise marka işaretlerinin birbirine ne derece yakınsadığıyla ilgilidir. Marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyinin yüksek olması halinde, tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyinin nispeten daha yüksek olması dahi iltibas ihtimalinin bulunmasına engel olamayabilir.
Düzenlemeye göre; bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı ya da benzer ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir.
İşaretler arasında karşılaştırma yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır.
Somut olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Yapılacak değerlendirme sonucunda anılan benzerliklerden herhangi birinin varlığı ortaya çıkıyorsa ve bu benzerlik markanın bütününü etkiler mahiyette ise, mal / hizmet benzerliği de dikkate alınarak, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti kabul edilebilir.
Şekil ve sözcükten oluşan karma markalarda karıştırılma ihtimali bakımından sözcüğe ağırlık verilmesi gerekmektedir. Zira sözcük markaları hem sözle hem yazı ile kolayca ifade edilmektedir. Bununla birlikte eğer markadaki şekil unsuru ön plana çıkıyor ise değerlendirme buna göre yapılır. Şekil unsurunun ön plana çıktığının kabul edilebilmesi için de karma markadaki şeklin, ortalama tüketici nezdinde sözcükten daha belirgin bir izlenim bırakması gereklidir.Kelime markalarında ise, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır.
Bu anlamda davalının markası büyük ve karakteristik şekilde oluşturulmuş FA harfleri, yani mavi renkli F harfinin hemen yanında yeşil renkli orta çizgisi yaprak figüründen oluşan A harfi, işbu FA harflerinin hemen yanında ise dans eder imajı yaratan pembe renkli kadın figürü bulunmaktadır. FA ile kadın görselinin hemen altında ise daha küçük puntolarla mavi renkle “…” ve yeşil renle“active” ibareleri konumlandırılmıştır.
Davacı markaları ise bir tanesi düz beyaz zemin üzerine yazılmış baş harfi büyük, hepsi siyah renkte …, ibaresiden oluştuğu; bir kısım markası ise …. tescil numaralı … ibareli markasının Siyah çerçeve içerisinde sarı renkle ve ilk harfi büyük olacak şekilde … ibaresinden oluştuğu,…tescil numaral… ibareli markanın ise yine aynı şekilde siyah çerçeve ve sarı renkle yazılmış … ibaresinin yanında farklı yazı karakteri ile yazılmış ve pembe renkli “X” ibaresinden oluştuğu, … tescil numaralı …….ile.. tescil numaralı … indeks ibareli markalarının önceki markalarla aynı şekilde … ibaresinin yazıldığı, …. tescil numaralı markanın hemen altına “F” harfinin biraz daha iç kısmına denk gelecek şekilde konumlandırılmış pembe renkle ve farklı yazı karakteri ile yazılmış “Indeks” ibaresinin yer aldığı,… tescil numaralı markada ise hemen altına bu sefer “F” harfinin başladığı yere gelecek şekilde pembe renkle ve ilk harfi büyük olacak şekilde “İndeks” ibaresinin konumlandırıldığı;
Bu haliyle davalı markasındaki renk ve şekil unsuru markaları görsel olarak ayrıştırmakta, başvuruda yer alan … ve …. ibarelerinin … ibaresi ile görsel olarak kolaylıkla ayrılmakta, bu ayrışma tüketici kitlesi tarafından fark edilip davalı markası ile davacı markalarının farklı kaynaktan geldiğini anlayabilecek düzeyde de markaya katkı sunmakta olduğu anlaşılmıştır.
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzlarına göre kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. Karıştırılma mevcudiyeti için, kimi zaman işitsel benzerlik yeterli olabilir. Bunun yanında görsel benzerlik ve/veya kavramsal benzerliğin de bulunması gerekli değildir.
İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerindeki ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmektedir.
Kelime markalarında, tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı; bu çerçevede, kelime markalarının başlangıç kısmındaki (ilk harflerindeki) benzerliğin tüketicilerin markalarını benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini azalttığı kabul edilmektedir.
Bununla birlikte diğer marka türlerinde olduğu gibi işitsel benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimali değerlendirilmesinde de markayı taşıyan malların, hizmetlerin muhatap alıcı veya kullanıcı kitlesinin de dikkate alınması gereklidir.
Davalı markası “……” şeklinde telaffuz edilirken; davacı markaları ise; …”, “…-…” şeklinde telaffuz edilecektir. Kelime markalarında, tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı; bu çerçevede, kelime markalarının başlangıç kısmındaki (ilk harflerindeki) benzerliğin tüketicilerin markalarını benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini azalttığı; bu noktada taraf markaları arasında … ortak hecesinden kaynaklı çok düşük düzeyde sesçil olarak benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Kavramsal benzerlik, iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabilmektedir. Bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabilmektedir. Buna göre taraf markalarında çekişme konusu ortak “…” unsurudur.
Davacı markalarının … esas unsurundan oluşan ve yanına aldığı eklerle seri marka oluşturulduğu;
Bu kapsamda taraf markalarında ortak olarak bulunan … ibaresi nin Türkçe Karşılığının;… kelimesinden türetildiği görülmektedir), (I) Birini başkasına karşı kışkırtma. … İng. … (II) a. argo 1. Ödeşme. 2. Razı olma. … Kabullenmiş; hazır olduğu anlaşılmıştır.
Bununla birlikte İngilizce kelime olarak …’in Türkçe karşılığı ise “ uygun, formda, zinde” ve benzeridir.
İngilizce’de … ibaresinin pek çok anlamı mevcuttur ve bunlardan bir tanesi de Türkçe’de “formunda” anlamına gelmektedir. Fitness kelimesinden yola çıkarak … görünmeyi, zayıf ve vücudun daha şekilli olmasını çağrıştırması tabi ki tek başına … ibaresinin gıda emtiaları yönünden herkesçe kullanılabilecek bir ibare olduğunu göstermeyeceği;
Ancak bununla birlikte davacının markalarının gıda ürünleri üzerinde tescilli olduğu da göz önüne alındığında; … ibaresinin doğrudan doğruya bu emtia gruplarını niteleyen, özellik bildiren bir sözcük olmasa dahi; günümüzde sağlıklı ve diyet ağırlıklı ürünlerle beslenmenin yaygınlaşması, insanların sağlıklı beslenerek daha … bir görünüme sahip olmak istemeleri sonucu “… gıda ürünleri” yaygınlaşarak artık her markette buna ilişkin bir reyon bulunmaktadır. Google arama motoruna “… yiyecekler” yazıldığında dahi “…” ibareli ürünlerin yanı sıra, “kilo aldırmayan yiyecek listesi, … kalmanı sağlayacak beslenme taktikleri” başlıklı siteler, Youtube sayfasında “… yemek” başlığında yer alan yemek tarifleri, … yemek alan adlı siteler ve dergi kapaklarında yer alan “… yiyecekler dosyası” başlıklı haberler, antigluten.com.tr adresine girildiğinde ise ayrı bir başlık altında “… ürünler” sekmesinin olduğu hatta sitenin ana sayfasında “Sağlıklı … gıda ürünleri yanında, yoğun efor harcayan sporcuların enerji ve protein ihtiyaçları için geliştirdiği özel … diyet ürünleri de üretmektedir.” şeklinde açıklamaya yer verildiği ve buna benzer pek çok … ibaresini gıda ürünleri ile bağdaştıran sonuçların olduğu; dolayısıyla … markası günümüzdeki mevcut kullanımı sonucu … ibaresi gıda ürünleri açısından diyet ürünlerini yahut kalorisi düşük, yağ ve şeker içermeyen veya glütensiz ürünleri işaret ederek tüketiciye üstü kapalı bir mesaj, bir vaat verebilecek, emtianın özelliğine dair dolaylı şekilde telkinde bulunabileceği; … ibaresinin direkt gıda emtialarını işaret eden bir anlamı olmamakla birlikte; günümüzde tüketici nezdinde ve piyasada bu denli yaygın kullanımı sonucunda söz konusu emtialar yönünden ayırt ediciliği zayıflayarak telmih edici bir sözcük haline geldiği anlaşılmıştır.
Ancak her ne kadar çekişme konusu … ibaresi de olsa, başvuru … ibaresinden oluşmaktadır. … ibaresi davalının başvurusunda yer alan … kelimesinin yalnızca ilk hecesini oluşturmaktadır. Yani … ibaresi başvuruda, bütün içerisindeki tek hakim unsur olarak bulunmamaktadır. … ibaresinin …. sayfasında bir anlamı bulunmamakla birlikte; davalının marka işlem dosyasında iddia ettiği tanımlamalar “…” ibaresine yönelik olduğu; başvuruda … ibaresinin “…” ve “ruk” hecelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş özgün bir kelime olduğu, Türkçe’de ve başka bir dilde anlamı olmadığı; başvuruda yer alan “active” ibaresi ise İngilizce bir kelime olup Türkçe’de aktif anlamına geldiği anlaşılmış olup, taraf markalarının kavramsal olarak benzemediği;
Neticede, dava konusu markanın bir bütün olduğu, markanın karakteristik şekilde oluşturulmuş “…” harfleri ile kadın figürü ve “…” “active” ibareleri ile birlikte bir kompozisyon oluşturduğu, tüketicinin böylesi bir ibareyle karşı karşıya kaldığında herhangi bir şekilde ön plana çıkartılmamış ve “…” ibaresi içerisinde yer alan “…” ibaresini bütün içerisinden çekip algılama ve anılan ibareye markanın asli unsuru vasfını yükleme gibi bir eğilimde hareket etmesinin mümkün olmayacağı, ilgili tüketici kitlesinin dava konusu markayı gördüğünde, markayı unsurlarına ayırarak, zihnine daha önceki tarihli davacı markalarını getirmeyeceği, markaların tertip tarzı, yazım stilleri, ihtiva ettikleri farklı şekil ve renk unsurlarının farklı olduğu, markaların birbirlerinin serisi/devamı olarak algılamayacakları, ilgili tüketicilerin her iki tarafa ait markalar altında sunulan hizmetleri/malları salt “…” ibaresinin varlığından kaynaklı karıştırmak suretiyle satın alma yahut bu hizmetler/mallardan yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşme ihtimallerinin bulunmayacağı, aksinin hayatın olağan akışına ve normal hayat tecrübelerine de aykırı olacağı, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının Markalarının Tanınmışlık İddiasının Değerlendirilmesi:
Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Davacı tarafından örnek kabilinde istinaf, yargıtay yerel mahkeme kararları ve bilirkişim raporları sunulduğu; sunulan tüm deliller neticesinde “…” ibareli markalarının tanınmışlığını ispata elverişli, ilgili tüketici tarafından hemen akla gelecek veya hemen akla gelecek markalar arasında olduğunu gösterecek destekleyici verilere dayanılmadığı, “markanın pazar payına ilişkin dokümanlara, satış broşürleri, kataloglar, fiyat listeleri, yıllık faaliyet raporları, ciro bilgileri, reklam, yatırım masraflarını (yoğunluk, kapsam ve etkiyi) yansıtan belgelere ya da tüketicilerin davacının markasını tercih ettiğine dair kamuoyu yoklamalarına, resmi kuruluş, araştırma enstitüsü meslek veya ticaret odalarının “geniş çevrelerin görüşünü yansıtacak şekilde” beyanlarına, tüketici farkındalığını gösteren araştırma raporlarına ve buna benzer tanınmışlığı ispata yönelik yeterli düzeyde bir delile dayanılmadığı”; sunulan Yargıtay kararlarında davacının … ibareli markalarının tanınmış olduğuna dair bir hükmün bulunmadığı; dolayısıyla davacı yanın .. ibareli markalarının tescilli olduğu sınıfta tanınmış olduğu ya da kullanım sonucunda yüksek bilinirlik elde ettiği yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede; dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının ….sayılı marka başvurusunda yer alan 29. ve 30.sınıf mallarının davacıya ai…. numaralı… ibareli markasında aynen yer aldığı; ayrıca davacının.. indeks”, …ibareli markaları kapsamında yer alan 30. sınıf mallarının da davalı markasındaki 30. sınıf malları ile aynı, aynı tür olduğu; davacının markaları kapsamında….numaralı “…” ibareli markasının tescilli olduğu 29, 30. ve 32. sınıf malları ile davalının başvurusu kapsamındaki 35.05 perakendecilik sınıfı kapsamında yer alan 29/Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.. Patates cipsleri. 30./ Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, ekmekler, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, pastalar, krakerler, gofretler, kekler, tartlar. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar….. (tahıl) ve mamülleri. Pekmez. 32/. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” mal ve hizmetlerinin benzer, ilişkili olduğu; aynı zamanda davacının… numaralı “…… ibareli markaları kapsamında yer alan 30. sınıf mallarının da davalının işbu perakendecilik alt sınıfında yer alan 30. sınıf mallarının satışına ilişkin hizmetlerin benzer ve ilişkili mal ve hizmetler olduğu, taraf markaları arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiaları bakımından dava konusu marka ile ilgili bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, .. kararının yerinde olduğu ve iptali koşullarının oluşmadığı, hükümsüzlük ile terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kurum ve davalı şahıs kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde…Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.29.12.2022

Kâtip Hâkim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır