Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/97 E. 2021/307 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/97 Esas – 2021/307
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/97
Karar No : 2021/307

Hakim :….
Katip : ….

Davacı :….
….
Vekili : A….
….
2…
Vekili : …..
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 29/03/2021
Karar Tarihi : 23/09/2021
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 23/09/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin ticaret unvanında yer alan “…” kelimesini tekstil ve perakende alanında ürettiği emtialar üzerinde marka olarak kullandığını, markasını 08.01.1999 tarihinde 204445 nolu marka tescil belgesi ile, 07.12.2001 tarihinde 2001 25615 nolu marka tescil belgesi ile ve 21.03.2005 tarihinde 09422 nolu ve 09423 nolu tescil belgesiyle tescil ve ilan ettirdiğini, davalı tarafça “…” markasının 25. sınıf mal hizmetlerinde tescil edilmek istendiğini, müvekkili şirket tarafından işbu sınıfta tescil edilmiş olup halihazırda faal olarak kullanılan çok sayıda marka bulunduğunu, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde müvekkili şirkete ait markalar ile aynı sınıfta, aynı veya benzer mallar ile birlikte kullanılacak olup tüketiciler nezdinde, müvekkili şirkete ait markalardan bir tanesi olduğu düşüncesine neden olacağını, dava konusu markanın tescil edilmesi durumunda, anılan markanın müvekkili şirket adında kayıtlı markalar üzerinde iltibasa yol açacağı ve bu sayede haksız menfaat elde edeceğinin açıkça ortada olduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllardır tekstil ve perakendecilik sektöründe harcadığı emek ve gösterdiği özen neticesinde “…” ibaresini standart kullanım dışına çıkartarak herkes tarafından bilinen ve tanınan bir marka haline getirdiğini, her ne kadar… ibaresinin kelime anlamı pamuklu kumaş ise de müvekkili şirketin işbu ibareyi kelime anlamından farklı olarak markalaştırdığını, müvekkili şirket adına tescilli olan bir marka üzerinde; herhangi bir ayırt edici unsur eklenmeden, müvekkili şirket adına tescilli markanın ilk hecesine sıradan bir hece eklenerek ayırt edicilik sağlanabileceğinin düşünülmesinin müvekkili şirket bakımından kabul edilemez nitelikte olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli olan… markasının yaklaşık 25 yıllık bir marka olduğunu, bu kadar yıldır kullanılmakta olan kökleşmiş bir markadan, işbu markaya çok benzer ve herhangi bir şekilde ayırt edici unsuru bulunmayan bir ibarenin kullanılmasına tahammül edilmesinin beklenemeyeceğini, aksinin düşünülmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu edilen “…” markasının tescil edilmesi durumunda, müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır onca emek sarf edilerek meşhur ve maruf edilen başta “…” markası olmak üzere bünyesinde… asli unsurunu taşıyan “…” ve “…” seri markalarının mevcudiyetine karşılık dava konusu markanın üçüncü kişiler tarafından emsal gösterilerek müvekkil şirket adına tescilli markalar ile benzer markaların tescil edilmesine sebebiyet vereceğini, bu durumda da yeni başvuru sahipleri tarafından müvekkili şirketin hem tanınmış markasının bilinirliğinden hem de güvenilirliğinden yararlanılmasına sebebiyet verilecek olup, müvekkili şirket nezdinde haksız rekabet ortamı oluşacağını, davaya konu edilen markanın ilk hecesi “…” yani müvekkili şirket adına tescilli olan “…” markasının ilk hecesi ile aynı olduğunu, davalı şirketçe müvekkili şirket adına tescilli olan markanın ilk hecesi ile aynı olan “…” hecesine hiçbir şekilde ayırt edici unsur barındırmayan, görsel olarak farklılık arz etmeyen ve fonetik olarak da müvekkili şirket adına tescilli marka ile benzer olan “NU” hecesi eklenerek yeni bir marka oluşturulmaya çalışıldığını, “…” markasının fonetik olarak ve zihinsel çağrışım açısından değerlendirildiğinde markayı oluşturan asli unsur olan “…” kelimesinin müvekkili şirkete ait olan “…” ve “…” markalarının ilk hecesi ile aynı şekilde telaffuz edilmesi, ortalama tüketici nezdinde kafa karışıklığına neden olacak nitelikte olduğunu, “…” markasının özel/01591sayı ile Türk Patent Enstitüsü nezdinde tanınmış marka statüsüne alındığını, ortalama tüketicinin müvekkili şirkete ait tanınmış markayı çok iyi bilmesi nedeniyle davalı şirket tarafından tescil ettirilmek istenen dava konusu markanın tüketici nezdinde kafa karışıklığına neden olacağının açıkça ortada olduğunu, işbu nedenle de dava konusu edilen markanın tescilinin iptal edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanında yer alan ve ayrıca müvekkili şirket adına tescilli olan “…” ve “…” markalarının ilk hecesi bakımından aynı son hece bakımından ise herhangi bir ayırt edici unsuru olmayan ve ne anlama geldiği de anlaşılamayan bire hece eklenerek oluşturulan markanın iltibasa yol açacağı ve davalı tarafça haksız kazanç elde edileceği açık bir şekilde ortada iken mevcut hukuk kurallarının ve yargının, müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır verilen emek sonucunda meşhur ve maruf edilen “…”, “…”, “…” vs markalarının korunması, davalı tarafça tescil ettirilmek istenen markanın ise iptal edilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu, müvekkili şirketin unvanı içerisinde yer alan… ibaresinin davaya konu marka gibi benzerlerinin tesciline müsaade edilmesi halinde müvekkili şirket tarafından yıllardır gösterilen emek ve çaba sayesinde elde edilen marka tanınmışlığı olumsuz etkilenecek ve müvekkili şirketin sahip olduğu tanınmışlığı ve ayırt edici özelliğini kaybetmeye başlayacağını, anılan durumun yaşanmasının hukuka aykırı olduğu gibi adalet duygusuna da zarar verici nitelikte olduğunu ifade ederek, YİDK kararının iptaline, 2020/21814 sayılı “…” ibareli marka tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevaplarında özetle; davalı şirketin “…” ibareli başvurusu ile davacı şirkete ait itiraz konusu markanın; kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden farklı markalar olduğunu, başvuru konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, davacının markaları ise “…” esas unsurlu markalar olduğunu, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intiba, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığı gibi, iki markanın karıştırılma olasılıklarının olmadığını, davacının markalarının tanınmış olmadığını, başvuru konusu marka arasında 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesinde belirtilen şartlar çerçevesinde benzerlik bulunmadığından başvuru konusu markanın davacı markasının seri markası olabileceğini ve davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle iltibası arttırabileceği yönündeki iddiaların da mesnetsiz kaldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; taraf markaları arasında 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğu kabul edilse dahi, 6769 sayılı SMK Kanununun 6/5. maddesinde başvuru markasının marka sahibinin itirazı üzerine reddedilebilmesi için haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi, markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi koşullarının oluşması gerektiğini, Yargıtay’ın da çeşitli kararlarında belirttiği üzere, ülkemizde kabul edilen prensip, bir markanın yalnızca tanınmış olması hususunun, o markanın farklı mal ve hizmetler yönünden otomatik tescil engeli oluşturacağı sonucunu doğurmadığı yönünde olduğunu, davacının “…” ibaresinin ticaret unvanı olduğu gerekçesiyle YİDK kararının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin iddiasının da haksız ve yersiz olduğunu, davacının markaları ile başvuru konusu marka arasında benzerlik bulunmadığı gibi başvuru konusu “…” ibaresinin davacının ticaret unvanında aynen bulunmadığını, davacının bu iddiasının da mesnetsiz kaldığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahsa usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve kötü niyet itirazlarının yerinde olup olmadığı, davacının ticaret unvanından kaynaklı tescil engelinin oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının 2020/21814 sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır. Dava konusu, davalının 2020/21814 sayı ve “…” ibareli marka için 20.02.2020 tarihinde 25.Sınıf mal/hizmetleri kaplayacak şekilde tescili için başvuruda bulunduğu, başvurunun yayımlanmasına karar verildiği, ilana karşı davacı tarafından 2014/08031, 2013/82673, 2013/82282, 2013/81561, 2013/59078, 2013/23440, 2011/43340, 2011/101027 sayılı “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunulduğu, itirazın reddine karar verildiği, red kararına karşı davacının itirazda bulunduğu, … YİDK’nın 28/01/2021 tarih ve 2021/M-445 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında bulunan 25. sınıfa ait mallar davacı tarafa ait markaların kapsamında birebir yer aldığı, davacı tarafa ait markalar ayrıca 35. sınıf kapsamında bu malların satışı hizmetlerini de kapsadığı, dolayısıyla, dava konusu marka kapsamında bulunan malların tamamı davacı tarafa ait markaların kapsamında bulunan mallar ile birebir aynı ve ilişkili olduğu; Dava konusu marka, beyaz zemin üzerine standart büyük harf karakteri ile yazılan … ibaresinden oluşan kelime markası olduğu, davalı markasını oluşturan ibarede … hecesinin Türk Dil Kurumu internet adresinde “giysi yapılan mavi bir tür, kumaş, blucin, bu kumaştan yapılan (giysi), temel ile zemin arasındaki yükseklik, yörelere göre değişen ölçüde tahıl alabilen, tahtadan yapılmış bir ölçek” manalarına geldiği, Nu hecesinin bir manasının olmadığı, … ibaresinin bir bütün olarak Türkçe’de veya başka herhangi yabancı bir dilde manasının olmadığı, ibarenin bu hali ile fantezi ve yaratılmış bir ibare olduğu, dolayısıyla dava konusu mallar bakımından ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğu, … ibaresi yazıldığı şekilde /…-nu/ şeklinde okunacağı, ibarenin telaffuzunda kulakta ilk duyulan ve iz bırakan ses /…/ sesi olup, son duyulan ses /nu/ sesi olduğu, kelime markası olan davalı markası bir bütün olarak algılanmakta ve markanın esaslı unsurunu bir bütün olarak … ibaresi oluşturduğu; Davacı markaları, beyaz zemin üzerine standart büyük harf ile oluşturulan… şeklinde kelime markası olduğu, aynı şekilde yazılan kelime unsurunun alt kısmına dört yapraklı çiçek figürünün yerleştirilmesiyle oluşan marka versiyonu olduğu, başka bir marka versiyonunun… ibaresindeki O harflerinin dört yapraklı çiçek figüründen oluştuğu, davacı tarafa ait bir diğer markanın üst kısmı siyah alt kısmı kahverengi zemin üzerine kahverengi standart büyük harfler ile… ibaresinin yazıldığı, … ibaresinin üstüne oldukça küçük punto ile beyaz küçük harfler ile… ibaresinin yazılmasıyla oluştuğu, farklı yazım stilleri kullanılarak seri marka şeklinde tescil edilen davacı markalarının esaslı unsurunu… ibaresi oluşturduğu, marka /ko-ton/ şeklinde telaffuz edilip, kulakta ilk duyulan ses /ko/, kulakta son kalan ses /ton/ olacağı, … ibaresi Türk Dil Kurumu internet adresinde “pamuktan yapılan kumaş” manasına geldiği; Taraf markalarında … ibaresinin ortak olduğu, ancak davalı taraf markasında … hecesinden sonraki hecenin sessiz harfle başlayarak her iki heceye de vurgu yapıldığı, kulağa gelen ilk sesin Türkçe’de blucin manasına gelen … ibaresi olduğu, kulakta son duyulan sesin Nu sesi olduğu ve kavramsal olarak bir manasının olmadığı, oysa ki davacı markalarında… ibaresinin hem görsel hem de işitsel olarak farklı algılandığı, ilk hecenin “ko” şeklinde okunduğu, kulakta kalan son sesin “ton” olduğu, dolayısıyla taraf markalarının telaffuzlarında ne kulakta duyulan ilk ses, ne de son sesin benzer olmadığı ve taraf markaları arasında işitsel bir benzerlik olmadığı; Davalı taraf markası herhangi bir şekil, renk vs unsuru içermeyen bir bütün olarak algılanan kelime markası olduğu, davacı tarafa ait düz yazı şeklinde oluşturulan… ibaresi ile birlikte… ibaresinin o harfleri çiçek figüründen oluşan versiyonlarının olmasına rağmen marka bir bütün olarak… olarak algılandığı, taraf markaları benzer harfleri içermesine rağmen bir bütün olarak bıraktığı izlenimin farklı olduğu, davalı markasının görsel olarak davacı markalarına yanaşmadığı ve taraf markaları arasında görsel benzerlik bulunmadığı, davalı markasının manası olan bir ibare olmaması, davacı markasının sözlük anlamı olan ve yaygın kullanılan bir ibare olmasından dolayı taraf markaları arasında kavramsal benzerlik söz konusu olmadığı; Davalı ve davacı markaları … ibaresi ile başlasa da markaların kompozisyonlarının oldukça farklı olduğu, markaların bir bütün olarak algılandığı, taraf markalarının görsel, işitsel ya da kavramsal olarak benzer olmadığı, davalı marka başvurusunun bütün olarak davacı markalarının sahip olduğu imajı kendisine transfer etmesi gibi bir sonuç ortaya koymadığı, başka bir ifadeyle taraf markalarının birbirleri ile herhangi bir şekilde yanaşma içerisinde olmadıkları, taraf markalarının; birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan işaretler oldukları, “…” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacının markası olarak yorumlama yoluna gitmeyeceği, taraf markalarının ortak unsurlarına rağmen ibarelerin genel izlenim açısından farklılaştığı ve aralarında benzerlik ve ortalama tüketici nezdinde çağrıştırma ihtimali de dahil benzerlik ve karıştırma ihtimali doğurmayacağı; SMK m. 6/4 anlamında bir tescil engelinden söz edilebilmesi için Türkiye’de tescilli olmayan ancak Paris Sözleşmesi’nden yararlanabilecek bir kişinin markasıyla aynı veya benzer markanın varlığı gerektiği, davacı, Türkiye’de tescilli markalarına dayanarak başvuruya itiraz ettiği ve işbu davayı açtığı, belirtilen hususlar karşısında somut uyuşmazlığa SMK m. 6/4 hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığı;
Davacı firma… ibaresinin T/01591 sayı ile … kurumunda kayıtlı olduğunu ve sunduğu emsal Yargı kararlarında markasının tanınmış olduğunu ileri sürdüğü, gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında markanın tanınmış olduğuna dair başkaca bir delil olmamasına rağmen, davacı markasının örnek kararlarda ifade edildiği şekliyle “tekstil ürünleri” mallarında tanınmış olduğu kabul edilse bile tanınmışlık maddesinde aranılan şartlardan birinin gerçekleşme ihtimalinin bulunup bulunmadığının da ayrıca araştırılmaya muhtaç olduğu, tanınmışlık maddesi koşullarının oluşması için gereken şartlardan en önemlisi olan marka işaretleri arasında bulunması gereken benzerlik şartının markalar arasında oluşmadığı, bu nedenle, davacının dayanak markasının belirtilen tanınmışlığından kaynaklı bir tescil engelinin somut uyuşmazlık kapsamında oluşmayacağı;
Ayrıca, ….markasının tanınmış olduğu mallar ile davalının…. markası kapsamında bulunan mallar arasında davalının haksız yararlanma sağlayacak veya davacının… markasının ayırt ediciliğini zedeleyecek herhangi bir bağlantı da saptanamamış olduğundan SMK m. 6/5’in uygulanması için gereken şartların oluşmadığı;
Davacı ….firma faaliyetinin “Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda diğer dış giyim perakende satışı (palto, kaban, anorak, takım elbise, ceket, pantolon, şort (tekstil kumaşından veya örgü ve tığ işi)” şeklinde olduğu; davacı tarafın firma unvanının çekirdek kelimesinin… olduğu, … ibaresinin davalı tarafa ait marka başvurusu … ile benzer olmadığı, halk arasında karışıklığa sebebiyet vermeyeceği, bu durum karşısında davacının ticaret unvanı nedeniyle dava konusu markanın tescil engeli bulunmadığı;
Kötüniyet iddiasının kanaat oluşturmaya yeterli olacak bilgi ve belgelerin gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;
Dava konusu 2020/21814 sayılı “…” ibareli başvuru markası kapsamında yer alan mallar ile davacı tarafa ait marka emtiaları arasında benzerlik oluştuğu, dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik koşulunun gerçekleşmediği, dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı markasının tanınmışlığından kaynaklı tescil engelinin oluşmayacağı, davacı firma ticaret unvanından kaynaklı tescil engeli oluşmadığı, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı, hükümsüzlük ve terkin koşullarının oluşmadığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n R e d d i n e,
1-Harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurum kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum taraf vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şahsın yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/09/2021

Kâtip Hâkim …..
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır