Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/116 Esas – 2022/415
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2022/116
Karar No : 2022/415
Hakim :…
Katip ..
Davacı …
Vekili : Av..
Davalılar …
Vekili : Av. ….
Vekili : Av. ..
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 29/03/2022
Karar Tarihi : 21/12/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 21/12/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili .. Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin dava dışı İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı …. MERKEZİ”ni ve konut, ofis ve alışveriş merkezi bloğundan oluşan “……nı işletmekte olduğunu…numaralı “……numaralı “…+şekil”,… “… levent”, .. numaralı “kanyonline”… numaralı “…”.. numaralı “radyo …”, …. numaralı “radyo …” “ibareli markaların sahibi olduğunu,.. sayılı davalı markasına yönelik itirazlarının farklı mal ve hizmeti kapsadığı gerekçesi ile reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, başvuru sahibi …. tarafından… numaralı “…”,…. numaralı “…+şekil”,…. “… levent”, … numaralı “kanyonline” markalarının tescilli oldukları tüm mal/hizmetler için kullanımının ispatını talep ettiğini,… numaralı “…+şekil” markası 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44, 45. sınıflarında,…. numaralı “…” markası 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44, 45. sınıflarında, …. “… levent” markası 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44, 45. sınıflarında,… numaralı “kanyonline” markası 38 sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin yarı hissedarı olduğu “… ALIŞVERİŞ MERKEZİ” 01 Haziran 2006 tarihinden bu yana …. adresinde alışveriş merkezi olarak faaliyet göstermekte olup ….’nin ve hatta Avrupa’nın en tanınmış alışveriş merkezlerinden biri olduğunu, müvekkilinin alışveriş merkezi faaliyetlerinde “…” markasını aktif olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin alışveriş merkezi bünyesinde çok sayıda faaliyeti bulunduğunu,…./ isimli internet sitesinde de aktif olarak kullanıldığını, müvekkili markasının tanınır hale geldiğini, Markalar Dairesi tarafından ….”… şekil” numaralı markanın “avm yönetim hizmetleri” hizmeti açısından ciddi kullanımın ispatlandığına karar verilmiş olmasına rağmen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tamamen hatalı bir kanaatle Markalar Dairesinin bu kararının isabetsiz olduğuna ciddi kullanımın ispatlanamadığına karar verdiğini, tescili istenen “k kanyonvadi otel” markası ile müvekkili markaları arasında ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali olacak şekilde benzerlik olduğunu, “k kanyonvadi otel” ibaresinin müvekkiil adına tescilli bulunan “…”, “…+şekil”, “……. “…”, “radyo …”, “radyo …” ibareli marka ile birebir benzemekte olduğunu, bu benzerliğin aynı tür mal ve hizmetler bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme/karıştırılma olasılığına yol açacak düzeyde olduğunu, dava konusu markanın tescil ile müvekkili markasının tanınırlığından yararlanmayı istediğini ifade ederek, …. sayı ve “k kanyonvadi otel” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı …. vekili cevaplarında özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının MARKASININ ciddi olarak kullanılmadığına ilişkin ve diğer hususlardaki iddialara göre .. kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının…. sayılı… otel” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu… sayılı “k kanyonvadi otel” ibareli marka için davalı tarafından 14/01/2020 tarihinde 43.sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının önceki tarihli … sayılı “…” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, davalı yanın ise davacı yanın dayanak markalarının tamamı bakımından SMK m. 19/2 uyarınca kullanmam def’ini ileri sürdüğü, Söz konusu delillerin ışığında … Başkanlığı’nın 29.12.2020 tarihli karar ile … sayılı marka açısından davacı yanın markalarının “avm yönetimi hizmetleri” alanında kullanıldığının ispatlandığı tespit edilmekle birlikte 43. Sınıf hizmetler bakımından taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının tespit edildiği, anılan karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edildiği, T…. sayılı kararı ile davacı itirazlarının reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Doktrinde de kabul gördüğü üzere, markalara ait mal veya hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle, inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal veya hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan “…. Protokolü” kapsamında hazırlanan “Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ” hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.”
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır. Bu nedenle, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkânı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarının araştırılması gereklidir.
Markalar arasında iltibas değerlendirmesinin ilk koşulunun, taraf markaları kapsamındaki emtiaların benzerliği olduğu hususu Yüksek Mahkemenin birçok kararında da açıkça belirtilmiştir.
Nitekim … nezdinde verilen kararlarda da malların benzerliğine ilişkin değerlendirmenin, mal ve hizmetler arasındaki ilişkilerin ilgili özellikleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu özelliklerin, malların doğaları, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbiriyle rekabet halinde veya birbirini tamamlayıcı olup olmadıklarını içerdiği belirtilmiştir.
Davalı tarafça, SMK m. 19/2 düzenlemesi uyarınca ileri sürülen itirazlar neticesinde davacı yanın herhangi bir markasını uyuşmazlığa konu olan 43. Sınıf hizmetler ya da bu hizmetler ile benzer nitelikteki mal ve hizmetlerde kullandığını ortaya koyamadığı; dosya kapsamına sunulan sınırlı sayıdaki fatura ve tarihsiz nitelikteki görsellerden davacı yanın markalarının alışveriş merkezi yönetimi hususundaki ciddi faaliyetlerini dahi ortaya koymaya yeterli görülmesinin mümkün olmadığı; davacı yanın, “…” esas unsurlu markalarının 43. Sınıftaki hizmetlerde ciddi markasal kullanıma konu edildiğini ispatlayamadığı;
Ancak hükümsüzlük talepli dava dosyası açısından davalı yanca davaya cevap verilmemiş olunması nedeniyle kullanmama def’inin yeniden ileri sürülemediği;
Dava konusu markanın 11.07.2022 tarihinde tescil sürecini tamamlamış olduğu;
Davacı yanın, uyuşmazlık konusu 43. Sınıf hizmetlerde ciddi ve süreklilik arz eden markasal kullanımlarının bulunduğu yönünde herhangi bir bilgi ya da belgeyi işlem dosyasına sunamadığı, dolayısıyla 43. Sınıf hizmetleri kapsar mahiyetteki ….sayılı davacı markalarının SMK m. 6/1 kapsamında dikkate alınamadığı, ….ve …sayılı markaların ise uyuşmazlık konusu 43. Sınıf hizmetler ile aynı ya da benzer hiçbir mal ve hizmeti zaten kapsamadıkları, dolayısıyla bu markalar bakımından SMK m. 6/1 kapsamında gözetilmesi gereken emtia benzerliği kriteri oluşmadığından karıştırılma ihtimalinin, kullanım ispatı talebinden bağımsız olarak, zaten ortaya çıkmayacak olduğu, neticesinde … kararı açısından varılan nihai kanaatte SMK m.6/1 kapsamında koşullarının somut olayda meydana gelmediği anlaşılmıştır.
Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır.
İki işaret arasında karıştırılma ihtimali iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınması gerektiği; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Ancak tüketici kitlesinin dikkat ve özen düzeyinin mal ve hizmet sınıflarına bağlı olarak değişkenlik göstermesi de mümkündür.
Benzer bulunan 43. Sınıftaki hizmetlerden 43.01 alt grubundaki “yiyecek – içecek sağlanması hizmetleri” açısından ilgili tüketicilerin hemen her kesimden kimseler olabilecekleri ve tüketicilerin bu hizmetlerden yararlanırken yüksek bir dikkat düzeyi ile hareket etmeyecekleri ancak 43. Sınıf diğer alt gruplarında yer alan hizmetler nitelikleri itibariyle nispeten daha yüksek fiyat aralığına sahip, tüketicinin daha seyrek aralıklarla yararlandığı, bu nedenlerle tüketicinin tercihlerini somutlaştırırken daha dikkatli ve seçici davranarak hareket ettiği hizmetlerdir. Ancak buna rağmen bahsi geçen hizmetlerin son derece geniş bir tüketici grubuna hitap etmesi nedeniyle tüketicinin dikkat ve özeni nispeten yükselse de bu tüketicilerin hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacakları yönünde bir yorum da bulunulması isabetli bir yaklaşım olmayacaktır.
… sayılı ilamında da belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde ölçü bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denilmektedir. Dolayısıyla ilgili tüketicinin aldığı mal ya da hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bildiği ve fakat güvendiği işletme ile malını/hizmetini aldığı işletmenin arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi hali dahi “karıştırılma ihtimali” nin var olduğunun kabulü için yeterli olacaktır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur.
Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, markaların başlangıç kısımlarının fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunup okunmadığı dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Dava konusu markanın süt kısmında “K” harfinin kullanıldığı bir logo, logonun hemen altında koyu renk ile yazılmış “…” sözcüğü ve bu sözcüğün devamında yer alan açık renkte yazılmış “… sözcüğü, altta ise oldukça küçük harf karakterleri ile yazılmış “otel” kelimesi ve “****” şeklinde dört yıldızın yer aldığı; markanın ön sesini oluşturan ve koyu renk ile yazılarak vurgulanmış, “…” kelimesi de Türkçe bir sözcük olup “Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki vadi” anlamına gelen bir coğrafi kavramdır. Anılan ibarenin bu anlamı itibariyle uyuşmazlık konusu hizmetlerde ayırt edici bir ibare olarak görülmesi gerektiği; “….” kelimesi ise yine Türkçe bir sözcük olup anılan ibarenin de uyuşmazlık konusu hizmetler açısından ayırt ediciliği bulunmakta ise de marka içerisinde ikincil sırada konumlandırıldığı, hatta ve hatta markanın üst bölümündeki “K” harfini içerir logo ile de marka bütününde aslen ön plana çıkartılmak istenilen ve esas unsur olarak belirlenen ibarenin “….” kelimesi olduğu;
Davacı yanın dava konusu marka ile aynı hizmet sınıflarını taşıyan … sayılı …. sayılı … markalarının her birinde ..” ibaresinin münhasır esas unsur ya da markanın ön sözcük unsuru olarak vurguyu üzerinde toplayan kısmı şeklinde kullanıldığı, markalardaki “… ek sözcük unsurunun ve yine şekil unsurunun bu algıyı değiştirmediği, “..” ibaresinin ülkemizde bir erkek adı olarak kullanıldığı gibi İstanbul’un bilinen semtlerinden birinin de adı olduğu, bu haliyle davacı markasının esas unsurunun “…” kelimesi olduğu anlaşılmıştır.
Kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran birleşik bir markanın önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde bağımsız bir ayırt edici karakterinin olup olmadığının ve bu ibarenin sonraki markada da dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
“Bir markanın önceki markaya eklenmiş bir diğer kelimeden oluşması iki markanın benzer markalar olduğu yönünde bir göstergedir.” ….
Dolayısıyla iltibas ihtimalinin varlığı için önemli olan, önceki markanın, sonraki marka içerisindeki kullanımında bağımsız ayırt edici karakterini koruyup korumadığı ve ayırt edici niteliğinin ne denli yüksek olduğudur.
Taraf markalarında ortak unsur olan “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu hizmetlerde ayırt ediciliği bulunan Türkçe bir kelime olduğu; “…” kelimesinin bu ortak kullanımını ilgili sektördeki yaygın/yerleşik bir teamülden gelmediği gibi sektörle doğrudan bağlantılı bir anlamından kaynaklı olarak bu ibarenin kullanılmadığı, 43. Sınıf hizmetlerin yararlanıcı konumundaki tüketicilerin, bu ibareyi içerir bir marka ile karşı karşıya kaldığında, “…” sözcüğüne markasal bir vasıf yükleyeceği; bu halde aynı esas unsuru taşıyan taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan güçlü bir benzerliğin taraf markaları arasında kurulacak olması kaçınılmazdır. Her ne kadar markalarda ek birtakım sözcük ve şekilsel unsurlar yer almakta ise de bu unsurların hiçbiri, markaların bütünsel algılarını birbirlerinden farklılaştırmaya elverişi olmadıkları gibi her iki taraf markasını da ayrı zamanlarda deneyimleyecek olan bir tüketicinin markalara yönelik tecrübelerini üçüncü kişilere aktarımında ön plana çıkacak olan unsurun öncelikli olarak “…” sözcüğü olacağı; davacı yanın bu ibare ile yarattığı birden fazla markasının farklı ek unsurlar ile birlikte tescili sonucunda markalarının bulunduğu gözetildiğinde, dava konusu markanın da bu serinin yeni bir öğesi olarak algılanması, başka bir ifadeyle, mevcut mizanpajı itibariyle bu seri marka ailesine sızarak tüketicinin bu yeni karşılaştığı markayı da önceden bildiği davacı tarafa ait markalardan biri gibi düşünerek tercih etmesi ihtimal dahilinde olacaktır.
Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği anlaşılmıştır.
“Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının (… ) benzer olduğu, markaların mal ve hizmet listelerinin 29, 30, 32 ve 33. sınıflardaki malların satışına ilişkin 35/06 alt grubu ile 43/02 alt grubu yönünden benzer ve ilişkili hizmetlerden oluştuğu, markalar arasında bu hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali ve tescil engeli bulunduğu,… kararının kısmen iptali koşullarının oluştuğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, ….tüm dosya kapsamına göre, davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı kurum vekili temyiz etmiştir.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca ….esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından …kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”
Neticede, hükümsüzlük talebi bakımından, dava konusu marka ile davacı yana ait… sayılı markaların uyuşmazlık konusu 43. Sınıf hizmetleri birebir aynı hizmetleri kapsadıkları bir durumda, işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin önüne geçilebilmesi adına tercih edilen işaretler arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal farklılıkların çok daha belirgin bir şekilde olması gerektiği, halbuki somut uyuşmazlıkta taraf markalarının “…” esas unsurunu ortak olarak içerdikleri ve görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzer algıları tüketiciye verdikleri, uygulama ve doktrinde de kabul edildiği üzere tüketicinin aklında iki markanın birbiri ile ilişkili olduğu yönünde ciddi bir ihtimal beliriyorsa ve markaya güvenle tercihlerini somutlaştırıyorsa markalar arası iltibasın veya en azından iltibas tehlikesinin mevcut olduğunun kabulü gerekeceği, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu hizmetler açısından ayırt ediciliği bulunan bir kelime olduğu, hal böyleyken tüketicinin markaların farklılaşan unsurları itibariyle iki ayrı marka karşısında olduğunu algılasa dahi bu markaların işletmesel kaynakları yönünden aynı kaynağa ait olduklarını düşünebileceği ve buna bağlı olarak yanılgı yaşayabileceği bu durumun ise tam olarak karıştırılma ihtimalinin bir karşılığı olduğu kanaatine varılmıştır.
Neticede; dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu davalının …. sayılı …. ibareli marka başvurusunun yayınına yönelik davacı tarafça ileri sürülen itirazlara karşı, davalı yanın SMK m. 19/2 kapsamında kullanmama def’i ileri sürdüğü, bu kapsamda işlem dosyasına sunulan deliller çerçevesinde, davacı yanın dayanak hiçbir markasını 43. Sınıf hizmetlerde ciddi markasal kullanıma konu ettiğini ortaya koyamadığı, dolayısıyla işlem dosyası ve buna bağlı olarak … kararının iptali istemi bakımından davacı yanın hiçbir markasının SMK m. 6/1 kapsamındaki itirazlarda dikkate alınamayacak olması nedeniyle SMK m. 6/1 koşullarının oluşmadığı, ancak hükümsüzlük talebini de içerir işbu davada, davalı yanın dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı, bu nedenle kullanmama def’ini hükümsüzlük talebi açısından ileri sürmediği, bu halde hükümsüzlük talebi açısından davacı yanın uyuşmazlığa konu 43.sınıf hizmetleri içerir ….sayılı markaları bakımından bahsi geçen markalar ile dava konusu marka arasında 43. Sınıf hizmetlerin tamamı bakımından SMK m.6/1 kapsamında karıştırılma ihtimalinin meydana geleceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
….sayılı kararının iptali hakkında açılan davanın REDDİNE,
Davalı şirket hakkında açılan davanın KABULÜ ile,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Davanın … kararın iptali yönünden reddolunması, davalı kurum kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
Davanın kabul red oranının takdiren %50 olarak belirlenmesine,
Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70.-TL ilâm harcının tamamının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında yapmış olduğu aşağıda dökümü yazılı 2.983,70.-TL yargılama giderinin %50’sinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Davalıların yapmış olduğu bir gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2022
Kâtip Hâkim ….
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 92,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 2.600,00.-TL
P.P : 291,50.-TL
TOPLAM : 2.983,70.-TL