Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/88 E. 2022/5 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/88 Esas – 2022/5
T.C.
ANKARA
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
Esas No : 2021/88
Karar No : 2022/5

Hakim :…
Katip : …

Davacı : …
Davalılar :…
Dava : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin
Dava Tarihi : 22/03/2021
Karar Tarihi : 13/01/2022
Gerekçeli Kararın
Yazıldığı Tarih : 21/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dilekçelerinde özetle; müvekkilinin 1974 yılından beri gıda sektöründe faal olduğunu, … markalarının ise 1994 yılından beri tescil sahibi olduğunu, 40 yılı aşkın bir süredir ise hem ticaret unvanı ile hem de marka olarak bu ibareyi kullandıklarını, müvekkili markalarının 2011 yılından beri tanınmış bir marka olduğunu, bu durumun mahkeme kararları ile de tespit edildiğini, “…” markasının gerek ülkemizde gerekse de yurtdışında tescilli olduğunu, müvekkilinin markasını korumak için bugüne kadar çok sayıda dava ikame ettiğini, 2019/125694 sayılı ve “… köy” ibareli markaya yönelik itirazlarının reddedildiğini, taraf markalarının benzer olduğunu, “köy” ibaresinin markaların farklılaşması için yeterli olmadığını, daha evvelde “…” esas unsurlu 2011/00896 numaralı marka başvurusuna karşı itiraz ettiklerini ve itirazlarının kabul edildiğini, yine…markaları ile AE … markasının benzer olduğu hususunda verilmiş mahkeme kararı bulunduğunu, dava konusu markanın esas unsuru … ibaresi olsa da tüketicilerin bu ibarenin başlangı kısmında daha fazla önem atfedeceklerini, dava konusu markada yer alan “kin” hecesi dışında, müvekkilinin markasının birebir başvuruda yer aldığını, … sayılı ERİŞKEN ve … no.lu ERİŞKENLER markalarının hükümsüzlüğü için açtıkları bir davada İstanbul Anadolu … K. sayılı kararı ile markaların benzer bulunduklarını, gıda ürünlerinin ilgili tüketicilerinin ortalama kimseler olduklarını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, tanınmış olması nedeniyle güçlü bir korumadan yararlanır konuma geldiğini, orta seviyedeki tüketicilerin taraf markaları arasında karışıklık yaşayacaklarını, markaların görsel ve fonetik olarak benzer olduklarını, birbirlerinin serisi olarak algılanacaklarını, “…” adı altında sunulan ürünleri gören tüketicinin, söz konusu ürünlerin müvekkiline ait…markalı ürün ve hizmetler ile ilgili olduğu zannına kapılacağını, … markasının sektöründe tanınmış bir marka olduğu göz önüne alındığında; davaya konu marka başvurusu ile müvekkili markasının orta seviyede tüketiciler tarafından karıştırılabileceğini, … markasının müvekkili ile özdeşleşmiş olduğunu, TPMK ve mahkeme kararları doğrultusunda müvekkiline ait…markasının memleket çapında tanınmış marka olduğunu, tanınmış markaların daha geniş korumadan yararlanmaları gerektiğini, tanınmış markaların farklı sınıflarda da korunmaları gerektiğini, müvekkilinin bu ibare üzerinde aynı zamanda üstün ve gerçek hak sahibi de olduğunu ifade ederek, YİDK kararının iptaline, 2019/125694 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı TÜRKPATENT vekili cevaplarında özetle; kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne göre tebligat yapılmasına karşın, yargılamaya bir katılımı olmadığından cevabına rastlanmamıştır.
Davanın açılmasını müteakip yargılamaya katılımı olan tarafların dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Dosya uyuşmazlık konuları hakkında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve rapor tanzim ettirilmiştir.
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, başvuru markası ve mal/hizmetler ile itiraza mesnet markalar ve mal/hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı, karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı, YİDK kararının yerinde olup olmadığı, hükümsüzlük ile terkin şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının tanınmışlık ve kötü niyet itirazlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Celp olunan tescil dosyaları kapsamından davalının…sayılı “…” ibareli marka başvuru sahibi olduğu beyan, tevsik ve müşahede olunmaktadır.
Davaya konu…sayılı “…” ibareli marka için davalı tarafından 12/12/2019 tarihinde 29.Sınıf mal/hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun yayınına karar verildiği, ilana karşı davacının.. sayılı “………” ibareli birtakım markalarına dayanarak itirazda bulunduğu, itirazın reddine karar verildiği, davacının bir kez daha itirazda bulunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 22/01/2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bunun üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere, bilirkişi raporunun aksine, incelenen Yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında yer alan 29.sınıftaki gıda ürünlerinin tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan mallar ile aynı tür – benzer olduğu; Somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında benzer bulunan 29. Sınıftaki gıda ürünlerinin hemen her yaş, gelir, eğitim, meslek grubundan tüketiciye hitap eden, kolay erişilebilir, görece ucuz ve tüketicinin satın alım esnasında dikkatli şekilde incelemelerde bulunmaksızın çoğu kez anlık kararlar ile satın aldığı ürünler olup gıda ürünlerinin genel anlamdaki ilgili tüketicilerinin ortalama dikkat ve özen seviyesine sahip kimseler oldukları anlaşılmıştır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur. Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, sesçil benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şekli dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Somut uyuşmazlık konusu marka “…” şeklindeki başvurunun herhangi bir figüratif unsur taşımaksızın “…” ve “köy” şeklinde somut iki anlama haiz kelimenin birleşik yazımı ile oluşturulmuş ve fakat kendisini meydana getiren kelimelerin bağımsız anlamlarını korumaya devam ettiği bir sözcük markası olduğu, “…” kelimesinin günlük dilde “Beden gelişimi tamamlanmış olan, kâhil.” anlamlarına gelen bir ibare olduğu, “köy” sözcüğünün ise küçük yerleşim birimine verilen bir kelime olduğu, tüketicinin dava konusu markayı kelimelerin sahip oldukları bu anlamlarından farklı bir şekilde algılamayacağı; Davacı yanın ise, “…” kelimesini münhasıran veyahut ek birtakım sözcük ya da şekil unsurları ile birlikte içeren seri markaları, yine “…” kelime kökünden yaratılmış… markaları mevcut olduğu gibi ayrıca … +şekil” şeklinde, markanın İngilizce oluşturuluş sistematiğine uygun olarak “…” kelimesinin “…” olarak yazılması suretiyle yaratılmış bir markası daha bulunduğu, davacı markalarının esas unsuru olan “…” kelimesinin “erme işi” anlamına geldiği gibi “erişmek” fiilinin da kökü olarak algılanabilecek somut bir anlamı bulunduğu; Taraf markalarında ortak kabul edilen “…” ibaresi, ibarenin, erme işi anlamına geldiği, ermek eyleminin ise kavuşmak, yetişip dokunmak, insan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek vb. anlamlarına geldiği; Taraf markalarındaki unsurlar ile bu unsurların bir araya geliş biçimlerinden kaynaklanan benzerliklerin, benzer çağrışımlar yaratacağı, karşılaştırmaya konu markalarının, birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı şeklinde nitelendirilme ihtimalini doğuracağı, söz konusu markalar ile karşı karşıya kalan tüketicinin,”…” ibaresini davacı yanın markası olarak yorumlama yoluna gitme ihtimalini oluşturacağı, davalı yanın davaya konu markasının, davacı markaları ile birliktelik izlenimi yaratabileceği anlaşılmıştır.
İşaretler arasındaki benzerlik, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir.
Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından, tescili talep edilen sınıflar da gözetilmek sureti ile karşılaştırmaya konu markaları aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesinin mevcut olduğu;
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerektiği, davacının markalarının “…” ibareli oldukları, markadaki asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, ibarenin tescil kapsamındaki ürün ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, esasen uzun süreli kullanımla ayırt ediciliğinin yükselmiş olduğu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin “…” ibaresinden oluştuğu, markadaki asıl ve ayırt edici unsurun “…” sözcüğü olduğu, … ibaresinin sonunda KİN+KÖY eki kelimesinin anlamsal, görsel ve sescil olarak davacı markasından ayırt edici kılmadığı, zira bunun başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, çünkü iki sözcük arasında anlamsal, görsel ve sescil olarak önemli derecede benzerlik bulunduğu, bu farklılığın anlamsal, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 29.sınıf ürün ve hizmetlerin tamamının davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetler aynı türden olduğu, zira ürün ve hizmetlerin birbirini tamamladığı, aynı dağıtım kanallarından geçtikleri, aynı işyerlerine sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin de iltibas kavramı içerisinde değerlendirilmesinin gerekli olmasının da bu sonucu zorunlu kıldığı;
Karıştırılma ihtimalinin, somut olayın koşullarıyla alakalı tüm faktörlerin göz önüne alınması suretiyle, geniş çaplı olarak değerlendirilmesinin gerektiği, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinin bilhassa, markanın piyasadaki tanınırlığı, halkın iki marka arasında ilişkilendirme yapabilmesi ve işaretler ile mallar arasındaki benzerlik düzeyi olmak üzere pek çok unsura bağlı olduğu, karıştırılma ihtimaline ilişkin genel değerlendirme, özellikle markalar arasındaki benzerlik ve mal veya hizmetler arasındaki benzerlik olmak üzere ilgili faktörlerin birbirine karşılıklı bağımlılığını beraberinde getireceği, mallar/hizmetler arasındaki düşük benzerlik düzeyinin, markalar arasındaki daha yüksek benzerlik ile (veya tam tersi) dengelenebileceği;
Normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı ürünlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki belirtilen ürünlerin alımlarında aynı markayla sunulan mallardan ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcı ve yararlanıcıların bu markanın farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı;
Anılan ürün ve hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde davacının “…” ibareli markasıyla sunulan anılan ürünleri satın almak veya hizmetlerden yararlanmak isterken davalının “…” işaretini taşıyan ürün ve hizmetleri satın alma veya yararlanma yönünden tercihte bulunabilecekleri;
Bir kısım alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilse bile markanın birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarının kaçınılmaz olduğu;
Bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, bu sebeple davacı itirazının reddine dair kararın hukuka uygun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı yanın “…” esas unsurunu taşıyan markalarının TÜRKPATENT tanınmış markalar sicilinde de … sayısı ile kayıtlı olduğu ve pek çok mahkeme kararında da anılan markanın “gıda ürünleri” alanında tanınmış olduğu anlaşılmıştır.
Türk hukukunda kötü niyet; “bilerek ve haksız bir avantaj kazanmak veya başkalarına zarar vermek amacıyla genel olarak kabul edilmiş ahlaki davranışların ve dürüst ticaret ilkelerinin dışında davranmak” olarak tanımlanmıştır. Buna göre bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumamaktadır.
Nitekim sınai mülkiyet haklarına özgü yürürlükte düzenleme uyarınca da kötü niyetle yapılan marka başvuruları da itiraz üzerine reddedilebileceği gibi tescilli bir markanın da kötü niyetli tescil iddiasına dayalı hükümsüzlüğü talep olunabilecektir.
Buna göre bir marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirebilmesi için, başvuru anında, markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılmak istenildiğinin ispatlanması gerekmektedir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.
Somut olayda davacı yanın kötü niyet iddialarının temelini, taraf markaları arasındaki benzerlik iddiası ve davacı markalarının tanınmışlığı hususundaki iddiaları oluşturmakta ise de tek başına benzerlik itirazının kötü niyete karine teşkil etmeyeceği anlaşılmıştır.
Neticede dosya incelendiğinde, bilirkişi raporunum aksine, Yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamından;
Davaya konu…sayılı davalı şirket marka başvuru kapsamında yer alan 29. Sınıf malların tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan mallar ile aynı, aynı tür ya da benzer olduğu, taraf markalarını oluşturan esas unsurların bütünsel algıları itibariyle, ilgili tüketiciler nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerlik taşıdıkları, davacı yan markalarının gıda sektöründeki bilinirliğinin mevcut olduğu, davacının sunduğu delillerin davacı markalarının tanınmışlığına ne şekilde zarar vereceği, haksız menfaati ne şekilde temin edebileceği yönünde herhangi bir delil sunmadığı, 6769 Sayılı kanun 6/5 maddesinde aranılan koşulların meydana gelmediği, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde olmadığı, YİDK kararının iptali şartlarının oluştuğu, davaya konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunun aksine, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
D a v a n ı n K a b u l ü n e,
1-TÜRKPATENT YİDK’nın 22/01/2021 tarih … sayılı kararının 29. Sınıf emtialar bakımından iptaline,
2-Davaya konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 80,70.-TL harçtan, peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubuyla, eksik kalan 21,40-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00.TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.470,10.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalıların yapmış olduğu bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran taraflara iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı ve davalı kurum taraf vekillerinin yüzlerine karşı, davalı şirketin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13.01.2022

Kâtip Hâkim …
✍eimzalıdır ✍eimzalıdır
MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 127,10.TL
Bilirkişi Ücreti : 2.250,00.TL
P.P : 93,00.TL
TOPLAM : 2.470,10.TL