Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/123 E. 2022/372 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/123 Esas – 2022/372
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/123
Karar No : 2022/372

Hakim …
Katip :..

Davacı :…
Vekili : Av. ..
Davalılar ..
Vekili : Av..
..

Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 01/04/2022
Karar Tarihi : 24/11/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 24/11/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili … Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; davalı yanın… sayısı ile gerçekleştirdiği başvuruya yönelik itirazlarının Kurum tarafından reddolunduğunu,… sayısı ile görülen davanın konusunun da benzer olduğunu, bu nedenle birleştirme taleplerinin olduğunu, müvekkilinin… sayılı “servier” markasının sahibi olduğunu, dava konusu markanın ise “… pharmaceuticals” ibaresinden oluştuğunu, taraf markalarının benzer olduklarını, …” ibaresinin başvuruda, uyuşmazlık konusu emtialar açısından ayırt edici olmayan unsur olarak kullanıldığını, dolayısıyla dava konusu markanın esas unsurunun “…” şeklinde algılanacak olduğunu, “…” ve “…” kelimelerinin benzer olduklarını, her iki kelimede de çok sayıda harfin ortak olduğunu, “…” kelimesinin, müvekkili markasında da aynı harf dizilimi ile yer aldığını, markaların başlangıç kısımları benzer oldukları gibi markaların son kısımlarının da … şeklinde aynı olduklarını, dava konusu markada “s” harfinin stilize yazımının markanın algısını değiştirmeyeceğini, markaların işitsel olarak karıştırılabilecek düzeyde benzer olduklarını, müvekkili markasının… olması nedeniyle sonunda yer alan “r” harfinin yutularak telaffuz edileceğini, bu halde markaların işitsel olarak nerdeyse aynı şekilde telaffuzlarının olacağını, markaların kapsamlarının aynı olduğunu, bu halde taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin doğacağını, ortalama tüketicilerin taraf markaların karıştırabileceklerini, hatta doktor ve eczacıların dahi markaları birbirleri ile karıştırabileceklerini, müvekkili markasının ayırt edici gücünün baştan yüksek olduğunu, “servier” ibaresinin müvekkili şirket kurucusunun soyadı olduğunu, davalı yanın geniş bir seçenek özgürlüğü varken “…” şeklinde tercih ettiği markasının müvekkili markalarına yanaşır nitelikte olduğunu, müvekkili markasının 40 yıla yakın bir süredir … pazarında olduğunu, … markasının artık bir çatı marka haline geldiğini ifade ederek, …. sayılı “serıe pharmaceuticals” ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı… vekili cevaplarında özetle; kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, … kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının … sayılı ….” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Dava konusu davalının …. sayı ve “serıe pharmaceuticals” ibareli marka için 16/10/2020 tarihinde 05.Sınıf mal/hizmetleri kaplayacak şekilde tescili için başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacının … sayılı …” ibareli markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, …. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal veya hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkânı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılması gereklidir.
Dava konusu marka başvurunun 05.04.2022 tarihinde tescil işlemlerinin tamamlandığı;
Dava konusu marka kapsamında 05. Sınıfta yer alan ve doğrudan kişi sağlığına yönelik tıbbi nitelikte emtialar ve doğrudan ilaç özelliği göstermemekle birlikte kişi sağlığını ilgilendirir kimyasal içerikli ürünlerin yer aldığı mallar ile davacı yanın önceki tarihli markası kapsamında aynı sınıf ve alt gruplarda yer aldığı görülen malların aynı tüketici grubuna hitap eden, aynı ihtiyaçlara yönelik, birbiri yerine ikame edilebilir, birbirleri ile doğrudan ticari rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, satış ve pazarlama biçim ve yöntemleri benzer olan mallar oldukları anlaşılmıştır.
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için yukarıda da belirtildiği üzere emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır.
İki işaret arasında karıştırılma ihtimali iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. …. kararlarında da belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar / kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da değildir. Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zeka ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir. Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesi de mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında benzer bulunan 05. Sınıfta yer alan mallar açısından tüketicinin niteliğinin ortalama tüketicinin daha üstünde olacağı ve tüketicinin ürünü satın alırken çok daha kapsamlı bir araştırma yaparak daha üstün bir dikkat sarf edeceğini kabul etmek yerinde olacaktır. Nitekim bu ürünler, nitelikleri itibariyle kişi sağlığını doğrudan etkileyebilecek olduğundan, tüketicinin karar aşamasında etki edecek aracıların, profesyonellerin ve hatta diğer tüketicilerin (mal veya hizmeti deneyimlemiş) görüşleri etkili olacağından bu noktada da dikkat düzeyi yüksek alıcılar/tüketicilerden bahsedilmesi doğru olacaktır. Zira benzerliği tespit olunan bu ürünlerin doğrudan ilaç veya tıbbi içerikli/kimyasal içerikli ürünler olup nihai kullanıcılarının kişisel sağlığını tehdit edebilecek unsurlar taşımaları nedeniyle tüketicilerin söz konusu ürünleri satın alırken/kullanırken ortalamanın daha üstünde bir dikkat, bilinç ve seçicilik ile hareket edeceği, nitekim ilaç, ilaç içerikli olsun ya da olmasın takviye gıda vs nitelikteki ürünlerin her ne kadar bu ürünlerin nihai kullanıcısı herhangi bir tüketici olabilir ise de ilgili tüketicinin niteliğinin, gerek tüketicinin bu ürünlere erişiminin genellikle doktor, eczacı, diş hekimi gibi sektör uzmanlarının reçetelendirmesi ve devlet politikası şeklinde yürütülen sair uygulamalar sayesinde (İlaç Takip Sistemi gibi) mümkün olması gerekse de doğrudan kişi sağlığını ilgilendirmesi nedeniyle (reçetesiz dahi olsa ) yüksek düzeyde bilinç, dikkat ve özene sahip olduğu; keza yine ilgili sınıfta yer alan “bebek mamaları” da emtiasının günlük gıda tüketim ürünlerinin yer aldığı 29 ya da 30. sınıfta değil de 05. sınıf emtialar arasında yer alıyor oluşunun temelinde bu ürünlerin, satış noktalarının davacı markaları kapsamındaki gıda ürünlerinden farklı olması yer almakta olup her ne kadar büyük perakende marketlerinde bu ürünler bulunabilir ise de farklı raflarda ve bebek bezi, bebek pudrası gibi ürünlerle birlikte sergilendiği, başka bir ifadeyle standart atıştırmalık gıda ürünleri reyonlarında tüketiciye sunulmadıkları, standart atıştırmalık gıda ürünleri arasında bebe bisküvisi olarak sunulan ürünlerin işbu sınıftaki ürünler olmadıkları, bu ürünlerin çoğu kez çeşitli vitamin, protein ve benzeri takviyeler içerir, yeni doğan/bebek sağlığını ve gelişimini etkileyen, bebeklerin büyümesine katkı sağlayan (hatta bebeklerin yaşlarına göre kullanım periyodu değişebilen) temel besin malzemeleri arasında oldukları, bu ürünlerin ilgili tüketicilerinin yine yetişkin ebeveynler olacağı, ebeveynlerin bebeklerinin sağlığı açısından tercih ettikleri hemen her çeşit üründe dahi günümüzde çok yüksek dikkat sarf eden nitelikte tüketiciler olduğu, dolayısıyla bu tür ürünleri marketten satın aldıkları bisküvi, kraker, içecek gibi emtiaları satın alırken harcayacakları dikkatin çok daha üzerine bir dikkat ve özen ile tercih edecekleri; dolayısıyla bahsi geçen bu emtiaların da ilgili tüketicilerinin de doktor, eczacı vb. profesyonel meslek mensupları olmamakla birlikte ortalama bir tüketiciye nazaran çok daha yüksek düzeyde bilgili, dikkatli ve özenli tüketiciler olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
…. sayılı ilamında da belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denilmektedir. Dolayısıyla ilgili tüketicinin aldığı mal ya da hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bildiği ve fakat güvendiği işletme ile malını/hizmetini aldığı işletmenin arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi hali dahi “karıştırılma ihtimali” nin var olduğunun kabulü için yeterli olacaktır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur.
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, markaların başlangıç kısımlarının fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunup okunmadığı dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Dava konusu markanın hakim unsurunun beş harften oluşan “…” kelimesi olduğu, bu ibarenin ilk harfi olan “s” harfinin üst kıvrımının tüm sözcüğü kapsayacak nitelikte düz bir şekilde uzatımı ile yazımı sonucunda kelimenin görsel algıya hitap eden bir mizanpajda tasarlandığından bahsedilebileceği, alt kısımda yer alan “pharmaceuticals” ibaresinin ise “tıbbi ürünler” anlamına gelen yabancı bir sözcük oluşu itibariyle uyuşmazlık konusu emtialar açısından jenerik bir kavram olduğu, markanın hakim unsuru olan “…” kelimesinin İngilizce’de doğrudan bir anlamının tespit edilemediği, İtalyanca kökenli bir kavram olarak “bölüm, seri, dizi” gibi bir anlama geldiği; nitekim anılan ibare dilimize de “seri” şeklindeki yazımı ile girmiş ve yerleşmiş bir sözcüktür. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu markanın esas unsurunun “…” sözcüğü olduğu;
Davacı yanın önceki tarihli markası ise … şeklinde herhangi bir şekil unsuru taşımaksızın, tek kelime ve yedi harften oluşan, dilimizde ya da İngilizcede bilinen bir anlamı tespit edilemeyen, Fransızca’da ise “hizmetkar” anlamına geldiği görülen ancak ülkemiz tüketicisi açısından doğrudan bir anlam ifade etmesi mümkün olmayan bir ibare olup davacı markasında başkaca ek unsur ise yer almadığı;
Dava konusu marka …” harflerinden oluşmaktayken, davacı yanın önceki tarihli markası ise “…. harflerinden meydana geldiği; bu halde taraf markalarının ilk üç harfleri birebir aynı dizilimde yer almakta iken yine “i-e” harflerinin de markalarda yan yana konumlandırıldıkları, bununla birlikte davacı markasında ek olarak “v” ve “r” harflerinin yer aldığı; dava konusu markanın ülkemiz tüketicisi tarafından yazımına en uygun şekilde “se-ri” şeklinde telaffuz edilecek olduğu, davacı markasının ise yine aynı mantıkta “…. şeklinde telaffuzunun mevcut olacağı, her ne kadar davacı yanca kelimenin sonunda yer alan “r” harfinin, kelimenin Fransızca kökenli olması nedeniyle telaffuz esnasında yutulacağı ileri sürülmüş ise de bu durumun ülkemiz tüketicisi nezdinde somut bir karşılık bulmayacağı, dolayısıyla tüketicinin anılan ibareyi, yazımı ve dilbilgisine en yakın şekilde telaffuz edeceği;
Keza yine yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu “…” markasını “seri” şeklinde okuyacak olan ülkemiz tüketicisi bu kelimeye … sözlüğündeki karşılığındaki “herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi” yahut “hızlı bir biçimde” anlamlarını yükleyebilecek; “…..” kelimesine ise doğrudan herhangi bir anlam yükleyemeyecektir. Bu durum tüketicinin her iki işareti birbirinden farklı bir şekilde algılamasına da sebep olabilecektir.
Bu halde her ne kadar taraf markaları birtakım harfleri ortak sıralamada taşımakta iseler de markaların hecelemelerine bağlı olarak telaffuzlarının birbirlerinden ciddi şekilde uzaklaştığı, taraf markalarındaki farklı harf yapılanmasının ise markaların görsel anlamda da (dava konusu markadaki genel mizanpaj ile birlikte gözetildiğinde) birbirlerinden uzaklaşmaları sonucunu doğurduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarının bütünsel algılarında birbirlerinden somut bir biçimde uzaklaştıkları böylesi durumda, işaretler arasındaki belirgin ve bütüne hakim farklılık halinin, bu iki işaretin herhangi bir tüketici grubu nezdinde ilişkilendirilme ihtimali halini dahi ortadan kaldırır düzeyde olması sonucunu doğurduğu; zira markaların hitap ettikleri tüketici grubunun dikkat ve bilgi düzeyinden bağımsız, ortalama zeka, algı ve seçicilik düzeyindeki ortalama bir tüketicinin dahi, taraf markalarının salt birtakım harf dizilimsel benzerlik taşımalarından kaynaklı aralarında bir ilişki kurması mümkün olmadığı gibi markalar arasında çağrışımsal bir ilişki dahi kurmayacak olduğu;
Bu haliyle taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldıklarında görsel, işitsel ve kavramsal unsurların hiçbiri açısından, tüketicinin, işaretler arasında yanılgı yaşayabileceği mahiyette güçlü bir benzer algı ediniminin mümkün olmadığı; kaldı ki somut olayda, ilgili tüketici kitlesinin genel olarak dikkatli özenli ve seçici kimselerden oluştuğu gözetildiğinde ilgili tüketici grubunun her iki tarafa ait markalar altında sunulan hizmetleri/malları karıştırmak suretiyle satın alma yahut bu hizmetler/mallardan yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşme ihtimallerinin bulunmayacağı, aksinin hayatın olağan akışına ve normal hayat tecrübelerine de aykırı olacağı, esasen gerçekçi bir yaklaşım da olmayacağı, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markasını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı;
Neticede, başvuru kapsamında yer alan emtialar ve bu emtiaların ilgili tüketici kitlelerinin niteliği göz önüne alındığında, taraf markaları arasındaki bir kısım harfler bakımından oluşan benzerliğin markaların bütünsel algılarında oluşan belirgin farklılığın önüne geçmeye yeterli olmadığı, taraf markalarının gerek görünüm gerekse de nihai telaffuz esnasında kulakta yarattığı algı açısından yeterince farklılaşmayı başardığı, hal böyleyken işaretler arasında iltibas ihtimali mevcut olmadığı gibi tespiti yapılan ilgili tüketici nezdinde markaların aynı iktisadi – idari kaynaktan geldiği veya birbirlerinin serisi olarak algılamayacağı kanaatine varılmıştır.
Neticede; dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan mallar ile davacı yanın önceki tarihli markası kapsamındaki emtiaların tamamının aynı ya da benzer nitelikte olduğu, bununla birlikte taraf markalarını oluşturan işaretler arasında açıklanan nedenlerle ilgili tüketici kitleleri ve taraf markalarını oluşturan kelimelerin bütünsel algıda yarattıkları somut farklık nedeniyle karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin bulunmadığı, … kararının yerinde olduğu ve iptali koşullarının oluşmadığı, hükümsüzlük ile terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davanın Reddine,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kurum kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şirketin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde….Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24.11.2022

Kâtip Hâkim 41072
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır