Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/127 Esas – 2022/183
T.C.
…
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/127
Karar No : 2022/183
Dava : Tasarım Tescilinden Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men’i Ref’i, Maddi ve Manevi
Tazminat
Dava Tarihi : 06/12/2006
ASIL DAVA DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN
… 4. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NİN
2010/75 ESAS SAYILI DOSYASI BAKIMINDAN
Dava : Asıl Davada İstenen Tazminatlara Faiz İşletilmesi
Dava Tarihi : 15/03/2010
Dava Tarihi : 07/06/2021
Karar Tarihi : 02/06/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 02/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl davada; Tasarım Tescilinden Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men’i Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat, birleşen davada; Asıl Davada İstenen Tazminatlara Faiz İşletilmesi istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili asıl dava dosyasında bulunan 06.12.2006 günlü ve müteakip tarihli dilekçeleriyle özetle; müvekkilinin… sayılı halı ürünlerini içeren tasarım tescilinin sahibi olduğunu, davalının kötüniyetli biçimde müvekkili tasarımının aynısı olan halı ürünlerini üreterek satışını gerçekleştirdiğini, eyleminin şikayet üzerine Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturmasında alınan bilirkişi raporlarıyla delil tespiti sonucu hukuk mahkemelerinden alınan bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğunu, davalıya eyleme son vermesi istemiyle … tarih/sayılı ihtarnamenin 27.02.2006 tarihinde davalıya tebliğ olunmasına karşın sonuç alınamadığını, bu şekilde müvekkilinin tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz yarattığını ifade ederek, davalıların üretim ve satışını gerçekleştirdiği halı ürünlerinin biçiminin müvekkilinin tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz yarattığının tespitine, tasarım hakkına tecavüzün men ve ref’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00.-TL maddi ve 50.000,00.-TL manevi tazminat ile 10.000,00.-TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline ve tesis edilecek hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen dosyada bulunan dava dilekçesiyle de hükmedilecek tazminatlara davalıya eyleme son vermesi istemiyle … …Noterliğinden gönderdikleri … tarih/sayılı ihtarnamenin tebliğ edildiği 27.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili savunmasında özetle; davanın haksız olduğunu, davacı tasarımının hükümsüzlüğü istemiyle … 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından;
“Asıl ve Birleşen Dosyalarla Açılan
“Tecavüz konusu ürünlerin üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması” istemini içeren,
D a v a n ı n R e d d i n e,
Mahkememizin 04.06.2014 gün ve E.2006/372, K.2014/158 sayılı kararının kesinleşen kısımları
(Davalı şirketin, davacıya ait … sayılı tasarımın aynısının/belirgin şekilde benzerinin üretim ve satışını gerçekleştirme eyleminin davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu tespitine,
Davalının, davacaının tasarım hakkına yönelik tecavüzünün men ve ref’ine,
Tecavüz suretiyle üretilen ve ithal edilen ürünlere … el konulmasına,
17.655,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminatın 27.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesini müteakip özetinin, masrafı davalıdan alınmak kaydı ile tüm Türkiye’de yayımlanan gazetelerden birinde bir defa ilânına,
Fazlaya yönelik istemlerin reddine,)
hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,”
Şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk D.’nin 26/10/2020 tarih, 2020/646E. 2020/4392K. sayılı kararıyla mahkememiz hükmünü,
“1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ürünlerin üretiminde kullanılan makinenin hafızasına, halı üzerinde oluşturulmak istenen desenin e-postayla veya flash disk ile aktarılması ile anılan desenin püskürtme boya tekniğiyle halı üzerine aktarıldığı ve bu suretle her tür desenli halının üretiminin yapıldığı ve dolayısıyla münhasıran tasarıma tecavüz teşkil eden halı ürünlerinin üretimine tahsis edilmiş bir makine olmadığının anlaşılmış bulunması nedeniyle makineye el konulmamasının Dairemizin mahkemece uyulan bozma ilamına uygun bulunmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece, tecavüz konusu ürünlerin üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması istemini içeren talebin reddine, sair talepler kesinleştiğinden bu talepler bakımından yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin 01/12/2015 tarihli bozma ilamında hükmün kısmen onanmasına dair bir karar verilmediğinden bu bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle bu talepler yönünden de bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
Şeklindeki gerekçeyle bozmuştur.
Mahkememizce bozma kararına uyulmuştur.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tasarım tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı ticaret sicil kayıtları, işyeri dosyaları getirtilmiş, ilgili mahkeme kararları tetkik olunmuş, … … esas sayılı dosyası incelenmiş, uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını, teknik incelemeler yapılmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık; davalının üretim ve satışını gerekleştirdiği halı ürünlerinin, davacının … sayılı tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirketin … sayılı halı ürünlerini içeren tasarım tescilinin sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı anılan tasarımın hükümsüzlüğü istemiyle dava açmış, yapılan yargılama sonucunda açılan dava … … esas sayılı dosyasında reddedilmiştir. Karar derecattan geçerek kesinleşmiştir.
554 sayılı KHK’nın 17.maddesi uyarınca, tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarlanan veya tasarımın uygulandığı bir ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.
Anılan KHK’nın 48. maddesinin a bendi uyarınca, tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynısının veya belirgin bir şekilde benzerinin yapılması, üretilmesi, piyasaya sunulması, satılması ve ticarî amaçla elde bulundurulması tasarım hakkına tecavüz oluşturmaktadır.
554 sayılı KHK’nın 49. maddesi hükmüyle, tasarım hakkı tecavüze uğrayan kişinin tasarıma yönelik tecavüzün durdurulması ve men’i ile ref’ini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki eylemlerin hukuka aykırı sayılabilmesi için, fiilleri gerçekleştiren kişileri kusurlu bulunması da gerekmez. Zira tescilli tasarım koruması tekelcidir. 554 sayılı KHK’da hak olarak belirlenen eylemlerde bulunulduğu ânda aynı kararnamede yer alan müeyyidelerle karşı konulur. Çünkü tescilli sınaî haklarda Yasa’ca hak sahibine tanınmış olan mutlak yetkiler kapsamındaki fiillerin, üçüncü kişiler tarafından izinsiz olarak gerçekleştirilmesi, koruma konusu hakka tecavüz eyleminin gerçekleşmesi için yeterli olup, fiili gerçekleştiren kişinin sorumlu tutulması için herhangi bir subjektif şartın gerçekleşmiş olması gerekli değildir. Dolayısıyla Yasa’ca tanınmış mutlak hakların ihlâlinde üçüncü kişinin iyiniyetli olması, hak sahibinin mutlak yetkilerinden haberdar olmaması veya fiili gerçekleştirirken izlediği yol gibi hususlar dikkate alınamaz. Korunan, gerekli maddi ve şekil şartlarını gerçekleştiren maddesel olmayan mal üzerindeki fikrî veya sınaî haktır.
Açıklanan sebeplerle davalının yargılama konusu ürünleri üretirken, iyiniyetli olması ve izlediği yöntem, tasarım hakkına tecavüzün gerçekleşmesinin bir şartı olmadığından sonuca etkili değildir.
554 sayılı KHK’nın 11.maddesi gereğince bir tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna, 7.maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır. Koruma kapsamının belirlenmesinde, kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açısından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.
Yine sözü edilen 7.madde uyarınca da bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile tecavüz oluşturduğu belirtilen bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır. Yani ayırt edicilik bir kıyaslama incelemesidir. Bir tasarımın ayırt ediciliğe sahip bulunması demek, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile kıyaslanan tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması demektir. Yargılamada tescilli tasarımlar ile kıyaslanan tasarımlar, davalılara işletmede üretim ve satışı gerçekleştirilen ürünlerin görünümüdür.
Bilgilenmiş kullanıcı ise, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı ara veya nihaî tüketicidir. Ancak asla bir uzman değildir.
Kıyaslama, tescilli tasarım ile kıyaslanan tasarımların tam karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. KHK’nın 7/3. maddesi de; ayırt edici niteliğin incelenme ve değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesini ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınmasını emredici bir ifadeyle istemiştir.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bulunmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bu nesnel değerlendirmede tekdüze özellik ve nitelikler göz önünde tutulur. Bazı biçimler(=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda tasarımcının hareket alanı pek dardır. Meselâ, bir otomobilin, ütünün ve şişenin şekli gibi. Her otomobil, ütü ve şişe birbirine benzer. Ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Dolayısıyla işlevin yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz.
Mahkememizce de benimsenen, bilgilenmiş kullanıcı konumundaki tasarımcıların katılımıyla oluşturulan bilirkişi kurulu raporunda da işaret olunduğu üzere, davalının üretim ve satışını gerçekleştirdiği OYA11 kodlu halı ürünlerinin, davacıya ait … sayılı halı ürünlerini içeren tasarımların görünümünden belirgin biçimde farklı olmadığı, aynı genel izlenimleri taşıdıkları, 554 sayılı KHK’nın 11.maddesi gereğince anılan ürünlerin davacının tescilli tasarımları ile farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilerek ve seçenek özgürlüğü gözönüne alınarak yapılan karşılaştırılmada, davalıların ürettiği anılan ürünlerin tasarımının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimin, kıyaslanan davacı tescilli tasarımlarının böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenimden belirgin bir şekilde farklı bulunmadığı beyan, tevsik, mütalâa ve müşahede olunmuştur. Dolayısıyla davalının, davacı adına tescilli … sayılı halı ürünlerini içeren tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüzde bulunduğu kanısına ulaşılmıştır.
Bu nedenle davacının … sayılı tasarım hakkına tecavüzün tespiti, men ve ref’ine yönelik isteminin kabulüne karar verilme gerekmiştir.
Bunun yanında, 554 sayılı KHK’nın 49.maddesi gereğince, tasarım hakkı tecavüze uğrayan tescil sahibi maddî ve manevî zararlarının tazminini de isteyebilir. Nitekim davacı vekili, manevî tazminat yanında fiili zararı ile birlikte yoksun kaldığı kazancını da mütecavizden talep etmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin yoksun kaldığı kazancın, 554 sayılı KHK’nın 52/2-b maddesinde yazılı yöntemle hesabını istemiştir.
Gerçekten 554 sayılı KHK’ nin 52/2-b maddesi hükmü uyarınca, tasarım hakkına tecavüz edenin tasarımı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre yoksun kalınan kazancın saptanması ve bunun hak sahibi tarafından istenmesi mümkündür.
Mütecavizin Elde Ettiği Kazanç Yöntemi hakkında şu genel açıklama yapılabilir. Bu usulde yoksun kalınan kazanç, mütecavizin izinsiz olarak tasarımı kullanmak suretiyle elde ettiği kazançlara göre belirlenir. İspat güçlükleri elbette vardır. Çünkü tasarım kazancın oluşumunu sağlayan tek faktör değildir. Bu nedenle gelirin oluşumunda rol oynayan tasarım dışı faktörlerin ayıklanması suretiyle mütecavizin kazancı belirlenmelidir. Mütecavizin satış ve dağıtım ağının ve satış sonrası servis ve benzeri hizmetleri sağlamadaki organizasyon gücünün yüksekliği kazancını artırmış olabilir. Yani, ürünün tasarımı taşımış olması her zaman kazancın oluşumunu sağlayan tek etken değildir.
Brüt değil, net kazanç göz önüne alınır. Gelir ile kazancın oluşuma etkili maliyetler arasındaki fark, net kazançtır. Hak sahibinin farazi fırsatları ise nazara alınmaz. Brüt gelirden, sadece değişken maliyetler ve tecavüz konusu ürüne dayandırılabilen maliyetler indirilir. Bunlar hammadde ve enerji giderleri, paketleme ve satış için yapılan pazarlama masraflarıdır. İşletmenin idaresi, muhasebe, personel giderleri gibi…, sabit maliyetler indirilmez. Sadece tecavüz konusu ürünün üretilip satılması için bu masrafların yapıldığı ispat edilirse mahsup –sadece eyleme hasren yapılanlar için- indirim mümkün olabilir. Bu konudaki ispatı mütecaviz sağlayacaktır.
Mütecaviz tek bir ürün üretse bile, yine de işletme kirası, maaşlar, kuruluş ve geliştirme giderleri, el koyma ve imha nedeniyle uğranılan zararlar mahsup edilemez.
Mütecaviz net bir kâr elde edememiş olabilir. Ancak bu halde de yoksun kalınan kazancın tahsiline gidilmelidir. Çünkü eğer tecavüz olmasaydı, mütecavizin zararı veya kaybı daha fazla oranda gerçekleşirdi.
Mütecaviz, gerçekleştirdiği faaliyet sırasında tecavüz konusu ürünle ilgili üçüncü kişilere tazminatlar ödemiş olsa bile bu maliyet olarak indirilmez.
Hesapta tecavüz konusu ürünün niteliği, satın alınma gerekliliği, tasarımı olmasaydı ürünün yine de satılabilir olması ile tecavüz konusu tasarımı ihtiva etmemiş olarak satılmasının olanaksız bulunması (gözlük, t-shirt) gibi durum nazara alınır.
Tespit, sadece tecavüz konusu ürün nazara alınarak yapılacaktır. Mütecaviz başka bazı ürünlerin ticaretini de yapıyor olabilir. Onlar kazanca katılmayacaktır.
Tasarım hakkı sahibi ürün üretip satmıyor, buna karşın mütecaviz kaliteli bir üretim gerçekleştirip olumlu sonuç doğuran reklam ve pazarlama teknikleri uygulayarak kazanç oluşturuyorsa, bu eylemlere isabet eden pay, mütecavizde kalır. Ancak olaylda böyle bir hal yoktur.
Bu istemde bulunulabilmesi için hak sahibinin gerçekte kazanç kaybına uğraması gerekmez. Hak sahibinin ihlal sırasında kazancının artmış olması halinde de, yoksun kalınan bu kazanç talep edilebilir.
Mütecavizin defter ve belgelerini ibraz etmemesi, davacının bu yöndeki iddiasının doğru olduğu kabulünü gerektirmez.
Bu ilkeler göz önüne alınarak, tasarım hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, davacının tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelirin belirlenebilmesi için davacı ve davalının sunulan ticarî defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyadaki kanıtlara göre davalının … sayılı ürünle ilgili olarak 31.12.2004-06.12.2006 tarihleri arasında ticari faaliyette bulunduğu saptanmıştır.
Benimsenen bilirkişi görüşlerine göre davalının … sayılı davacı tasarımını kullanması sebebiyle davacının talep edebileceği tazminat miktarı 17.655,00.-TL olarak saptanmıştır.
Belirlenen miktar, yukarıda belirtilen tazminat belirleme ilkelerine, eylemin niteliğine ve tarafların hal ve sıfatına da uygun olduğundan hakkaniyet icabıdır.
Bu belirleme, Eski BK m. 42 ve yeni Türk Borçlar Kanunu’un 50.maddesinde yazılı zararın hakiki miktarını tespit tarafların durumu, eylemin biçimi ve olayın cereyan tarzı nazara alınarak hakkaniyete uygun olarak tespit olunmalıdır ilkesine de uygundur.
Açıklanan nedenlerle dava konusu … sayılı tasarım için davacının bu maddî zararının hüküm altına alınması gerekmiştir.
Davalının, davacıya ait … sayılı tasarımdan doğan haklara tecavüz oluşturan eylemleri nedeniyle, ticarî işletmesinin dış dünyada yani ilgili piyasada sahip olduğu imge ve güvenin zedelendiği ve bundan davacının üzüntü ve acı duyduğu tartışmasız kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. İşte davacının ticarî kişisel varlığında meydana gelen bu olumsuz sonuçların giderilebilmesi için kanun koyucu, 554 sayılı KHK’nın 49/1-c maddesiyle tasarım hakkına tecavüz vuku bulduğunda manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini hüküm altına almıştır.
Tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle ve ibraz olunan belgeler karşısında manevî tazminat miktarının 10.000,00.-TL olarak saptanmasının da hakkaniyete uygun olacağı düşünülmüştür.
Elbetteki manevî ve maddî tazminata karar verebilmek için davalı mütecavizin kusurunun bulunması gerekir. Türkiye’de davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir, bu sektörde kullanılıp da memleketimizde tescil edilmiş bir tasarım tescilinin varlığından haberdar olmadığını iddia edemez. Aksinin iddia ve savunulması, “her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi lâzımdır” biçiminde tanımlanan ilkeye aykırıdır. Ayrıca tacir olan davalının bunun aksini iddia etmesi MK’nın 2.maddesiyle de bağdaşmaz. Bu nedenle davalının kusursuz olduğunu söylemek imkânsızdır. Zira kendi eyleminin tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunu bilebilecek durumdadırlar.
Eylemin haksız fiil olması, tarafların tacir olması ve ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren avans faiz oranları üzerinden temerrüt faizi işletilmesinin talep edilmesi karşısında, her iki tazminata anılan oran ve tarihten itibaren temerrüt faizi işletilmiştir.
Veriler son bilirkişi raporunda davalıya ait Zimmer marka baskı makinesinin sırf dava konusu … sayılı tasarım tescilden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu iddia olunan dava konusu ürünlerin üretimi için tasarlanmış bir makine olmadığı, makinenin hafızasına aktarılan bilgi ile baskı yaptığı desene ait özel yardımcı ekipmanlara ihtiyaç olmadan çalıştığı anlaşıldığından davacının üretimde kullanılan makinelere el konulması talebinin reddine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 05.02.2009 gün ve E. … sayılı kararı ile 554 sayılı KHK’nin 48/a bendi hükmünün anılan KHK’nin 48/A maddesinin (c) bendi yönünden iptal edilmesi, buna karşın 554 sayılı KHK’nin 17 ile 49, 50 ve 59. madde hükümlerinin iptal edilmemesi ve varlığını sürdürmesi, özetle hukukî ihlaller bakımından anılan hükümlerin eylem tarihinde ve hâlen varlığını sürdürüyor olması karşısında, belirtilen kararın işbu davada ittihaz olunan hükmü etkileyemeyeceği düşünülmüştür.
Açıklanan nedenlerle; yukarıdaki kabullere aykırı hiçbir iddia ve savunma kabul olunmamış, ibraz edilen deliller ve bilirkişi raporlardan bu yönde yararlanılmış ve işbu dava hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K ı s m e n K a b u l ü n e,
Davalı şirketin davacıya ait … sayılı tasarımın aynısını belirgin şekilde benzerinin üretim ve satışını gerçekleştirme eyleminin davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunun tespitine,
Davalının davacının tasarım hakkına yönelik tecavüzünün men’ine ve ref’ine,
Tecavüz suretiyle üretilen ve ithal edilen ürünlere el konulmasına,
17.655,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminatın 27.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Tecavüz konusu ürünlerin üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması talebinin reddine,
Kararın kesinleşmesini müteakip karar özetinin masrafı davalıdan alınmak kaydıyla tüm Türkiye’de yayınlanan gazetelerden birinde bir defa ilanına,
Peşin alınan 2.160,00.-TL’den alınması gereken 1.889,11.-TL’nin mahsubu ile 270,89.-TL kalanın istek halinde davacıya iadesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat için hesap edilen takdiren 7.375,00-TL nisbi, kabul edilen manevi tazminat için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL ve kabul edilen diğer maddi istemler için hesap edilen takdiren 7.375,00.-TL maktu olmak üzere üç ayrı vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davanın maddi ve manevi tazminat bakımından kısmen reddedilmesi ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle reddedilen maddi tazminat için hesap edilen 7.375,00.-TL nispi, manevi tazminat için hesap edilen 7.375,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 1.889,11.-TL ilâm harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kabul red oranının takdiren %50 olarak belirlenmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 8.437,84.-TL yargılama giderlerinin %50’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 228,80.-TL yargılama giderlerinin %50’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2022
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 285,19.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.800,00.-TL
Delil Tespiti Giderleri : 223,80.-TL
Temyiz vb. Giderler : 6.128,85.-TL
TOPLAM : 8.437,84.-TL